Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/619 E. 2019/84 K. 24.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/619 Esas – 2019/84
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/619 Esas
KARAR NO : 2019/84 Karar

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/07/2017
KARAR TARİHİ : 24/01/2019
KARARIN YAZ. TARİH : 31/01/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili 26/07/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili firma aleyhine 24/06/2016 tarihinde Samsun 9. İcra müdürlüğünün 2016/115663 sayılı dosyası ile 23.315,04TL alacak takibinde bulunulduğu, müvekkili firmanın süresinde icra takibine itiraz edemediğini, müvekkili firma cebri icra tehdidinden dolayı Samsun 9. İcra müdürlüğünün 2016/115663 sayılı dosyasına 27/07/2016 tarihinde 28.435,90TL ödeme yaptığını, müvekkili firma dava dışı … ve …. ‘nin çağrı hizmetlerinde çalışan bir kısım personelin taşıması işini yüklendiğini, bu işe ilişkin olarak müvekkili firma ile davalı arasında 17/03/2014 tarihinde, 17/03/2014 – 14/03/2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere sözleşmede belirli güzergahlarda personel taşıma işinin gördürülmesine ilişkin sözleşme akdedildiğini, müvekkili firmanın söz konusu sözleşmede belirtilen işin görmesi karşılığında, yapılan işin bedelini yine sözleşme hükümlerine göre eksiksiz ödediğini, ancak davalı tarafından keşide edilen faturalarda, iş artışı veya ilave iş yapılması olmamasına karşılık, gerçekleştirilen işin karşılığı bedelden daha fazla tutarla faturalar tanzim edildiği, müvekkili firmanın icra takibine konu borcunu ödediğini, haksız takip nedeni ile yeniden ödeme yapmak zorunda kalan 28.435,90TL nin geri ödenmesini talep etmiştir.

Davalı vekili 11/09/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dışı … firmasının çalışanlarını taşıma işini üstlendiğini ve işin bir kısmını davalıya yaptırdığını, sözleşme gereği taşınan işçilerin ve taşınan mesafenin belli olduğunu, yapılan iş karşılığı fatura kesildiğini, davacının fatura bedellerini ödediğini ve bakiye alacak için icra takibi başlatıldığı, faturalara 8 günlük yasal süresi içinde itiraz edilmediğini, davanın hak düşürücü sürede açılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller, dellilerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava dilekçesi ekinde sunulan 17.03.2014 tarihli personel taşıma hizmet sözleşmesi
Samsun 9. İcra Müdürlüğünün 2016/115663 sayılı dosyası,
Davalı vekilinin 26/12/2017 havale tarihli dilekçesi ekinde sunulan sözleşme, banka ödeme makbuzları ve fatura suretleri,
Mali Müşavir bilirkişiden alınan 04/07/2018 tarihli rapor ve 24/10/2018 tarihli ek rapor.
Dava, 2004 sayılı İİK’nın 72/7. maddesine dayalı açılmış istirdat davasıdır.
Tüm dosya kapsamından davalının dava dışı … firmasının çalışanlarını taşıma işini üstlendiği, üstlendiği bu işin bir kısmını davalıya yaptırdığı, taraflar arasında 17/3/2014 tarihli sözleşmenin imzalandığı, davalı tarafından davacı hakkında ‘personel taşıma hizmet sözleşmesi gereğince kesilen faturalardan kalan bakiye alacak’ talebine dayalı olarak Samsun 9. İcra Müdürlüğünün 2016/115663 sayılı dosyası üzerinden genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, icra dosyasına 27/7/2016 tarihine 28.435,98-TL ödeme yapıldığı ve 1 yıllık hak düşürücü süresi içinde eldeki istirdat davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Dava ve cevap dilekçelerine göre taraflar arasında personel taşıma sözleşmesinin bulunduğu çekişmesiz olup dosyadaki uyuşmazlık fatura bedelleri ile uyumlu şekilde personel taşıma işi yapılıp yapılmadığı, buna göre davacının icra dosyasına haksız yere ödeme yapıp yapmadığı noktasındadır. 2004 sayılı İİK’nın 72/7. maddesine dayalı açılmış istirdat davasında ispat yükü davacıda olup davacı icra dosyasına yaptığı ödemenin haksız olduğunu ispat yükü altındadır.
Tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu sunulan 04/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, usulüne uygun tutulduğu, davacı defter kayıtlarına göre davalının davacıya 29.2.2016 tarihi itibariyle 41.874,77-TL borçlu olduğu, davalı defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, usulüne uygun tutulduğu, davacının davalı şirkete 30.3.2016 tarihi itibariyle 41.627,05 TL alacaklı olduğu, tarafların 2014,2015 ve 2016 yıllarına ait defterlerinde dökümü yapılan toplam 409.672,78-TL tutarındaki faturaların her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafından dosyaya sunulan araç şoförlerine ait imza föylerine göre 17.665,18-TL fazla fatura kesildiği görülmekte ise de bu belgelerin dava dışı firmaya ait olup taraf defterlerinden bu hususun tespit edilemediği bildirilmiştir.
Taraf vekillerince bilirkişi raporuna itiraz edilmesi yanında bilirkişinin istirdat davasına konu icra dosyasında takibe konu edilen faturalarla sınırlı olarak inceleme yapılması ve rapordaki sonuç kısmının B.3 bendinde ‘davacının davalı şirkete 30.3.2016 tarihi itibariyle 41.627,05 TL alacaklı olduğu’ tespitinde taraf isimlerinin yazımında maddi hata yapılıp yapılmadığına dair bilirkişiden ek rapor aldırılmış, 24/10/2018 havale tarihli ek raporda; dökümü yapılan faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ilk raporundaki sonuç bölümünün B.3 bendinin hatalı yazıldığı ve sonuç olarak davalı defter kayıtlarına göre 30.3.2016 tarihi itibariyle davacı şirketten 41.627,05-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
Ek rapora karşı davacı vekili, puantaj kayıtlarına göre hesaplama yapılarak gerçek iş bedeli ile faturalar arasındaki farkın hesaplanması gerektiğini belirterek itirazlarını sunmuştur.
YİBBGK’nın 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura tebliği tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK md. 23/2 maddesi, dava tarihinde yürülükte bulunan 6102 sayılı TTK 21/2. maddesi). Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi 6762 sayılı TTK’nın 23. maddesinin 2. Fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6762 sayılı TTK’nın 23. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge, belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkanı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan yasanın 23. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın münderecatından söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK.m.230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı taktirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.) Faturanın karşı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü faturayı gönderen tarafta olup, faturayı gönderenin bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 23/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, karşı tarafa aittir. TTK’nın 23/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK’nın 222. maddesi (TTK’nın 84. ve 85. maddeleri) uyarınca ispatlamış olur.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2015/3319 Esas, 2016/314 Karar sayılı kararında da ‘…borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği…’ belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; tarafların defter kayıtlarına göre eldeki istirdat davasının davacısı ve icra dosyasının borçlusu olan …..Ltd.Şti.’nin defter kayıtlarına göre eldeki davanın davalısı ve icra dosyasının alacaklısı olan ….. Ltd. Şti.’ye 41.874,77-TL borçlu olduğu, eldeki davanın davalısı ve icra dosyasının alacaklısı olan ….. Ltd. Şti’nin defter kayıtlarına göre ise 41.627,05-TL alacaklı olduğu, taraf defterlerinin 41.627,05-TL yönünden birbirini doğruladığı, bilirkişi raporunda dökümü yapılan tüm faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, eldeki davanın davacısı borçlu tarafından faturalara itiraz edildiğine dair bir iddia veya delil ileri sürülmediği, davacının faturaları defterlerine kayıt etmiş olması ve takip tarihi itibariyle ödeme bulunmaması karşısında davalı tarafından başlatılan icra takibine yapılan ödemenin haksız olduğunun ispatlanamadığı, davacının davalı tarafından kesilen faturaları kendi ticari defterlerine kayıt etmiş olması ve itiraz edilmemiş olması sebebiyle faturaların kayıtlara uygun düzenlenmediği iddiasının dinlenmeyeceği kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40-TL karar ilam harcının peşin alınan 485,62-TL’den mahsubu ile fazla alınan 441,22-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine.
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 3.412,31-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
6-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine.
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde müracaat etmeleri halinde kalemde, müracaat etmemeleri halinde dosyaya hesap numarası bildirmiş ise hesaba aktarmak sureti ile, hesap numarası da bildirilmemiş ise masrafı gider avansından karşılanmak sureti ile PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Samsun Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usülen anlatıldı. 24/01/2019

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.