Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/577 E. 2019/472 K. 15.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/577 Esas – 2019/472
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/577
KARAR NO : 2019/472

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 14/07/2017
KARAR TARİHİ : 15/05/2019
KAR. YAZIM TARİHİ : 20/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili 10/07/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı taraf arasında 20/05/2014 tarihinde davalının asıl işveren olduğu müvekkilinin ise taşeron olarak anıldığı sözleşmenin imzalandığını, sözleşmede işin konusu, tarihleri, işin bedelinin belirlendiğini, akabinde bu sözleşmeye bağlı olarak işler yapıldığını, irsaliyeli faturalar kesildiğini, bu faturaların deftere işlendiğini, son olarak ise müvekkili şirket tarafından dava konusu irsaliyeli faturaları da içeren bir yazı yazıldığını, yapılan iş karşılığı alınması gereken bedel bildirildiğini, bu bedeli karşı tarafın kabul edip etmediğinin karşı taraftan sorulduğunu, davalı tarafça bedel ve yapılan işin kabul edildiğini, bu şekilde mutabakat sağlandığını ve kaşelenip imzalandığını, davalı tarafın borcunun sabit olduğunu, irsaliyeli faturada malın teslim alındığına dair imza bulunduğunu, davalının borcunu ödememesi üzerine davalı hakkında 28/07/2015 düzenleme tarihli fatura bedelinin tahsili amacıyla Samsun 9.İcra Müdürlüğünün 2017/54055 sayılı icra dosyası üzerinden ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığını, borçlu tarafın süresi içerisinde itiraz dilekçesi vermek suretiyle takibi durduğunu, davalı tarafın itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, davalı şirket için alacak miktarı kadar ihtiyati haciz kararı verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili 08/11/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıyla yaptığı işlerin ödemelerini tek tek faturalara karşı değil toplu olarak yaptığını, bu durumun da müvekkili şirketin ticari defterlerinde belli olduğunu, davacı şirketin yine müvekkili şirket aleyhine Mahkememizin 2017/431 Esas sayılı dosyası ile alacak davası açtığını, işbu dosyayla birleştirilmesini talep ettiğini, müvekkilinin davacı şirkete hiçbir borcu olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkememizin 17/07/2017 tarihli ara kararıyla dava değeri kadar davalı şirket yedindeki mallar üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verildiği görülmüştür.
Toplanan deliller, dellilerin tartışılması ve değerlendirilmesi:
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde 20/05/2014 tarihli taşeron sözleşmesi suretini, 20/05/2014 tarihli SGK tahakkuk fişi suretlerini, … nolu sevk irsaliyeleri suretlerini, davalıyla alacak-verecek konusunda mutabık kaldıklarına dair belge suretini, … seri nolu irsaliyeli fatura suretlerini ibraz etmiş, davalı vekili de cevap dilekçesi ekinde müvekkili şirkete ait 2011-2015 tarihleri arası ticari defterlerini sunmuştur.
Samsun 9.İcra Müdürlüğünün 2017/54055 Esas sayılı dosyasının suretinin UYAP’tan çıkartılarak dosya arasına alındığı, incelenmesinde; takip dayanağının 28/07/2015 tarihli 000260 nolu 394.680,00 TL’lik 1 adet fatura olduğu, ödeme emrinin davalı şirkete 22/04/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirket vekilinin 25/04/2017 tarihinde takibe itiraz ettiği, böylelikle itirazın yasal 1 haftalık süresinde yapıldığı, davacının da işbu davayı yasal 1 yıllık süresinde açtığı anlaşılmaktadır.
Mali Müşavir bilirkişi … 14/12/2017 tarihli rapor alınmış, raporda dava konusu yapılan 4 faturanın tarafların 2015 yılı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafın defter kayıtlarına göre 320.S09 nolu satıcılar hesabında 132.000,00 TL borçlu olduğunun, 4 adet faturanın cari hesap ilişkisi içerisinde tutulması sebebiyle ödenip ödenmediğinin tespit edilemediğinin bildirildiği anlaşılmış, davacı vekilinin 29/12/2017 havale tarihli, davalı vekilinin 02/01/2018 havale tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan itiraz dilekçeleri sundukları görülmüştür.
Tarafların beyan itirazları doğrultusunda aynı bilirkişiden 30/03/2018 tarihli ek rapor alınmış, bu raporda davalının 2011-2015 yılı arası ticari defterleri incelenmiş, davalı şirketin davacıya borcunun 315.083,48 TL olduğu ancak davalı tarafından ileri sürülen … bağımsız bölüm dairenin davacı şirket sahibi üzerine verilmesiyle ilgili her iki tarafın defter kayıtlarında bilgi bulunmadığı, 265.000,00 TL satış bedelinin kabulü halinde ise davalının borcunun 50.083,48 TL olduğunun bildirildiği tespit edilmiştir.
Davalı vekili tarafından 18/04/2018 havale tarihli dilekçeyle bilirkişi ek raporuna karşı beyan dilekçesi sunulduğu, davacı vekili tarafından 25/04/2018 havale tarihli dilekçeyle bilirkişi ek raporuna karşı beyan/itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüş, davacı vekili ayrıca 02/05/2018 tarihli dilekçe ekinde uzman görüşü ibraz etmiştir.
Tarafların beyan ve itirazları doğrultusunda taraflar arasındaki tüm ticari ilişkide değerlendirilmek suretiyle davacının davalıdan alacağı olup olmadığı hususunda talimatla Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla SMMM …’dan 03/04/2019 tarihli bilirkişi raporu alınmış, raporda taraflar arasında gerçekleştirilmiş ticari ilişki nedeniyle doğan borçlar sebebiyle karşılıklı yapılan ödemeler fatura bazlı değil cari hesaptan kaynaklanan kümülatif borca mahsuben yapıldığı, bu nedenle davacı alacağının anılan fatura bakiyesinden kaynaklanan alacak olarak değerlendirmenin mümkün olmadığı, davacının takibe konu faturayı düzenlediği 2014 yılı sonu itibarıyla davalı şirketten 392.630,00 TL, 2015 yılı sonu itibariyle 675.821,21 TL, 2016 yılı sonu itibariyle 747.142,95 TL alacaklı olduğu tespiti yapıldığı görülmüş, davalı vekilince 02/05/2019 havale tarihli dilekçeyle rapora karşı beyan dilekçesi sunulduğu anlaşılmıştır.
Dava faturaya dayalı takibe yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından; davacı tarafından Samsun 9.İcra Müdürlüğünün 2017/54055 sayılı dosyasıyla davalı aleyhine 20/04/2017 tarihinde 311.000,00 TL asıl alacak olmak üzere toplam 359.388,19 TL alacak hakkında ilamsız takip başlatıldığı, davalının süresi içerisinde borcunun olmadığını bildirerek takibe itiraz ettiği, davacının da 1 yıllık yasal süre içerisinde itirazın iptali için işbu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
İcra dosyasından takibin dayanağının 28/07/2015 tarihli 394.680,00 TL bedelli fatura olduğu görülmektedir. Davacı fatura bedeline konu işin yapıldığını ancak takibe konu kısmın ödenmediğini iddia ederken, davalı tarafın cevap dilekçesiyle ödemelerin tek tek fatura karşılığı değil, toplu olarak yapıldığını, bu nedenle borcu olmadığını savunduğu görülmektedir. Bu durumda ispat yükü ödemeyi ileri süren davalı taraftadır. Esasen dava dilekçesine ekli 20/05/2014 tarihli taşeron sözleşmesi SGK kayıtları takibe konu fatura örneği, faturayla irtibatı kurulan ve teslim alan kısmında imzada bulunan sevk irsaliyeleri, imzalı mutabakat örneğinden davacının sözleşme konusu işi yaptığı/malı teslim ettiği sabittir. Çözülmesi gereken sorun ise davalı fatura bazlı ödeme değil toplu ödemeler yapıldığını bildirmiş olması sebebiyle bu ödemelerin belirlenerek fatura konusu bedelinde ödenip ödenmediğinin tespitine yöneliktir.
Hükme esas alınan 03/04/2019 tarihli SMMM … tarafından hazırlanan raporda; davacı tarafın 2015 ve 2016 yılı ticari defterlerinin lehe delil niteliği taşıdığı, davacı defter kayıtlarına göre 2016 yılı sonu itibariyle davalıdan toplam 840.671,21 TL alacaklı olduğu, davalı kaydında bulunan ve davacı şirkete ödeme olarak gözüken bazı tutarların davacı şirket ticari defter kaydına intikal etmemiş olduğu, bu tutarların ödeme kabul edilmesi halinde 2016 yılı sonu itibariyle davacının 747.142,95 TL alacaklı olduğu, davalı şirketin 2012-2013-2014-2015-2016 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olduğu, davalı tarafından davacı şirkete verilen çeklerin tahakkuka bağlanarak süresi içinde ticari defter kaydına intikal ettirilmemiş olduğu, ileri vadede verilen çek tutarlarının kayda alınmamış olması sebebiyle şirket borcu fiili durumdan daha yüksek görülecek olmakla birlikte borç ve alacak tutarlarıyla ilgili tahakkuk işlemi yapılmamış olması sebebiyle defterlerin şirketin mali durumunu net olarak yansıtmayacağı, davalı şirket tarafından davacı şirkete borca mahsuben verilen çeklerin bir kısmının ticari defterlere hiç kaydedilmemiş olduğu, ayrıca karşılıksız çıkması nedeniyle davacı yanca iade edilen çeklerinde defterlere kaydedilmediği, bu nedenle davalı şirket defterlerinin fiili durumu yansıtmaktan uzak ve lehe delil niteliği taşımayacağı bildirilerek taraflar arasındaki uyuşmazlığın 20/05/2014 tarihli sözleşme kapsamında davacı tarafından düzenlenen 28/07/2015 tarih 000260 seri nolu fatura bakiyesi 311.000,00 TL’nin ödenip ödenmediği noktasında toplandığı, taraflar arasında gerçekleştirilmiş ticari ilişki nedeniyle doğan borçlar sebebiyle yapılan karşılıklı ödemelerin fatura bazlı değil cari hesaptan kümülatif borca mahsuben yapıldığı, bu nedenle davacı alacağının fatura bakiyesinden kaynaklanan alacak olarak değerlendirmenin mümkün olmadığı, davacı şirket ticari defterlerine göre hazırlanan tablodan anlaşıldığı üzere faturanın düzenlendiği 2014 yılı sonu itibariyle davalı şirketten 392.630,00 TL, 2015 yılı sonu itibariyle 675.821,21 TL, 2016 yılı sonu itibariyle ise 742.140,95 TL alacaklı olduğu, davalı tarafça takibe konu borç nedeniyle ödeme yapılmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
03/04/2019 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından takibin konusu 000260 seri nolu bakiyesi 311.000,00 TL olan fatura olup, yukarıda açıklandığı üzere davacı taraf fatura konusu sevk irsaliyeleri, mutabakat belgesi SGK kaydı ve tüm dosya kapsamından faturanın düzenlenmesinin dayanağı 20/05/2014 tarihli sözleşme kapsamındaki işlerin yapıldığı/malların teslim edildiği sabit olup, davalı ödeme iddiasında bulunduğundan bu iddiasının ispatı gerekmektedir. Davalı taraf ödemelerin fatura bazlı yapılmadığını ileri sürmüş olmakla 03/04/2019 tarihli bilirkişi raporuyla taraflar arasındaki ticari ilişkinin devamı boyunca tüm davalı defter kayıtları incelenmiş, defterlerin raporda açıklanan gerekçelerle lehe delil olamayacağı anlaşıldığı gibi dava konusu borç nedeniyle ödeme yapılmadığı tespit edilmiştir.
İtirazın iptali davalarında takiple sıkı sıkıya bağlılık ilkesi gereği takip dayanağı ıslah yoluyla dahi değiştirilemez, takip talepnamesine dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, cari hesap ilişkisi üzerine inceleme yapılması mümkün değildir (Yargıtay 15. H.D. 2016/731-2961 Esas Karar, Yargıtay 19. H.D. 2016/15512 Esas 2018/313 Karar sayılı ilamları). Buna göre davalı taraf takip dayanağı yapılan 28/07/2015 tarih 000260 seri nolu fatura bedelini ödediğini yasal delillerle ispatlayamamıştır. Bunun yanında davalı da tarafın iddia ettiği şekilde cari hesap ilişkisi de incelenmiş 03/04/2019 tarihli raporda bu durumda borcun ödenmediğinin sabit olduğu anlaşılmış, davalının yemin deliline de dayanmadığı görülmekle davanın kısmen kabulüyle 311.000,00 TL asıl alacak hakkındaki davanın kabulü gerekmiştir.
Davalı tarafın 02/01/2017 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde de borç miktarı 306.992,43 TL olarak kabul edilmiş, eksik iş bedeli düşüldükten sonra kalan borcun 236.895,49 TL olduğu, bu bedelinde 730 ada 32 parsel 8/12 nolu dubleks meskenin 265.000,00 TL bedelle davacı şirket sahibine satışıyla ödendiği ileri sürülmüş olup, davacı vekili ise bu satışın tarafların ticari faaliyetleriyle ilgisi bulunmadığını bildirmiştir. Dava dosyasında bulunan tapu kaydından taşınmazın Gökhan Sezgin tarafından …’e satıldığı sabit ise de, bu satışın 03/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda açıklandığı üzere her iki tarafın ticari defterinde gözükmediği, satışın taraflar arasındaki ticari ilişkide ödeme aracı olarak kullanıldığına ilişkin kayıt, bilgi ve belgeler bulunmadığı anlaşılmakla ödeme olarak kabulü mümkün olmadığından bu yöne ilişkin talep yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili Mahkememizin 2017/431 Esas sayılı dosyadaki bilirkişi raporu da dikkate alınarak hüküm kurmasını talep etmiş olup, incelenen 2017/431 Esas sayılı dosyadaki davanın dayanağının davacı tarafından davalıya emanet olarak geri ödenmek üzere verilen borç para olduğu, alınan bilirkişi raporunda davalı şirketin davacı şirkete borçlu olduğunun gözüktüğünün bildirildiği, yukarıda açıklandığı üzere davamız dosyasının konusunun fatura olup, cari hesap ilişkisinin incelenmesinin mümkün olmadığı, buna göre mahkememizin 2017/431 sayılı dosyasının dayanağı ile bu dosyanın dayanağının farklı olduğu davamıza konu fatura yönünden herhangi bir tespitin bulunmadığı anlaşılmakla bu yöne ilişkin talepte yerinde görülmemiştir.
Mahkememizce alınan 30/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda da davacının 315.083,48 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş olup, bu miktarda takip talebindeki miktarı karşıladığından raporlar arasında çelişki bulunmadığı tespit edilmiştir.
Takip talebinde ayrıca işlemiş faiz talebinde bulunulmuş olup, takibin dayanağının fatura olduğu, takip tarihi öncesi temerrüdün gerçekleştiğine ilişkin dosya kapsamında bilgi, belge, delil bulunmadığından takip öncesi işlemiş faiz talebinin reddi gerekmiş, taraflar tacir olmasına rağmen taleple bağlı kalınarak takip tarihi sonrası asıl alacağa %9 ve değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına karar vermek gerekmiş, takibin dayanağı fatura olup hesap edilebilir yani likit kabul edilmekle asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş, reddedilen kısım yönünden yasal şartlar oluşmadığından davalının tazminat talebi reddedilmiştir.
Davalılar vekili 03/04/2019 tarihli bilirkişi raporuna 02/05/2019 tarihli dilekçesiyle itiraz etmiş ise de, davanı niteliği, ispat yükü, toplanan deliller nazara alınarak davanın sabit olduğu anlaşılmakla yeniden rapor alınması gerekmediğinden talebi yerinde görülmemiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, 311.000,00 TL asıl alacak hakkındaki itirazın iptaline, takibin devamına, işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Asıl alacağa takip tarihi sonrası %9 ve değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına,
3-Asıl alacak likit kabul edilmekle %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Reddedilen kısım yönünden davalı tarafın tazminat talebinin reddine,
5-Alınması gerekli 21.244,41 TL harçtan peşin alınan 6.189,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.055,25 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 24.610,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine.
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 5.672,70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine.
8-Davacı tarafça sarf edilen posta masrafı 258,20 TL, talimat masrafı 1.727,90 TL ve bilirkişi masrafı 400,00 TL olmak üzere toplam 2.386,10 TL yargılama giderinden kabul oranına göre hesaplanan 2.064,83 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafça sarf edilen bilirkişi masrafı 300,00 TL’den red oranına göre hesaplanan 40,39 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 6.137,46 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
12-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı mahkememiz gerekçeli kararının taraflara tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/05/2019

Başkan

Üye

Üye

Katip