Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/526 E. 2019/248 K. 13.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/526 Esas – 2019/248
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/526
KARAR NO : 2019/248

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACILAR :

VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 23/06/2017
KARAR TARİHİ : 13/03/2019
KARAR YAZ. TAR. : 20/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili verdiği 23/07/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden …’ın 26 pay, …’ın 26 pay ve …’ın 8 pay ile davalı ….’nin ortağı olup, toplam hisselerinin şirket sermayesinin onda birinin üzerinde bulunduğunu, davalı şirketin 28/03/2017 günü “2015 yılı Olağan Genel Kurul Toplantası”na davet edildiğini, yapılan toplantıda pay çoğunluğunu elinde bulunduran …’ın oyu ile sermaye artırımında bulunulduğunu, bu karar gereğince şirket sermayesinin 200.000,00TL’den 2.060.000,00TL’ye çıkarıldığını, sermaye arttırım kararının müvekkillerini zarara uğratma amacıyla yapıldığını ve iptalinin gerektiğini, Genel Kurulun TTK 420. maddesine aykırı yapıldığını, sermaye artışı kararının butlanı, bunun kabul edilmemesi halinde iptalinin gerektiğini, sözleşmelerin incelenmesinde davalıların kötü niyetli olduğunun sabit olduğunu, dürüstlük kuralına aykırı hareket ettikleri, davalıların şirketi bilinçli olarak zarara uğrattıklarını belirterek, sermaye artırım kararının iptalini, karar verilinceye kadar bahse konu genel kurul kararının uygulanmamasını teminen ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili verdiği 17/10/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacılarının iddialarının yersiz olduğunu, bu iddiaları kanıtlama yükümlülüğünün davacı tarafta olduğunu, talepleri gereği şirketin muhtemel zararlarına ilişkin olarak TTK448/III maddesine istinaden davacıların ayrı ayrı teminat göstermelerinin gerektiğini, TTK’nun 451.maddesine istinaden davacıların sırf ortaklığa zarar verme amacıyla işbu davayı açtıklarını, davacı taraflarca dile getirilen muhalefetin genel kurul kararı alındıktan sonra dile getirilmediğini, peşinen karara muhalefeti yapıldığını, bu usulün bile geçerli olmayıp muhalefet şerhini usule aykırı olarak dile getiren davacıların dava açma hakkının söz konusu olmadığını, muhalefetten söz edilebilmesi için öncelikle genel kurulda bir kararın alınması gerektiğini, yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu belirterek, davanın reddine, teminat konusunda mahkemece olumlu karar verilmesine, davacıların kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi:
Davacılar vekili 17/10/2017 tarihli dilekçesiyle delil listesi ibraz etmiş, ekinde 28/03/2017 tarihli 2015 Yılı Olağan Genel Kurul Hazirun Listesi örneğini, 28/03/2017 tarihli 2015 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağı örneğini, derdest olan davaların listesi ve ekli evraklarını, anonim şirket hisse devri sözleşmesi örneğini, şirket hisse devrine bağlı sözleşme örneğini, temlikname örneğini, rüçhan hakkında kullanılması için yollanan yazı örneklerini, muhalefet dilekçesin örneğini, ticaret sicil kayıtları ve genel kurul toplantı dosyası örneğini, ticri defter ve kayıtlarını, ihtarname örneklerini ve bir kısım delillerini ibraz etmiş, davalı vekili de 23/10/2015 tarihli dilekçesiyle tanık ismi bildirmiştir.
Samsun 9.İcra Müdürlüğü’nün 2015/11434 ve 2015/11435 esas sayılı dosyalarının bir örneği dosya içine alınmış, Samsun Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden 28/03/2017 tarihli genel kurul toplantı tunağı, karar metni ve hazirun cetveli örneği celp edilmiştir.
Mahkememizin 2016/723 esas 2018/428 karar sayılı ilamdan bir örnek dosya arasına alınmış, Mahkememizin 2016/724 esas sayılı dosyasının ise derdest olduğu anlaşılmıştır.
Davalı şirket vekilinin talebi üzerine TTK 448/3 maddesi gereği davalı şirketin muhtemel zararlarına karşı davacılardan 10.000,00TL teminat alınmasına karar verilmiş, davacılar tarafından teminat miktarı dosyaya yatırılmış, iadesine ilişkin davacı talebi 09/03/2018 tarihli kararla rededilmiştir.
Mali Müşavir …, Mali Müşavir … ve Avukat …’dan oluşan bilirkişi heyetinden 19/12/2018 tarihli rapor alınmış, alınan raporda ” sermaye artışı kararının objektif iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı” bildirilmiştir.
Davacılar vekili 10/01/2019 tarihli dilekçesiyle rapora karşı beyanda bulunmuş, yeni bilirkişi incelemesi talep etmiş, 06/03/2019 tarihli dilekçesi ile de İstanbul Anadolu 20.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/272 esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını istemiştir.
İstanbul Anadolu 20.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/272 esas sayılı dosyasının derdest olduğu, duruşmasının 09/05/2019 tarihine atılı olduğu, yenileme tensip tutanağından anlaşılmıştır.
Dava, TTK’nun 445 ve devamı maddelerine dayanan Genel Kurulu Kararının iptaline ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından; davacıların davalı şirketin ortağı olduğu, davalı şirketin 28/03/2017 tarihli 2015 yılı olağan genel kurul toplantasında pay çoğunluğunu elinde bulunduran …’ın oyu ile sermaye artırımında bulunulduğu, bu karar gereğince şirket sermayesinin 200.000,00TL’den 2.060.000,00TL’ye çıkarıldığı, davacıların sermaye arttırım kararının müvekkillerini zarara uğratma amacıyla yapıldığını iddia ederek, sermaye artışı kararının butlanını, bunun kabul edilmemesi halinde iptalini talep ettikleri anlaşılmaktadır.
TTK’nun 445.maddesine göre 446.maddede belirtilen kişiler kanun ve esas sözleşme hükümlerine ve özellikte dürüstlük kurallarına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden itibaren 3 ay içerisinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açılabilir. TTK’nun 447.maddesine göre ise genel kurulun özellikle pay sahibinin genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilmez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandırılan, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır. İptal davası açabilecek kişiler ise TTK’nun 446.maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefeti tutanağı geçiren pay sahibi dava açabilecektir.
İptali istenen 2015 yılında Olağan Genel Kurul Toplantısı 28/03/2017 tarihinde tüm ortakların katılım ile gerçekleştirilmiştir. Davacıların muhalefet şerhinin tutanak ekinde olduğu toplantı tutanağının 10.maddesine zikredilmiş olup, muhalefet tutanağının incelenmesinde divan başkanı tarafından alındığına dair şerh bulunduğu, bu şekilde davanın süresinde açıldığı anlaşılmış, tutanaktaki “muhalefet şerhi tutanak ekindedir” ibaresi de Kanun 446. maddesi kapsamında muhalefetin tutanağa geçirildiği anlamında değerlendirilmiştir.
28/03/2017 tarihli Olağan Genel Kurulun 8.maddesiyle şirketin sermaye başlıklı 6.maddesinin 60 olumsuz oya karşılık 140 olumlu oyla kabul edildiği, şirket sermayesinin 200.000,00TL’den 2.060.000,00TL’ye çıkartıldığı, şirket yönetim kurulunun 10/07/2017 tarihli 3.nolu kararıyla genel kurulda alınan sermaye artışı kararı gereği şirket hissedarlarının rüçhan haklarını kullanmaları için kararın ilanından itibaren 15 gün süre verildiği, bu süre içerisinde rüçhan hakkı ile ilgili beyanda bulunmaması yada sermaye koyma borcunun süresi içerisinde yerine getirilmemesi halinde ihtara gerek kalmaksızın haklarından vazgeçmiş sayılacakları belirtilerek Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan ettirilmesi hakkında karar alındığı, kararın Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 19/04/2017 tarihli sayısında ilan edildiği, ayrıca 17/04/2017 tarihli iadeli tahahütlü Ptt gönderisi ile ortaklara ayrı ayrı tebliğ edildiği, yine rüçhan hakkının kullanımı ile ilgili olarak 16/05/2017 tarihli iadeli tahhütlü PTT gönderisinin ortaklara tebliğ edildiği ve 5 günlük süre verildiği, ancak davacılar tarafından rüçhan hakkının kulanımı ile ilgili beyanda bulunmadığı, sermaye artırma borcunun yerine getirilmediği tespit edilmiştir.
Davacı tarafın talebi öncelikle genel kurul kararının butlanına karar verilmesi olup, TTK’nun 441. maddesinde açıklanan butlan sebepleri dosya kapsamından olmadığı gibi bu hususa ilişkin kanaat verici herhangi bir delil de ibraz edilmediğinden butlan talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
İptali istenen 2015 yılı genel kurulunda alınan sermaye artışına ilşikin kararın yasal prosedüre uygun olup olmadığı yönünde yapılan incelemede genel kurula ilişkin şirket yönetim kurulu kararının 08/03/2017 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, yönetim kurulu kararının ve ilanının TTK’nun 410. ve 414. maddelerine uygun olduğu, gündemin 8.maddesinde sermaye arttırılmasının da görüşüleceğinin ilan edilen genel kurul toplantı gündeminde bulunduğu, artırılan sermayenin 1.302.000,00TL’sinin ortak …’ın şirketten olan alacaklarından karşılanacağının belirtildiği görülmektedir.
Dava dilekçesinde genel kurul toplantısının TTK 420. maddesine aykırı yapıldığı iddia edilmiş ise de, toplantının ertelenebilmesi için sermayenin 1/10’una sahip pay sahiplerinin talebi gerekmektedir. Genel kurulda olumsuz oy kullanan pay sahiplerinin sermaye payları bu orandan fazla ise de toplantının ertelenmesi yönünde herhangi bir talep söz konusu değildir. Davalı şirket yönetim kurulunca ilan edilen genel kurul gündemi dışında kararın alınmadığı, şirket sermayesinin artırılması ile ilgili olarak rüçhan haklarının kısıtlanması yönünde genel kurul kararı bulunmadığı, olumsuz oy kullanan davacı pay sahiplerine rüçhan haklarının kullanılması hususunda Kanun hükümlerin uygun olarak çağrı yapıldığı ancak bu hakların kullanılmadığı da dosya kapsamından sabittir. Açıklanan bu hususlar muvacehesinde sermaye artırımı ile ilgili kararın yasal prosedüre uygun olarak alındığı kanaatine varılmıştır.
Sermayenin artırılmasına ilişkin kararın şirket ihtiyaçlarına ve objektif iyi niyet kuralallarına uygun olup olmadığı yönünde yapılan değerlendirmede ise bilirkişi raporundaki tespitlerin incelenmesi gerekmektedir. 19/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda davalı şirketin ticari defterleri incelenmiş, defter kayıtlarının TTK, VUK ve tek düzen kayıt sisteminde belirtilen usul ve esasa uygun olduğu, kayıtların birbiri ile uyumlu ve teyit eder nitelikte bulunduğu, buna göre delil olma niteliği taşıdığı tespit edilmiştir. Raporda sermaye artırımlarının şirketin amaç ve gereksinmelerinde uygun olmayıp, çoğunluk pay sahiplerine yarar sağlarken, münferit ve azınlık pay sahiplerinin zarara uğramasına sebep vermesi halinde dürüstlük kuralına aykırı olacağı, şirketin 31/12/2016 tarihli bilanço ve detay mizamına göre şirket sermayesinin karşılıksız kaldığı, öz sermayenin – 392.423,26TL olduğu, yani borca batık olduğu, 2016 yılı ve öncesi dönemlerden gelen 2017 yılında da devam eden ortaklara borçlar hesabının miktarının yüksekliğinin de şirketin zarar nedeniyle bozulan finansal durumunun düzeltilmesi için ortaklar tarafından finanse edildiğini gösterdiği, bu nedenle şirketin finansal sorunlarının olduğu, bu hususun sermaye artışının zorunluluğunun gerekçesi olarak kabul edilmesi gerektiği, sermaye artırışının yapıldığı 2017 yılı dönem sonu bilançosuna göre henüz ödenmemiş 418.000,00TL sermaye taahhüdü bulunsada, şirketin borca batıklık durumunun sona erdiği, öz sermayenin 1.090.674,16TL olduğu, bu durumda sermaye artışının şirket ihtiyaçları doğrultusunda yapıldığı ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı kanaati bildirilmiş, rapordaki tespit ve maddi verilerin dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla, yapılan değerlendirmede sermaye artışının zorunluluktan kaynaklandığı ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı kanatine varılmıştır.
Davacı vekili İstanbul Anadolu 20.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/272 esas sayılı dosyası ile açtıkları hisse satışının muvazalı olduğunun tespit ve işlemin hükümsüzlüğüne karar verilmesi istemli davanın bekletici mesele yapılması talebinde bulunmuş ise de, ilk duruşmada davacılar vekilince duruşma saatinde hazır olmaması sebebiyle dosyanın işlemden kaldırıldığı, yapılan yenileme sonucu 09/05/2019 gününe bırakıldığı, dava dileçkesi içeriğinden dava dışı hissedarlarının hisselerini dava dışı Yönetim Kurulu Başkanı …’a satışlarının muvazalı olduğunun ileri sürüldüğü görülmektedir. İş bu davanın kabulü halinde geriye yönelik hüküm doğurması ticaret hayatındaki işlem güvenilirliği ilkesine aykırı olup, geçersizliğin geriye değil ileriye doğru uygulanmasının gerektiği, bu kapsamda hisselerin devrine ilişkin sözleşmenin iptalinin geriye yönelik sonuç doğurmayacağı ancak kararın kesinleşmesinden itibaren ileriye dönük olarak hüküm doğuracağı, bu nedenle söz konusu dosyanın sonucunun beklenemesi gerekmemiş, ara kararda reddedilmiştir.
Davacı vekili duruşmada yeni bilirkişi raporu talebinde bulunmuş ise de alınan raporun yasal ve yeterli, hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla, yeni rapor alınma talepleri de yerinde görülmemiştir.
Böylece davacıların iptalini istediği 2015 yılı genel kurulda alınan sermaye artışına ilişkin maddenin butlanı talebinin TTK 447.maddesindeki şartların oluşmaması, yine kararın yasa hükümlerine uygun olarak alınması, sermaye arttırımının şirketin mali durumu sebebiyle ihtiyaçlarına uygun ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı, davacıların rüçhan haklarının da kısıtlanmadığı ve TTK 420.maddesi gereği genel kurulun ertelenmesi talebinin de bulunmadığı anlaşılmakla, alınan kararda butlan şartları ve iptal şartları bulunmadığından davanın reddi gerekmiştir.
TTK 451.maddesine göre genel kurul kararına karşı kötüniyetle iptal ve butlan davası açıldığı takdirde davacılar bu sebeple şirketin uğradığı zararlardan müteselsilen sorumludur. Davalılar vekili de kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiş ise de, davacılarn işbu davayı kötü niyetli olarak açtığına dair herhangi bir delil ibraz etmemiş, mahkememizce de bu yönde bir delil toplanmamıştır. Davacı taraf sermaye artırımının iyi niyetle yapılmadığını ileri sürerek işbu davayı açmış olup, kötüniyetli olduklarına dair kanaat oluşturacak herhangi bir delil olmadığından, bu talep yerinde görülmemiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 44,40 TL harcın peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13,00TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 39,20TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılar tarafından yatırılan 10.000,00TL teminatın davacılara iadesine,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgiliye iadesine,
8-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı mahkememiz gerekçeli kararının taraflara tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
13/03/2019

Başkan

Üye

Üye

Katip