Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/466 E. 2019/52 K. 16.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/466 Esas – 2019/52
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/466
KARAR NO : 2019/52

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : … …. (Birleşmeyle … A.Ş.)- O
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/06/2017
KARAR TARİHİ : 16/01/2019
KAR. YAZIM TARİHİ : 21/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 05/06/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirketin buğday ticareti ile uğraştığını, davalı şirkete farklı tarihlerde USD karşılığı buğday sattığını, buğdayların ücretlerinin bir kısmının USD üzerinden büyük bir kısmını da TL olarak ödendiğini ve TL ödemeleri nedeniyle ödenen bedellerin kur farkı oluştuğunu, bu nedenle fatura bedellerini karşılamadığını, açıklanan nedenlerle kur farkından doğan alacak nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu 29/06/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkil şirketin adresinin Çorum olduğu, bu nedenle davaya bakmakla görevli mahkemenin Çorum Mahkemeleri olduğunu, davanın esası yönünden davacının kur farkı talep etme hakkının bulunmadığını, davacının alacağını yabancı para üzerinden isteme hakkına sahipken türk lirası üzerinden açtığını, bu durumda artık kur farkı talebinde bulunamayacağını, Yargıtay kararlarına göre kur farkı alacağının talep edilebilmesi için bu konuda taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin olması en azından böyle bir uygulamanın varlığının gerekli olduğunu, davacı tarafından tanzim edilen faturalarda iş bu fatura USD karşılığı kesilmiş olup vade tarihinde USD olarak tahsil edilecektir şeklinde bir ibarenin olmadığını, açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davacı vekili 19/07/2017 tarihli cevaba cevap dilekçesiyle; ifa yerinin Tekkeköy olması sebebiyle mahkememizin görevli olduğunu, ödemelerin kararlaştırılan ödeme peşin ve borç USD olmasına rağmen geciktirilerek ve bir kısmı USD bir kısmı TL olarak ödendiğini, faturalarda birim fıyat olarak USD belirtildiğini beyanla davanın kabulünü talep etmiştir.

Toplanan deliller, dellilerin tartışılması ve değerlendirilmesi:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde bir kısım dekont suretlerini, E-fatura örneklerini ibraz etmiş, 31/10/2017 tarihli delil listesi sunmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesi ekinde davalı şirketin ticaret merkezini gösterir Çorum Ticaret ve Sanayi Odası Sicil Memurluğuna ait 08/05/2017 tarihli faaliyet belgesini, 6 adet ödeme dekontu örneğini, T.İş Bankasına ait müvekkili şirketin davacı şirkete yapılan ödemelere ilişkin banka hesap ekstresini fatura örneklerini emsal yargıtay kararlarını ibraz ettiği anlaşılmış, ayrıca delil listesi ibraz etmemiştir.
Celse arasında davalı vekilinin 14/08/2017 tarihli beyan dilekçesi ile davalı olarak gösterilen … … Tic A.Ş. ile … A.Ş.’nin 31/07/2017 tarihi itibariyle … A.Ş. firması ile birleşerek … … Tic A.Ş.’nin tasfiyesiz infisah edildiğini ve birleşmeyle yeni tüzel kişiliğin … A.Ş. olduğunu bildirmiş, Ticaret Sicil kayıtları ile ekinde vekaletname ve yetki belgesi sunulmuş olduğu görülmüştür.
Davacı tarafın ticari defterleri üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, Mali Müşavir bilirkişi Yalçın Yason Burumoğlu’ndan alınan 19/03/2018 havale tarihli raporda özetle; davacının incelemeye sunduğu 2015 yılına ait E-yevmiye ve E-büyük defterlerinin yasal süresi içerisinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığını, 3568 Sayılı Kanunda belirtilen tek düzen muhasebe standartları, TTK ve Vergi Usul Kanununda belirtilen esaslar çerçevesinde usulune uygun olarak tutulduğunun tespit edildiğini, davacının 2015 yılı yevmiye defteri kayıtlarına göre davalı şirkete 362.423,53 TL borcu olmasına karşı 332.351,99 USD alacağının olduğunu, bu USD alacağının 05/06/2017 dava tarihi itibariyle TL’ye çevrildiğinde davacının alacağının 1.165.226,08 TL olarak hesaplandığını, davalının 362.423,53 TL alacağı mahsup edildiğinde davacının, davalıdan 802.802,55 TL alacağı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin 11/04/2018 havale tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı itiraz ettiğini bildirdiği görülmüştür.
Davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için Çorum 4. Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, talimatla alınan 20/07/2018 havale tarihli bilirkişi Mali Müşavir Sefa Doğan tarafından düzenlenen raporda özetle; davalı şirketin ticari defterlerinin usulune uygun olarak tutulduğu, davaya konu faturaların ve ödemelerin yasal mevzuat gereği TL cinsinden kayıtlara alındığı, taraflar arasında kur farkına ilişkin bir anlaşma olmadığı gibi malın yabancı para cinsinden alımına ilişkin bir sözleşmenin de bulunmadığı, faturalarda malın birim satış fiyatının USD para biriminden belirtilerek USD para cinsinden ve TL karşılığı olarak düzenlendiği, taraflar arasındaki davaya konu faturalardaki mal alışverişinin USD para cinsinden yapıldığı, davacının USD para karşılığı yapmış olduğu satış nedeniyle alacağının bir kısmının fatura tarihlerinden sonraki tarihlerde bankadan TL olarak ödenmesi nedeniyle oluşacak kur farkı alacağını davalı şirketten talep edilebileceğinin kabulü halinde davalının yapılan tüm ödemelerinin toplamının 4.386.444,82 USD olacağı, davaya konu e-faturaların toplamı 4.587.883,56 USD’den 4.386.444,82 USD ödeme miktarı mahsup edildiğinde kur farkının 201.438,74 USD olacağı, buna göre davacının dava tarihindeki TL cinsinden kur farkı alacağının 706.244,22 TL olacağı sonuç ve kanaatine varıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin 27/08/2018 havale tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı itiraz ettiği görülmüştür.
Davacı vekili 05/11/2018 havale tarihli dilekçesiyle davasını 705.244,22 TL arttırarak toplam 706.244,22 TL olarak ıslah ettiğini bildirmiş, 12.043,80 TL ıslah harcını yatırdığı tespit edilmiştir.
Davalı vekili 26/11/2018 havale tarihli dilekçesiyle davacının ıslah dilekçesine ve esasa ilişkin beyan dilekçesi sunduğu, davacı vekilinin de 11/01/2019 havale tarihli dilekçesiyle davalının dilekçesine karşı beyan dilekçesi sunduğu görülmüştür.
Dava, kur farkı alacağına ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından; taraflar arasında buğday alım satımı sebebiyle ticari ilişkinin bulunduğu, bu ilişki çerçevesinde davacı tarafından davalıya 07/01/2015 tarihli fatura karşılığı 4.269.049,48 USD ve 28/01/2015 tarihli fatura mukabilinde 318.834,08 USD miktarlı buğday satışlarının yapıldığı, davalının bir kısım bedeli USD bir kısım bedeli TL olarak ödediği, davacının ödemelerin gecikmesi ve bir kısmının TL olarak yapılması sebebiyle kur farkı alacağının doğduğu iddiasıyla işbu davayı açtığı, davalının ise kur farkı alacağı istenmesi için gerekli şartların bulunmadığını ileri sürdüğü anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında örneği dosyada bulunan 07/01/2015 tarihli 4.269.049,48 USD bedelli TL karşılığı 9.937.066,47 TL olan ve 28/01/2015 tarihli 318.834,08 USD bedelli TL karşılığı 751.204,98 TL olan e-faturalar ile buğday satışının yapıldığı, karşılığında ….. 09/01/2015 tarihinde 437.527,46 USD, Yapı Kredi Bankasından 13/01/2015 tarihinde 600.000,00 USD,….. 16/02/2015 tarihinde 76.784,13 USD ve 08/05/2015 tarihinde 177.321,45 USD ödemelerin, ayrıca 20/07/2018 tarihli bilirkişi raporunun 2 ve 3.sayfasında gösterilen toplam 8.000,00 TL ödemelerin yapıldığı ve bu tutardan uyuşmazlığın bulunmadığı sabittir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise kur farkı alacağı istenip istenemeyeceğine ilişkindir.
Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede açık hüküm bulunması yada satışın yabancı para cinsinden yapılması, döviz karşılığının açıkça faturada gösterilmesi gerekmektedir (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2015/853 Esas 2015/12740 Karar sayılı ilamı; Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/17240 Esas 2018/1950 Karar sayılı ilamı). Vade farkı istemleri gibi teamül olup olup olmadığı önemli değildir (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2017/3549 Esas 2018/4033 Karar sayılı ilamı). Dosya kapsamından taraflar arasında kur farkı talep edilebileceğine ilişkin bir sözleşmenin varlığı tespit edilememiştir. Esasen davacı tarafta bu hususta herhangi bir iddiada bulunmamıştır. Taraflar arasında ihtilafsız olan satışa itirazın e-faturalar incelendiğinde satış birim fiyatının USD cinsinden düzenlendiği, döviz karşılığının gösterildiği, yani satışın yabancı para cinsinden yapıldığı ancak Vergi Usul Kanunu 215.maddesi gereği Türk para biriminin kullanıldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan davalının USD para birimi cinsinden gösterilen satış sebebiyle düzenlenen faturalara herhangi bir itirazda bulunduğuna dair dosyaya ibraz edilen bilgi belge de mevcut değildir. Nitekim davalı bir kısım ödemeleri USD cinsinden yapmıştır. Tüm bu veriler birlikte değerlendirildiğinde davacının kur farkı alacağını talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Davacının kur farkı alacağını talep edebileceği tespit edildikten sonra bu alacağın davalı şirket tarafından TL ile ödemenin yapıldığı tarihteki USD karşılığı tespit edilerek kur farkı alacağı olup olmadığı belirlenmelidir (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/20039 Esas 2018/5412 Karar sayılı ilamı). Mahkememizce tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılmış, 20/07/2018 tarihli rapor hüküm kurmaya elverişli, yasal ve yeterli bulunmuştur. Bu raporda davalının bankadan TL olarak ödeme yaptığı tarihlerdeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası USD döviz alış kuru üzerinden yapılan hesaplamada TL cinsinden yapılan ödemelerin karşılığının 3.094.811,78 USD olarak tespit edilmiştir (ancak bilirkişi raporunda 04/03/2015 tarihli ödeme yönünden USD’nin satış kuru esas alındığından, mahkememizce 2.5409 döviz alış kuru üzerinden hesaplama yapılarak davalının ödediği TL karşılığının 3.095.167,38 USD olduğu tespit edilmiştir).
20/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda davacının 2 adet e-fatura ile yaptığı satış bedeli 4.587.883,56 USD, yapılan ödeme ise 4.386.444,82 USD olarak tespit edilerek aradaki 201.438,74 USD’nin talep edilebileceği ve dava tarihindeki döviz alış kuru olan 3.5060 TL’den hesaplama yapıldığında kur farkı alacağı 706.244,22 TL olarak hesaplanmış, (ancak yukarıda açıklanan maddi hata sebebiyle davalının yaptığı ödeme 1.291.633,04 USD+3.095.167,38 USD=4.386.800,42 USD olarak tespit edilmiş olup, toplam fatura bedeli 4.587.883,56 USD mahsup edildiğinde fark 201.083,14 USD olup, bu bedel üzerinden hesaplama yapıldığında kur farkı alacağı 704.997,48 TL olarak tespit edilmiş) davacı vekili talebini 05/11/2018 tarihli dilekçeyle ıslah edip ıslah harcını da yatırdığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile 704.997,48 TL alacağın davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Dava dilekçesi incelendiğinde kısmi dava olduğu, belirsiz alacak davası olduğuna dair herhangi bir ibarenin, kaydın bulunmadığı görülmektedir. Bu nedenle dava dilekçesinde talep edilen 1.000 TL yönünden öncesinde temerrüt gerçekleşmediğinden dava tarihinden, ıslah edilen 703.997,48 TL yönünden ise ıslah tarihi olan 05/11/2018 tarihinden itibaren taraflar tacir olmakla avans faize hükmedilmiştir.
Davalı vekili süresinde yetki ilk itirazında bulunmuş ise de, taraflar arasında ihtilafsız olan faturadan kaynaklı para alacağının bulunduğu, aksi ispatlanamayan davacı vekilinin beyanına göre sözleşmenin ifa, yani malın teslim yerinin Tekkeköy olduğu, bu durumda TBK 89 ve HMK 10.maddesine göre mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmış, yetki itirazı ara kararla reddedilmiştir.
Taraflar arasında kur farkı alacağına ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmamakta ise de, ihtilafsız olan faturada satış birim fiyatının USD olarak düzenlendiği anlaşılmakla, davacının kur farkı alacağı talep edebileceği, bunun için teamülünde gerekmediği yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığından, davalı tarafın esasa ilişkin diğer savunmaları da yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili 20/07/2018 tarihli hükme esas alınan bilirkişi raporuna itiraz etmiş ise de, raporda TL olarak yapılan ödeme tarihindeki TCMB döviz alış kuru esas alınarak ödemeler USD’ye çevrilmiş ve sonrasında dava tarihindeki kur üzerinden TL olarak hesaplama yapılmış olup, yapılan bu hesaplamanın doğru olduğu, diğer itirazların ise esasa yönelik olup yukarıda açıklanan gerekçelerle yerinde olmadığı anlaşılmakla rapora itirazlara itibar edilmemiştir.
Davalı olarak gösterilen … …. Tic A.Ş.’nin … A.Ş ile 31/07/2017 tarihinde birleştiği ve … …. Tic A.Ş.’nin tasfiyesi infisah olduğu, bu durumda davalının … A.Ş olması gerektiği anlaşılmakla karar başlığında ayrıca gösterilmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 1.000,00 TL’nin dava tarihinden, 703.997,48 TL’nin ıslah tarihi olan 05/11/2018 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte olmak üzere toplam 704.997,48 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gerekli 48.158,38 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL ve ıslahla alınan 12.043,80 TL harç olmak üzere toplam 12.075,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 36.083,18 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 42.150,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 1.246,74 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça sarf edilen posta masrafı 140,50 TL, bilirkişi ücreti 400,00 TL, talimat masrafı 430,50 TL olmak üzere toplam 971,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesaplanan 969,29 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafça yatırılan 31,40 TL ve ıslahla harcı olarak yatırılan 12.043,80 TL harç olmak üzere toplam 12.075,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı mahkememiz gerekçeli kararının taraflara tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/01/2019

Başkan

Üye

Üye

Katip