Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/396 E. 2019/466 K. 14.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/396 Esas – 2019/466
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/396 Esas
KARAR NO : 2019/466

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 10/05/2017
KARAR TARİHİ : 14/05/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 12/06/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İSTEM : Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında sözleşme imzalandığını, bu sözleşme ile ticari ilişkinin süresi, hesap tespiti, ödeme şartları, borç limiti gibi hususlar açık hükümlerle düzenlendiğini ve karşılıklı olarak kabul edildiğini, borcunu ödemekten imtina eden borçlu aleyhine yapılan mezkur icar takibine de borçlunun itiraz etmesi sonucu dava açma gereği hasıl olduğunu belirterek borçlunun Samsun 9. İcra Müdürlüğünün 2017/50214 esas sayılı icra takibine konu borca itirazının reddine karar verilmesini talep ve dava ettiği,
CEVAP : Dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olduğu, davalı tarafından süresinde cevap dilekçesi ibraz edilmediği, 09/11/2017 tarihli beyan dilekçesi ile davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşıldı.
DELİLLER :
1-Samsun 9. İcra Müdürlüğünün 2017/50214 esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklısının …, borçlusunun … olduğu, borçlu hakkında 06/04/2017 tarihinde 36.659,86 TL asıl alacak, 889,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 37.548,86 TL üzerinden 31/12/2016 tarihli ve 31/01/2017 tarihli faturalara dayalı olarak vade farkından kaynaklanan alacak dayanak gösterilerek takip başlatıldığı, davalı tarafından icra dairesine sunulan 18/04/2017 tarihli dilekçe ile icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmiş olduğu ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
2-Gelir İdaresi Başkanlığı 19 Mayıs Vergi Dairesi Müdürlüğünün bila tarihli yazı cevabı incelendiğinde; davalının gerçek usul ticari kazanç mükellefi olduğunu 2013 takvim yılında işletme hesabı ile defter tutan 2. Sınıf tüccar olduğu, 2013 yılında V.U.K ‘ nun 177. Maddesinde belirtilen hadleri aştığından 2014 takvim yılından itibaren bilanço esasına göre defter tutan 1. Sınıf tüccar olarak vergilendirildiğinin belirtildiği görülmüştür.
3-Davacı ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde tanzim edilen 11/01/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafından davalı tarafa kesilen 3 adet vade farkı faturasının, fatura ediliş tarihinden önceki mal veya hizmet alışları ile ilgili tutarlar düşüldükten sonra kalan tutarın 12.868,39 + 2.245,79 TL olmak üzere toplam 15.114,18 TL dönemsellik ilkesi gereğince alacağın söz konusu olduğunun belirtildiği görülmüştür.
4-Davacı ile davalı ticari defterlerinin birlikte değerlendirilerek hazırlanan 10/10/2018 tarihli kök raporda ve 15/03/2019 tarihli ek raporda özetle; davacı tarafından davalı adına yürütülen cari hesabın muavin defterde 3 ayrı cari hesapta takip edilmiş olduğunu, ilgili hesap bakiyesinin 30/06/2017 tarihi itibariyle şüpheli ticari alacaklar hesabına kaydının yapılmış olduğunu, 30/06/2017 tarihi itibariyle hesabın borç bakiye tutarının 43.084,17 TL olduğunu, bakiyenin 36.659,86 TL tutarındaki kısmının dava konusu olan 3 adet vade farkı faturasından kaynaklandığı, mal bedelinin malın teslim edildiği tarihten daha sonra tahsil edilmesi dolayısıyla alınan bir tür faiz veya bir gecikme zammı olarak ifade edilebilecek olan vade farkı, diğer bir deyişle mal ya da hizmetin bedeli durumunda olan nakit alacağın vadesinde ödenmemesi halinde bu bedele oransal olarak belirlenip ilave edilecek bir miktarı ifade ettiğini, oluşan vade farkının tahsil edilebilmesi için düzenlenen faturaya vade farkı faturası denildiği, düzenlenen vade farkı faturalarının davalı tarafça teslim alındığına ilişkin teslim bilgilerinin görüldüğü, davalının ticari defterlerinde 30/06/2017 tarihi itibariyle davacı adına takip edilen hesabın bakiye tutarının 0 ( sıfır ) olduğu ve dava konusu vade farkı faturalarının ticari defterlerde kaydının bulunmadığının tespit edildiğini, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 5. Maddesinde benimsenmiş bir vade farkı uygulaması bulunması nedeniyle sözleşme ile faturalar arasında ilişki olduğunun belirtildiği görülmüştür.
KANITLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali davası olup, davacı, davalı adına düzenlemiş olduğu fatura bedellerinin vadesinde ödenmemesi üzerine, düzenlenmiş olduğu vade farkı faturası bedelinin ödenmemesi üzerine davalı hakkında icra takibine geçildikten sonra davalının itiraz etmesi üzerine itirazın iptalini talep etmektedir.
Davacının tacir olduğu sabit olup, davalının tacir olup olmadığı hususunda 19 Mayıs Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılmış, verilen cevabi yazıda davalının gerçek usul ticari kazanç mükellefi olduğunu 2013 takvim yılında işletme hesabı ile defter tutan 2. Sınıf tüccar olduğu, 2013 yılında V.U.K ‘ nun 177. Maddesinde belirtilen hadleri aştığından 2014 takvim yılından itibaren bilanço esasına göre defter tutan 1. Sınıf tüccar olarak vergilendirildiğinin belirtildiği görülmekle davacı ile davalının tacir oldukları ve dava konusu faturaların her iki tarafın ticari işi ile ilgili olduğu görülmekle davanın ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda; Uyuşmazlık takibe konu edilen 31/12/2016 tarihli 33.827,10 TL bedelli, 31/12/2016 tarihli 182,73 TL bedelli ve 31/01/2017 tarihli 2.650,03 TL bedelli olmak üzere toplam, 36.659,86 TL alacağa dayalı olarak başlatılan takipte, davalının davacıya borcu bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise ne miktarda borcu bulunduğu noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere Medeni Kanununun 6.maddesine göre kanunda aksine hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
Davacı taraf alacak iddiasında bulunmuş olup davalı ise borcu bulunmadığını ileri sürmüştür. Mahkememizce alacağın varlığının tespiti bakımından tarafların 2016 – 2017 yılına ait ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacı ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde tanzim edilen 11/01/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafından davalı tarafa kesilen 3 adet vade farkı faturasının, fatura ediliş tarihinden önceki mal veya hizmet alışları ile ilgili tutarlar düşüldükten sonra kalan tutarın 12.868,39 + 2.245,79 TL olmak üzere toplam 15.114,18 TL dönemsellik ilkesi gereğince alacağın söz konusu olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Bahse konu raporda kişisel kanaate yer verildiği teknik ve bilimsel olmaktan uzak olduğu görülmekle mahkememizce tekrar bilirkişi raporu aldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Mali Müşavir tarafından hazırlanan 10/10/2018 tarihli ve 15/03/2019 tarihli ek raporda özetle; davacı tarafından davalı adına yürütülen cari hesabın muavin defterde 3 ayrı cari hesapta takip edilmiş olduğunu, ilgili hesap bakiyesinin 30/06/2017 tarihi itibariyle şüpheli ticari alacaklar hesabına kaydının yapılmış olduğunu, 30/06/2017 tarihi itibariyle hesabın borç bakiye tutarının 43.084,17 TL olduğunu, bakiyenin 36.659,86 TL tutarındaki kısmının dava konusu olan 3 adet vade farkı faturasından kaynaklandığı, mal bedelinin malın teslim edildiği tarihten daha sonra tahsil edilmesi dolayısıyla alınan bir tür faiz veya bir gecikme zammı olarak ifade edilebilecek olan vade farkı, diğer bir deyişle mal ya da hizmetin bedeli durumunda olan nakit alacağın vadesinde ödenmemesi halinde bu bedele oransal olarak belirlenip ilave edilecek bir miktarı ifade ettiğini, oluşan vade farkının tahsil edilebilmesi için düzenlenen faturaya vade farkı faturası denildiği, düzenlenen vade farkı faturalarının davalı tarafça teslim alındığına ilişkin teslim bilgilerinin görüldüğü, davalının ticari defterlerinde 30/06/2017 tarihi itibariyle davacı adına takip edilen hesabın bakiye tutarının 0 ( sıfır ) olduğu ve dava konusu vade farkı faturalarının ticari defterlerde kaydının bulunmadığının tespit edildiğini, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 5. Maddesinde benimsenmiş bir vade farkı uygulaması bulunması nedeniyle sözleşme ile faturalar arasında ilişki olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterlerin 6100 sayılı HMK 222. maddeye göre ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Somut olayda davacı tarafın ticari defterlerinin kanunun istediği şekilde şekilde tutuldukları davalının ise usulüne uygun ihtara rağmen ticari defterlerini ibraz etmediği görülmüştür.
10.10.2018 tarihli kök rapor ve 15.03.2019 tarihli bilirkişi raporundaki teknik ve ayrıntılı bulgular, icra dosyası, takibin kaynaklandığı sözleşme ve dosyada bulunan diğer bilgi ve belgeler ışında davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 36.659,86 TL vade farkı alacağının olduğu kanaatine varılmakla davacının davasının kısmen kabulü ile Samsun İcra Müdürlüğünün 2017/50214 Esas sayılı dosyasındaki takibin 36.659,86 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Takibe konu alacak fatura alacağı olup davalının likit olan 36.659,86 TL lik alacağa haksız olarak itiraz ettiği anlaşılmakla 36.65986 TL nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacının takibe başlamadan önce davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair dosyada delil olmadığından takip talebinde talep ettiği faiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile,
Samsun İcra Müdürlüğünün 2017/50214 E.sayılı dosyasında takibin 36.659,86 TL üzerinden devamına, davalının bu bedele yönelik itirazının iptaline,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
Davalının haksız itiraz ettiği asıl alacak 36.659,86 TL ‘nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine.
Harçlar :
Alınması gerekli 2.504,24 TL harçtan peşin alınan 641,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.862,99 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına.
Yargılama giderleri :
a)Davacı tarafça yapılan başlangıçta ödenen başvurma harcı 31,40 TL , posta ve tebligat gideri 111,10 TL ve bilirkişi ücreti 750,00 TL olmak üzere toplam 892,50 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre hesaplanan 871,37 TL nin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiye yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
b)Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 641,25 TL peşin harç giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
c)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Vekalet ücretleri :
a)Davacı kısmen kabul edilen davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 4.382,58 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine.
b)Davalı kısmen reddedilen davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 889,00 TL nin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
Sair hususlar :
a)Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine.
b)Kullanılmayan gider avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine.
Dair, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Samsun Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzünde, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usülen anlatıldı.14/05/2019

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-imza ile imzalanmıştır.