Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/229 E. 2019/427 K. 07.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/229 Esas – 2019/427
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/229
KARAR NO : 2019/427

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/03/2017
KARAR TARİHİ : 07/05/2019
KARARIN YAZ. TARİH : 27/05/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı dava dilekçesinde özetle; Samsun 9 İcra Müdürlüğünün 2016/50020 sayılı dosyası üzerinden hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, borca itirazı üzerine takibin durduğunu, aynı alacak sebebiyle davalı bankanın 22/04/2016 tarihinde Samsun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/445 esas sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alarak davacı hakkında ihtiyati haciz uyguladığını, ihtiyati haczin ay sonu uygulanması sebebiyle mükelleflerinin vergi ödemeleri ve benzeri ödemelerde güçlük yaşadığını, halen gelir kaybı yaşadığını, mali müşavir ve bağımsız denetçi olarak görev yaptığını, haksız haciz kararı dolayısıyla bankalardaki hesaplarına tedbir konulduğunu, bu sebeple eşi ve ailesine karşı ve diğer bankalardaki kredibilitesinin zedelendiğini, haksız ihtiyati haciz sebebiyle bankalardan kredi alamadığını, bu sebeple bankalara fazla faiz ödemek zorunda kaldığını, mükelleflerinin kendisiyle çalışmayı bıraktığını, çocuklarının dahi maddi darlıktan mağdur olduğunu 30/05/2016 tarihinde evinin altında bulunan defterini tuttuğu mükellefinin işyerindeyken burada haciz uygulandığını, yeminli mali müşavirlik sınavını moral bozukluğu sebebiyle kazanamadığını ve bu yolda harcadığı para ve kitapların heba olduğunu belirterek, 50.000,00TL maddi, 100.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğunu, davalının GKS’deki kefalet limiti ile borçtan sorumlu olması sebebiyle başlatılan icra takibinin yerinde olduğunu, tazminat istemlerinin haksız olduğunu, davalı banka ile dava dışı … arasında birçok GKS imzalandığını, davacının kefil olduğu kredinin kapatılmadığını, başkaca GKS imzalattırılmasının davacının sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte talep edilen maddi tazminatın fahiş olduğunu, doğmamış alacaklar haczedilemeyeceğinden davacının hesaplarına konulan ihtiyati haciz sebebiyle borçlarını ödeyemediği iddiasının mesnetsiz olduğunu, manevi tazminat talebinin de haksız ve sebepsiz zenginleşmeye yönelik olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller, dellilerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Davacı dava dilekçesi ekinde, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/445 D.iş sayılı 31/05/2016 tarihli ihtiyati haciz kararı, 30/05/2016 tarihli haciz tutanağı fotokopisi, 17 bankaya gönderilen icra yazılarını kaldırma yazısı, 16/02/2017 tarihli “feragat nedeniyle dava reddine karar” tutanağı, Denizbank kredi kartı ekstreleri,
Cevap dilekçesi ekinde sunulan ihtarname, genel kredi sözleşmeleri fotokopileri,
Samsun 9. İcra Müdürlüğünün 2016/50020 sayılı takip dosyası,
Mahkememizin 2016/445 Esas, 2017/149 Karar sayılı dosyası,
Davacı tarafından sunulan 26/10/2017 havale tarihli dilekçe ekindeki KKB sorgulama sonuçları, cep telefonundan yapıldığı anlaşılan kredi başvuru sonuçları, hesap özetleri ve mükelleflere ilişkin belgeler,
Gaziler Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 08/11/2017 havale tarihli yazı cevabı ekinde gönderilen …’in 2014-2015-2016 yıllarına ait elektronik ortamda verilen gelir beyanlarının onaylı suretleri,
Şekerbank A.Ş’nin 27/12/2017 tarihli yazı cevabında gönderilen dava dışı …’ın kullandığı kredilerin kredi miktarlarını, geri ödeme planlarını ve yapılan geri ödemeleri gösterir belgeler,
Davacının 10/01/2018 havale tarihli dilekçesi ekinde sunduğu fatura fotokopileri,
Bankacı bilirkişi … ile Mali Müşavir bilirkişi …’ndan aldırılan 08/02/2018 havale tarihli bilirkişi heyet raporu,
Şeker Bank A.Ş ‘nin 20/12/2018 havale tarihli yazı cevabı ekinde gönderilen dava dışı … ile imzalanan tüm kredi sözleşmeleri, …’a kullandırılan tüm kredilere ilişkin hesap özetleri, geri ödeme planları ve ilgili belgeler,
Bankacı bilirkişi …’den aldırılan 23/01/2019 havale tarihli bilirkişi raporu,
Bilirkişi …’nin yargılamanın 6 nolu celsesindeki beyanı.
Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan tazminat davasıdır.
Tüm dosya kapsamına göre, davacının dava dışı … ile davalı banka arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine kefil olarak imza attığı, …’a kullandırılan kredilerin geri ödenmesinde yaşanan aksaklıklar sebebiyle davacı hakkında Samsun 9. İcra Müdürlüğünün 2016/50020 sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığı, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/445 Esas sayılı dosyası üzerinden ihtiyati haciz kararı alınarak uygulandığı, davacının haksız ihtiyati haciz sebebiyle uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dava ve cevap dilekçelerine göre dosyadaki uyuşmazlık davacının, davalı banka ile dava dışı … arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri(GKS) uyarınca kullandırılan kredilerin geri ödenmemesi sebebiyle başlatılan Samsun 9. İcra Müdürlüğünün 2016/50020 sayılı dosyasına konu borçtan sorumlu olup olmadığı, buna göre davacı hakkında uygulanan haczin haksız olup olmadığı ve davacının ihtiyati haciz sebebiyle maddi ve manevi zarar talep edip edemeyeceği hususlarındadır.
Samsun 9. İcra Müdürlüğünün 2016/50020 sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı banka tarafından dava dışı …, … ve davacı … hakkında toplam 128.317,71 TL alacak üzerinden 23/02/2016 tarihinde genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacının itirazı üzerine 18/03/2016 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, 30/05/2016 tarihinde Samsun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/445 Esas sayılı itirazın iptali dosyası üzerinden 05/05/2016 tarihli ara kararı ile davalı … aleyhine 125.000,00TL kefalet limitiyle sınırlı olmak üzere ihtiyati haciz kararı verildiği, icra dosyasından ihtiyati haczin bankalara İİK’nın 89/1 maddesine göre ihtiyati haciz yazılmak suretiyle ve 30/05/2016 tarihinde fiili haciz yapılmak suretiyle ihtiyati haczin uygulandığı, Kale Mahallesi Kaptanağa Sok. No:15 İç Kapı No:6 adresinde ihtiyati haciz yapıldığı, bir takım eşyaların muhafaza altına alınarak yediemine teslim edildiği, bankalara gönderilen ihtiyati haciz ihabrnamelerine istinaden icra dosyasına gelen cevabi yazılardan borçlunun hak ve alacağı bulunmadığından bahisle ihtiyati haciz konulamadığı anlaşılmıştır.
Samsun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/445 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, Şekerbank tarafından … aleyhine Samsun 9 İcra Dairesinin 2016/50020 sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ve ihtiyati haciz talepli 22/04/2016 tarihinde dava açıldığı, tensiben 05/05/2016 tarihli ara karar ile davalının kefalet limiti olan 125.000,00TL üzerinden ihtiyati haciz kararı verildiği, davalının itirazı üzerine Mahkemenin 31/05/2016 tarihli ara kararı ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verildiği, yine davacı banka tarafından 22/07/2016 tarihinde … aleyhine yeniden ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edildiği, mahkemenin 27/07/2016 tarihli ara kararı ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiği, yapılan yargılama sırasında ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra 16/02/2017 tarihinde davacı bankanın itirazın iptali davasından feragat etmesi sebebiyle davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Dosya bir bankacı ve bir mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, 08/02/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda; icra takibinin 23/02/2016 tarihinde başlatıldığı, 18/03/2016 tarihli itiraz dilekçesi üzerine takibin durdurulduğu, 22/04/2016 tarihinde itirazın iptali davası açıldığı, 05/05/2016 tarihli ara karar ile ihtiyati haciz kararı verildiği, 31/05/2016 tarihli itiraz üzerine ihtiyati haczin kaldırıldığı, 16/02/2017 tarihinde feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiği, davacı tarafından dosyaya sunulan KKB kredi istihbarat sorgulaması sonuçları ve kredi taleplerinin olumsuz sonuçlandığına dair belgelere göre davacının ihtiyati haciz sebebiyle bankalarla olan çalışmasının olumsuz etkilendiğini, dosyaya sunulan kredi kartı hesap özetlerine göre davacının kredi kartı ödemelerinde gecikmeler olduğu, bu nedenle fazladan faiz tahakkukları oluştuğu, ticaretle uğraşan davacının maddi kayıpları olduğu, Merkez Bankası risk bildirimi KKB sorgulamasında 19/07/2016 tarihi itibariyle davacının 316.530,00TL borçlu olduğunun anlaşıldığı, bankaların almış olduğu gecikmelerden dolayı ve verilen kredi faiz oranı gözetilerek davacının 31.051,62TL faiz zararının hesaplandığı, yine dosyaya sunulan davacının mükelleflerine dair kayıtlara göre davacı ile çalışmayı bırakan kişi sayısına göre 3 aylık toplam 7.740,00TL maddi zararının hesaplandığı ve yine davacının yeminli mali müşavirlik sınavlarına çalıştığı ve bu yöndeki masrafları olarak toplam 13.966,99TL zararının bulunduğu, sonuç olarak imzalanan kredi sözleşmesindeki limit borcunun kapanması, ancak daha sonra kefil …’e bildirim yapılmadan yeniden kredi kullandırılması nedeniyle borcun davacının kefaletini kapsamadığı, icra takibinin haksız olduğu, davacının 52.758,61TL nakdi kaybının tespit edildiği belirtilmiştir.
Mahkememizce davalı bankadan dava dışı …’a kullandırılan krediler nedeniyle imzalatılan tüm GKS’ler, kullandırılan kredilere ilişkin hesap özetleri, geri ödeme planları ve tüm ödeme makbuzları istenmiş, dosya Samsun 9 İcra Müdürlüğünün 2016/50020 sayılı dosyasına konu borcun hangi GKS’den doğduğunun tespiti, borç kaynağı olan GKS’de davacının kefil sıfatıyla imzasının bulunup bulunmadığı ve buna göre takip tarihinde ve ihtiyati haciz tarihinde davalı bankanın alacak miktarının tespiti hususunda yeni bir bankacı bilirkişiden rapor aldırılmıştır.
Bankacı bilirkişi … tarafından sunulan 23/01/2019 havale tarihli raporda; davalı banka ile asıl borçlu … arasında 27/10/2010 tarihli 10.000,00TL bedelli GKS imzalandığı, …’in 50.000,00TL limitle kefil olduğu; 26/12/2011 tarihli 250.000,00TL bedelli GKS imzalandığı, …’in 125.000,00TL limitle kefil olduğu; 23/01/2013 tarihinde 250.000,00TL bedelli, 03/02/2014 tarihli 300.000,00TL bedelli 2 adet daha GKS imzalandığı, …’in son iki GKS de kefaletinin bulunmadığı, GKS’lere göre …’in kefalet limiti kadar kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumlu olduğu, düzenlenen GKS’lere istinaden dava dışı asıl borçlu …’a 24/06/2015 tarihinde 149.700,00TL limitli taksitli ticari kredi tesis edilerek kullandırıldığı, bu tarihte kullandırılan kredi ile daha önce tesis edilen kredilerin tahsil ve tasfiye edildiği, dava dışı asıl borçlu …’ın 02/02/2016 tarihinde, davacı kefil …’in ise 07/02/2016 tarihinde temerrüde düştükleri, yapılan hesaplamalara göre takip tarihi itibariyle banka alacağının toplam 160.490,00TL olduğu, davacı …’in kefalet limitine göre takip tarihi itibariyle sorumlu olduğu tutarın toplam 128.317,71TL olduğu belirtilmiştir.
Davacı … bilirkişi raporuna karşı eş rızasının bulunmaması sebebiyle kefaletinin geçersiz olduğunu, bu sebeple banka tarafından son iki GKS’ye dava dışı …’ın kefil olarak alındığını, bankaya verdiği teminat senetlerinin de kendisine iade edildiği, gerek kefaletinin geçersiz olması, gerek bankadaki tüm senetlerinin kendisine iade edilmiş olması sebebiyle borçtan sorumlu tutulamayacağından bahisle itiraz etmiştir.
Davacı vekili tarafından da bilirkişi raporunda asıl borçluya kullandırılan kredi ile önceki borçların tahsili ve tasfiye edildiği bildirildiğinden davacının kefaletinin sona erdiğini, itirazın iptali davasından feragat edilmesinin ve davacıya ait banka nezdindeki senetlerin iade edilmesinin davacının borçtan sorumlu tutulamayacağı belirtilerek itiraz edilmiştir.
Bilirkişi … yargılamanın 6 nolu celsesinde huzura alınmış, beyanında ” davacının kefil olduğu GKS lerde hesabın sıfırlanması halinde kefilin kefilliğinin sona ereceğine ilişkin açık bir düzenleme bulunmadığını, 24/06/2015 tarihinde kullandırılan kredinin yeni bir kredi olduğunu, GKS lerin cari hesap şeklinde işlemekte olup, kefil kefillikten caymadıkça ve bu cayma banka tarafından kabul edilmedikçe kefaletin sona ermeyeceğini, davacıya ait teminat senetlerinin iade edilmesinin önceki kredilerin kapatıldığı anlamına geleceğini, bir kredi borcu devam ederken bankanın müşteriye yeni bir kredi kullandırmasının taraflar arasındaki ilişkiye göre belirleneceğini, icra takibine konu edilen borcun dayanakları arasında davacı tarafından imzalanan GKS lerin de bulunduğunu” belirtmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller, aldırılan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davacının dava dışı … ile davalı banka arasında imzalanan toplam 4 adet GKS’den 2010 ve 2011 yıllarına ait 2 adet GKS’de kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, 2013 ve 2014 yıllarına ait GKS’lerde ise imzasının bulunmadığı, …’a kullandırılan kredilerdeki gecikmeler sebebiyle Samsun 9 İcra Müdürlüğü’nün 2016/50020 sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, bunun üzerine banka tarafından açılan itirazın iptali davası üzerinden ihtiyati haciz kararı alındığı ve uygulandığı sabittir. Bankacı bilirkişi … tarafından sunulan 23/01/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda icra takibine konu kredinin 24/06/2015 tarihinde kullandırılan kredi olduğu, bu kredi ile daha önce tesis edilen kredilerin tahsil ve tasfiye edildiği belirtilmiştir. Her ne kadar bankacı bilirkişi tarafından gerek yazılı raporda, gerek mahkememiz huzurunda borcun dayanağını tüm GKS’lerin oluşturduğu, davacının da kefaleten imzaladığı GKS’ler nedeniyle icra takibine konu borçtan sorumluluğunun bulunduğu belirtilmiş ise de davacının imzaladığı GKS’ler 2010 ve 2011 yıllarına aittir. Davalı banka 2013 ve 2014 yıllarında dava dışı asıl borçludan, dava dışı üçüncü bir şahsın kefaleti kapsamında yeni GKS’ler almıştır.
Davalı bankanın yeni bir kredi sözleşmesi düzenleyerek yeniden kredi vermiş olması ve kredilerin de bu yeni sözleşmeye göre kullandırılması halinde bankanın yeni bir kredi sözleşmesi yapılması hususunda iradesinin oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu durumda ilk kredi sözleşmesinde yer alan kefillerin artık 2. kredi nedeniyle kredilerden sorumlu olmayacakları hususu iyi niyet kuralları ve hakkaniyete uygun olandır. (Yargıtay 19 HD 2015/10995 Esas, 2016/4153 Karar sayılı ilamı, 2012/21033 Esas, 2012/2329 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 11 HD 2010/15368 Esas 2012/5735 Karar sayılı ilamı da aynı yöne ilişkindir.)
Somut olay yönünden, 2010 ve 2011 tarihli GKS’lerde kefil olarak yer alan davacının daha sonra düzenlenen 2013 ve 2014 yıllarına ait GKS’lerde imzasının bulunmadığı, dayanağı 2014 tarihli GKS olan 2015 yılında kullandırılan krediden dolayı sorumlu tutulamayacağı, davacı hakkında uygulanan ihtiyati haczin haksız olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı tarafından maddi zararlarının olduğu ileri sürülmüş ise de dosyaya sunulan 08/02/2018 havale tarihli heyet raporunda davacının fazla faiz ödediğinden bahisle hesaplanan 31.051,62TL’nin hangi somut verilere göre hesaplandığı anlaşılamamıştır. Yine davacı tarafından ihtiyati haciz uygulanmadan önce kredilerinde gecikme olmadığı, kredi notunun kredi almaya elverişli olduğu ispatlanamamıştır. Davacının mükelleflerinin davacı ile çalışmayı bırakmış olması sebebiyle hesaplanan maddi zarar mükelleflerin sırf ihtiyati haciz uygulanması sebebiyle davacı ile çalışmayı bıraktıkları sabit olmadığından mahkememizce kabul edilmemiştir. Davacının yeminli mali müşavirlik sınavını kazanamadığından bahisle bu amaçla satın aldığı kitaplar ve eğitimlere ilişkin harcamalar ise yine davacının sınavı kazanamama sebebinin ihtiyati haciz uygulanması olduğu sabit olmadığı gibi sunulan harcamaların uzun süreli otel konaklama ücretleri olması ve davacının halen kitapları yedinde bulundurması sebebiyle davacının bu yöndeki maddi zarar talebi de yerinde görülmemiştir, davacının beyanı esas alınarak hazırlaan bilirkişi raprıou hükme esas alınmamıştır. İcra dosyasında bulunan banka cevabi yazılarına göre de 23/05/2016 tarihinde davacı hakkında ihtiyati haczin uygulandığı, 31/05/2016 tarihli karar ile kaldırıldığı anlaşılmakla, ihtiyati haczin kısa süreli uygulanması sebebiyle ve banka cevabi yazılarına göre davacı hesabında haciz uygulandığı an para bulunmadığından bahisle bankalardan olumsuz cevap verilmesi sebebiyle mahkememizce davacı lehine maddi zarara hükmedilmesine kanaat getirilmemiştir. (Yargıtay 11 HD 2013/4139 Esas, 2014/11050 Karar sayılı ilamı)
Davacının manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; davacının yaptığı iş gereği bankalar ve müşterileri gözünde itibarının etkilendiği, davacının evine ve evinin altında olup davacıya ait olduğu iddiasıyla ihtiyati haciz yapılan yerde davacının eşinin de bulunduğu, davacının eşi ve çocuklarının da haksız ihtiyati hacizden etkilendiği beyanının kabul edilebilir olduğu, davacının itibarının sarsılabileceği, Samsun 9 İcra Müdürlüğünün 2016/50020 sayılı dosyasından asıl borçlu … ve diğer kefil … hakkında haciz işlemi icra edilmemiş iken davalı bankanın 2015 yılında kullandırılan kredi sebebiyle arada başkaca GKS’ler de bulunduğunu bidiği halde davalı hakkında ihtiyati haciz kararı almak ve uygulamak yönündeki ısrarcı davranışları, ihtiyati haczin tatbik edildiği süre, davacının konumu, olay tarihindeki paranın alım gücü gözetilerek taraflarda zenginleşme ve fakirleşmeye yol açmayacağı kanaatiyle davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı ile davacı banka arasında kefaleten de olsa yazılı sözleşme ilişkisi bulunduğu, eldeki davada tazminat koşullarının oluşup oluşmayacağının tespiti bankacılık mevzuatı hükümlerine göre davacının borçtan sorumlu olup olmadığı yönünde tespiti gerektirdiğinden eldeki davaya bakma görevinin Ticaret Mahkemesine ait olduğu kanaatiyle davalının görev itirazı yerinde görülmemiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacının maddi tazminat talebinin reddine,
2-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile, 5.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Maddi tazminat isteminin reddi sebebiyle alınması gereken 44,40TL red harcı ile manevi tazminat yönünden alınması gereken 341,55 TL’nın başlangıçta ödenen 2.561,63TL’den mahsubu ile 2.175,68TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından ödenen 5,20-TL vekalet suret harcı, 31,40-TL başvurma harcı ile peşin karar ilam harcı olarak ödenen 341,55 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Maddi tazminat talebi yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.850,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-Manevi tazminat talebi yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Manevi tazminat talebi yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre red edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
8-Davacı tarafından ödenen 201,00 TL tebligat ve posta gideri, 1.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.501,00 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, manevi tazminat talebi yönünden ayrıca yargılama gideri yapılmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
9-Davalı tarafça sarf edilen toplam 11,00 TL tebligat giderinden kabul ve red oranına göre hesaplanan 9,90 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
11-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, müracaat etmeleri halinde kalemde, müracaat etmemeleri halinde dosyaya hesap numarası bildirmiş ise hesaba aktarmak sureti ile, hesap numarası da bildirilmemiş ise masrafı gider avansından karşılanmak sureti ile PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Samsun Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usülen anlatıldı. 07/05/2019

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.