Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/933 E. 2021/247 K. 19.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2016/933 Esas – 2021/247
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/933 Esas
KARAR NO : 2021/247

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1
2-
VEKİLİ : Av.

DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 03/11/2016
KARAR TARİHİ : 19/04/2021
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 08/05/2021

Mahkememizde görülen Ticari Şirket davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davalı şirketin Samsun 4. Noterliği’nin 27.12.1996 tarih ve … yevmiye numaralı işlemi ile kurulduğunu ve Samsun Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün … numarasında kayıtlı olduğunu, şirket ortakları davacı ile davalı …’un … tarihinde boşandıklarını ve ortaklığı sürdürmeleri imkanı kalmadığını, tarafların karşılıklı şikayetleri üzerine başlayan soruşturmanın KYOK ile sonuçlandığını ve yaşanan olumsuzluklar sebebiyle ortakların birbirlerine güveni kalmadığını, bu sebeple davacının ortaklıktan çıkmasına ve ayrılma akçesinin belirlenerek davacıya ödenmesine karar verilmesinin yerinde olacağını, ayrıca davalı şirketin 1997 yılından bu yana kâr dağıtmadığını ve bu sebeple kar payının da belirlenip davacıya ödenmesi gerektiğini beyanla, davacının haklı sebeple ortaklıktan çıkmasına izin verilmesini ve dava değerini artırma hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000-TL ayrılma akçesi ile 60.000-TL kâr payının faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili süresinden sonra arz ettikleri CEVAP dilekçesi ile özetle: davaya konu taleplerin hak düşürücü süreye uğradığını, davalı … hakkında açılan davanın pasif husumet ehliyeti sebebiyle reddi gerektiğini, ayrılma akçesinin talep edilebilmesi için öncelikle şirket ortaklığının sona ermesi gerektiğini ve ortaklıktan çıkmadan evvel ayrılma akçesi talep edilmeyeceğini, ayrıca davacının usulsüz birçok işlemi ile şirket malvarlığını kardeşine devrettiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Çarşamba Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyası celp edilmiş olup incelenmesinden: …’un müşteki ve … şüpheli olduğu, güveni kötüye kullanma suçu sebebiyle yürütülen soruşturmanın delil yetersizliği sebebiyle KYOK ile sonuçlandığı ve 30.06.2011 tarihli kararın itirazın reddi neticesinde kesinleştiği görülmüştür.
Samsun 2. Aile Mahkemesi’nin 214/463 Esas sayılı dava dosyası celp edilmiş olup incelenmesinden: Davacı … tarafından 30.04.2010 tarihinde açılan davanın 31.01.2012 tarihinde kabul ile sonuçlandığını ve tarafların boşanmalarına ilişkin kararın derecattan geçerek 05.04.2013 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Mahkememizin 2014/487 Esas sayılı dosyası celp edilmiş olup incelenmesinden: Davacı … tarafından, 21.05.2003 ile 27.08.2009 tarihli sermaye artırımına ilişkin Genel Kurul kararlarının iptaline yönelik açılan davanın ret ile sonuçlandığı ve kararın deracattan geçerek 08.09.2016 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Mahkememizin 2014/1167 Esas sayılı dosyası celp edilmiş olup incelenmesinden: Davacı … tarafından, 20.06.2014 ile 29.08.2014 tarihli sermaye artırımına ilişkin Genel Kurul kararlarının iptaline yönelik açılan davanın kabul ile sonuçlandığı ancak kararın temyiz edilmesi üzerine bozulduğu ve bozmaya uyulduktan sonra 26.09.2018 tarihli karar ile davanın kısmen kabul-reddine karar verildiği, kararın tebliğe çıkarılmadığı ve henüz kesinleşmesi görülmüştür.
Davalı şirketin malvarlığı konusunda Vergi Dairesinden, Tapu Müdürlüğünden, Trafik Tescil Müdürlüğünden, SGK’dan ve bankalardan yapılan araştırma neticesinde toplanan deliller dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce alınan 09.12.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davalı şirket adına kayıtlı 7 aracın rapor tarihi itibariyle serbest piyasa rayici toplamının 139.500-TL olduğu mütala edilmiştir.
Mahkememizce alınan 01.07.2020 tarihli kök ve 06.01.2021 tarihli ek bilirkişi raporlarında özetle: Davalı şirketin ticari defterleri üzerinde inceleme yapıldığı ve 2016 yılı sonu itibariyle öz sermeye tutarının 208.255,47-TL ve davacının %10 ortaklık payına tekabül eden kısmın 20.825,55-TL olduğu, ancak davalı şirketin 30.09.2017 re’sen terk tarihi ve 2017 yılı sonu itibariyle düzenlenen kayıtlı değer bilançosuna göre öz sermayesinin -1.746.795,14-TL olup borca batık olduğu, rapor tarihi itibariyle güncel değerlere oluşturulan değer bilançosuna göre de öz sermayesinin -1.802.583,19-TL olup borca batık olduğu mütala edilmiştir.
Bilirkişi raporları taraflara usulünce tebliğ edilmiştir.
Dava, limited şirket ortaklığından haklı sebeplerle çıkma ve çıkma payı ile kâr payının tahsili istemine ilişkindir.
Şirketten çıkmaya izin verilmesi talepli davalarda husumetin münhasıran şirkete yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, şirket yönetici veya ortağına karşı dava açılması mümkün değildir. Buna göre, şirket yönetici veya ortağına karşı açılan böyle bir davanın 6100 sayılı HMK’nın 114. maddesi uyarınca pasif husumet ehliyeti sebebiyle reddi gerekmektedir. Bu sebeplerle, şirket ortağı davalı … hakkındaki davanın reddine karar verilmiş, ret sebebi diğer davalı hakkındaki ret sebeplerinden farklı olduğundan davalı … yararına ayrıca maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 638/2. maddesine göre, “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” Somut olayda, davacı yanın iddia ve delillerine göre çıkma talebi, haklı sebebe dayanmaktadır. Buna göre, davacının, çıkma için haklı sebeplerin varlığını ispat etmesi gerekmektedir. Anılan maddede, haklı sebeplerin neler olduğu tanımlanmamış ve sayılmamış olup, hangi sebeplerin haklı sebep olduğu konusunda kollektif şirketlere ilişkin 6102 sayılı TTK’nın 245. maddesindeki tanımdan kıyasen yararlanmak mümkündür. Anılan maddedeki tanımlamaya göre, haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkansız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasıdır. Aynı maddede örnek kabilinden bazı haklı sebep halleri sayılmış olmakla birlikte bunlar sınırlı değildir. Burada sayılan örneklere göre bir ortağın şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması, kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması, bir ortağın uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı üstüne aldığı şirket işlerini yapamayacak duruma gelmesi gibi haller haklı sebepler olarak sayılmıştır. Ancak asıl tanım yukarıda açıklandığı şekilde birinci fıkrada yapılmıştır.
Toplanan delillerden; davalı şirketin davacı Emine Yüksel ile davalı …’un karı-koca olduğu dönemde kurulduğu ve faaliyetlerine devam ettiği, ancak taraflar arasında bir takım sorunlar yaşandığı ve davalı …’un şikayeti üzerine davacı Emine Yüksel hakkında Çarşamba Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/11107 Soruşturma sayılı dosyasında soruşturma başlatıldığı, tarafların Samsun 2. Aile Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden boşandıkları ve boşanma yönündeki kararın 05.04.2013 tarihinde kesinleştiği, davacı Emine Yüksel tarafından 21.05.2003 ile 27.08.2009 tarihli sermaye artırımına ilişkin Genel Kurul kararları ile 20.06.2014 ile 29.08.2014 tarihli sermaye artırımına ilişkin Genel Kurul kararlarının iptaline yönelik davalar açıldığı, davalı şirketin 30.09.2017 tarihi itibariyle terk vergi mükellefi haline geldiği ve borca batık olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, davacı yönünden haklı çıkma sebeplerinin gerçekleştiği kabul edilmelidir.
Bu sebeplerle, koşulların gerçekleşmesi durumunda her zaman haklı sebeple çıkma isteminde bulunulabileceği ve bu yöndeki talebin hak düşürücü süreye tabi olmadığı veçhile, davacının limited şirket ortaklığından haklı sebeple çıkma yönündeki talebinin yerinde olduğu değerlendirilmiş, bu yöndeki talebi kabul edildiğinden davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Bir sermaye ortaklığı olarak kabul edilen limited ortaklıkta, bir ortağın çıkmasına karar verilmesi için mahkemeye başvurulması durumunda talep edilmese bile ayrılma payının tespiti yapılmalıdır. Zira, bu pay bir nevi tasfiye payıdır. Yani, çıkan ortak için tasfiye payının yerine geçmektedir. Bu nedenle bu hak, farazi tasfiye payı olarak ifade edilmektedir. Çıkma ile ortaklık, sadece çıkan ortak için sona erdiğinden, ona düşen payın verilmesi amaçlanmaktadır, zira diğer ortak/lar için ortaklık ilişkisi devam etmektedir. Bu bağlamda ayrılma payını, ortaklıktan ayrılan ortağa esas sermaye payını ve bu payın ona sağladığı ortak sıfatını kaybetmesine karşılık kendisine ödenmesi gereken değer olarak kabul etmek gerekir (Bkz: Yrd. Doç. Dr. Nihat Taşdelen, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na Göre Limited Ortaklıklarda Çıkma Çıkarılma ve Fesih, Ankara 2012, syf. 179 vd.). Bu sebeplerle, davalı vekilinin ayrılma akçesinin, çıkma istemi ile birlikte talep edilemeyeceğine dair itirazı yerinde görülmemiş, davacının ayrılma akçesi talebi konusunda da yargılama yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 641/1. maddesinde, ortağın şirketten ayrıldığı takdirde esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini isteme hakkına sahip olduğu vazedilmiş olup, ortaklıktan çıkma payının, şirketin karar tarihine en yakın tarihteki mal varlığının gerçek değeri saptanarak belirlenmesi gerekir. Şirket öz varlığının eksi olduğunun saptanması halinde, davacının ayrılma akçesinin bulunmadığı kabul edilir. Somut olayda, davalı şirketin öz sermayesi 2017 yılı sonu itibariyle düzenlenen kayıtlı değer bilançosuna göre -1.746.795,14-TL ve güncel değerlere göre oluşturulan değer bilançosuna göre de -1.802.583,19-TL olup, borca batık olduğu görülmektedir. Buna göre, davacının şirketteki payına, borca batıklık sebebiyle ekonomik anlamda herhangi bir değer isabet etmemektedir ve ayrılma akçesi talebi bu sebeplerle reddedilmelidir.
Davacının kâr payı istemine gelince; limited şirketlerde kâr payı talep hakkının doğması için, şirketin Genel Kurul tarafından onaylanıp kesinleşen yıllık bilançoya göre kâr etmiş olması ve Genel Kurul’un kâr dağıtılması konusunda karar vermiş olması gerekir. Yani, kâr payı, Genel Kurul tarafından alınan dağıtım kararından sonra talep edilebilir hale gelir. Somut olayda; Genel Kurul’un kâr dağıtılması yönünde vermiş olduğu bir karar bulunmamaktadır ve yukarıda ayrıntısına işaret edildiği üzere şirket borca batık durumdadır. Buna göre, kâr payı talep edilmesi koşulları oluşmamıştır ve bu yöndeki talep reddedilmelidir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … hakkındaki davanın reddine,
2-Davalı … hakkındaki davanın kısmen kabulüne;
i-Davacının, şirket ortaklığından çıkmasına,
ii-Ayrılma akçesi ve kar payı ödenmesine ilişkin talebin ayrı ayrı reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli (59,30-TL x 2) 118,60-TL karar ve ilam harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye 2.613,80-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 118,60-TL harcın 59,30-TL’sinin davalı …den alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 2.740-TL yargılama giderinden takdiren 1.370-TL’nin davalı …den alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı, davalı şirket hakkındaki davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 4.080-TL vekalet ücretinin davalı şirket …den alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı şirket, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 4.080-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirket …ne verilmesine,
8-Davalı …, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 4.080-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
9-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; taraf vekillerinin ve davalı …’un yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.
19/04/2021
Katip
¸

Hakim
¸

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.