Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/909 E. 2019/204 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2016/909 Esas – 2019/204
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/909 Esas
KARAR NO : 2019/204 Karar

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : … –
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLLERİ :
DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/10/2016
KARAR TARİHİ : 28/02/2019
KARARIN YAZ. TARİH : 21/03/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili 26/10/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; Rekabet Kurulunun 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararı ile mevduat, kredi ve kredi kartı alanında Türkiye’de faaliyet gösteren 12 bankanın 4054 sayılı rekabetin korunması hakkında Kanunun 4.maddesine aykırı olarak 21.08.2007 – 22.09.2011 tarihleri arasında kartel oluşturduğunun tespit edildiğini, söz konusu 12 banka arasında davalı bankanın da bulunduğunu, müvekkilinin davalı bankadan 01.05.2008 tarihinde, aylık %1,78 faiz oranı ile 20.000,00 TL ticari kredi kullandığını, davalı bankanın uyguladığı faiz oranlarının serbest piyasada belirlenen faiz oranlarından yüksek olduğunu, bu nedenle zarara uğradığını, belirterek zararın miktarının belirlenmesi ile davalı bankanın kartel faizi uygulamak suretiyle müvekkiline vermiş olduğu zararın 3 katının fazlaya dair talep hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200,00 TL’sinin kredi kullanım tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 30/11/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, haksız fiil nedeni ile tazminat borcunun doğabilmesi için kusurlu davranış ile hukuka aykırı bir fiilin ortaya çıkması, zararın gerçekleşmesi ve hukuka aykırı fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmasının gerektiği, dava konusu olayda bunun oluşmadığnı, davacının bankadan ihtiyaç kredisi kullandığını, müvekkili bankaya yöneltilen rekabete aykırılık iddiasının sebebi ise kredi kartı gecikme bildirim ücreti ile nakit avans çekim ücreti olduğu, davacının herhangi bir zararının olmadığını, müvekkili bankanın dava konusu olayda herhangi bir hukuka aykırı fiili bulunmadığını bankaya atfedilen fiil ile davacının uğradığı iddia ettiği zarar arasında uygun illiyet bağının da olmadığı belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Deliller, dellilerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde Rekabet Kurulunun 08/03/2013 tarih 13-13/198-100 Sayılı kararı, dava konusu kredilerle ilgili davalı bankanın kayıtlarını sunmuştur.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na yazılan müzekkereye cevaben 21/11/2016 tarihli yazı ekinde Bankaların Ticari Kredi Azami Faiz Oranlarını gösterir liste ile Kamu Bankaları Tic. Kr. Fiilen uyg. Faiz oranlarını gösterir listesi gönderilmiştir.
HSBC Bankasına yazılan müzekkereye cevaben 25/11/2016 havale tarihli yazı ekinde kredi kullandırım evrakları, ödeme planı ve sözleşmeler gönderilmiştir.
Bankacı bilirkişi …’den 25/01/2019 havale tarihli bilirkişi raporu alınmış, taraflara tebliğ edilmiştir.
Dava, rekabet ihlali iddiasıyla açılan tazminat talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından, davacının davalı bankanın Samsun şubesinin 1608491 nolu müşterisi olup, 01/05/2008 tarihinde davaya konu yapılan kredinin kullanıldığı, Rekabet Kurumu’nun 08/03/2013 tarihli kararıyla 12 bankanın kredi ve kredi kartlarında birlikte fiyat tespit etmek suretiyle Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanuna aykırı davrandığının tespit edildiği, davalı bankanın da Rekabet Kurumu kararında geçen bankalardan olduğu bu nedenle davacının zarara uğradığından bahisle davalının davacıya vermiş olduğu zararının 3 katının fazlaya dair talep ve hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200,00 TL’sinin davalıdan tahsilini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce Rekabet Kurumu’nun 08/03/2013 tarihli kararı, Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin 2014/128 Esas 2014/1397 sayılı kararı, taraflar arasında akdedilen kredi sözleşme örnekleri, ihlal tarihindeki diğer bankaların faiz oranlarına ilişkin yazı cevapları ve diğer tüm deliller celp edilmiş, bankacı bilirkişiden 25/01/2019 havale tarihli rapor alınmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; bankacılık işleminden kaynaklanan eldeki davada davacının dava konusu ettiği kredinin ihtiyaç (=tüketici) kredisi olduğu, tarafalar arasındaki sözleşme ilişkisinin tüketici sözleşmesi mahiyetinde olduğu anlaşılmakla davaya bakmakta görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğu kanaatine varılmış, (Y. 13. HD 2016/12718 Esas, 2016/18811 Karar, Y. 19.HD 2016/10649 Esas, 2017/5244 Karar) aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanının görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20. madde gereği karar kesinleştiğinde ve iki haftalık yasal sürede talep halinde dosyanın görevli Samsun Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağının ihtarına, (ihtarat yapıldı)
3-Yargılama gideri ve harç açısından HMK’nun 20 ve 331. maddeleri nazara alınarak süresinde başvurulması halinde görevli mahkemece nazara alınmasına, süresinde başvurulmaz ise, talep halinde mahkememizce karara bağlanmasına.
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda mahkememiz gerekçeli kararının taraflara tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/02/2019

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.