Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/412 E. 2019/393 K. 25.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2016/412 Esas – 2019/393
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/412 Esas
KARAR NO : 2019/393Karar

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : … A.Ş..
VEKİLLERİ :
DAVALI : 1- …
VEKİLİ :
DAVALI : 2- …
VEKİLİ :
İHBAR OLUNANLAR :1-…
VEKİLİ :
2-…
VEKİLİ :
3-…

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/04/2016
KARAR TARİHİ : 25/04/2019
KARARIN YAZ. TARİH : 20/05/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; 25/05/2006-01/03/2015 dönemleri içerisinde davalılardan elektrik enerjisi satın aldıklarını, müvekkili şirkete her ay tahakkuk ettirilen tüketim bedelleri içinde hizmet bedeli karşılığı olmayan kayıp kaçak bedellerinin de bulunduğunu, kayıp kaçak bedellerinin tüketilen elektrik enerjisi miktarına bağlı olarak değişen bir bedel olduğugn, davalıların düzenleyip gönderdiği faturalarda taşkın ve haksız bir biçimde yer alan elektrik faturaları bedellerine kayıp-kaçak bedeli ile bu bedel üzerinden alınan TRT payı, enerji fonu payı ve belediye tüketim vergisi ile sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli ve dağıtım bedelini gizlice dahil ettiğinin anlaşıldığını, iadesini talep ettikleri kayıp-kaçak bedelinin ve talebe konu diğer bedellerin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, şeffaflık ve hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından olduğunu, bu nedenlerle; 25/05/2006-01/03/2015 tarihleri arasında davalılar tarafından müvekkili şirketin elektrik faturalarına haksız bir biçimde yansıtılan şimdilik 10.000,00 TL tutarındaki kayıp-kaçak bedeli ile bu bedel üzerinden alınan TRT payı, enerji fonu payı ve belediye tüketim vergisi ile sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli ve dağıtım bedelinin her bir faturanın ödendiği tarihten itibaren işleyecek en yüksek ticari faiz ile birlikte tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Satış A.Ş vekili12/05/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının isteminin usul ve esas açısından hukuka aykırı ve haksız olduğunu, dava konusu yapılan ve iadesi talep edilen bedeller/fatua unsurlarının kurumun düzenleme yapma yetkisine dayanarak belirlediği ikincil mevzuat doğrultusunda kurul kararıyla uygulama akseden ve müvekkilinin de dahil olduğu lisans sahibi şirketler tarafından tahsil edilen bedeller olduğunu, ispat yükünün kanunda özel bir hüküm bulunmadıkça iddia edilen hukuki vakıaya bağlanan sonuçtan lehine hak çıkaran tarafa ait olduğunu, ticari davalarda deliler ile bunların sunulması muhakeme kanunu hükümlerine tabi olduğunu, muhakeme kanununun 200. Üncü maddesi uyarınca bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar ve değerleri 2500,00 Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerektiğini, senetle ispat zorunluluğunun istisnaları tahdidi olarak kanunla belirlenmiş olduğu, emredici nitelikte olduğunu, aksini kabulün yargılamaya usulüne mutlak aykırılık teşkil ettiğini, davacının tacir olduğunu ve serbest tüketici olduğu halde hukuka ve sözleşmeye aykırı olduğunu iddia ettiği faturalara yasal süresi içinde itiraz etmediğini ve ihtirazı kayıt belirtmeksizin ödediğini, ilgili yasal düzenlemeleri ve idari kararları tesis etmesi nedeniyle enerji piyasası düzenleme kurumunun hak ve menfaatlerini de ilgilendirmesi nedeniyle bu kuruma TRT payının iadesi ihtimalinin hak ve menfaatlerini ilgilendirmesi nedeniyle Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’na, iletim bedelinin iletim kalemi olması nedeniyle … A.Ş’ne ihbarı ile haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle; davanın yarı yolunun caiz olmaması sebebiyle dava şartı yokluğundan incelenmeksizin reddine, hak ve menfaatleri etkilendiğinden davanın Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna, Türkiye radyo-televizyon kurumuna ve … A.Ş ye ihbarına, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yapılan ve iadesi talep edilen bedeller/fatura unsurlarının kurumun düzenleme yapma yetkisine dayanarak belirlediği ve kurul kararıyla uygulanan bedeller olduğunu, tüm lisans sahibi elektrik dağıtım şirketleri açısından bağlayıcı olan ve uyulup uyulmaması noktasında hiçbir serbestisi bulunmayan tarifelerin EPDK kurul kararıyla belirlenmediğini, söz konusu idari işlem olan tarife iptal edilmedikçe tüm elektrik tüketicileri için bağlayıcı olduğunu, bu nedenlerle; davanın yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle dava şartı yokluğundan incelenmeksizin reddine, Danıştay 13.Dairesi Başkanlığının tarifenin ve kayıp-kaçak bedelinin iptali istemli davasının reddine dair kararı doğrultusunda davanın reddine, davanın ilgili idarelere ihbarına, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili mahkememize sunduğu cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının, davanın Danıştay da açılması gerektiğini ileri sürdüğünü, öncelikle davanın, taraflar arasındaki elektrik satış sözleşmeleri ve faturalardan kaynaklanmakta olduğunu, her iki tarafın da tacir olduğunu ve ticari bir işe dayalı bir istirdat davası olduğu gözetildiğinde Türk Ticaret Kanunu madde 1-3-4-5 kapsamında davalının yargı yolu itirazının hiçbir yasal dayanağı bulunmadığını, nitekim açılan davada da EPDK kararının iptaline yönelik bir talepte bulunmadığını, davalının yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun itirazlarının reddi ile yapılacak yargılama neticesinde müvekkili şirketten haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen bedellerin her bir ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizleriyle birlikte tahsiliyle dava masraf ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan … A.Ş Genel Müdürlüğü vekili tarafından mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle, davaya öncelilkle süre yönünden itiraz ettiklerini, iletim sistemi bedeli Elektrik Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin ilgili maddeleri ve ilgili tebliğler esas alınarak Kuruluşumuzca hesaplanan iletim tarifelerinin yine anılan mevzuat gereği …’nun onayı ile ortaya çıktığından dolayı Kuruluşlarına husumet yönetilmeyeceğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmışsa da, faturalarda tahsil edilen miktarlar belirli olduğundan, belirsiz alacak davasına konu edilmesinin mümkün olmadığını, davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılmalarına, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın usulden, bunun kabul edilmemesi halinde esastan reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı TRT vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinden özetle; davacının dava dilekçesindeki iddialarının aksine iletim, dağıtım ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedellerin TRT payı matrahı dışına çıkarıldığını, 3093 sayılı kanunun 4/c mad. 26/07/2008 tarihinde yapılan değişiklik sonucu sadece dağıtım, iletim bedeli, perakende satış hizmetlerine ilişkin bedeller, Belediye Tüketim Vergisi, Elektrik Enerjisi Fonunun TRT payı matrahı dışına alındığını, bu unsurlar dışında kalan elektrik birim fiyatlarına eklenecek ilave unsurların TRT payı matrahına dahil olacağının kuşkusuz olduğunu, matrah konusu kanunla düzenlenmiş, 3093 sayılı kanunun 4/c maddesinde matraha nelerin dahil olmayacağının açık ve net bir şekilde belirlendiğini, TRT enerji payının tahsilinin kanuna ve kurul kararlarına uygun yapıldığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacı şirketin basiretli bir işadamı gibi hareket etmeyip, kanunun 21/2 maddesi gereği, 8 gün içinde fatura içeriğine itirazda bulunmadığından bu içeriği kabul etmiş sayılması gerektiğini, her bir fatura davacıya tebliğ edildiğinden, fatura bedellerinin de itiraz edilmeyerek ödendiğinden davanın zamanaşımına uğradığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte yapılan kesintiler nedeniyle kurumlarının sebepsiz zenginleştiği düşünülse bile davanın zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Toplanan Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği, emsal kararlar, fatura ve ödeme bilgilerinin bulunduğu tablo,
Yedaş 11/08/2017 tarihli yazısı ve Yepaş 28/08/2017 havale tarihli yazısı ekinde gönderilen tüketim ekstreleri.
21/03/2019 havale tarihli bilirkişi raporu
Dava, kayıp-kaçak bedelinin tahsiline ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından davacının davalılardan elektrik hizmeti aldığı ve davacı şirketten haksız olarak tahsil olunan şimdilik 10.000,00 TL tutarındaki kayıp-kaçak bedeli ile bu bedel üzerinden alınan TRT payı, enerji fonu payı ve belediye tüketim vergisi ile sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli ve dağıtım bedelinin her bir faturanın ödendiği tarihten itibaren işleyecek en yüksek ticari faiz ile birlikte tahsiline talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dava tarihinden sonra 04/06/2016 tarihinde kabul edilen 6719 sayılı “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 6446 sayılı yasada bir takım değişiklikler yapılmıştır. 17 Haziran 2016 tarihli Resmi gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun geçici 20. maddesine göre EPDK kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükmü uygulanacaktır. 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik, 6446 sayılı kanunun 17/10. maddesine göre de Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda Tüketici Hakem Heyetleri ile Mahkemelerin yetkisi bu bedellerin Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.
Yürürlükteki 6719 sayılı yasayla değişik 6446 sayılı yasanın geçici 20. maddesi gereği bu Kanunun yürürlük tarihinden önce açılmış davalarda da uygulanması gerekmektedir. Bu sebeple açıklığa kavuşturulması gereken husus 6719 sayılı yasa ile değişik, 6446 sayılı yasanın 17/10 maddesi gereği davalı kurum tarafından yapılan tahakkukların EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacaktır.
Mahkememizce aldırılan 21/03/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; 6446 sayılı yasayı değiştiren 6719 sayılı yasanın 21. Maddesi hükmü ile 6446 sayılı yasanın 17. Maddesine eklenen 10. fıkra gereğince dağıtım şirketleri tarafından tüketicilere gönderilen elektrik faturalarına karşı yapılan başvuru ve açılan davalarda hakem heyeti ve mahkemelerin yetkisinin iş bu faturalarda yapılan fiyatlandırmanın EPDK tarafından onaylanıp belirlenen fiyatlara uygun olup olmadığının denetlenmesi ile sınırlandırıldığı, aynı yasanın geçici 20. Maddesine göre de eldeki dava ve başvurularda da 17. Madde hükmünün uygulanması gerektiğinin açıkça belirtildiği, buna göre halen derdest olan davalarda da hakem heyeti ve mahkeme tarafından yalnızca faturadaki fiyatlandırmanın EPDK kararlarına uygun olup olmadığının denetlenme imkanının olduğu yani yalnızca yerindelik denetimi yapılacağı, içerik denetimi yapılamayacağı, davalı dağıtım şirketi tarafından davacı şirkete gönderilen elektrik faturalarındaki fiyatlandırmanın EPDK’nın onaylayıp belirlediği tarifelere uygun olduğu ve bu bağlamda davacı şirketin davalı şirketlerden “kayıp-kaçak, perakende satış hizmeti, sayaç okuma, iletim ve dağıtım bedelleri ile TRT payı ve Enerji Fonu bedeli” alacağının olmadığı kanaati belirtilmiştir.
Böylece yukarıda açıklanan yasa hükümleri doğrultusunda dava tarihinden sonra yürürlüğe giren yasa hükümleri gereği davanın konusunun kalmadığı anlaşılmakla (Yargıtay 3. HD’nin 08/02/2017 tarih 2016/16610 Esas 2017/1011 Karar sayılı örnek ilamı) konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331. maddesinin 1. fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda yargılamaya devam edilerek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunun tespit edilmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafa yargılama giderinin yükletilmesi gerekmektedir.(Y.3HD 2016/16610 E 2017/1011 K örnek ilamı)
Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin kararları gereği dava açmakta haklı olduğu, Yasa değişikliğinin 17 Haziran 2016 tarihli Resmi gazete yayımlanarak yürürlüğe girdiği, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen davacının yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kanaatine varılmıştır.
Anılan yasa maddeleri ve 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinde belirtilen hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre davanın görülmesi sırasında geçmişe yürür yasa gereğince davanın konusuz kalması dikkate alınarak davacının yargılama giderlerinden sorumlu olmaması yanında davanın esastan kabulle sonuçlanmayıp konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmediği görülmekle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmiştir.(Y.3HD 2016/16610 E 2017/1011 K sayılı örnek ilamı)
6719 sayılı yasanın iptali yönünden Anayasa Mahkemesine başvuru yapılmış ve 15/02/2018 tarih ve 30333 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 2016/150 Esas, 2017/179 Karar sayılı kararı ile 6446 sayılı yasanın 17. Maddesine eklenen 10. Fıkranın iptaline karar verilmiş ise de 21.1.2004 tarih, 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı HGK kararı gereğince Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilmesi gerektiğinden ve aldırılan bilirkişi raporunda da davacıdan yapılan kesintilerin EPDK tarafından onaylayıp belirlenen tarifelere uygun olduğu belirtildiğinden davanın konusuz kalmış olması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davanın
1.Konusuz kalan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 44,40 TL harcın peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye; 126,38 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 922,80 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar ve ihbar olunanlar tarafından yapılan yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
6-Kullanılmayan gider avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, karar taraf vekillerinin yüzünde tebliğden itibaren iki hafta içinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça anlatıldı, usulen tefhim edildi.25/04/2019

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza