Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/915 E. 2021/174 K. 15.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2015/915 Esas – 2021/174
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :

KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :

VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVALILAR :
DAVA : İtirazın İptali (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/10/2015
KARAR TARİHİ : 15/03/2021
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 15/03/2021

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davalıların murisi … …’nin 4000846720 numaralı sözleşme ile davacının elektrik abonesi olduğunu ancak tükettiği elektriğe göre tahakkuk ettirilen faturayı ödemediğini, tahsil için aleyhine başlatılan takibe de itiraz ettiğini beyanla, Samsun 8. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin devamını ve davalıların icra-inkar tazminatına mahkum edilmelerini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davaya cevap vermemiştir.
Davalı …, … ve …’nin vefatı üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
Samsun 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında … …’nin mirasının hükmen reddine ilişkin yargılama yapıldığı ve davanın kabul edildiği, ancak dosyanın karar tarihimiz itibariyle kesinleşmediği görülmüştür.
Samsun Ticaret Sicili ile Ticaret Odası’na ve Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’ne, ayrıca vergi Dairesi’ne yazılan müzekkerelere verilen cevaplardan; … …’nin Lokantacı olarak Esnaf ve Sanatkarlar Sicili’nde kayıtlı olduğu ancak kaydının 17.02.2013 tarihinden bu yana pasif olduğu, Ticaret Odası’nda ve Sicili’nde kaydının bulunmadığı, vergi mükellefi olduğu süre zarfında işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu anlaşılmıştır.
Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.
Tacir’in tanımının yapıldığı 6102 sayılı TTK m.12’ye göre; “(1) Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. (2) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. (3) Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.”
Esnaf’ın tanımının yapıldığı TTK m.15’e göre ise; “(1) İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır. Ancak, tacirlere özgü 20 ve 53 üncü maddeler ile Türk Medenî Kanunu’nun 950 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü bunlara da uygulanır.”
TTK’nun 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1.fıkrasında; “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda…” sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür.
Somut olaya gelince; uyuşmazlık, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların mutlak ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği açıktır. Davacının tüzel kişi tacir olduğu anlaşıldığına göre, davanın nispi ticari dava olarak kabulü için öncelikle … …’nin tacir olup olmadığına ve akabinde uyuşmazlığın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğup doğmadığına bakılmalıdır.
Yukarıda işaret edildiği üzere; … …’nin Esnaf ve Sanatkarlar Sicili’nde kaydı bulunmaktadır ancak Ticaret Sicili ve Odası’nda kaydı yoktur. Ayrıca, vergi mükellefi olduğu süre zarfında “işletme hesabı esasına göre” defter tuttuğu anlaşılmaktadır. Buna göre, … … tacir değildir ve dava nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyecektir.
Burada, abonelik sözleşmesindeki kayıtlara göre abone grubunun “ticarethane” olması sebebiyle uyuşmazlığın ticaret mahkemesinin görev alanında kaldığı yönünde bir değerlendirme yapılamayacağına da ayrıca işaret etmek gerekir. Şöyle ki; abonenin TTK’nın 12. maddesi anlamında tacir mi, yoksa TTK’nın 15. maddesi anlamında esnaf mı olduğunun saptanması, davanın “nispi ticari dava” olup olmadığının belirlenmesi için önem arz eder. Çünkü, görevli mahkeme, yapılan inceleme sonucunda abonenin tacir olduğu anlaşılır ise ticaret mahkemesi, esnaf olduğu ya da tacir olmadığı anlaşılır ise asliye hukuk mahkemesi olacaktır. Başka bir deyişle sözleşmede abone grubu “ticarethane” olarak belirtilmiş ise de, salt bu belirleme davanın nispi ticari dava olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir (Bkz: Yargıtay 3. HD.nin 10.09.2018 tarih ve 20667/8234 sayılı kararı).
Burada, üzerinde önemle durulması gerekli bir husus daha var ki; aboneliğin bağlı olduğu işyerinin lokanta olarak işletildiği somut olayda, işin davacı yönünden “ticari iş” olduğu sabit olsa da, davanın salt bu sebeple “ticari dava” olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Zira, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle … … için de ticari iş sayılması, kendiliğinden davanın ticari dava olması sonucunu doğurmaz. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 05.12.2019 tarih ve 5524/7143 sayılı kararında da belirtildiği üzere, işin ticari iş olması, davanın doğrudan ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Somut olayda, … …’nin tacir ve uyuşmazlığın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğması gerekir ki, davaya asliye ticaret mahkemesinde bakılabilsin.
Bu sebeplerle, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinin görev alanında kaldığı değerlendirilmiş, dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği nedeniyle REDDİNE,
2-Dosyanın, kararın kesinleşmesini müteakip 2 haftalık kesin süre içinde ve HMK’nın 20’nci maddesinde vazolunan usule uygun başvuru olması halinde dosyanın görevli SAMSUN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde HMK’nın 331/2’nci maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair; davacının yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe veya tutanağa bağlanacak beyan ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı. 15/03/2021
Katip
¸

Hakim
¸
5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.