Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1009
KARAR NO : 2023/1414
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2023
NUMARASI : 2022/148 Esas 2023/243 Karar
DAVACI : VİP YAREN GIDA TURİZM İNŞAAT TEMİZLİK NAKLİYAT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ …-…
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALILAR (İstinaf eden) : 1-… (T.C. Kimlik No. …)
2-… (T.C. Kimlik No….)
3-… (T.C. Kimlik No. …)
4-… (T.C. Kimlik No. …)
VEKİLİ : Av. … – …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 29/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/11/2023
Yukarıdaki esas ve karar numarası ayrıntılı olarak belirtilen İlk Derece Mahkeme kararının incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya içeriğindeki tüm bilgi ve belgeler okunup, tetkik edilip heyetçe yapılan müzakerede, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı incelenerek aynı kanunun 353. maddesi gereğince duruşma yapılmaksızın yapılan inceleme sonunda gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin gerek Çankırı İli genelinden gerekse başkaca şehirlerde kamu ve özel kurumların taşımacılık, servis, seyahat işlerini yapan, gerçek ve tüzel kişilerin taleplerine göre turlar düzenleyen firma olduğunu, müvekkili şirkete davalı tarafından dava dışı …-… aleyhine başlatılan takip ile ilgili olarak Kocaeli İcra Dairesi’nin 2020/38137 esas sayılı dosyasında İİK 89/1-2-3 maddeleri uyarınca haciz ihbarnamesi gönderildiğini ve müvekkili şirket aleyhine yapılan işlemin kesinleştiğini, bu işlemle ilgili yapılan şikayetin Kocaeli 1. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından reddedildiğini, verilen karar için istinaf kanun yoluna başvurulduğunu belirterek davalılar aleyhine açılan menfi tespit davasının kabulü ile Kocaeli İcra Müdürlüğü’nün 2020/38137 sayılı dosyası nedeniyle müvekkili şirketin herhangi bir borcunun olmadığının tespitine, müvekkili şirketin menfi tespit davası açma mecburiyetinde bırakan haksız ve kötüniyetli takip alacaklısı olan davalıların takip konusu bedelin %20’sinden az olmayan bir tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulü ile, Kocaeli İcra Müdürlüğü’nün 2020/38137 esas sayılı dosyasında davacının takip dosyasındaki borçlulara, borçlu olmadığının tespitine dair karar verilmiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli kararda dayanak olarak belirtilen 22/12/2022 tarihli bilirkişi raporunun hukuki yeterliliğe sahip olmadığını, bilirkişinin defter incelemesi hususunda beyanda bulunmak yerine sürekli olarak dosya muhteviyatı hakkında beyanda bulunduğunu, incelenen defterlerin açılış kapanış kayıtlarının usule uygun olmadığını, davalı tarafın bilinmeyen ticari defterleri üzerinden dosyanın subuta erdirildiğini, ayrıca dava dışı dosya borçluları … ve … isimli kişilerin şirkette çalışıp çalışmadıklarının mahkeme tarafından tam olarak araştırılmadığını, eksik inceleme sonucu verilen kararın kaldırılarak istinaf taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER:
Dava İİK’nın 89/3. maddesine istinaden gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle ihbarnameye muhatap olan üçüncü kişi tarafından açılan menfi tespit davasıdır.
Kocaeli 4. İcra Dairesi’nin 2017/7073 esas sayılı takip dosyasında, davacı üçüncü kişiye gönderilen haciz ihbarnamelerine karşı açılan davada Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/148 esas 2023/243 karar sayılı ilamı ile; davanın kabulüne, Kocaeli İcra Müdürlüğü’nün 2020/38137 esas sayılı dosyasında davacının takip dosyasındaki borçlulara borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4 ve 5 inci maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2 nci maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır. Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 sayılı Kanun’un 5. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5 inci maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan Kanun’un 5. maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Dava; İcra ve İflas Kanunu’nun 89/ 3. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup; menfi tespit istemine ilişkindir. İş bu eldeki dava ticari dava değildir. Dava, İİK’nın 89. maddesine dayalı menfi tespit davasıdır. Davacı ile davalı arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmamaktadır. Tarafların tacir olması da davayı ticari kılmamaktadır. Uyuşmazlık takip hukukundan kaynaklanmakta olup görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Yukarıda izah olunan ticari davalardan hiç bir kategoriye de girmediği, davanın ticari dava olmadığı da değerlendirilmiştir.
Saptanan ve hukuksal durum bu olunca TTK’nın 4 ve 5. maddeleri kapsamında “ticari dava” olarak nitelendirilemeyeceği ve davaya bakmanın asliye hukuk mahkemelerinin görevi kapsamında olduğu anlaşılmakla Asliye Ticaret Mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile işin esasına girilerek karar verilmesinde usul ve yasaya uyarlık görülmemiştir.
O halde, Asliye Ticaret Mahkemesince re’sen görev nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi yerine işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğundan, davalıların istinaf başvurusunun resen gözetilen sebeple kabulü ile ilk derece mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3. maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalıların istinaf başvurusunun re’sen gözetilen sebeplerle kabulü ile, esasa ilişkin diğer yönler incelenmeksizin, HMK’nın 353/1-a/3 maddesi gereğince Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/148 esas 2023/243 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılma sebebine göre davalıların istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde geri verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında celse açılmadığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, İİK’nın 363/1, HMK’nın 353/1-a maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.29/11/2023
…
Başkan
…
¸e-imzalıdır
…
Üye
…
¸e-imzalıdır
…
Üye
…
¸e-imzalıdır
…
Katip
…
¸e-imzalıdır