Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. SAKARYA BAM 8. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/632
KARAR NO : 2022/1091
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/11/2021
NUMARASI : 2020/414 Esas 2021/695 Karar
DAVACI (İstinaf eden) : DEVİN GAYRİMENKUL TEKNOLOJİ VE YATIRIM SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1 -…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2 -(İFLAS NEDENİYLE) TASFİYE HALİNDE EKSEN MAKİNA SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (İİK’nın 89/3. Maddesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 13/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/06/2022
Yukarıdaki esas ve karar numarası ayrıntılı olarak belirtilen İlk Derece Mahkeme kararının incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya içeriğindeki tüm bilgi ve belgeler okunup, tetkik edilip heyetçe yapılan müzakerede, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı incelenerek aynı Kanun’un 353. maddesi gereğince duruşma yapılmaksızın yapılan inceleme sonunda gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’in diğer davalı şirket adına Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2020/3051 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, icra takibinin kesinleştiğini ve haciz işlemleri safahatına varıldığını, müvekkilinin icra takibi dosyasının borçlusu olmadığını, davalı … vekilince icra takibi dosyasında açılan talep üzerine müvekkilinin adresine tebliğ edilen birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin hiçbirinin usulüne göre tebliğ edilmediğini, üçüncü ihbarnameden ancak haricen haberdar olduklarını, usulsüz tebligatlar ile müvekkilinin ilgisi olmadığı borçlular ile ilintilendirilmeye çalışılarak borç yükü altına konulmaya çalışıldığını, müvekkilinin icra takibi tarafına herhangi bir borcu olmadığını, müvekkilinin ticari işletmeler ile herhangi bir ticari ilişkisinin ve alacağının bulunmadığını belirterek müvekkilinin borcunun olmadığının tespiti ile Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020/3051 esas sayılı dosyasındaki müvekkili yönünden ve 89/1-2-3 evraklarının iptaline, kötü niyetli davalı …’in takip değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş; davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvurulmadığını, davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, üçüncü şahıs … ile Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2020/3051 esas sayılı icra dosyası borçlusu Eksen Makina Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi arasında organik bağ bulunduğunu, organik bağ ve birlikte istihdam hallerinde bütün şirketlerin işçilik alacaklarından müteselsilen sorumlu olduğunu, banka hesap özetleri incelendiğinde…’in çalıştığı dönemlere ait bazı ayların (2019 Eylül, Ekim, Kasım, Aralık, Nisan, Mayıs) maaş ödemelerinin … tarafından, ”eksen 2019 … ayı maaş” açıklamasıyla yapıldığının görüldüğünü, Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2020/3051 esas sayılı dosyasında borçlu olan Eksen Makina San. ve Tic. A.Ş’ nin taahhütlerinden kurtulmak için organik bağı bulunan … ile birlikte alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunduğunu belirterek davanın reddine ve davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; davacının ticari defterlerini inceleme gününde ibraz etmediği, defterlerin haczedildiğine dair beyan dilekçesi sunduğu, beyan dilekçesi ekinde sunulan tutanaklardan davacıya ait defterlerin haczedildiğinin anlaşılamadığı, davacının defterlerini sunmadığı, başkaca delil de sunmadığı gerekçesiyle ispat olunamayan davanın reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekilince, talimat dosyası ile ilgili tarafına ve müvekkiline herhangi bir tebligat gönderilmediğin, bu nedenle ticari defterlerin sunulmadığında bahisle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, talimat dosyasından inceleme günü ve saati bildirilmemiş olup bu noktada yapılan herhangi bir tebligatın da bulunmadığı, sırf bu nedenle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dava, İİK 89/3 maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır.
6100 sayılı HMK’da öngörülen süreler , nitelikleri bakımından, taraflar için ve mah- kemeler için konulmuş süreler olmak üzere ikiye, taraflar için konulmuş süreler ise; kanunda belirtilen süreler ve hakim tarafından belirtilen süreler olmak üzere ikiye ayrılır. Kanunda belirtilen süreler; kanun tarafından öngörülmüş cevap süresi, temyiz süresi gibi süreler olup bu süreler kesindir. Bir işlemin kanuni süresi içinde yapılıp yapılmadığı mahkemece resen gözetilir. Hakimin tespit ettiği süreler ise kural olarak kesin değildir. (Kuru, Baki/ Arslan Ramazan/ Yılmaz, Ejder, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 6100 sayılı HMK’ya göre Yeniden Yazılmış 22. Baskı, Ankara 2011, s.749)
Hakim, kendi tayin etmiş olduğu süreyi, 6100 sayılı Kanun’un 90/2’nci maddesine göre iki tarafı dinledikten sonra haklı nedenlere dayanarak, azaltıp çoğaltabilir ve bu sürenin, kesin olduğuna da karar verebilir. (HMK m.94/2). Hakimin verdiği sürenin kesin olması için ya hakimin kesin olduğunu belirtmeksizin verdiği ilk sürede işlemin yapılmaması nedeniyle ilgili tarafın yeniden süre talep hakkının varlığı karşısında, bu talep üzerine hakimin verdiği ikinci sürenin kanundan kaynaklanan şekilde kesin olması (HMK 94/2); ya da hakimin tayin ettiği ilk sürenin kesin olduğuna karar vermiş olması gerekir.
Kesin süre verilmesinin temel amacı, tarafların davayı uzatıcı ve hükmü geciktirici tutum ve davranışlarını önlemektir. Hak kaybına yol açmak gibi ağır hukuki sonuçlar doğuran kesin süre kurumunun hakim tarafından dikkatli, duyarlı bir şekilde kullanılması gereklidir. (HGK’nın 28/04/2010 gün, 2010/2-221/241 E.K.)
Kesin süreye ilişkin ara kararının verilmesiyle karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğmaktadır. Başka bir deyişle; ister kanun, ister hâkim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı değildir.
Öte yandan; 6100 sayılı HMK’nın 94. maddesi uyarınca kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için, buna ilişkin ara kararın hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması, miktarının net olarak belirlenmesi gerekir. Ayrıca verilen sürenin amacına uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.
Somut olayda, talimat mahkemesince davacı şirket vekiline tebliğ edilen talimat tensip zaptı ve davetiyede, ”taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin açıklığa kavuşturulması yönünden, taraflar arasındaki ticari ilişkinin başlangıcından sonuna kadar olan dönemi kapsayan ticari defter, bağlı hesap ve kayıtlarınızı mahkememizce belirlenen 24/09/2021tarih, saat: 10:30 ‘da mahkemeye sunmanız ( HMK 222. md.) özürsüz olarak sunmadığınız taktirde karşı tarafın birbirini doğrulayan defterlerindeki kayıtlarını aleyhinize delil sayılacağı” ihtarı yapıldığı, tensip zaptında kanun veya hakim tarafından belirlenmiş her hangi bir kesin süre bulunmadığı gibi buna ilişkin ihtaratın da bulunmadığı, ayrıca kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların da yer almadığı anlaşılmıştır.
O halde mahkemece, davacı tarafa ticari defter ve kayıtlarını sunmak üzere kesin süre verilip, kesin süreye uyulmamasının sonuçları da ihtar edilerek (bu yönde talimat yazılarak); sunulması halinde uzman bilirkişiden rapor alınması, usulüne uygun süreye rağmen ticari defter ve kayıtların sunulmaması halinde mevcut duruma göre değerlendirme yapılması gerekirken eksiklik giderilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğundan davacının istinaf başvurusunun belirtilen sebeple kabulü ile ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvurusunun belirtilen sebeple KABULÜ ile, esasa ilişkin diğer yönler incelenmeksizin, HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/414 Esas, 2021/695 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine geri verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-Kararın İlk Derece Mahkemesi’nce taraflara tebliğ edilmesine,
Dair, İİK’nın 363/1, HMK’nın 353/1-a maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.13/06/2022
… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır