Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2023/939 E. 2023/888 K. 29.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/939
KARAR NO : 2023/888

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :02/03/2023
NUMARASI :2022/485 Esas – 2023/193 Karar

DAVACI :PRODEM TEKNİK MALZEME MÜHENDİSLİK TAAHHÜT ENDÜSTRİYEL ÜRÜNLER PAZARLAMA SAN. VE TİC. A.Ş. – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :BURAK BORU SAN. VE TİC. A.Ş. …
VEKİLİ :Av. … – …

DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :18/06/2022
KARAR TARİHİ :29/05/2023
KR. YAZIM TARİHİ :29/05/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından ticari ilişkiden doğan, faturalardan kaynaklanan cari hesap alacağı için 1.118.707,22-TL tutarında Gebze İcra Dairesi’nin 2021/2187 Esas sayılı dosya ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme icra emrinin, davalı şirketin Ticaret Sicil Gazetesi’nde yer alan resmi adresine 08.03.2022 tarihinde tebliğ edildiğini, Tebligat Kanunu’na ve usule uygun biçimde davalı şirkete gerçekleştirilen tebligata karşın, 7 günlük itiraz süresinde davalı tarafça borca itiraz edilmediğini, itiraz süresinin geçmesinden sonra, Unifit şirketini devralan …’nun şirketi tarafından 18.03.2021 tarihinde haksız bir biçimde borca ve ferilerine itiraz edildiğini ancak itirazın 18.03.2021 tarihli müdürlük kararı ile Ödeme emrinin TK’nın 35.md.sine göre 08/03/2021 tarihinde borçlu tüzel kişiliğe tebliğ edildiği görülmekle yasal süresinde olmayan itirazın reddine karar verildi gerekçesi ile itirazın reddedildiğini, bunun üzerine davalı tarafça tamamıyla haksız bir biçimde borçtan kurtulmak maksadıyla tebligatın usulsüz yapıldığı iddiası ile Gebze 2.İcra Mahkemesi’nin 2021/134 Esas sayılı dosya ile şikayet davası açıldığını, davada istinaf incelemesi sonucu kararın bozulduğunu, 2022/132 Esas yeni esas numarası ile yargılamaya devam edildiğini, derdest dosya henüz karara bağlanmadığından, icra dosyasına yapılan itirazın ve tebligatın akıbeti belirsiz olduğundan herhangi bir hak kaybına uğramamak adına; hiçbir koşulda itirazı ve usulsüz tebligat iddiasını kabul manasına gelmemek kaydıyla, işbu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, davalı şirketin hiçbir haklı gerekçesi olmaksızın tamamen borcunu ödememe amacı güderek ve süreci uzatmak maksadıyla borca itiraz ettiğini, bu sebeple; öncelikli olarak, Gebze 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2022/132 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, Gebze 2.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2022/132 Esas sayılı dosyasında davanın kabulüne karar verilmesi sonucunda kararın kesinleşmesi ve borçlunun icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kabul edilerek takibin durdurulması halinde; davalarının kabulüne, davalı/borçlunun haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptaline, takibin takip tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte takibin devamına, davalının, asıl alacak tutarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine mahkum edilmesine, Gebze 2.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2022/132 Esas sayılı dosyasında açılan davanın reddine karar verilmesi ve kararın kesinleşmesi sonucun tebligatın usule uygun yapıldığının yerel mahkemece kabulünü talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın açıldığı tarihte hem davalı şirketin hem de davacının merkezinin İstanbul ili sınırları içerisinde olduğunu, bu bakımdan davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, genel yetki kuralına göre İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, Gebze 2. İcra Mahkemesi’nin 2021/134 Esas davanın derdest olması sebebiyle davanın reddi gerektiğini, dava konusu ürünlerin davalı şirkete teslim edilmediğini, bu bakımdan davalı şirketin böyle bir borcunun da bulunmadığını bu sebeple; davanın reddine, davacının alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “…Dava dilekçesinin yetki yönünden REDDİNE, Mahkememizin yetkisizliğine, dosyanın kesinleşmesini müteakip süresinde müracaat halinde yetkili ve görevli İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, yetkisizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili ve görevli İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından verilen hükmün Yargıtay yerleşik içtihatlarına aykırı olduğunu, Yerel Mahkeme tarafından davalı tarafça öne sürülen yetkiye ilişkin itirazların hukuken kabul edilebilir bir yanı bulunmadığına ilişkin itirazlarının irdelenmeksizin, eksin inceleme ile hatalı bir hüküm kurulduğunu, Gebze Asliye Ticaret Mahkemelerinin huzurda görülmekte olan itirazın iptali davasında yetkili olduğunu, davanın niteliği itibarı ile icra dosyası kapsamında değerlendirme yapıldığında; takip tarihinde devrolunan şirket merkezinin Gebze/Kocaeli’de bulunduğu da göz önüne alındığında davalı tarafın yetki itirazının haksız ve yersiz olduğunu, devrolunan şirketin hem de davalı devralan şirketin ticaret sicil kayıtları incelendiğinde görülecektir ki; her iki şirket de pek çok kez Gebze-İstanbul adresleri arasında adres değişikliği gerçekleştirerek, ticari faaliyetlerinde karmaşıklık yaratma gayesinde olduğunu, devralan şirketin, icra dosyasına gerçekleştirmiş olduğu itirazlarında hiçbir koşulda yetki hususuna itirazda bulunulmamışken, bu aşamada yetki itirazının ileri sürülmesi haksız iken; Yerel Mahkeme tarafından icra takibi yetkisi ile dava yetkisi hususlarının birbirinden bağımsız değerlendirilmesinin usule ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik içtihatlarına aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra dairesinin yetkisi ile mahkemenin yetkisinin birbirinden bağımsız konular olduğunu, taraflarınca yargılama sürecini uzatmak maksadıyla yetki itirazında bulunulduğuna ilişkin iddiaların asılsız olduğunu, yargılamanın her sürecinde taraflarınca yetki itirazında bulunulduğunu, davacı şirketin merkezi İstanbul’da olduğundan davanın Gebze’de görülmesi halinde savunma imkanlarının kısıtlanacağını davanın açıldığı tarihte hem davacının hem de davalının merkezlerinin İstanbul Anadolu Adliyesinin yargı çevresi içerisinde yer almakta olup yerel mahkeme tarafından verilen kararın yerinde olduğunu belirterek; haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/03/2023 tarih, 2022/485 Esas – 2023/193 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davalı borçlu, süresi içerisinde ödeme emrine yaptığı 18/03/2021 tarihli itirazda, yetkili icra dairesinin İstanbul Anadolu Adliyesi İcra Daireleri olduğunu belirtilerek, icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde mahkemenin yetkisine de itiraz etmiştir.
İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmayıp, alacaklının yetkisiz bir icra dairesinde takip yapması halinde, icra dairesi kendiliğinden yetkisizliğini gözetemeyeceği için borçlunun itiraz yolu ile bunu ileri sürmesi gerekir. İtirazın iptali davalarında; icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi durumunda; İİK’nın 50. maddesi uyarınca; öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın HMK’nın 164. maddesi hükmü uyarınca; ön sorun olarak incelenmesi gerekir. İcra Dairesi’nin bu konuda re’sen inceleme yetkisi bulunmamaktadır.
6100 sayılı HMK.’nın 114-(2) maddesi uyarınca, diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklı tutulmuş olup, İİK.’nın 67. maddesi uyarınca, takibin yetkili icra dairesinde yapılmış olması, itirazın iptali davasının, dava şartlarından biridir. HMK.’nın 115-(2) maddesi; “Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir ancak dava şartı noksanlığı giderilmesi mümkün ise bunun giderilmesi için kesin süre verilir. Bu süre içerisinde dava şartı noksanlığı giderilmemiş ise davayı dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddeder” düzenlemesi karşısında hem icra dairesinin, hem de mahkemenin yetkisine itiraz edildiği durumlarda mahkemece, İİK.’nın 50. maddesi gözetilerek öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenerek karar verilmesi gerekmektedir.
İcra Dairesi’nin yetkisine yönelik itirazının incelemesi neticesi; mahkeme, icra dairesinin yetkili olduğuna karar verirse; borçlunun, icra dairesine yapmış olduğu yetki itirazı hakkında; Anayasa’nın 141/3 ve HMK’nın 27. maddesi uyarınca gerekçeli olarak icra dairesinin yetkisine vaki itirazın kaldırılmasına karar verilecektir ve bu kararını da taraflara tefhim veya tebliğ edecektir. Mahkeme yapmış olduğu inceleme neticesi; takip yapılan icra dairesinin yetkili olmadığına kanaat getirir ise, yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir takip olmadığından, dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine, karar verilecektir (YHGK. 27/11/2013 Tarih ve E:2013/13-372 Esas – K:2013/1606 sayılı kararı).
İlamsız icra takibinde yetkili icra daireleri İİK’nın 50. maddesi yollaması ile 6100 sayılı HMK’nın yetkiye ilişkin 6. vd. maddelerine göre belirlenir. Yine 6098 sayılı TBK’nın 89. maddesine göre para alacaklarına ilişkin icra takibi alacaklının yerleşim yeri icra dairesinde de yapılabilir. Taraflar arasında bir ticari ilişkinin varlığı ispat edilemediğinde alacak bir para alacağına dönüşmeyeceğinden yetkili icra dairesi İİK’nın 50. maddesi yollaması ile 6100 sayılı HMK’nın 6. maddesi uyarınca borçlunun takip tarihindeki yerleşim yeri icra daireleridir.
Eldeki uyuşmazlıkta; davalı tarafından hem icra dairesinin yetkisine hem de mahkemenin yetkisine itiraz edildiği, ilk derece mahkemesince davanın yetkili mahkemede açılmadığından bahisle dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verildiği, ancak itirazın iptali davası için dava şartı olan icra dairesinin yetkisi hakkında bir karar verilmediği, icra dairesinin yetkisi hakkında bir karar verilmeden esasa girilemeyeceği dikkate alındığında kararın kaldırılması gerektiği değerlendirilmiştir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.4 maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının; İstinaf Başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.4 maddesi gereğince Kabulüne, diğer istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/03/2023 tarih, 2022/485 Esas – 2023/193 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-4) ve 355. maddesi uyarınca kamu düzeni gereğince KALDIRILMASINA,
a-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf Karar Harcının, talebi halinde ve ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
4-İstinaf eden tarafından yapılan İstinaf başvuru giderlerinin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmesine,
5-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362-(1)-g) maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
29/05/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır….

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*