Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2023/9 E. 2023/393 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/9
KARAR NO : 2023/393

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/10/2022
NUMARASI : 2022/559 Esas – 2022/795 Karar

DAVACI : … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1- … (T.C. NO: …) – …
2- … (T.C. NO: … – …
VEKİLİ : Av. …- …

DAVA TÜRÜ : İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen (İİK 177))
DAVA TARİHİ : 11/01/2022

KARAR TARİHİ : 16/03/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 21/03/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalıların tacir olup iflasa tabi olan şahıslardan olduğunu, Numarine Denizcilik San. ve Tic. A.Ş.’nin Gebze Ticaret Sicil Odası’na 6961 Sicil numarası ile kayıtlı tekne/yat imalat sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davalılardan …’ın şirketin hissedarı ve yönetim kurulu başkanı, …’ın da şirketin hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, bu itibarla; davalıların TTK’nın 11., 13. ve 14. maddeleri gereği tacir sıfatına haiz olduklarından iflasa tabi olduklarını, davacı tarafından davalıdan Yat Satın Alınmış ve Sözleşme Bedelinin tamamının ödendiğini, davacının 15.03.2021 tarihli satış sözleşmesinde de görüldüğü üzere, Numarine Denizcilik San. ve Tic. A.Ş. ile Numarine 105HT model (sıfır hiç kullanılmamış) 32.50 metre uzunluğundaki yatın satın alınması hususunda anlaştığını ve sözleşmenin ‘Devir ve Tescil’ başlıklı sözleşme hükmü uyarınca 15.06.2021 tarihinde yatın müvekkiline teslimine karar verildiğini, anılan satış sözleşmesine uygun olarak 4.300.000.-EURO’luk yat bedelinin; 600.000-EURO’luk kısmı kaparo ödemesi olarak sözleşme imza tarihinde ödendiğini, 1.200.000.-EURO’luk kısmının davacının ilk aldığı ve sahibi olduğu ABD Delaware Sicili’nde DL8260AM sicil no ile Daisy Yacht Co. adına kayıtlı olan Numarine 62 FLY model ‘EROS’ isimli yatın devir ve teslimiyle ödendiğini, 26.04.2021 tarihinde 270.000.-EURO, 06.05.2021 tarihinde 30.000.-EURO, 28.05.2021 tarihinde 167.500.-EURO, 11.06.2021 tarihinde 90.000.-EURO, 21.06.2021 tarihinde 224.255.-EURO, 21.06.2021 tarihinde 192.965.-EURO, 05.07.2021 tarihinde 340.940.-EURO ödendiğini, nitekim, Numarine Denizcilik şirketi yetkilisi … tarafından 09.07.2021 tarihinde davacıya gönderilen ekli e-mailde ödemelerin teyit edildiğini, 21.06.2021 tarihinde 242.225.-EURO ödendiğini, bu ödeme de aynı gün Numarine Denizcilik şirketi yetkilisi … tarafından davacıya gönderilen e-mail ile teyit edildiğini, davacının bu tarihten sonraki ödemeleri de düşülerek, 06.09.2021 tarihinde davacıya gönderilen ekli e-mail ile bakiye borcunun 701.334.-EURO olduğunun teyit edildiğini ve ardından davacının bu bedeli de ödediğini, neticede yat bedelinin tamamının eksiksiz olarak şirkete ödendiğini, sözleşmeye konu yatın müvekkiline fiilen teslim edilmiş olmasına rağmen davacı adına tescilinin gerçekleştirilmediğini, tekne bedelinin tamamının davalı şirkete ödenmiş olmasına, tekne fiilen davacıya teslim edilmiş olmasına rağmen teknenin davacı adına tescilinin gerçekleşmediğini, davalılar için İİK’nın 177. maddesi gereği doğrudan doğruya iflas şartlarının oluştuğunu, müvekkilin haklarını ihlal eden hileli davranışlarda bulunan davalıların doğrudan doğruya iflasına karar verilmesi gerektiğini bu sebeple öncelikle, iflas davasının açılmış olması nedeniyle İİK’nın 158/1. maddesi atfıyla İİK’nın 166. maddesi uyarınca Türkiye genelinde yayın yapan bir gazetede ilanına, aynı şekilde aynı ilanın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde de yapılmasına, İİK’nın 159. maddesi gereğince, gerekli tüm tedbirlerinin alınmasına, bu doğrultuda; EROS isimli yatın 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına ve muhafaza altına alınmasına, davalılar adına kayıtlı taşınmazlar üzerine 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, davalıların tüm mal varlığının tespiti için defter tutulmasına, davalıların, alacaklıların haklarını ihlal eden hileli muamelelerde bulunması nedeniyle İİK’nın 177. maddesi uyarınca doğrudan iflasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının davasını tamamen kötü niyetli olarak, davalıların itibarını zedelemek amaçlı ikame ettiğini, huzurdaki davanın; …’in hayat arkadaşı olarak tanımladığı ancak haricen öğrenildiği üzere Bulgaristan’da resmi nikahlı eşi olan …’ın Aralık 2021’deki vefatından sonra …’ın oğlu … ile arasındaki miras kavgasına davalınında dahil ederek menfaat sağlamak amacıyla ikame edilmiş bir davadan ibaret olduğunu, Numarine Denizcilik’in Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre kurulduğunu, lüks yat üretimi hususunda dünya çapında prestije sahip, üretmiş olduğu tekneleri dünyanın her tarafına ihraç eden, sektörün yüz akı sayılabilecek nitelikte bir firma olduğunu, müvekkillerinin gerçek kişi olup tacir olmadığından davalıların iflasının istenemeyeceğini, işbu davanın reddedilmesi gerektiğini, İİK 117/1 kapsamında doğrudan iflas istenebilmesi için kanunun ve yerleşik Yargıtay içtihatlarının aradığı bir takım unsurlar bulunduğunu, “Doğrudan iflas talebinin alacaklı tarafından dermeyan edilmesi gerekmektedir.” Davacı …’in işbu dava tarihi itibariyle ne davalılardan ne de Numarine Denizcilikten herhangi bir alacağı bulunmadığının, doğrudan iflas talebinde bulunan kişinin öncelikle bir alacağının olduğunu ispatlaması gerektiğini, Numarine Denizcilik bakımından alacaklılarının alacaklarını engelleyecek herhangi bir işlem veya işleme teşebbüs ettiği tespit edilmediği için anılan bu unsurun da gerçekleşmediğinin açıkça ortada olduğunu beyanla davalıların tacir olmamaları nedeniyle davanın işbu sebeple doğrudan usulden reddine, esasa ilişkin savunmaları uyarınca her türlü maddi ve hukuki dayanaktan yoksun davanın davalılar nezdinde oluşturulacağı zarar da göz önünde bulundurularak ivedilikle ve acilen reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … 1-Davanın HMK’nın 114/1-d, 114/2 ve 115/2. Maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; BAM’ın kaldırma kararı doğrultusunda delillerimiz toplanmadan ve kaldırma kararında belirtilen kuruluşlara müzekkereler yazılmadan karar verildiğini; lk derece mahkemesi ret kararının gerekçesinde “borsalardan ve meslek kuruluşlarından rastgele tacir sorgulaması yapılmasının mümkün olmadığına” yönelik tespiti hatalı olup gerçekle de uyuşmadığını; yönetim kurulu üyelikleri bulunan davalılar tacir olup iflasa tabi olan şahıslar olduğunu beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; gerçek kişi olup tacir olmayan davalıların sırf anonim şirket yönetim kurulu üyesi sıfatını haiz olmaları nedeniyle tacir olarak kabul edilmeleri hukuken mümkün olmayıp davacının bu yöndeki kötü niyetli istinaf başvurusunun reddi gerektiğini; davacının iddialarının aksine, bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda deliller toplanmış ve gerekli inceleme yapıldığını beyan ile; davacı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/10/2022 Tarih – 2022/559 Esas – 2022/795 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; iflas istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacının, Numarine Denizlik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’den yat satın aldığını, bir kısım bedeli ödediğini ancak yatın teslim edilmediğini belirterek şirket ile şirket hissedarı ve yönetim kurulu başkan ve üyesi olan davalıların İİK’nın 170. maddesi gereğince doğrudan doğruya iflasını talep ettiği, ilk derece mahkemesince davalılar … ve … hakkındaki davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydettiği, bu davalıların gerçek kişi oldukları ve tacir olmadıkları dolayısıyla iflasa tabi olmadıkları ve pasif husumet ehliyetleri bulunmadıkları gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği, kararın istinafı üzerine Dairemizin 24/06/2022 tarih, 2022/656 esas 2022/1356 karar sayılı ilamı ile; ” … Uyuşmazlık, davalıların iflasa tabi kişilerden olup olmadıkları ve iflas koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
6102 sayılı TTK’nın tacir olmanın hükümlerini düzenleyen 18. maddesinin 1. fıkrasında tacirin her türlü borcu için iflasa tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.
Gerçek kişi tacir ise aynı Kanun’un 12. maddesinde; “(1) Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir.
(2) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır.
(3) Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı Kanun’un 15. maddesinde de esnaf tanımlanmıştır.
Bir gerçek kişinin ticaret siciline kaydını yaptırıp ilan ettirmesi tacir olduğuna dair karine oluşturmakta ise de, ticaret sicili kayıtları bir kişinin tacir olup olmadığının belirlenmesi tek başına yeterli değidlir.
İlk derece mahkemesince davalıların tacir olup olmadıklarının ticaret sicili müdürlüğünden sorulmasıyla yetindikleri, oysa Yargıtay 23. HD.’nin 12/07/2012 tarih 2012/2719 esas 2012/4897 karar ve 04/02/2013 tarih 2012/6644 esas 2013/516 karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere davalıların tacir olup olmadıklarının belirlenmesi için davalıların delillerin sorulması, bundan sonra borsalardan, meslek odalarından, vergi dairesinden gerekli araştırma yapılarak davalıların kendi adına işlettikleri ticari işletmesi olup olmadığı ve tacir sıfatıyla vergi verip vermedikleri araştırılarak, tacir sayılan kişilerden olup olmadıkları belirlenmesi ve sonucuna göre işlem yapılması gerektiğinden kararın kaldırılması gerekmiştir … ” karar verilmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın 6100 sayılı HMK’nın 114-(1)-d), 114-(2) ve 115-(2) maddeleri gereğince pasif dava ehliyeti bulunmaması ve diğer kanunlardaki dava şartlarının gerçekleşmemesi nedenleri ile usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Dairemiz kaldırma kararından sonra yapılan yargılamada, davalılar vekilinin cevap dilekçesi sunduğu, ilk derece mahkemesince İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı ile Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığından davalıların vergi kayıtlarının getirtildiği, Gebze Ticaret Sicili Müdürlüğünün kayıtlarının dosya arasına alındığı, bu belgelere göre davalıların gerçek kişi tacir olmadıkları gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Ancak dairemizin kaldırma kararında belirtilen Yargıtay ilamı doğrultusunda ticaret odası, sanayi odası, esnaf ve sanatkarlar odası gibi kuruluşlardan gerekli araştırmanın yapılmadığı anlaşılmakla bu kez İstanbul, Kocaeli ve Gebze Ticaret Odası, Sanayi Odası, Esnaf ve Sanatlarlar Odasından davalıların kayıtlarının getirtilerek davalıların tacir olup olmadığının gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırılarak yeniden değerlendirilmesi için kararın kaldırılması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının; İlk derece mahkemesinin kararına ilişkin İstinaf Başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
a-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/10/2022 Tarih – 2022/559 Esas – 2022/795 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
b-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf Karar Harcının, talebi halinde ve ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
3-İstinaf eden tarafından yapılan İstinaf başvuru giderlerinin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmesine,
4-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362-(1)-g) maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/03/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*