Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2023/885 E. 2023/887 K. 29.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/885
KARAR NO : 2023/887

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :04/01/2023
NUMARASI :2022/567 Esas – 2023/4 Karar

DAVACI :… (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …

DAVALI :(İFLAS NEDENİYLE) TASFİYE HALİNDE SARYAPI İNŞAAT TAAHHÜT VE TİC. LTD. ŞTİ. – Kocaeli İcra Dairesi 2021/9 İflas Sayılı Dosyası İzmit/ KOCAELİ

DAVA :Alacak
DAVA TARİHİ :08/11/2022
KARAR TARİHİ :29/05/2023
KR. YAZIM TARİHİ :29/05/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı müflis şirkette uzun yılları çalıştığını ve iflas nedeniyle kazanılmış haklarını alamadığını, iflas masasınca taleplerinin reddedildiğini beyan ederek, kazanılmış ve ödenmemiş haklarının tespit edilerek iflas dosyasından ödenmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “…Davanın 6100 sayılı yasanın 119/2. Maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme dosyası üzerinden davacıya ara kararların yerine getirtilmesi için tebligatın gönderilmiş olduğunu, vekaletname ile birlikte eksikliklerin taraflarınca tamamlandığını, davacının davasını vekili olmadan açmış olmasına rağmen yerel mahkemece hem aydınlatılmadığını hem de HMK hükümlerine aykırı şekilde işlem yapıldığını, yerel mahkemece HMK m. 119 birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri ise bentlerdeki eksikliklerin tamamlanmaması sebebiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması dinlenilme hakkının ve bu hakkın alt unsurları olan “iddia ve savunma hakkı” ile “açıklama ve ispat hakkı”nın ihlâli niteliğinde olup adil yargılanma hakkı ile bağdaşmadığını belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER:Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/01/2023 tarih, 2022/567 Esas – 2023/4 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; iflas masasına kayıt ve kabul istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacının, davalı/ müflis şirketteki alacaklarının kayıt ve kabulü için Kocaeli İcra Dairesinin 2021/9 İflas sayılı dosyasına başvurduğunu ve talebinin reddedildiğini belirterek eldeki davayı açtığı, ilk derece mahkemesince 09/11/2022 tarihli ara kararda dava dilekçesindeki bir takım eksikliklerden söz edilerek davacıya, davalının adresine ilişkin eksikliği tamamlaması için kesin süre verildiği, süresinde adres eksikliğinin giderilmediği gerekçesiyle de HMK’nun 119/2 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, karara karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 119/1. maddesinde, dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar sayılmış, 119/1. maddesinin (b) bendinde ”davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri”nin bulunması gerektiği belirtilmiş, 119/2. maddesinde ise; 119/1 de sayılan bentlerden (a), (d), (e), (f), (g) bentleri dışında kalan hususlarda eksiklik bulunması halinde hakimin eksikliği tamamlaması için davacı tarafa bir haftalık kesin süre vereceği, bu süre içinde eksiklik tamamlanmadığı taktirde davanın açılmamış sayılacağı belirtilmiştir.
Bilindiği üzere, usul hükümleri yargılamayı kolaylaştırmak ve hızlandırmak amacıyla getirilen düzenlemeler olup, zorunluluk olmadıkça usuli eksiklik davanın reddi veya açılmamış sayılmasına gerekçe yapılmamalıdır.
Dava dilekçesinde, davalı tarafın gerçek adresinin gösterilmesi ve gerekli tebligat giderlerinin verilmesi davacı tarafa ait bir görev ve yükümlülük ise de davalı tarafın adresinin davacı tarafından bilinmemesi veya bilinen adreste davalıya tebligat yapılamaması halinde dosyadaki bilgi ve belgelerden de yararlanılarak davalının bilinen en son adresinin tespiti için zabıta araştırması yaptırılması, kamu kurum ve kuruluşlarından adres sorulması ve bu yolla davalı tarafın tebligat adresinin bulunması, dava dilekçesi ve duruşma oturum gününün davalı tarafa tebliğe çıkarılması işlemlerinin mahkemenin görevi olduğu, mahkemenin kendi görevine giren bu işlemlerin yapılması için davacı tarafa süre veya kesin süre veremeyeceği, ancak adres tespit edildikten sonra tebligat masraflarını yatırması için süre verebileceği kuşkusuzdur.
Yargıtay 23. H.D.’nin 23/06/2016 tarih, 2016/3426 E. 2016/3890 K. İlamında; “Yargıtay Dergisi, Ocak-Nisan 2015, Cilt 41, Sayı 1-2, Sayfa 235 ve devamında yayınlanan Mesude Altunel imzalı, ”Dava Dilekçesinde Davalının Adres Bilgisi” konulu makalede;
“Davacı taraf, davalının adresini bilmiyorsa; dava dilekçesine yazamaz. Bazen de gönderilen tebligatın iade olması neticesinde, davacının dava dilekçesinde bildirdiği adresin davalının geçerli adresi olmadığı anlaşılır. Kişisel verilerin gizliliği kuralından mütevellit davacı, davalının adresini ilgili mercilerden bizzat araştıramaz; örneğin, nüfus müdürlüğünden adres bilgisini elde edemez; emniyet birimlerinden adres araştırması isteyemez. Hal böyle iken, ”mahkemece davalının adresinin araştırılması zorunlu değildir.” yaklaşımı yanlıştır.
Davanın açılması sırasında, davalının adresinin gösterilmesinin mutlak zorunluluk olarak aranması, adalete erişimi engelleyebilir. Davalı adresinin gösterilmesi HUMK uygulamasında olduğu gibi, HMK bakımından da zorunlu içeriğe dâhil olarak yorumlanmamalıdır. Aksi durumun kabulü, davacıya dilekçesinde yanlış veya uydurma bir adres göstermesi yolunu açacaktır.
Kuru/Arslan/Yılmaz’ın görüşü de: ”… Davalının adresi bilinmiyor (meçhul) ise, davacı dava dilekçesine davalının adresini yazamaz. Bu halde, dava dilekçesi davalıya ilanen tebligat yolu ile tebliğ edilir. (Teb.K.m.28-30;Teb.Tüz.m.46-50)” şeklindedir.
Davalı adresinin bilinmemesi durumunda, MERNİS adresine tebligat yapılır. MERNİS adresinin de bulunmaması halinde; mahkemece ilgili yerlerden sorularak (örneğin, emniyet birimlerinden adres araştırması istenmesi, davalının ilgisi olabilecek kurumlardan adres sorulması, cep telefonu operatörlerinden sorulması vs.), adres araştırması yapılmalı; son çare olarak; ilanen tebliğ yoluna başvurulmalıdır.” hususlarına yer verilmiştir.
Aynı makalede geçen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 02.12.2013 tarih ve 5492 Esas, 21835 Karar sayılı ilamında, ”Mahkemece, davacı tarafın verilen kesin süreye rağmen, davalıların adreslerini bildirmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de verilen sonuç 6100 sayılı HMK’nın 119. maddesi ile getirilen düzenlemeye uygun değildir… Davacı, davalının adresini dava dilekçesinde bildirmediği için kendisine verilen bir haftalık süre içerisinde de davalının adresini bulamadığı takdirde, dava açılmamış sayılmaz. Bu durumda mahkemece yapılan araştırmadan sonra gerekirse ilan yoluyla dava dilekçesinin tebliği gerekir. Bunun gibi tarafın gösterdiği adreste davalının bulunamaması halinde mahkemece davalının açık adresinin araştırılması gerekmektedir. (Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhmmed, Medeni Usul Hukuk,14.Baskı,s.503 vd)” açıklamalarına yer verilmiş ve mahkemece davalıların adres ve kimlik araştırmasının yapılarak adreslerinin tespit edilmesi, ancak adreslerinin tespit edilememesi halinde ise, 6099 sayılı Yasa ile değiştirilen 7201 sayılı 21, 28 ve 35. maddeleri dikkate alınarak taraf teşkilinin sağlanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, gerekli araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığına işaret edilmiştir.” şeklinde açıklamalar ile davalının, davacı tarafından bildirilen adreste bulunmaması halinde yapılması gereken işlemler belirtilmiştir.
Bu açıklamalara göre; 6100 sayılı HMK’nın 119. maddesi uyarınca davacının, dava dilekçesinde davalının ad, soyad ve adresini bildirmesi yeterli olup, bildirilen adres doğru olmadığı takdirde davalının adresini bulup tebligat yapma görevi mahkemeye ait aittir. Somut olayda; davacı dava dilekçesinde davalı şirketin ünvanını, müflis bir şirket olduğunu, iflas işlemlerinin Kocaeli İcra Dairesinin 2021/9 İflas sayılı dosyasında yürütüldüğünü, alacakları için anılan İcra Müdürlüğüne ve anılan dosyaya kayıt için başvurduğunu belirtmiştir. İlk derece mahkemesinin 09/11/2022 tarihli ara kararında davalının Ünvan ve adresi; ” …- Kocaeli İcra Dairesi 2021/9 İflas sayılı dosyası, Kocaeli Merkez/ Kocaeli” olarak yazılmıştır. Yine ilk derece mahkemesinin gerekçeli karar başlığında da davalının ünvan ve adresi bu şekilde yazılmıştır. Davalı şirket müflis bir şirket olup gerek dava dilekçesinde gerekse mahkeme ara karar ve gerekçeli kararında adresi açık ve bellidir.6100 sayılı HMK’nın 119/1. maddesinde, dava dilekçesinde bulunması gereken diğer hususlar mevcuttur. Mahkemece yapılması gereken iş, ilgili İflas dosyası hakkında İcra Müdürlüğü ile gerekli yazışmaların yapılması suretiyle iflas masasının kim tarafından temsil edildiğinin saptanması, bundan sonra da işin esasına girilmesidir. Ayrıca usul hükümlerinin hak arama hürriyetinin önüne geçecek şekilde aşırı şekilci bir yaklaşımla uygulanması doğru değildir.Buna aykırı olacak şekilde mahkemece, davacı tarafa verilen süre içerisinde eksikliğin giderilmediği nedeniyle HMK’nın 119/2 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Gerekçeli karar başlığında; davacı vekilinin adresinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353-(1)-a)-4) maddesince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının; İlk derece mahkemesinin kararına ilişkin İstinaf Başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-4) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
a-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/01/2023 tarih, 2022/567 Esas – 2023/4 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
b-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf Karar Harcının, talebi halinde ve ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
3-İstinaf eden tarafından yapılan İstinaf başvuru giderlerinin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmesine,
4-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362-(1)-g) maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
29/05/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*