Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2023/514 E. 2023/575 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/514
KARAR NO : 2023/575

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/01/2023 tarihli ara karar
NUMARASI : 2022/851 Esas

İHTİYATİ HACİZ
TALEP EDEN : … (T.C….) – …
VEKİLİ : Av. … – …
İTİRAZ EDEN
DAVALI : 1-… (T.C. …) – …
DAVALI 2-ATAERK İNŞAAT GAYRİMENKUL TURİZM GIDA TARIM HAYVANCILIK SAN. VE TİC. A.Ş -…
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : İtirazın İptali
TALEP : İhtiyati Haciz
DAVA TARİHİ : 31/10/2022
KARAR TARİHİ : 04/04/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 04/04/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 16.06.2021 tarihinde, davalı …’ın tek pay sahibi olduğu Ataerk İnşaat Gayrimenkul Turizm Gıda Tarım ve Hayvancılık San. ve Tic. A.Ş.’nin hisselerini %50’sinin müvekkili …’e devri hususunda protokol imzalandığını, imzalanan protokol uyarınca davacının, mezkur satış işlemi için davalılara ileride satış bedelinden düşülmek üzere 300.000,00-USD kapora vermeyi, davalılar ise protokol tarihinden itibaren 45 gün içerisinde belirlenen bedel ve koşullar mukabilinde şirket’in %50 hissesini davacıya devretmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davacının 18.06.2021 tarihinde davalı “Şirket” kurumsal hesabına “16/06/2021 tarihli protokol ödemesi” açıklaması ile 300.000,00-USD kapora bedelini gönderdiğini ve böylece protokolden kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirdiğini, ancak davalıların, protokol hükümlerine aykırı davranarak 45 gün içerisinde devir ve satış işlemlerini yerine getirmediğini, böylece ödenen kapora bedelini iade yükümlülükleri doğduğunu, davacı tarafından defaatle davalılara iade yükümlülüğünün hatırlatıldığını, iyi niyetten kaynaklı olarak herhangi bir hukuki yola başvurulmadığını, davacının yapmış olduğu kapora ödemesinden 1 yılı aşkın bir süre sonrasına isabet eden 20.07.2022 tarihinde davalı “Şirket” tarafından, davacıya “PROTOKOL ÖDEMESİ İADESİ” açıklaması ile 150.000,00-USD bedelli kısmi bir iade gerçekleştirildiğini, ancak bakiye bedel olan 150.000,00-USD kapora bedelinin, davalılar tarafından iade edilmediğini, bakiye kapora bedelinin iade alınmaması üzerine davacı tarafından davalılara Üsküdar 41. Noterliği’nin 09.09.2022 tarihli ve 03405 yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek bakiye kapora bedelinin iadesinin talep edildiğini, ihtarnamenin, davalılara 12.09.2022 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalılar tarafından herhangi bir ödeme gerçekleştirilmediğini, bunun üzerine taraflarınca Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2022/24496 E. sayılı dosyasından davalılar aleyhine icra takibine girişildiğini, davalıların borca itiraz etmeleri üzerine taraflarınca Ticari Davalarda Dava Şartı Zorunlu Arabuluculuk kapsamında arabuluculuk başvurusunda bulunulmuşsa da taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını beyanla davalıların borca vaki itirazının iptaline, icra takibinin devamına, % 20 icra inkar tazminatı ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılardan tahmiline, davalılar adına kayıtlı araç ve/veya gayrimenkul tespit edilmesi halinde üzerine 3. şahıslara devrinin önlenmesini teminen ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince 21/11/2022 tarihli ara kararı ile; “…Davacı vekilinin İHTİYATİ HACİZ TALEBİNİN DAVALI … BAKIMINDAN KABULÜNE, dava konusu edilen toplam 150.000,00.-USD alacak miktarının ara karar tarihindeki kur karşılığı olan 2.799.000,00.-TL’nin %15’i oranında teminat karşılığında, davalı …’a ait menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının 150.000,00.-USD alacağa yeter derecede İİK’nun 257 ve devamı maddeleri uyarınca İHTİYATEN HACZİNE, 2- Davalı şirket için talep edilen İHTİYATİ HACİZ TALEBİNİN REDDİNE, …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Davalılar vekili 05/12/2022 tarihli dilekçesi ile; HMK’nın 406 maddesi yollamasıyla İİK’nın 265/1 maddesi çerçevesinde mahkemece davalı … açısından verilmiş olan ihtiyati haciz kararının usule ve yasaya aykırı olduğu iddiası ile kaldırılmasını talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince 12/01/2023 tarihli ara kararı ile; “…Davalı …’ın ihtiyati hacze itirazının REDDİNE, …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin hem ihtiyati haciz kararının gerekçesini hem de karara karşı itiraz usulünü ve sürelerini yanlış göstermesinin ciddi anlamda hukuka aykırılık teşkil ettiğini, mahkeme’ce verilmiş olan ihtiyati haciz kararına itiraz ettiklerini, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bu itiraz üzerine, yapılan usuli yanlışlığın fark edilerek 12.01.2023 tarihine ihtiyati haciz kararına itirazın değerlendirilmesi için duruşma açıldığını ve bu duruşmada taraf vekillerinin beyanları alınarak itirazın değerlendirildiği ve itiraz incelemesi sonunda itirazın reddine karar verildiğini, esasen Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin de davaya cevapları doğrultusunda davaya konu paranın hem bağlanma akçesi hem de cayma akçesi niteliğinde olduğunu ve hisse devrinin gerçekleşmemesi nedeniyle davalının cayma akçesini iade etme yükümlülüğü olmadığını kabul etmiş olmasına rağmen yine de davacının alacağın varlığını yaklaşık olarak ispatladığını ifade ederek çok büyük bir çelişkiye düştüğünü ve şartları oluşmamış ihtiyati haciz kararının arkasında inatla durduğunu ve bir kez daha usulsüz ve hatalı işlem gerçekleştirdiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından ödenen bedelin cayma değil, bağlanma parası olduğunu, davalının iddiasının aksine yerel mahkemece ödenen bedelin cayma akçesi niteliğinde olduğunun kabul edilmediğini, kanun maddesi ile uyumlu olarak davacı tarafından 300.000,00 USD’nin satış bedelinden düşülmek üzere verildiğini, bu nedenle ödenen paranın cayma parası değil, bağlanma parası olarak kararlaştırıldığının açık olduğunu, davalı tarafça ihtiyati hacze itiraz edilirken İİK m.265 uyarınca herhangi bir belge sunulmadığı gibi, davacının hisseleri satın almaktan vazgeçtiğine yönelik soyut beyanlarını ispat eder herhangi bir delile de yer verilmediğini, bu nedenle ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını gerektirir herhangi bir belge davalı tarafından sunulmadığından, yerel mahkemece verilen itirazın reddi kararın isabetli olduğunu yerel mahkemenin ara kararında da açıkça ifade edilmiş olduğu üzere davacının alacağının muaccel olmuş olup ihtiyati haciz talep edebilme koşullarının oluştuğunu belirterek; haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/01/2023 tarihli ara karar 2022/851 Esas sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine yöneliktir.
Derdest dosya kapsamında davacı vekilinin ihtiyati haciz talebi üzerine ilk derece mahkemesinin 21/11/2022 tarihli ara kararı ile, davalı … yönünden teminat mukabilinde ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiş, davalı … vekilinin itirazı üzerine 12/01/2023 tarihli ara kararı ile Davalı …’ın ihtiyati hacze itirazının reddine karar verilmiş, karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Uyuşmazlık; ihtiyati haciz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, itirazın yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İİK’nın 257-(1) maddesi “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.”
İİK’nın 257-(2) maddesi “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”
İİK’nın 258-(1) maddesi” …Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur…” hükmü düzenlenmiştir.
İhtiyati haciz kararı, geçici hukuki koruma tedbirlerinden olduğu için durumun gerektirdiği hallerde karşı taraf dinlenmeden (İİK m.258) ve tüm deliller toplanmadan yaklaşık ispat şartı yeterli görülerek de verilebilir. Mahkemece ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi şartı olmayıp, alacağın varlığı hakkında yeterli kanaate sahip olunması için mahkemeye bu konuda delillerin sunulması yeterli kabul edilmelidir.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü; hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak; kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde; tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak; yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda; bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’unda bir yenilik getirilmemekle birlikte; “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış; ayrıca, burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Bu bağlamda; ihtiyati haciz kararı verebilmek için rehin ile temin edilmemiş ve muaccel bir alacağın yaklaşık olarak ispat edilmesi yeterli olup, İİK’nın 265. maddesine göre, ihtiyati haciz kararına karşı ancak mahkemenin yetkisine, teminat miktarına ve ihtiyati haczin sebebine itiraz edebileceği, mahkemece itirazın duruşmalı incelendiği, Somut olayda; ihtiyati haciz talep eden davacı ile davalı … arasında imzalanan protokole göre; davacı tarafından davalıya protokol gereğince hisse devri için kararlaştırılan 300.000,00-USD ödendiği, davalı … tarafından 150.000,00-USD’nin iade edildiği, protokol gereğince hisse devrinin yapılmadığı, bakiye 150.000,00-USD’nin iade edilmediğinin de açık olduğu, ihtiyati haciz talep eden tarafın, alacağını yaklaşık olarak ispata yarayan delillerin dosyada mevcut olduğu, dolayısıyla ihtiyati haciz şartlarının oluştuğu, tarafların diğer iddia ve savunmalarının yargılama sırasında esastan inceleneceği, bu sebeplerle ihtiyati hacze itiraz eden davalı …’ın istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davalı … vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davalı …’ın İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yolu için yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/04/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*