Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2023/274 E. 2023/322 K. 06.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/274
KARAR NO : 2023/322

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/01/2023
NUMARASI : 2022/267 D.İş – 2023/1 Karar

İHTİYATİ TEDBİR
TALEP EDENLER : KADİMYAPI BETACONS ADİ ORTAKLIĞI TİCARİ İŞLETMESİ – (İzafeten) adi Ortaklar;
: 1-KADİMYAPI İNŞAAT TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET A.Ş. – …
: 2-BETATRANS LOJİSTİK İNŞAAT SANAYİ TİCARET A.Ş. – …
VEKİLİ : Av. … – …
KARŞI TARAF : MARMARA METAL MAMULLERİ TİCARET A.Ş. – …
VEKİLİ : Av. … – …
TALEP KONUSU : İhtiyati Tedbir
TALEP TARİHİ : 29/12/2022

KARAR TARİHİ : 06/03/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 22/03/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
İhtiyati tedbir talep eden vekili dilekçesinde özetle; üç şirketten oluşan müvekkili Adi Ortaklık’ta; gerçekleşen hisse devri sonrasında kalan müvekkili iki şirketin, Adi Ortaklıktaki paylarının dağılımının; % 60’ı Betatrans A.Ş., % 40’ı Kadimyapı A.Ş. şeklinde olduğunu, Borçlu Şirketin Merkezinin … olduğunu, Yönetim Kurulunun … (Yön. Kur. Bşk.), … (Yön. Kur. Bşk. Vek.) …, … isimli kişilerden oluşan bir aile şirketi olduğunu, Halk Bankası’na olanlar başta, yüklüce borçları bulunan Borçlu Şirket’le, alacaklısı dört Banka arasında; “Borçlu Şirket’in mâlik olduğu ve alacaklısı Bankalara ipotekli, icrâen paraya çevirmeye de girişilmiş olan bir kısım arsalar üzerine, “Hâsılat Paylaşımı Esaslı İnşaat” yapılarak; arsaların, icrâen satışından elde edilecek gelirden, fazlasının sağlanması” kapsamında oluşturulan bir “proje” çerçevesinde; 2017 senesinden başlayarak, müvekkilleri, borçlu şirket ve alacaklısı bankalar arasında yürütülen görüşmeler sonucunda; İlk olarak; 01.02.2018 tarihinde, tüm taraflar arasında, bir “Protokol” ardından; 26.03.2018 tarihinde, Borçlu Şirket’le, müvekkili Ortaklık arasında, “Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi Ve / Hâsılat Paylaşım Esaslı İnşaat Sözleşmesi / Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” Son olarak da; 06.04.2018 tarihinde, (Tapuya da şerh edilen yukarıdaki Sözleşme’nin, mütemmim cüz’ü olarak) borçlu şirket’le, alacaklısı dört Banka arasında, “Hâsılat Payı Alacağının Temlîki Sözleşmesi” akdedildiğini, bu kapsamda hareket eden müvekkillerince; Borçlu Şirket adına tapuya kayıtlı, “… İli / … İlçesi / … Mahallesi / … Ada / … Parsel”de, “İSTİM -İstanbul Sanayi ve Ticaret Merkezi” inşâ edildiğini, tamamlandığını ve 31.12.2021 tarihli “Yapı Kullanma İzin Belgeleri”ne bağlandığını, Borçlu Şirketin, (sonradan öğrenilene göre; alacaklısı bankalar ve çeşitli finans kurumlarıyla, bir “Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi” görüşmelerine başladığı ve akabinde, çok uygun koşullarla akdettiği) 2020 senesinden itibâren; çeşitli yersiz muarazalar çıkartmaya ve âkidi olduğu bu sözleşmelere, uymamaya; bu kapsamda, bilhassa, ödemelerini tamamlayan alıcılara, tapu devirlerini sağlamamaya ve sözleşmesel ilişkiyi baltalamaya başladığını; nihâyetinde ise, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun (değişen) hükümleri uyarınca, Yapı Kullanma İzin Belgeleri düzenlenmesini müteakiben, kat irtifaklarının, “re’sen” kat mülkiyetine çevrilmesi sonucunda; … Parsel’deki, neredeyse tüm bağımsız bölümlerin adına tescîli sonucunda, “kaydî mâliki” durumuna gelmekten istifâde ederek; müvekkillerinin ihtarları bir yana; ilgili (sözleşen) bankaların ihtârına rağmen hak edilen tapu devirlerini sağlamadığı gibi sözleşmeyi, “geçmişe etkili” diyerek, feshettiğini bildirdiğini, buna karşın; bizzat yaptırdığı delil tespîti ile ortaya konan, 1.019.097.585,00.-TL tutarındaki “yapı mâliyetini” ise; ödemek bir yana, teklif dahi etmediğini, “Yönetim Planı”na da aykırı şekilde, “kendi kendine” gerçekleştirdiği bir “Kat Mâlikleri Genel Kurulu”nu müteakiben; müvekkilerini İSTİM’den çıkartarak tüm yapıyı, zapt-u rapt altına aldığını, bunlar üzerine, müvekkilleri tarafından 22.04.2022 tarihinde, İstanbul Anadolu 19. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2022/1040 Esas sayılı dosyasından; Borçlu Şirket aleyhine, “mutlak butlanla bâtıl / yok hükmündeki, 27.03.2022 tarihli kat mâlikleri kurulu toplantısı’nın, alınan tüm kararlar ve oluşturulan kurullarla birlikte, iptâli” istemli bir dava ikâme edildiği gibi, 20.06.2022 tarihinde de, İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/449 Esas sayılı dosyasından; Borçlu Şirket (ve sorumlu dört Banka) aleyhine (özetle); “tapu iptâli ve tescil”, “ipoteklerin fekki” ile “belirsiz alacak/tazmînat” istemli bir dava daha ikâme edilmek zorunda kalınmış olup müvekkillerini talebine binâen; … Parsel’de, Borçlu Şirket adına tapuya kayıtlı tüm bağımsız bölümler üzerine, ihtiyâti tedbir de konulduğunu, tüm yapıyı fiilen zapt-u rapt altında tutan Borçlu Şirket’in; âkidi olduğu ve tek taraflı irâdeyle feshi kâbil olmayan sözleşmelerine, aykırı davranmaya devam ederek; yukarıda kayıtlı davaya konu ve tapu kaydında ihtiyâti tedbir de bulunan, … Parsel sayılı anataşınmazdaki; “kirâlanabilir alan” kapsamında üretilmiş durumdaki, toplam 30.417,93.-m2’lik, “… Blok …” no’lu bağımsız bölümü (“lojistik depoyu”); yenice, Hız Antrepoculuk Uluslararası Taşımacılık Gümrükleme İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne kirâya verdiğini öğrenilmiş olup; bunun üzerine, 27.10.2022 tarihinde, müvekkillerince Borçlu Şirket ile, ondan kirâlama yapan Hız Antrepoculuk Şirketi’ne ve Halk Bankası’na, bir ihtarnâme keşîde ettiğini, bu ihtarnâmeye hiçbir cevap verilmemesi ve kapsamı hususların, karşılanmaması üzerine; müvekkillerince 07.12.2022 tarihinde, İstanbul Anadolu 13. İcra Müdürlüğü’nün 2022/21641 Esas sayılı dosyasından; Borçlu Şirket ve kirâcısı Şirket aleyhine; 20.06.2022 – 27.10.2022 tarihleri arası “kirâ gelir payı kaybı” vs. alacaklar için, toplam 7.478.840,00.-TL talepli ve “İFLAS İSTEMLİ” bir icrâ tâkibine girişildiğini, ödemede bulunmayan Borçlu Şirket ile kirâcısı Şirketin, îtirazlarda da bulunarak aleyhlerine “iflas yolu ile” tâkibin, durdurulmasını sağladıklarını, bir “Aile Şirketi” konumunda olan ve “Aile Bireyi Yöneticiler” eliyle sevk ve idâre edilen, borçlu şirketin; Sözleşmelerine sâdık davranmadığı ve borçlarını ödemediği gibi; sürekli olarak; sözleşmelere, ticâret ve kurallarına; en başta dürüstlük kuralına aykırı, kötüniyetli ve hîleli davranışlar içinde olup, aleyhine ikâme edilmiş olan derdest dava yanında; mağdur ve alacaklı müvekkilleri tarafından, aleyhine; îtirâzın kaldırılması / iptâli ile tazmînat ve alacaklar, borçlu şirket’in iflâsı, borçlu şirket’in fesih ve tasfiyesi istemli davalar ikâme edileceğini beyanla “Yaklaşık ispat” sağlayan ekli belge ve delillere dayalı olarak arza gayret ettikleri çerçevesinde; “borçlu” Marmara Metal Mamulleri Ticaret A.Ş.’nin “sorumlu” ve “sorunlu” yönetiminin; tedbîren, yeddiemin kayyuma tevdii ile; mevcût yöneticileri ile tüm müdürlerinin, her türlü tasarrûfi ve borçlandırıcı işlem tesis etmelerinin, tedbîren durdurulmasına;. Borçlu Şirket’in; tüm taşınır ve taşınmaz malları ile, (bankalar dâhil) üçüncü kişiler nezdindeki her türlü hak ve alacaklarının, defterinin tutulmasına; borçlu şirket’in hisselerine, ihtiyâti tedbir konulmasına; borçlu şirket’in, kaydî mâlik göründüğü ve sicillere kayıtlı tüm taşınır malları ile, taşınmaz mallarının sicillerine, şerh konulmasına; borçlu şirket’e; (içinde, ticâret hukûku uzmanı da bulunan) “bağımsız denetçiler” tâyin edilerek; tüm kayıtlarının, tam ve dayanaklı kopyalarının, hıfzına ve; Borçlu Şirket’in geçmiş beş yıllık tüm kayıtlarının,”Muhasebe Standartları” ve “Ticâret Kanunu” hükümlerine uygun olup olmadığının, tespîtine; (Borçlu Şirket’in alacak ve gelirlerinin toplanması için) tevdî mahâlli hesâbı açılmasına ve alacaklı göründüğü tüm kişilere, bildirimde bulunularak; borçlu şirket’e ödeme yapmalarının, yasaklanmasına;
borçlu şirket’in; “üzerinde haciz/rehin/tedbir vb. sınırlamalar bulunmayan” taşınır ve taşınmaz mallarıyla, üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarından, şimdilik 7.478.840,00.-TL tutarı kadarına; müvekkilleri yarârına, ihtiyâti haciz konulmasına; borçlu şirket’le müvekkilleri arasında; TMK.’nun 701 vd. maddeleri uyarınca, “Elbirliği Mülkiyeti” hükümlerine tâbi olan ve; yapı kullanma izin belgesi düzenlenmesi üzerine, “kat mülkiyetine çevirme” işlemi sırasında; 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 3. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, “RE’SEN” karşı taraf adına tapu’ya tescil edilmiş bulunan; “… İli / … İlçesi / … Mahallesi / … Ada / … Parsel” sayılı anataşınmazdaki; a-) (Sözleşmelerde; % 46 oranındaki mülkiyet payı ile, kirâ gelirinin % 46’sının, müvekkilim Ortaklık’a aidiyeti kararlaştırılan) “… İli / … İlçesi / … Mahallesi / … Ada /… Parsel” sayılı anataşınmazda kurulu kat mülkiyetine göre, “… BLOK / …” NO’LU BAĞIMSIZ BÖLÜM (LOJİSTİK DEPO) İLE; b-) (Sözleşmelerde; % 42 oranındaki mülkiyet paylarının, müvekkilim Ortaklık’a aidiyeti kararlaştırılan) aynı anataşınmazda kurulu kat mülkiyetine göre; … BLOK’TAKİ (… adet) / 006, 012, 015, 016, 017, 018, 029, 040, 041, 042, 043, 044, 045, 046, 047, 048, 049, 050, 051, 052, 053, 054, 055, 056, 057 ve … BLOK’TAKİ (79 adet) / 008, 009, 010, 011, 060, 061, 073, 075, 085, 088, 094, 095, 099, 100, 101, 102, 108, 109, 110, 113, 114, 115, 116, 121, 122, 124, 126, 127, 128, 129, 130, 135, 136, 137, 153, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 166, 167, 168, 170, 176, 177, 178, 243, 244, 245, 246, 270, 274, 275, 276, 277, 278, 279, 280, 283, 284, 285, 290, 291, 292, 293, 294, 295, 361, 362, 410, 411, 412, 413, 414, 415, 416 no’lu (toplam 104 adet) bağımsız bölümün; tedbîren iflas idâresi’ne tevdii ile, (mühürlenerek) muhafaza altına alınmalarına;
c-)İflas İdâresi’ne tevdî edilecek olan bu bağımsız bölümlerde; ancak davacı müvekkili ortaklık’ın da onayı alınarak, intifâ / kirâlama yapılmasına ve bunların intifâından / kirâsından elde edilecek gelirlerin, iflas idâresi’nce hıfzına;ç-) müvekkillerince inşâ edilmekle, müvekkillerinin hak sâhipliği bulunan; “… İli / … İlçesi / … Mahallesi / … Ada / … Parsel” sayılı anataşınmazda; borçlu şirket’in, kayden mâlik göründüğü tüm bağımsız bölümler yönüyle, her türlü tasarrûfi ve borçlandırıcı işlem tesis etmesinin, tedbîren durdurulmasına; İİK.’nun; “İflâs talebi hâlinde, mahkeme, ilk önce; alacaklıların menfaati için zarûri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerini, emredebilir” hükmündeki, 159. maddesi delâletiyle; mahkemece zarûri bulunacak, sair tedbirlere de, ayrıca ve “re’sen” hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… ihtiyati tedbir taleplerinin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı ihtiyati tedbir talep eden vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; “iflas yolu ile tâkibe yönelik îtirâzların kaldırılması ve borçlu şirket’in iflâsına yâhut fesih ve tasfiyesine karar verilmesi istemleriyle ikâme edilecek olan dava öncesinde” çeşitli tedbir taleplerinde bulunulmuşsa da hatalı karar verildiğini, ihtiyati tedbir için aranan, “yaklaşık ispat” şartı gerçekleştiğini, tedbir taleplerinin “uyuşmazlığı esastan çözecek ve/veya yargılama sonucunu, önceden sağlayacak mâhiyette” olmadığını, İflas talep edilmeden, iflâsa ilişkin tedbir talep edilemeyeceği” şeklindeki gerekçe; yasaya aykırı olduğu gibi, ihtiyâti tedbir müessesesinin varlık nedenine ve ruhuna da aykırı bulunduğunu beyan ederek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyâti tedbir (ve de ihtiyâti haciz) taleplerinin kabulüne karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/01/2023 tarih, 2022/267 D.İş – 2023/1 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiş karara karşı tedbir talep eden vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde;İhtiyati tedbir talep eden taraflar ile karşı taraf arasında adi ortaklık şeklinde bir ilişki olduğu, bu ilişki süresince ihtiyati tedbir talep edenler tarafından adi ortaklık sözleşmesi gereklerine uygun hareket edildiği, karşı tarafça ise bu sözleşmeye uygun davranılmadığı belirtilerek; aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen şirket yönünden, şirketin iflası veya feshi şeklinde ihtiyati tedbir, bu şirket yöneticileri için yetkilerin kullanılmaması şeklinde ve son olarak şirketin sahibi olduğu taşınmazların devredilmemesi için ihtiyati tedbir talep edildiği, ilk derece mahkemesince talebin reddine karar verildiği, verilen karara karşı ihtiyati tedbir talebinde bulunan vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın “ihtiyati tedbirin şartları”na ilişkin 389-(2) maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” düzenlemesi bulunmaktadır.
Aynı Kanunun 390-(3) maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmü bulunmaktadır.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu göz ardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.

Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK’da bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Somut olayda, incelenen dosya kapsamına göre; dava dosyasına sunulan kanıtlara, davacı tarafından ileri sürülen dava konusu olaylara ve iddialara göre, davacının talep ettiği ihtiyati tedbir yönünden haklılığını yasaya uygun şekilde ve yaklaşık olarak ispat edemediği, bu nedenle de ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine şeklinde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, mahkemece gerekçenin ve ulaşılan sonucun dosya kapsamı delillere uygun olduğu istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.

Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, ihtiyati tedbir talep edenin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; ihtiyati tedbir talep edenin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/03/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*