Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/2270
KARAR NO : 2023/1900
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :19/09/2023 (ara karar)
NUMARASI :2020/537 Esas (derdest dosya)
ASIL DAVA
DAVACI/İHTİYATİ
TEDBİRTALEP EDEN :… (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ :Av. … -…
DAVALI/İHTİYATİ
TEDBİRE İTİRAZ EDEN:HUFFAZOĞLU YAPI MALZEMELERİ İNŞAAT NAKLİYE TURİZM İZOLASYON SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. – …
VEKİLİ :Av. … -…
DAVA :Ticari Şirket
TALEP :İhtiyati Tedbire İtiraz
DAVA TARİHİ :14/09/2020
BİRLEŞEN DAVA :Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/813 Esas
DAVACI/İHTİYATİ
TEDBİRTALEP EDEN :HUFFAZOĞLU YAPI MALZEMELERİ İNŞAAT NAKLİYE TURİZM İZOLASYON SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … -…
DAVALI/İHTİYATİ
TEDBİR TALEP EDEN :… (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ :Av. … -…
DAVANIN KONUSU :Ticari Şirket
TALEP :İhtiyati tedbire itiraz
DAVA TARİHİ :16/12/2020
KARAR TARİHİ :16/11/2023
KR. YAZIM TARİHİ :16/12/2023
Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/537 Esas – 19/09/2023 tarihli ara kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulması üzerine dosya dairemize tevzi edilmekle; ön inceleme aşamasında yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davalı-birleşen davacı vekili 29/03/2023 tarihli dilekçesinde özetle; 24.2.2022 tarihinde yapmış olduğukları “İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz Kararına İtirazımızın Kabulü İle 14/02/2022 tarihli ara kararda kurulan tedbir kararının kaldırılması istemi”ne dair itirazlarının mahkemece hatalı olarak Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine gönderildiğini, bunun üzerine bu itirazlara dair Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin Dosya No :2022/940 Karar No:2022/1407 karar ilamı ile, “14.02.2022 tarihli ara kararı, davalı-birleşen davacının yokluğunda verilmiş olup, yerel mahkemecemahkemece, davalının itirazları yönünden duruşma açılıp taraflar dinlendikten sonra hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi ve kararın gerekçelendirilmesi gerekirken, 24.02.2022 tarihli dilekçe sehven istinaf başvurusu olarak değerlendirilerek, dairemize gönderilmekle, ortada istinaf incelemesine konu olabilecek bir dilekçe de bulunmadığından, 6100 sayılı HMK’nın 352/1-ç hükmü uyarınca;karar verilmesine yer olmadığına, dosyanın gereği için ilk derece mahkemesine iade edilmesine karar vermek gerekmiştir.” şeklinde hüküm kurulduğunu, buna rağmen mahkemece 24.02.2022 tarihinde yapmış oldukları, Mahkemece 14.02.2022 tarihinde kurulan ara karara ilişkin itirazlarının değerlendirilmediğini, yapılması gerekenin itirazları yönünden duruşma açılıp taraflar dinlendikten sonra hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiğini, Mahkemenin 14/02/2022 tarihli ara kararla kurulan tedbir kararının kaldırılmasını ve 24.02.2022 tarihli dilekçe ile yapmış oldukları itirazlarının Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi Dosya No :2022/940 Karar No:2022/1407 karar ilamında belirtildiği üzere hükme bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-birleşen davacı vekili 29/03/2023 tarihli dilekçesinde özetle; Mahkemenin 14/02/2022 tarihli ara karar gereği müvekkili şirkete ait “… plakalı ve … plakalı araçlar ile … ili, … İlçesi, … Mahallesi, … Ada … Parsel ve … ada … parselde kayıtlı gayrimenkuller” üzerine devir ve temiliki önleyici mahiyette ihtiyati tedbir konulduğunu, yine aynı karar gereği bilirkişi raporu geldiğinde teminatın artırılıp artırılmayacağının değerlendirileceğinin hükme bağlandığını, akabinde 01/12/2022 tarihli celsede …’in vekilinin huzurunda teminatın artırılmasına karar verildiğini, sonrasında 23/03/2023 tarihinde,”davacı-birleşen davalı vekilinin teminat miktarına itirazının kabulüne, 6100 sayılı HMK’nın 392. maddesi gereğince, davalı tarafın yargılama sürecinde şirkete ait taşıt ve gayrimenkulleri satması ve bu nedenle açılacak diğer davalar nedeniyle yargılama sürecinin uzamasına neden olduğu gözetilerek, daha önce dosyaya yatırılan teminat dışında başkaca teminat alınmasına yer olmadığına,” şeklinde karar verildiğini, mezkur sürecin usul hukukuna aykırı olup teminat miktarına dair kurulan hükmün de hatalı olduğunu, ihtiyati tedbir talep eden tarafın, HMK 390. maddesine göre davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerektiğini, oysa davacının davasını yaklaşık olarak ispat edememekle birlikte aynı zamanda kusuru ile davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, davacı/Birleşen davalının, kötü niyetli olduğunu bu sebeple Mahkemece 23/03/2023 tarihli celsede tayin edilen ve 01/12/2022 tarihli celsedeki karar ile taban tabana zıt olan “dosyaya yatırılan teminat dışında başkaca teminat alınmasına yer olmadığına” dair karara yani teminat miktarına itiraz eder; öncelikle ihtiyati tedbirin kaldırılmasına mahkemeniz aksi kanaatte ise teminat bedeli olarak bilirkişi raporu ile tespit edilen meblağın en az %15’i üzerinden yeniden belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ 19/09/2023 TARİHLİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davalı-birleşen davacı vekilinin ihtiyati tedbire ve teminat miktarına itirazının REDDİNE …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı/birleşen davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı/birleşen davacı-ihtiyati tedbire itiraz eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; “ihtiyati tedbirin yersizliği ve yaklaşık ispat şartının oluşmamakla; Davacı/karşı davalının ihtiyati tedbire dair talebi, hukukumuzdaki ihtiyati tedbir düzenlemeleri nezdinde incelendiğinde, ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin koşulları sağlamadığı görülecektir. Bilindiği üzere mevcut malvarlığında meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle “hakkın” elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Yine ihtiyati tedbire hükmolunabilmesi için “ihtiyati tedbir talep eden tarafın, “davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda” olduğu da bilinen bir kuraldır. Diğer koşul “hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı” koşulu bağlamında dosya incelendiğinde; Davacı/karşı davalı ortaklığın 270 adet paya karşılık gelen 270000,00 Türk Lirasına denk gelen küçük ortağıdır. Yani şirketin paylarının %20’sinde pay sahibidir. Dolayısıyla şirketin faaliyet konusunu teşkil eden malvarlıklarının tamamına tedbir konulması hukuka aykırıdır. Ayrıca, her ne kadar ihtiyati tedbir kararı hatalı ise de aksi kanaatte olunması halinde bugunki değer en az 5.285.849,15 TL olan şirkete 50.000,00 TL ile tedbir konulmuştur. Bu durum davanın kazanılması nihayetinde şirketin uğradığı zararı karşılamaya yeterli değildir, teminat miktarına itiraz eder en azından teminat miktarının %25’e yükseltilmesini talep ederiz” beyanı ile yerel mahkeme ara kararının bozulmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/537 Esas – 19/09/2023 tarihi ara kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ticari şirket ortaklıktan çıkma veya çıkarılma istemine ilişkindir.
Talep; ihtiyati tedbire ve teminat miktarına itirazın kabulü istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince; Davalı-birleşen davacı vekilinin ihtiyati tedbire ve teminat miktarına itirazının reddine karar verilmiş karara karşı davalı/birleşen davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın “ihtiyati tedbirin şartları”na ilişkin 389-(2) maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” düzenlemesi bulunmaktadır.
Aynı Kanunun 390-(3) maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmü bulunmaktadır.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu göz ardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK’da bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Diğer yandan HMK’nın 341-(1) maddesine göre; ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
Somut olayda; davacı/ birleşen davalı vekilinin talebi üzerine ilk derece mahkemesinin 14/02/2022 tarihli ara kararıyla “Davalı şirkete ait olması halinde; daha önce dosyaya yatan 50.000,00.-TL teminat mukabilinde, … plakalı ve … plakalı araçlar ile … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Ada … Parsel ve … ada … parselde kayıtlı gayrimenkuller üzerine devir ve temliki önleyici mahiyette ihtiyati tedbir konulmasına” karar verildiği, bu karara karşı davalı/birleşen dosya davacı vekilinin itirazı üzerine dosyanın istinaf incelemesi için dairemize gönderildiği, dairemizin2022/940 Karar No:2022/1407 karar ilamı ile, “14.02.2022 tarihli ara kararı, davalı-birleşen davacının yokluğunda verilmiş olup, yerel mahkemecemahkemece, davalının itirazları yönünden duruşma açılıp taraflar dinlendikten sonra hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi ve kararın gerekçelendirilmesi gerekirken, 24.02.2022 tarihli dilekçe sehven istinaf başvurusu olarak değerlendirilerek, dairemize gönderilmekle, ortada istinaf incelemesine konu olabilecek bir dilekçe de bulunmadığından, 6100 sayılı HMK’nın 352/1-ç hükmü uyarınca;karar verilmesine yer olmadığına, dosyanın gereği için ilk derece mahkemesine iade edilmesine” karar verildiği, ilk derece mahkemesinin 01/12/2022 tarihli 2 nolu ara kararı ile; davalı-birleşen davacı vekilinin teminatın artırılması talebinin kabulüne, teminatın; bilirkişiler tarafından değeri tespit edilen taşıt ve gayrimenkullerin toplam değeri olan 4.440.530,00.-TL’nin %10’u olan 444.053,00.-TL’ye yükseltilmesine, daha önce yatırılan 50.000,00.-TL teminatın mahsubu ile kalan 394.053,00.-TL teminatı yatırmak üzere Davacı-birleşen davalı vekiline iki haftalık kesin süre verilmesine, kesin sürede teminat yatırılmadığı takdirde taşıtlar ve gayrimenkuller üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılacağının davacı-birleşen davalı vekiline ihtarına karar verildiği, ilk derece mahkemesinin 23/03/2023 tarihli 2 nolu ara kararı ile; davacı-birleşen davalı vekilinin teminat miktarına itirazının kabulüne, 6100 sayılı HMK’nın 392. maddesi gereğince, davalı tarafın yargılama sürecinde şirkete ait taşıt ve gayrimenkulleri satması ve bu nedenle açılacak diğer davalar nedeniyle yargılama sürecinin uzamasına neden olduğu gözetilerek, daha önce dosyaya yatırılan teminat dışında başkaca teminat alınmasına yer olmadığına karar verildiği, nihayetinde ilk derece mahkemesinin istinafa konu 19/09/2023 tarihli ara kararı ile Davalı-birleşen davacı vekilinin ihtiyati tedbire ve teminat miktarına itirazının reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; asıl davadaki taleplerin davalı şirket mal varlığına ilişkin olması , davalı şirkete ait mal varlığının elden çıkarılması halinde bu durumun davacı açısından telafisi imkansız sonuçlara neden olma ihtimalinin bulunması, davacının haklılığını ortaya koyan yaklaşık ispat ölçüsünde delillerin bulunması dikkate alınarak 14/02/2022 tarihli ara kararıyla teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesinde dosya kapsamı delillerle usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalı/ birleşen davacı vekilinin teminata yönelik istinafının ise teminata ilişkin kararın istinafı kabil kararlardan olmaması nedeniyle usulden reddi gerektiği değerlendirilmiştir.
Ara karar başlığında; davacı/ihtiyati tedbir talep eden TC numarasının yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Bu nedenlerle davalı/birleşen davacı vekilinin istinaf başvurusunun teminat yönünden HMK’nın 341/1, 394/2 ve 352/1 maddeleri gereğince; usulden reddine, ihtiyati tedbire itirazın reddi kararı yönünden ise dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalı/birleşen dosya davacısının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı/birleşen davacı vekilinin teminata yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 341/1, 394/2 ve 352/1 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, Davalı/birleşen davacı vekilinin ihtiyati tedbire itirazın reddi kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf eden tarafından İstinaf yolu için yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-İstinaf eden tarafın istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-Dosyanın mahkemesine iadesine,
İlişkin, 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile KESİN olarak karar verildi. 16/11/2023
…
Başkan …
¸e-imzalıdır
…
Üye …
¸e-imzalıdır
…
Üye …
¸e-imzalıdır
…
Katip …
¸e-imzalıdır
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*