Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2023/1916 E. 2023/1854 K. 13.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1916
KARAR NO : 2023/1854

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2023
NUMARASI : 2023/101 D.İş – 2023/104 Karar

İHTİYATİ HACİZ
TALEP EDEN : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
KARŞI TARAF : FERİZLİ YAPI İNŞAAT NAKLİYE HAFRİYAT VE ORMAN ÜRÜNLERİ İTHALAT İHRACAT SAN. TİC. LTD. ŞTİ. – …
TALEP KONUSU : İhtiyati Haciz
TALEP TARİHİ : 22/06/2023

KARAR TARİHİ : 13/11/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 28/11/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
İhtiyati haciz talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; karşı tarafın işletmeye borçlandığını ve vadesi gelmesine rağmen borcunu ödemediğini, bununla beraber vadesi gelmeyen borçları içinde borçlunun mallarını gizlemeye ve elden çıkarmaya çalıştığını, borca dayanak belgelerin bulunduğunu, borçlunun ödemeden kaçmak için asılsız iddialarda bulunduğunu, borçlunun menkul ve gayrimenkul mallarıyla üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ 23/06/2023 TARİHLİ ARA KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Talep eden vekilinin ihtiyati haciz talebinin REDDİNE …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati haciz talep eden/davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “Yerel Mahkeme veresiye fişlerinde yer alan araç plaklarının sorgularının borçlu şirkete ait olduğunu tespit etmesine rağmen , diğer hafriyat ve inşaat araçlarının şirkete ait olduğunun tespitini yapmamızı, şirkette çalışan şoförlerin SGK kayıtlarını sunmamızı , imzaları atan kişilerin yetkili veya çalışan olup olmadığının tespiti yapmamızı istemiş ise de bu husus hayatın olağan akışına aykırıdır ve Kişisel Verileri Koruma Kanunu uyarınca bu kayıtları kişilerin açık rızası olmadan sunmak yasal değil suçtur, ancak mahkeme kararı ile dosyaya celbi talep edilebilir. Bu nedenle yerel mahkemenin aradığı ispat şartlarını sağlamak imkansızdır. Ancak yüksek mahkeme ve önceki davalarımızda veresiye fişlerindeki plakanın şirket araçlarıyla aynı olması ispat için yeterli görülmüş, kesin ispat aranmamıştır. Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sulh olma, tazminatın ödenmesi vs. gibi durumlar nedeniyle hakkın elde edilmesinin zorlaşması veya tamamen imkansız hale gelmesi ihtimali söz konusudur. Yerel mahkemece İhtiyati tedbir talebinin reddedilmesi son derece hatalı olmuştur” beyanı ile yerel mahkeme kararının ihtiyati haciz talep eden müvekkili lehine kaldırılmasına karar verilmesi istinaf yoluna başvurmuştur.
DELİLLER:Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/101 D.İş – 23/06/2023 tarihli ara kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; ihtiyati haciz istemine istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince; ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş karara karşı ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; ihtiyati haciz talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; karşı tarafın işletmeye borçlandığı ve vadesi gelmesine rağmen borcunu ödemediği, bununla beraber vadesi gelmeyen borçları içinde borçlunun mallarını gizlemeye ve elden çıkarmaya çalıştığı, borca dayanak belgelerin bulunduğu, borçlunun ödemeden kaçmak için asılsız iddialarda bulunduğu belirtilerek, borçlunun menkul ve gayrimenkul mallarıyla üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesinin talep edildiği, ilk derece mahkemesince talebin reddine karar verildiği, verilen karara karşı ihtiyati haciz talep eden vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, ihtiyati haciz talebinin reddi kararının yerinde olup olmadığı, ihtiyati haczin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususuna ilişkindir.
İİK’nın 257-(1) maddesi; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.”
İİK’nın 257-(2) maddesi “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”
İİK’nın 258-(1) maddesi” …Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur…” hükmü düzenlenmiştir.
İhtiyati haciz kararı, geçici hukuki koruma tedbirlerinden olduğu için durumun gerektirdiği hallerde karşı taraf dinlenmeden (İİK m.258) ve tüm deliller toplanmadan yaklaşık ispat şartı yeterli görülerek de verilebilir. Mahkemece ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi şartı olmayıp, alacağın varlığı hakkında yeterli kanaate sahip olunması için mahkemeye bu konuda delillerin sunulması yeterli kabul edilmelidir.

Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü; hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak; kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde; tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak; yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda; bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’unda bir yenilik getirilmemekle birlikte; “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış; ayrıca, burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.

Yukarıdaki açıklamalara göre somut olayda; ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından ileri sürülen maddi vakıalar ve dosya kapsamı delillere göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat koşulunun bu aşamada gerçekleşmediği, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Karar başlığında; talep eden vekilinin adresinin yazılmaması İİK’nın 260. ve kıyasen uygulanması gereken HMK’nın 391-(2) maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, ihtiyati haciz talep edenin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; ihtiyati haciz talep edenin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/11/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*