Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2023/1717 E. 2023/1584 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1717
KARAR NO : 2023/1584

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :10/05/2023 tarihli ara karar
NUMARASI :2023/223 Esas (derdest dosya)

DAVACI :… – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :… – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA :Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :03/05/2023
TALEP :İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz
TALEP TARİHİ :03/05/2023

KARAR TARİHİ :12/10/2023
KR. YAZIM TARİHİ :17/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin 03/05/2021 tarihinde davalı şirketten ticari amaçla almış olduğu pres makinesi için 1.018.550,00-TL ödeme yaptığını, ilgili makinenin 03/05/2021 tarihinde davacı fabrikasına teslim edildiğini, makinenin garanti süresi dolmadan bir çok arıza meydana geldiğini, arızalar nedeniyle tamirat masraflarının da davacıya fatura edildiğini, davacı firmanın arızalar nedeniyle duruşlar yaşandığını, Kasım ayında çalışmaz hale geldiğini, gelen servislerce arızanın nereden kaynaklandığı hususlarda farklı yaklaşımlar olduğunu, 25/11/2022 tarihinde servisçe makine vinç ile tamir edilmek üzere teslim alındığını, daha sonra davalı firmanın makinenin tamir edildiğini beyan ederek davacıya 180.000,00-TL değerinde fatura kesildiğini ancak arızaların tam anlamıyla giderilmediğini, bu durumun davalı firmanın yükümlülüğünü yerine getirmediğini gösterdiğini, makinedeki arızaların giderilmemesi ve muhatap bulunamaması sebebiyle davalıya ihtarname gönderildiğini, davacıya arıza sebeplerinin açıklanmadığını, görülenin gizli ayıp olduğunun açık olduğunu beyan ederek davacının alacağının korunması ve yargılama süresince davacının daha fazla mağdur olmasına engel olmak maksadıyla davalı hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının banka hesapları ve sair mal varlığı hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz taleplerinin REDDİNE …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava sonucunda davalının dava konusu makineye sermayesinin yetmeyeceği açıkça görülmektedir. davalı, garanti süresi içerisinde olmasına rağmen servis taleplerini karşılayamamıştır. Servis talebi üzerine müvekkil firmaya geldiklerinde, dava konusu makinenin eksik ve hatalı parçaları için sipariş edeceklerini ve bir sonraki serviste arızaların giderileceğini belirtmişler ancak bir daha asla servise gelmemişlerdir. Servis talebi içeren mailleri ve telefon aramalarını da yanıtsız bırakan davalının kötüniyetli olduğunu ve dava konusu talepleri karşılamayacağını göstermektedir. Dava konusu makinenin tamiri için dahi eleman bulamadıklarını beyan eden davalı firmanın, dava konusu makinenin ayıpsız mislini yeniden üreterek teslim etmesini düşünmek hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının ya ekonomik güçlük çektiğini ve bu sebeple makinenin eksik parçasını tedarik edemeyip makineyi tamir edemediğini, personel istihdam edemediğini ya da davacı firmanın alacağına kavuşmasını geciktirmek ya da engellemek için kötü niyetli hareket ettiğini, her halde davacı firmanın alacağına kavuşamadığını, günden güne zararının arttığını, davalının ise bu zararları karşılamasının gün geçtikçe zorlaştığını ve hatta imkansız hale geldiğini, davalı firmanın kötü niyetli olduğunu, davacı firmanın alacağını engellemek için uğraştığını belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER:Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/05/2023 tarih, 2023/223 Esas sayılı ara kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince; “…HMK MADDE 389 – Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
Dava dilekçesi ve ekli belgeler incelendiğinde; tedbir talebinin mahiyetinin belirtilmediği, mahiyeti belirtilmeyen tedbir talebi yönünden değerlendirme yapılamayacağı anlaşıldığından tedbir talebinin reddine, ihtiyati haciz talebine ilişkin olarak ise dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yargılama sonrasında neticeye varılacağı ve ihtiyati haciz talebinin uyuşmazlığa ilişkin olmadığı anlaşıldığından ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeyle ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın ihtiyati tedbirin şartları Madde 389- (1) ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
(2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.”
6098 sayılı TBK III. Geçici ödemeler Madde 76: ”Zarar gören, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde hâkim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir.
Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminata mahsup edilir; tazminata hükmedilmezse hâkim, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir.” hükmünü içermektedir.
6100 sayılı HMK Madde 341-(1) ”(1) İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
(2) Miktar veya değeri (Değişik ibare: 6763 – 24.11.2016 / m.41) “üç bin” Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (Ek cümle: 6763 – 24.11.2016 / m.41) “Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir.”
(3) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda (Değişik ibare: 6763 – 24.11.2016 / m.41) “üç bin” Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir.
(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü (Değişik ibare: 6763 – 24.11.2016 / m.41) “üç bin” Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.
(5) İlk derece mahkemelerinin diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtaya başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihai kararlarına karşı, bölge adliye mahkemelerine başvurulabilir.
Diğer geçici hukuki korumalar 6100 Sayılı HMK Madde 406: (1) ”Mahkemece, gerekli hâllerde, mal veya haklarla ilgili defter tutulmasına ya da mühürleme işleminin yapılmasına karar verilebilir.
(2) İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara ilişkin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.” hükümlerini içermektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/21-1791 Esas 2013/1676 Karar sayılı ilamı gereğince, davacının amacının para alacağını teminat altına almak olduğuna göre, HMK’nın 33. maddesi gereğince “uygulanacak hukuk normunun resen hakimce tespit edilmesi ve uygulanması hakime aittir” ilkesi gereğince talep hakkında ihtiyati haciz hükümlerinin uygulanması ve bu hükümler çerçevesinde talebin değerlendirilmesi gereklidir.
HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur.
İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre Mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır.

Geçici hukuki koruma kurumu olan ihtiyati haciz ise, İİK’nın 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. İİK’nın 257. maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer hakların ihtiyaten haczettirebilir.Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir.
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa; bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında maucceliyet kesbeder.” hükmü ile ihtiyati haciz kurumu açıklanmıştır.
İhtiyati haciz ve asıl olan, ihtiyati hacze esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati haczin sebebinin bulunmasıdır.
İİK 257 ve devamı maddesine göre ihtiyati haciz talep eden taraf öncelikle ihtiyati haciz istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak yasal delillerle ispat etmek zorundadır.
Burada sözü edilen ispatın ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir.Yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunun kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir.Bu nedenle ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır.
Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati haciz kararı verirken asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar verilmemelidir.Bununla birlikte, ihtiyati hacze karar verirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati haczin amacını gözetilmesi gerekli ve zorunludur.Kanun koyucu, ihtiyati haciz hakkında karar verecek olan Hakime geniş bir taktir alanı bırakmış ise de, Hakim her somut olayda, ihtiyati haczin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre, ihtiyati haciz kararı verdiğinin kararında belirtilmelidir, ihtiyati haciz şartları mevcut değilse kanunun ön gördüğü ölçüde ispat edilememişse veya yaklaşık da olsa ispatı yargılamayı gerekiyorsa ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmelidir.
İİK 257 ve devamı maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ihtiyati hacze karar verilmelidir.
İİK 258/2. maddesinde “ihtiyati haciz talebinin reddi kararı gerekçeli olarak verilir ve bu karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Yüzüne karşı aleyhinde ihtiyati haciz kararı verilen taraf da istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruları öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.” hükmü düzenlenmiştir.
İhtiyati tedbir kararının ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceği, ticari satımla ilgili alacaklarının ise para alacağına ilişkin olduğu, ihtiyati haciz talebi yönünden ise hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağına ilişkin bir delil ortaya konulmadığı, yaklaşık ispat koşulu ile İİK’nın 257. maddesindeki koşulların gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre, ilk derece mahkemesinin davacının her iki talebinin reddine yönelik kararı yerindedir.
Mahkemece, ara karar başlığında; davacının ve vekilinin adreslerinin yazılmamış olması, 6100 sayılı HMK’nın 391/2-a maddesine aykırı olmakla birlikte sonuca etkili olmadığından, kaldırma nedeni yapılmamış ve bu hususa eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, hükümde kamu düzenine aykırılık da görülmediği anlaşılmış, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 179,90-TL’nin mahsubu ile kalan 89,95-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların esas hükümle birlikte mahkemesince değerlendirilmesine,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/10/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*