Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2023/1708 E. 2023/1643 K. 13.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1708
KARAR NO : 2023/1643

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2023 tarihli ek karar
NUMARASI : 2023/112 D.İş – 2023/110 Karar

İHTİYATİ HACİZ
TALEP EDEN/DAVACI : … – … – …
VEKİLİ : Av. … – …
İHTİYATİ HACZE
İTİRAZ EDEN/DAVALI : FRİGOTÜRK KAMYON KASASI SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. – …
VEKİLİ : Av. … – …
TALEP KONUSU : İhtiyati Haciz
TALEP TARİHİ : 21/06/2023
KARAR TARİHİ : 13/10/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 23/10/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı/ihtiyati haciz talep eden vekili vekili talep dilekçesinde özetle; “Müvekkilim ile Davalı borçlu arasında ticari ilişki mevcut olup müvekkilim alacağına müteakip borçludan aldığı 16/01/2014 keşide tarihli, keşide yeri Gebze olan, 16/01/2014’te ibraz edilerek karşılıksız çıkan 50.000,00 ₺ (Elli Beş Bin Türk Lirası) bedelli TEB bankası … numaralı keşidesi borçlu şirket olan bir adet çeke ilişkin kısmi bedel olarak ihtiyati haciz talebi ile; Borçlu hakkında icra takibine geçilecektir. Fakat borçlunun icra takibine karşı tüm malvarlığını kaçırma girişiminde bulunmaya başladığı tarafımızdan istihbar edilip öğrenilmesiyle ileride telafisi güç durumlara mahal vermemek için toplam alacağımız bedel kadar Sayın Mahkemenizce takdir edilecek teminat karşılığında ya da çek zamanaşımına uğradığı için %100 teminat karşılığında (25.000,00 ₺ teminat karşılığında) borçlu hakkında kısmen 25.000,00 ₺’lik ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ederim” beyanında bulunmuştur.

Yerel mahkeme 19/06/2023 tarihli kararı ile; “Alacaklının ibraz ettiği dilekçe ve ekinde bulunan çek incelendiğinde İİK’nın 257 vd. maddelerindeki yasal koşulların oluştuğu anlaşılmakla ihtiyati haciz talebinin kabulüne, Borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarının borca yetecek miktarının ihtiyati haczine” dair verilen karara karşı taraf/davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ 14/07/2023 TARİHLİ EK KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… İhtiyati hazce itiraz edenin itirazlarının kabulü ile mahkememizin 19/06/2023 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı İhtiyati haciz talep eden/davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati Haciz Talep eden/Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “Yerel Mahkemenin hukuka aykırı ek kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğumuz hasıl olmuştur. İhtiyati haciz kararına itiraz eden taraf vekilinin vekaletnamesi 13 yılı aşan bir vekaletnamedir. İşbu vekaletname geçersiz olup geçersiz vekaletname ile yetkisiz vekilin borçlu davalı adına herhangi bir hukuki işlem yapması mümkün değildir, vekilin yetkisiz olduğu dikkate alınmamış ve eksik inceleme ile yetkisiz vekilin zamanaşımı def’i itirazları kabul edilmiştir. Mahkemenin çeke dayalı alacağa ilişkin zamanaşımı hukuka aykırıdır. Söz konusu çekin zamanaşımı süresi 3 yıl olmakla birlikte müvekkilim çeki ticari iş ilişkisi sebebiyle almıştır. Daireniz aksi kanaatteyse dahi müvekkil alacağı temel ticari ilişkiye dayalı bir alacak olup 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımına tabidir. TTK’da özel düzenleme bulunmayan hallerde TBK’nın hükümleri uygulanacağından müvekkilimin alacağı varlığını korumaya devam etmektedir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146. Maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” hükmüne havidir. İşbu nedenle müvekkilimin alacağı yazılı delil başlangıcı vasfına sahip çek ile temel ilişkiye dayalı olup 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Ayrıca kanunen ihtiyati haciz kararı alınabilmesi için yaklaşık ispat yeterlidir. Borçlu itiraz eden taraf borca ve imzaya itiraz etmemiş açıkça borcu ikrar etmiştir. İşbu nedenle ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar vermesi hukuka aykırıdır. İtiraz eden tarafın alacağı ikrar ettiği imzaya ve borca itiraz etmediği de sabittir” beyanı ile yerel mahkeme ek kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/112 D.İş – 2023/110 Karar 14/07/2023 tarihli ek kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; ihtiyati hacze itirazın kabulü kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesi 14/07/2023 tarihli ek kararı ile “İhtiyati hazce itiraz edenin itirazlarının kabulü ile mahkememizin 19/06/2023 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına” karar verilmiş karara karşı ihtiyati haciz talep eden/davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; ihtiyati haciz talep eden ile aleyhine ihtiyati haciz talep edilen borçlu arasında ticari ilişki olduğu, bu ilişkiye istinaden ihtiyati haciz talep eden tarafın, karşı taraftan aldığı 16/01/2014 keşide tarihli, keşide yeri Gebze olan, 16/01/2014’te ibraz edilerek karşılıksız çıkan 50.000,00 ₺ (Elli Beş Bin Türk Lirası) bedelli çek için ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu, ilk derece mahkemesince talebin kabulüne karar verildiği verilen karara karşı aleyhine ihtiyati haciz talep edilen tarafından itiraz edilmesi üzerine mahkemece itirazın kabulüne karar verildiği ve daha önce verilen ihtiyati haczin kaldırılmasına hükmedildiği, bu karar üzerine ihtiyati haciz talep eden tarafından ihtiyati haczin kaldırılması yönündeki kararın kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İİK’nın 257-(1) maddesi; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.”
İİK’nın 257-(2) maddesi “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”
İİK’nın 258-(1) maddesi” …Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur…” hükmü düzenlenmiştir.
İhtiyati haciz kararı, geçici hukuki koruma tedbirlerinden olduğu için durumun gerektirdiği hallerde karşı taraf dinlenmeden (İİK m.258) ve tüm deliller toplanmadan yaklaşık ispat şartı yeterli görülerek de verilebilir. Mahkemece ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi şartı olmayıp, alacağın varlığı hakkında yeterli kanaate sahip olunması için mahkemeye bu konuda delillerin sunulması yeterli kabul edilmelidir.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü; hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak; kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde; tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak; yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda; bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’unda bir yenilik getirilmemekle birlikte; “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış; ayrıca, burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.

Öte yandan; 6762 sayılı TTK’nın 726.maddesinde çek için düzenlenen zamanaşımı süresi altı ay iken 03/02/2012 tarih ve 28193 mükerrer sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle bu süre üç yıla çıkarılmıştır. Yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 6273 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 814. maddesine göre de çeklerde zamanaşımı süresi üç yıldır. 6763 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Mer’iyet ve Tatbik Şekli Hakkında Kanun’un 2. maddesinde Türk Ticaret Kanunu’nun mer’iyetinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı sürelerinin eski kanun hükmüne tabi olacakları düzenlenmiştir. Yine, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 6-(1) maddesinde; “Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tâbidir” düzenlemesi yer almaktadır. Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde Türk Ticaret Kanunu’nda zamanaşımı sürelerinin başladığı tarihe göre belirlenmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Bütün bu yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında, çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı tarihte hangi kanun yürürlükte ise, o kanunda öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir. Buna göre, çek hakkında zamanaşımı süresi, ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağından çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin nazara alınması zorunludur.
Bu nedenle zamanaşımı süresi, 6762 sayılı TTK’nın 726. maddesini değiştiren 6273 sayılı Kanun’un 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03/02/2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde altı ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise üç yıldır (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/10220 Esas, 2016/20494 Karar). Bu hali ile davaya konu çeklerin ibraz tarihi 16/01/2014 olup 16/01/2017 tarihi itibariyle (3) yıllık zamanaşımı süresi tamamlanmıştır.
Bu durumda; ihtiyati hacze konu çek ciro edildiğinden çeki elinde bulunduran üçüncü kişinin keşideci-borçluya karşı Türk Ticaret Kanunu hükümleri doğrultusunda sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak alacak davası açabileceği, hamilin keşideciye karşı sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak, çekin zamanaşımı süresi dolduktan sonra (1) yıl içinde talep ve dava hakkı bulunmaktadır [6102 sayılı TTK’nın m. 732. (6762 sayılı TTK m. 644)].
Eldeki talepte; ihtiyati hacze konu çek yukarıda da belirlendiği üzere 16/01/2017 tarihinde zamanaşımına uğramış olup, işbu sebepsiz zenginleşme davasının 6102 sayılı TTK’nın 732. maddesi (6762 sayılı TTK m. 644) uyarınca çekin zamanaşımına uğradığı tarihten itibaren (1) yıllık zamanaşımı süresi içinde açılması gerekirken, zamanaşımı süresi tamamlandıktan sonra 16/06/2023 tarihinde ihtiyati haciz talep edildiği anlaşılmakla, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen itiraz edenin itirazının kabulü yönünde ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, ihtiyati haczin kaldırılmasına itiraz eden/davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; ihtiyati haczin kaldırılmasına itiraz eden / davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden ihtiyati haczin kaldırılmasına itiraz eden / davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 13/10/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*