Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2023/1633 E. 2023/1541 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2023/1633
KARAR NO :2023/1541

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :31/05/2023
NUMARASI :2023/43 Esas – 2023/571 Karar

DAVACILAR :1-ENERWO ENERJİ SAN. VE TİC. A.Ş. – …
2-… (T.C….) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALILAR :1-CPS PRESSFORM SAN. VE TİC. A.Ş. – …
2-… (T.C….) – …
VEKİLİ :Av. … – …

DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :18/01/2023
KARAR TARİHİ :11/10/2023
KR. YAZIM TARİHİ :11/10/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … ile … arasında yapılan görüşmeler neticesinde 06.08.2015 tarihli sözleşme akdedildiğini, davacı … ile … arasında imzalanan aracı olarak da Orhan Mali Yatırım ve Danışmanlık Şirketinin imzaladığı sözleşme ile; Satıcı …, Türkiye’de kurulu CPS Pressform San. ve Tic. AŞ ve CPS Automotive Tekstil Ltd. Şti ile Almanya’da kurulu CPS GMBH şirketi ve güneş panelleri üretimi yapacak olan kurulma aşamasında olduğunu beyan ettiği CPS Enerji olmak üzere toplam dört şirketinin %50 hissesini, davacı alıcı … ve/veya göstereceği herhangi bir kişi ya da şirkete, sözleşme şartlarında satacağını taahhüt ve imza ettiğini, sözleşmenin imzası sonrasında …’ın, şirketlerinden CPS Pressform San. ve Tic. A.Ş.’nin acil ihtiyacı olan 900.000.00 Euronun sözleşme bedelinden düşülmek üzere öncelikle ödenmesi talebinin davacı … tarafından tüm iyi niyeti ile kabul edildiğini, davacının sözleşmeye göre CPS Pressform San. ve Tic. A.Ş.’ne ortak olmasını planladığı şirketlerinden Almaty İnşaat Turizm Yatırım San. ve Tic. A.Ş. hesabından satıcı … …’ın şirketlerinden CPS Pressform San. Tic. A.Ş.’nin IBAN: … nolu banka hesabına 10.08.2015 tarihinde 500.000,00-EURO, sonrasında 03.09.2015 tarihinde 400.000,00-EURO olmak üzere toplam 900.000,00-EURO tutarında ödemeyi yaptırdığını, davalı …’ın, yapılan toplantılar da sözleşme kapsamında %50 hisse devrinin yapılacağı hükme bağlanan kuruluş aşamasındaki “güneş panelleri üretimi yapacak” enerji şirketinde üretimi düşünülen modül ve sistem adına Almanya’da J.v.G. Thoma Gmbh isimli üretici firma ile öncesinde üretim adına görüştüklerini, bu görüşmelere Almanya’da yaşayan … (ETISA) nın aracılık ettiğini, Alman üretim şirketi J.v.G. Thoma Gmbh dan üretileceği paneller adına teklifin, enerji şirketinin kuruluş aşamasında olduğundan şirketlerinden CPS Pressform San. ve Tic. AŞ adına 23.07.2015 tarihinde bir teklif aldıklarını izah ettiklerini, J.v.G. Thoma Gmbh firmasından alınan teklif kapsamında yapılacak üretimin, kuruluş aşamasında olan ve sözleşmeye göre %50 hissesi de davacıya verilecek enerji şirketi için çok önemli olduğu, J.v.G. Thoma Gmbh den alınan teklife göre ödenmesi gereken %10 güvenlik rezervasyon bedelinin ( 118.500.-Euro ) önemi ve aciliyeti anlatılarak davacının bu ödemeyi sözleşme bedelinden mahsup ederek yapmasının da istendiğini, davacının kuruluş aşamasında olduğu söylenen enerji şirketine %50 ortak olmasını düşündüğü şirketi Enerwo Enerji San. ve Tic. A.Ş yetkilileri ile … ve Almanya da yapılan üretime aracılık yaptığını söyledikleri …’yı bir araya getirdiğini, bu görüşmelerde … ve …’nın, J.v.G. Thoma Gmbh tarafından yapılacak üretimin önemi ile stratejik değeri anlatılarak, CPS Pressform San. ve Tic. A.Ş.’nin J.v.G. Thoma Gmbh dan aldığı teklif gereği yapılacak üretimin “güvenlik rezervasyon ödemesi “ olan 118.500.-Euronun ödenmesi zorunluluğu ve aciliyeti ısrarları üzerine, J.v.G. Thoma Gmbh şirketine 17.08.2015 tarihinde 118.500.-Euro CPS Pressform San. ve Tic. AŞ adına, Enerwo Enerji San. ve Tic. A.Ş tarafından ödendiğini, davalıların J.v.G. Thoma Gmbh şirketinin yapmış olduğu üretimin kurulacak enerji şirketine devredileceği ve kurulacak bu şirkete de %50 ortak olacak şirketin davacı şirketlerinden Enerwo Enerji San. ve Tic. A.Ş olacağından, J.v.G. Thoma Gmbh şirketine %10 güvenlik rezervasyon ödemesi davalılarla yapılan sözleşme bedelinden mahsup edilmek üzere Enerwo Enerji San. ve Tic. A.Ş tarafından gönderildiğini ve J.v.G. Thoma Gmbh şirketinin üretim için talep ettiği bedel toplamı olan 1.185.000.-Euronun tedariki adına da, bankalardan kredi bulunması için çalışmalara başlandığını, davalılar ile 06.08.2015 tarihinde yapılan sözleşme kapsamında sözleşme bedelinden mahsup edilmek üzere; Almaty İnşaat Turizm Yatırım San. ve Tic. A.Ş. hesabından, 10.08.2015 tarihinde CPS Pressform San. ve Tic. AŞ hesabına 500.000.-Euro, Enerwo Enerji San. ve Tic. A.Ş hesabından, 17.08.2015 tarihinde CPS Pressform San. ve Tic. AŞ nam ve hesabına J.v.G. Thoma Gmbh şirketine 118.500.-Euro, Almaty İnşaat Turizm Yatırım San. ve Tic. A.Ş. hesabından,03.09.2015 tarihinde CPS Pressform San. ve Tic. AŞ hesabına 400.000.00-Euro, olmak üzere toplam 1.018.500.00-Euro ödeme yapıldığını, davalıların, sürekli ve kötü niyetli bahaneler yaratarak sözleşme gereği davacıya devri gereken gayrimenkullerin devrini gerçekleştirmediklerini, kötü niyetli davalıların HMK 406/2 ile İİK 257 gereği, menkul ve gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarına karşı öncelikle ihtiyati haciz kararı verilmesini, davacının alacağı davalılar tarafından kötü niyetli olarak sürüncemede bırakıldığını, davalıların kötü niyetli eylemleriyle davacının telafisi mümkün olmayan zararlar gördüklerini bu sebeple; öncelikle; davalı borçluların borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkul ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini, davanın kabulü ile; Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2022/6888 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile icra takibinin devamına, davalılar itirazında haksız ve kötüniyetli olduğundan, alacağın %20’sinden az olmamak üzere aleyhlerine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Gebze İcra Müdürlüğünün 2022/6888 Esas nolu dosyasında davalıya gönderilen ödeme emrinin usulüne uygun olarak düzenlenmiş bir ödeme emri olmadığını, Gebze İcra Müdürlüğünde başlatılan icra takibine ilişkin olarak;davalıya yetkisiz yerde başlatılan ve itiraz ettikleri, itirazlarının kabul edildiğini “İstanbul 18. İcra Dairesince düzenlenen 2022/5222 Esas nolu dosyanın ödeme emri” gönderildiğini, Gebze İcra Müdürlüğünce haksız ve hukuka aykırı şekilde yetkisiz icra dairesine ait davalıya gönderilen “Ödeme Emrine” itiraz ettiklerini, davalıya Gebze İcra Müdürlüğü’nce düzenlenmiş hukuka uygun bir ödeme emri gönderilmediğini, takip talebinin hatalı olduğunu, türk lirası tutarının takip talebi ve ödeme emrinde gösterilmesinin zorunlu olduğunu, icra takibine dayanak olarak alacağı ispat eder nitelikte tek bir fatura, sözleşme, belge, dekont sunulamadığını, itirazın iptali davalarında icra takibinin dayanağı olan belgeler dışında başka belgelerin dayanak gösterilemeyeceğini, davacının icra takibinde ihtarname dışında bir dayanak belge sunmadığının sabit olduğunu, ödeme dekontları vs yazdığını ancak bir dekontta sunmadığını, davacılar tarafından Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2022/6888 Esas sayılı dosyası ile davalılar aleyhine 118.500 Euro bedelli icra takibi yapılmış olup, iş bu talep edilen 118.500 Euro bedelin davalılara hiçbir zaman ödenmediğini, ödeme yapan ve ödemeyi alan firmalar arasındaki ticari ilişkinin tarafı hiçbir zaman davalıların olmadığını, davacıların; dava dışı J.v.G THOMA Gmbh firmasına ödediklerini iddia ettikleri 118.500 Euro bedeli, ne sıfatla, hangi sözleşmeye, davalılara hitaben gönderilen hangi ödeme dekontuna, hangi ticari defter ve kayıtlara dayalı olarak davalılardan talep ettiklerini ispat etmek zorunda olduklarını, davalıların ne davacılardan ne de dava dışı J.V.G THOMA Gmbh firmasından 17.08.2015 tarihinde ödenen 118.500 Euro’yu almadığını, davacıların açıkça haksız ve hukuka aykırı şekilde davalılardan iş bu bedeli tahsil etmeye çalıştıklarını, alacaklı olduklarını iddia ettikleri 118.500,00 Euro’nun hangi hukuki belgeye dayandığını ispatla mükellef olduklarını, eskiden davalı şirkete ait olan taşımazların devirlerinden bahsetmenin etik dışı olduğunu, bu alacakla ilişkilendirilmeye çalışılarak ihtiyati haciz kararı alabilmek adına argüman oluşturmaktan ileriye gidemeyeceğini, davacının bahsettiği sözleşmenin bu alacak iddiası ile bağdaştırılmasının mümkün olmadığını bu sebeple; haksız ve hukuka aykırı iş bu davanın öncelikle geçerli bir icra takibi, takip talebi ve ödeme emri bulunmaması dikkate alınarak reddine,davalıların davacılara karşı borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli davacılar aleyhine ayrı ayrı %20’ den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “…Davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle hem yüksek mahkeme kararlarının hem de konusunda uzman seçkin akedemisyenlerin ortak görüşünün, ıslah sonrası talepleri olan alacak konusunda tekrar arabuluculuk başvuru şartının gerekli olmadığı yönünde olduğunu, kaldı ki arabulucuk sürecinin tamamlanmasına kadar 1 haftalık sürenin işlemeyeceği görüşü benimsense dahi yerel mahkemece verilen ara karar sonucunda taraflarınca 23.05.2023 tarihinde alacak davası hakkında yapılan arabuluculuk başvurusu mükerrer başvuru nedeniyle iade edilip kapatıldığını, dolayısıyla her iki görüş bakımından da davanın usulden reddine ilişkin verilen kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; ikinci kez yapılan arabuluculuk başvurusunun ne süresinde yapılmış bir başvuru olduğunu, ne de alacak davasına yönelik bir başvuru olduğunu, ne ilk dava tarihi olan 18/01/2023 tarihinden önce ne de davacının tam ıslah-dava dilekçesini sunduğu 16/05/2023 tarihinden önce taraflar arasında bir alacak davasına yönelik arabuluculuk başvurusunun da görüşmesinin de yapılmamış olduğunu, bir alacak davasına yönelik başvuru yapılmışta arabulucu tarafından reddedilmiş veya kapatılmış olmadığını, davacıların ne şekilde kimi kandırmaya çalıştığını veya sonradan hukuken mümkün olmayan bir eksiği ne şekilde gizlemeye çalıştığını anlamanın mümkün olmadığını, muhtıranın hukuka uygun şekilde düzenlendiğini, bu yönüyle davacının usulü eksikliği tamamlamadığı ve alacak davası bakımından dava şartı olan arabuluculuk sürecinin sonradan tamamlanmasının mümkün olmadığını belirterek; haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/05/2023 tarih, 2023/43 Esas – 2023/571 Karar
sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava;alacak istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın usuden karar verilmiş karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; davacı taraf, 18.01.2023 tarihli dava dilekçesi ile, davalının aralarındaki sözleşme koşullarına uymadığını belirterek yaptığı ödemenin iadesi için Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2022/6888 Esas sayılı dosyası ile takip başlattığı, davalıların itirazı üzerine itirazın iptali talepli eldeki davayı açtığı, daha sonra verdiği 16.05.2023 tarihli ıslah dilekçesi ile aynı hukuki sebeplere dayanarak davasını alacak davasına çevirmiş, mahkemece alacak davası yönünden davadan önce yapılmış bir arabuluculuk başvurusu olmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
06/12/2018 tarihli 7155 sayılı yasanın 20. maddesi ile Türk Ticaret Kanuna ”dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesi eklenmiştir. 5/A maddesine göre Türk Ticaret Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuğa başvurulmuş olması dava şartıdır.
7155 sayılı kanunun 23. maddesi ile de 6325 sayılı yasaya 18/A maddesi eklenmiştir. 6235 sayılı yasanın 18/A maddesinin 2. fıkrası ile davacının, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderileceği, ihtarın gereğinin yerine getirilmemesi halinde ise dava dilekçesinin karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir.
HMK’nın 115/1 maddesine göre mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırabilir, taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
HMK’ nın 115/2 maddesine göre ise mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir, ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Dava şartları davanın esasına girebilmesi için aranan ve kamu düzeni ile ilgili olan zorunlu koşullardır. Dava açıldıktan sonra mahkemece öncelikle dava şartlarını incelemesi gerekmektedir.
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin Dava Şartı Olarak Arabuluculuğa Başvuru ile ilgili 23. maddesinde başvurunun dilekçe ile veya bürolarda bulunan formların doldurulması suretiyle yahut elektronik ortamda yapılabileceği belirtilerek başvurunun şekli açıklığa kavuşturulmuştur. İlgili maddede ayrıca arabuluculuk başvurusu sırasında başvurandan, uyuşmazlık konusuna ilişkin hususların açıklanmasının isteneceği düzenlenmiştir. Gerek 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 15. maddesinde, gerekse Yönetmeliğin 25. maddesinde arabuluculuk faaliyetinin ne şekilde yürütüleceği düzenlenmiş olup, arabuluculuk faaliyetinin başvurunun içeriğine göre şekilleneceği konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Arabuluculuk faaliyeti sonucunda tarafların uyuşmazlık konusunda anlaşmaları veya kısmen anlaşmaları hâlinde süreç anlaşma son tutanağı ile sonuçlandırılacak yahut bunların haricindeki her durumda taraflar anlaşmamış sayılacağından anlaşmama son tutanağı düzenlenecektir (m.25/6).

Somut olay yukarıdaki açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa; davacı tarafın davalı taraf aleyhine 118.500 EURO’nun iadesi için ilamsız icra takibi başlattığı, davalı tarafın takibe itirazı üzerine 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi ile 6102 sayılı yasanın 5/A maddeleri gereği arabulucuğa başvurulduğu, arabuluculuk faaliyeti sonucunda tarafların anlaşamadığına dair 16.05.2022 tarihli son tutanağın düzenlendiği uyuşmazlık dışıdır. Davacı taraf anlaşmama son tutanağını eklemek suretiyle itirazın iptali davası açmış, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ıslah ile alacak davasına dönüştürülen eldeki olayda, alacak davasının dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamındaki anlaşmama tutanağında uyuşmazlığın konusu “Ticari Nitelikteki hizmet sözleşmesinden kaynaklı, Gebze İcra Müdürlüğünün 2022-6888 E. Sayılı takibe vaki itiraz nedeniyle itirazın iptali talepli arabuluculuk” şeklinde belirlenmiştir. Görüşme tutanaklarında yer alan başvurucu vekilinin beyanları da aynı doğrultudadır.
Mahkemece arabuluculuk tutanağının itirazın iptali davası ilgili olduğu, ıslaha konu olan alacak davası yönünden arabuluculuk şartının gerçekleşmediği sonucuna varılmış ise de, itirazın iptali davasına konu alacak ile ıslah sonucu talep edilen alacağın aynı miktarda olduğu ve aynı hukuki sebeplerden kaynaklandığı dosya kapsamındaki belgelerden tespit edilmektedir. Kanunda tarafların ‘uyuşmazlık’ konusunda anlaşmaları yahut anlaşamamalarından söz edilmekte olup, somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlığın 118.500 Euro’nun iadesi istemine yönelik olduğu açıktır. Burada tartışılması gereken husus, itirazın iptali davası için arabuluculuğa başvurulmuş olması halinde, ıslah ile alacak davasına dönüştürülen aynı istem için davadan önce ayrı bir arabuluculuğa başvurulmasının gerekip gerekmediğidir.
Yukarıda da ifade edildiği gibi, ticari davalarda arabulucuğa başvurulmuş olması dava şartıdır. Diğer taraftan itirazın iptali davasında, davanın alacak davasına çevrilebileceği gibi dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması da mümkün olup, bu halde arttırılan kısım yönünden tahsil şeklinde hüküm kurulması gerektiği kabul edilmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.10.2020 tarih, 2010/9-424 esas, 2010/511 sayılı kararı).
Somut olayda davacının itirazın iptali davasına konu edilen 118.500 Euro’luk alacağı ‘ıslah’ yolu ile alacak davasına çevirmesinde hukuken bir engel bulunmamaktadır. Davacının gerek dava dilekçesi içeriğindeki gerekse ıslah dilekçesine konu ettiği alacağı aynı olup, bu alacak ile ilgili olarak arabuluculuk şartı yerine getirilmiştir. Dava açılmadan önce davaya konu edilen alacak ile ilgili olarak arabuluculuğa başvuran davacının, ıslah ile davanın alacak davasına çevrilmesi nedeniyle aynı talep yönünden ayrıca bu yola başvurması zorunlu değildir. Mahkemece uyuşmazlığa konu olan alacağın kendisi yerine, davanın türüne yönelik değerlendirme yapılarak, ıslah ile alacak davasına çevrilen davanın usulden reddine karar verilmesi açıklanan ilke ve esaslara aykırıdır. Bu halde davacının alacak talebi yönünden arabuluculuğa başvuru şartını gerçekleştirdiği kabul edilerek, işin esasına yönelik değerlendirme yapılması gerekirken aksi yönde hüküm kurulması hatalıdır. (Benzer yönde Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2021/11105 esas- 2021/15254 karar sayılı ilamı)
Belirtilen nedenlerle davacılar vekilinin istinaf istemlerinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı yasanın 353/1-a-6. maddesi gereği kaldırılmasına, gerekçe bölümünde belirtilen şekilde eksiklikler giderilerek yargılama yapıldıktan sonra yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince; yukarıda açılanan hususlara ilişkin olmak üzere ESASTAN KABULÜNE,
2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/05/2023 tarih, 2023/43 Esas ve 2023/571 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edenlere iadesine,
5-İstinaf edenler tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Davacı Enerwo Enerji… hakkında düzenlenen 20/09/2023 tarihli ve 3.200,00-TL bedelli harç tahsil müzekkeresinin iptaline, mahkemesince işlem yapılmaksızın geri istenilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.11/10/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*