Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2023/1600 E. 2023/1359 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1600
KARAR NO : 2023/1359

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/05/2021
NUMARASI : 2020/204 Esas – 2021/288 Karar

DAVACI : … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1-… (T.C. NO:…) – …
2- … (T.C. NO: …) – …
3- … (T.C. NO: …) – …
4- … (T.C. NO:…) – …
5-… – …

VEKİLİ : Av. … – …
DAVA TÜRÜ : Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 09/05/2012
KARAR TARİHİ : 14/09/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 03/10/2023
Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/05/2021 Tarih – 2020/204 Esas – 2021/288 Karar sayılı kararına yönelik yapılan istinaf incelemesi neticesinde; Dairemizin 22/02/2022 tarih ve 2021/1875 Esas 2022/402 sayılı kararı, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 06/07/2023 tarih ve 2022/2379 Esas 2023/2628 Karar sayılı kararı ile bozulması üzerine dosyanın yukarıda yer alan esasa kaydı sonrası yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacının, S.S.72 no.lu Kooperatifin eski ortağı olduğunu, yöneticiler hakkında yolsuzluktan dolayı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na şikâyette bulunduğunu, iş bu şikayet üzerine, kooperatif yöneticilerinin, davacıya kin beslediklerini, önce uydurma (45) gün cezalarla onun çalışmasına geçici olarak engel olduklarını ve 2007 yılı Eylül ayından itibaren de şoförlerini tehdit ederek iş almasına engel olduklarını, davacının bu tarihten itibaren yeni almış olduğu 2005 model Mercedes marka aracını hiç çalıştıramadığını, davacının aracını 15.09.2011 tarihinde sattığını, davacının davalılar sebebi ile 47,5 ay çalışmadığını, çalışamamaktan dolayı maddi zararı olduğunu, bu zararının diğer çalışan araçların kaç para kazandığının tespiti yapılmak suretiyle bilirkişi marifeti ile tespit edilebileceğini, davalıların da kooperatifte araç çalıştıran kişiler olduğunu, 47,5 ay boyunca davalıların ne miktarda fatura kestiğinin vergi dairesinden sorularak davacının kazanç kaybının ortaya çıkarılması gerektiğini, davacının hissesini devir ederken aidat borcu olarak çıkarılan 34.551,32-TL’nin ödenerek hisse devri yapıldığını, bunun üzerine Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/481 Esas numarasında dava açıldığını ve bu dava sonucu verilen kararla 16.167.47-TL borcun ortadan kalktığını, bakiye kalan kısmın ise çalışan araçlardan alınan aidatlar ve faizler olduğunu, bunların da kooperatifçe iade edilmesini talep ettiklerini beyan ederek müvekkili tarafından 75.000.00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, maddi tazminat yönünden davacının zararının belirlenerek (belirsiz alacak davası) dava tarihinden itibaren faizi birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline çalışılmayan süre içerisinde ödemek zorunda kalınan 34.551,32-TL’nin davalı kooperatiften dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; açılmış bulunan davanın (1) yıllık zamanaşımına uğradığını, davacının ortaklık hakkını o günkü rayiç bedellerle devir etmesi mümkün iken 47.5 ay beklemesinin kusurunun davacıya ait olduğunu, davacı tarafın çalıştırılmadığı yönündeki iddiası gerçeği yansıtmadığını, Günlük Tenteli Araç Sıra Listelerinin mevcut olduğunu, davacının aracının bahsettiği dönemlerde, kooperatifin logoları sökülmek suretiyle başka işler yaptığı konusunda bir takım bilgiler bulunduğunu, davacı tarafın araç ihtiyacı olmasına rağmen kooperatife gelmeyerek iş almadığı ve bu konuda iş alması için kendisine çekilmiş ihtarnameler mevcut olduğunu beyan ederek davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … 1-Davacı tarafça davalılar …, …, … ve … aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının REDDİNE,
2-Davacının davalı SS 72 nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Koop. aleyhine açmış olduğu maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile;
-59.129,15-TL kâr mahrumiyeti tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
-Maddi tazminata ilişkin sair taleplerin REDDİNE,
3-Davalı SS 72 nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi aleyhine açılan manevi tazminat davasının REDDİNE … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme bölge adliye mahkemesinin kararına ve dosyaya sunduğumuz bilirkişi raporuna karşı itirazlarına rağmen ek rapor alınmasına karar vermeden mevcut rapor üzerinden karar vererek hukuka ve hakkaniyete aykırı davrandığını; bilirkişi tarafından yapılan kooperatif üyesi kişilerin kazanç hesaplamasının davacı tarafından kabulünün mümkün olmadığını; yerel mahkeme maddi tazminat davasını sadece kooperatife karşı kabul ettiğini, ceza dosyasında sanık olan gerçek kişilere karşı açılan davayı ret ettiğini; kararın bu yönü ile de hukuka aykırı olduğunu; yine yerel mahkeme gerekçeli kararında reddedilen maddi tazminat yönünden davalı kooperatif lehine ayrı (12.877,23 TL), diğer davalılar lehine ayrı (4.080,00 TL) vekalet ücretine hükmettiğini; maddi tazminatın reddedilen kısmı yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi hukuka aykırı olup kararın bu yönüyle de kaldırılması gerektiğini beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; kooperatif aleyhine verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğunu; ispatlanamamış bir vakıadan ötürü davalı kooperatifin sorumlu tutulması kanuna aykırılık teşkil ettiğini; davacı tarafın somutlaşmış herhangi bir zararı olmayıp, kooperatifin bundan sorumluluğu bulunmadığını; istinaf kararında açıkça rapor alınması ve rapora itirazların değerlendirilmesi yönünde bir sonuca varıldığını; buna rağmen tek ve soyut hesaplamalar çıkarımlar içeren rapor ile yetinilerek ve kooperatif tüzel kişiliği aleyhine rakamın yükseltilmesi suretiyle bir hükme varıldığı beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; dava ve cevaba cevap dilekçelerinde tüm taleplerin ve delillerin tek tek açıklandığını; 23/07/2012 tarihli cevaba cevap dilekçesindeki beyanlarında da ayrıntılı olarak görüleceği maddi zararın hangi hususta talep ettiklerinin açık olduğunu; davacı tarafça hükmedilen kar mahrumiyeti tazminatı zaten maddi tazminat talebinin bir gereği olduğunu beyan ile; davalı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/05/2021 Tarih – 2020/204 Esas – 2021/288 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; davalı kooperatifin üyesi olan davacının, çalışma hürriyetinin davalılar tarafından kısıtlanması nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat ile kooperatif üye aidatının istirdadı istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili ile davalı kooperatif vekili istinaf kanun yoluna başvurduğu,
Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin davanın kısmen kabulüne ilişkin 26/05/2021 Tarih – 2020/204 Esas – 2021/288 Karar sayılı kararının istinafı üzerine dairemizin 22/02/2022 tarih ve 2021/1875 Esas 2022/402 sayılı kararı ile kaldırılmasına ve yeniden hüküm verilmesine karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 06/07/2023 tarih ve 2022/2379 Esas 2023/2628 Karar sayılı ilamıyla dairemiz kararının davacı lehine hükmedilen üye aidatı yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
Eldeki uyuşmazlık; eski kooperatif üyesi olan davacının, çalışma hürriyetinin engellendiğinden bahisle açtığı, maddi (kazanç kaybı) ve manevi tazminat ve üye aidatlarının istirdadı davasıdır.
Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti Anayasa’nın 48. maddesinde; “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir” şeklinde ve Çalışma Hakkı ve Ödevi Anayasa’nın 49. maddesinde; “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.” şeklinde anayasal güvence altına alınmıştır. Anayasa ile güvence altına alınan bu hakkın, korunmasına yönelik olarak 5237 sayılı TCK.’nun 117. maddesinde, bu hakkı ihlal edenlerin cezai müeyyideye tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Şüphesiz, çalışma hürriyeti sınırlanan kişinin, bu hakkını sınırlayan kişilerin cezalandırılmasını isteme hakkı olduğu gibi, bu hakkının sınırlandırılmasından kaynaklı maddi ve manevi kayıplarının telafisini de isteme hakkı vardır.
6098 sayılı TBK’nın 74. maddesinde; “Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.” şeklindeki hükümle, hukuk hakimi maddede sayılan yönlerden ceza hakiminin kararı ile bağlı değilse de, maddi vakıanın tespiti bakımından kesinleşmiş ceza mahkemesi kararları ile bağlıdır.
Eldeki uyuşmazlık, kooperatif üyesi ile kooperatif arasında olduğundan, kooperatifin üyelerine karşı eşit davranma borcuna da değinmek gerekmektedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde “Ortaklar bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler.” denmek sureti ile ortaklar arasındaki eşitlik ilkesi kanuni güvenceye alınmıştır.
Bu açıklamalardan sonra eldeki uyuşmazlık incelendiğinde;
1-Kazanç Kaybı alacağına yönelik istinaf isteminin incelemesinde;
Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında eldeki dava değerlendirildiğinde; davacının, davalı kooperatif ile davalı kooperatif yönetim kurulu üyeleri ile diğer davalıların, kendisinin çalışma hürriyetini engellediğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı görülmektedir. Davacının ileri sürdüğü bu durum hem çalışma hürriyetinin ihlali hem de, kooperatifin, üyelerine eşit davranma borcuna aykırı davrandığının ileri sürülmesi anlamındadır.
Dosyadaki delillere göre; davalı …’ün kooperatif yönetim kurulu başkanı, davalı …’nin kooperatif yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğu ve (Kapanan) Kocaeli 1. SCM’nin 2009/930 E. 2011/831 K. sayılı kararı ile davacının çalışma hürriyetini engellemekten mahkum oldukları ve kararın Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 01/12/2014 tarih 2013/35382 E. 2014/34527 K. sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği sabittir. Davalı kooperatif yönetici … ile … davacının çalışma hürriyetini engellemekten mahkum olduğuna göre, 1163 sayılı Kanun’un 23. maddesindeki eşitlik ilkesinin ihlal edildiği görülmektedir. Kooperatifi, yönetim kurulu temsil ettiğinden, ceza mahkemesinin kesinleşmiş bu kararı ve 6098 sayılı TBK’nın 74. ve 1163 sayılı Kanun’un 23. maddesi gereğince kooperatifin de, davacının çalışma hürriyetinin ihlalinden doğan zararlardan, sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, davacının adının günlük tenteli araç listesinde olması, anılan ceza hükmü ile dinlenen bir kısım davacı tanıkları beyanları dikkate alındığında, davacının çalışma hürriyetinin engellenmediği sonucuna varılamamaktadır.
İlk derece mahkemesinin 27/02/2019 tarih, 2014/427 Esas ve 2019/122 Karar sayılı kararının, Dairemizin 11/03/2020 tarih, 2019/1519 E., 2020/424 K. sayılı kararı ile eksik incelemeye dayalı karar verilmesi nedeni ile kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kaldırma kararı sonrası alınan 11/01/2021 tarihli raporda; kooperatifte davacı ile aynı nitelikte araç sahibi üyelerin kazançları esas alınarak yapılan hesaplamada davacının net 59.129,15 TL kazanç kaybının olduğu belirlenmiştir. Kooperatifin iş potansiyeli ile dosyadaki delillere göre belirlenen bu bedelin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Ne var ki bu kazanç kaybının davacının kooperatifte çalışmaya devam etseydi elde edeceği net kazanç kaybını içerdiği ancak kooperatifte çalışmadığı dönemde dışarıdan aldığı işlerden elde edeceği kazancın bu miktardan düşülmediği görülmektir. Yargıtay 23. H.D. 25/04/2012 tarih, 2011/3824 E., 2012/3102 K. Sayılı kararında; “…tazminat hesabında davacının aracını tazminat istenen süre içinde hiç çalıştırılmadığı varsayımına göre hesaplama yapılmıştır. Oysa, dava konusu edilen dönemde davacı, aracını çalıştırmış olsaydı elde edeceği net kazancı talep hakkını haiz olup, ticari bir araç olan dava konusu aracın bu dönem içinde kooperatifçe çalıştırılmadığı halde, davacının, aracını başka işte çalıştırarak gelir elde etmemesi hayatın olağan akışına uygun değildir. Bu nedenle, aracın tazminat istenen dönem içinde başka bir işte çalıştırılarak elde edebileceği gelir hesaplanarak, davacı ile aynı durumda olan bir ortağın ortalama kazancının belirlenmesi, belirlenen miktardan masraf ve amortisman giderlerinin düşülmesi gerekir.” şeklinde açıklanan ilkeler ile 6098 sayılı TBK’nın 50. ve 51. maddesi uyarıca, davacının kooperatifte çalışmadığı dönemde aldığı işler nedeniyle bilirkişi tarafından belirlenen tazminattan taktiren %30 indirim yapılması gerektiği, bu durumda davacının isteyebileceği tazminat miktarının 41.390,40 TL olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.
Diğer yönden kazanç kaybına ilişkin istemin, davacı ile davalı kooperatif arasındaki üyelik ilişkisinden kaynaklanması nedeni ile davalı gerçek kişilerin bu tazminattan sorumlu olmadıkları anlaşıldığından bu davalılar yönünden davanın reddedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığı anlaşılmıştır.
2-Manevi tazminat istemine ilişkin istinaf isteminin incelenmesinde;
Kocaeli (Kapanan) 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 06/10/2011 tarih, 2009/130 E., 2011/831 K. Sayılı kararının incelenmesinde, katılanların …, … ve …, sanıkların …, … ve …, suçun çalışma hürriyetinin engellenmesi olduğu, sanıklar hakkında katılanların çalışma hürriyetinin engellenmesi nedeniyle TCK’nın 117/1 ve 119/1c maddeleri uyarınca mahkumiyetlerine karar verildiği, kararın Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2013/35382 E., 2014/34537 K. Sayılı kararı ile onandığı ve 01/12/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dava konusu dönemde, davalı …’ün kooperatif yönetim kurulu başkanı, davalı …’nin kooperatif yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğu, diğer davalıların …’ün kardeşi oldukları anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK’nın 74. maddesinde; “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz” hükmü yer almaktadır.

Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hâkiminin yukarıda açıklanan bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.1.975 tarihli, 1971/T-406 E. ve 1975/1 K; 23.1.1985 tarihli, 1983/10-372 E. ve 1985/21 K.; 27.04.2011 tarihli, 2011/17-50 E. ve 2011/231 K.; 03.04.2013 tarihli, 2012/19-873 E.,2013/433 K. sayılı kararları).
Bu açıklamalara göre, hukuk hakiminin fiilin hukuka aykırılığının tespiti yönünden ceza mahkemesi kararı ile bağlı olduğu anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK’nun 114. maddesine göre; “Borçlu, genel olarak her türlü kusurdan sorumludur. Borçlunun sorumluluğunun kapsamı, işin özel niteliğine göre belirlenir. İş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa, sorumluluk daha hafif olarak değerlendirilir.
Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanır.”
6098 sayılı TBK’nın 58-(1) maddesine göre; “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.”
Manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil ve fakat kişilik haklarına yapılan tecavüz nedeniyle duyduğu cismani ve manevi acı, ızdırap elem ve böylece yaşama zevkinde meydana gelecek azalmayı ifade eder.
Hâkimin, özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7-(7) sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, … tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır (HGK. 23/06/2004, 13/291-370).
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında; manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken … sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK’nın 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Eldeki uyuşmazlık açıklanan bu ilkeler kapsamında değerlendirildiğinde; davacının Anayasada güvence altına alınan çalışma hakkının, davalı kooperatifin yönetim kurulu başkanı davalı … ve yönetim kurulu başkan yardımcısı davalı … ile davalı … tarafından engellendiği, davalının kooperatife üye olarak daha iyi şartlarda daha iyi gelir elde etmeyi amaçladığı, ancak çalışma hakkının engellenmesi nedeni ile kooperatife üye olma amacının sonuçlarına ulaşamadığı, genel olarak sosyal ve ekonomik durumunun zayıfladığı, kişiliğinin güvencesi ve gelişmesi için ekonomik durumunun doğrudan etkili olması nedeniyle ekonomik durumun kişinin kişilik hakları içerisinde değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle 6098 sayılı TBK’nın 114-(2) maddesi yollaması ile aynı Kanun’un 58. maddeleri uyarınca davacının manevi zararlarının giderilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davalılardan …, … ile …’nin davacının manevi zararına neden olan eylemleri gerçekleştirmeleri nedeni ile, bu davalıların aynı zamanda davalı kooperatifin yönetim kurulunu temsil etmeleri ve yönetim kurulu olarak aldıkları kararların çalışma hürriyetini engelleme suçunun eylemleri içerisinde yer alması nedeni ile davalı kooperatifin manevi zarardan sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Yine tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çalışma hürriyetinin engellendiği süre, davacının kooperatife üye olmasındaki amacın gerçekleşmemesi hususları dikkate alındığında davacı yararına 25.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
İlk derece mahkemesince manevi tazminat davasının davalılar, kooperatif, …, … ve … yönünden kısmen kabulü gerekirken tüm davalılar yönünden reddi doğru olmadığından kararın kaldırılması gerekmiştir.

3-Üye aidatı iadesi talebine yönelik incelenmede;
Davacının kooperatif üyesi olduğu dönem için, 1163 sayılı Kanun’un 23. maddesi uyarınca vecibeler yönünden de ortaklar arasında eşitlik ilkesinin geçerli olduğundan, davacının hem aidatları geri istemesi hem de kooperatif üyesi olarak uğradığı zararları talep etmesinin mümkün değildir.
Davacının kazanç kaybı tazminatı istediği dönem için yükümlülüklere de katlanması gerektiğinden aidat ödeme borcunun olduğu, bu dönem için 34.551,32 TL adiat ödendiği anlaşılmaktadır. Ancak Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2010 tarih, 2009/481 E. 2010/382 K. Sayılı dosyasında; üyelikten ayrılan üyelere 50.000,00 TL ödenmesi, bunun için üyelerden aylık 960,00 TL kesinti alınmasına ilişkin 12/09/2009 tarihli genel kurulun 4. maddesinin iptaline karar verildiği, kararın Yargıtay 23. HD.’nin 02/02/2012 tarih, 2011/3140 E., 2012/684 K. Sayılı kararı ile onandığı, kooperatife ödenen 34.551,32 TL’nin 16.176,47 TL’sinin iptal edilen bu madde uyarınca alındığı ancak, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 06/07/2023 tarih ve 2022/2379 Esas 2023/2628 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, bu bedelin davacı tarafından değil davacının üyeliğini devralan dava dışı … tarafından ödenmesi nedeni ile davacının bu bedeli talep edemeyeceği anlaşılmakla bu istem yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
4-
Yukarıda açıklanan nedenlerle yeniden hüküm verilmesi gerekmiş, ayrıca kazanç kaybı tazminatı ile manevi tazminat istemleri yönünden red sebebi ayrı olan davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiştir. Diğer yandan, reddedilen kazanç kaybı tazminatı ile aidat alacağı talebi nedeniyle davalı kooperatif lehine vekalet ücretine hükmedilirken, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/3. maddesi uyarınca hesaplama yapılmıştır.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)İlk derece mahkemesi kararının Dairemizin 22/02/2022 tarih ve 2021/1875 Esas 2022/402 sayılı sayılı kararı kaldırılması, Dairemiz kararınında Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 06/07/2023 tarih 2022/2379 esas 2023/2628 karar sayılı kararı ile bozulması nedeniyle YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
a-Manevi tazminat davasının davalı … yönünden reddine,
Manevi tazminat davasının diğer davalılar yönünden Kısmen Kabulüne,
25.000,00 TL manevi tazminatın, davalılar …, …, … ve SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi’nden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine,
b-Davalı SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi aleyhine açılan kazanç kaybına ilişkin maddi tazminat talebi ile aidat bedelinin istirdadı talebinin KISMEN KABULÜ ile;
41.390,40-TL kazanç kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsili ile davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin maddi tazminat ve aidat bedeli taleplerinin reddine,
c-…, …, … ve …’e karşı açılan kazanç kaybına ilişkin maddi tazminat davasının reddine,
ç-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 4.535,13-TL harçtan, peşin alınan 4.219,35-TL harcın mahsubu ile bakiye 315,78-TL harcın davalılar …, …, … ve SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi’nden müşterek ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
d-Davacı tarafından yapılan toplam 10.545,91-TL yargılama giderinden, davanın kabul-ret oranına göre (%33,33 kabul) 3.515,30-TL yargılama giderinin davalı SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifinden alınarak davacıya verilmesine,
e-Davalı … ile davalı kooperatif tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
f-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kazanç kaybı ile aidat bedeli miktarları yönünden A.A.Ü.T.’nin 13. maddesi uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifinden alınarak davacıya verilmesine,
g-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat yönünden A.A.Ü.T.’nin 10. maddesi uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalılar …, …,… ve SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi’nden müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
h-Davalı SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi kendini vekil ile temsil ettirdiğinden red olunan kazanç kaybı tazminatı ve aidat bedeli miktarları yönünden A.A.Ü.T.’nin 13. maddesi uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatife verilmesine,
ı-Davalılar …, …, … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden kazanç kaybı tazminatı yönünden A.A.Ü.T.’nin 13/3. maddesi uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalılar …, …, … ve …’e verilmesine,
i-Davalılar …, …, … ve SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden A.A.Ü.T.’nin 10. maddesi uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalılar …,…,… ve SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifine verilmesine,
j-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiklerinden reddolunan manevi tazminat miktarı yönünden A.A.Ü.T.’nin 10. maddesi uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
k-Kullanılmayan gider avansının karar keşinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
2-)İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a-İstinaf Kanun Yoluna Başvuru harçlarının hazineye irad kaydına,
b-İstinaf Karar Harçlarının talepleri halinde ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
c-Davacı tarafından yapılan 162,10-TL İstinaf Kanun yolu masrafı ile 22,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 184,10 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
ç-Davalı tarafından yapılan 162,10-TL İstinaf Kanun yolu masrafı ile 94,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 256,60 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
d-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
e-Davalılar istinaf duruşmasında kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca belirlenen 5.500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
f-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nın 362-(1)-c) maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/09/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*