Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/1406 – 2023/1801
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1406
KARAR NO : 2023/1801
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : …(…)
ÜYE : …(…)
KATİP : …(…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2022 Tarihli İhtiyati Tedbire İtirazın Reddi Kararı
NUMARASI : 2019/555 Esas
İHTİYATİ TEDBİR
TALEP EDEN/DAVACI : … (T.C. NO:…) – …
VEKİLİ : Av. … – …
İHTİYATİ TEDBİRE
İTİRAZ EDEN/DAVALI : KOZA ZİRAAT SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLLERİ : Av. …- …
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
TALEP : İhtiyati Tedbir
DAVA TARİHİ : 28/11/2019
KARAR TARİHİ : 08/11/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 10/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı şirketin azınlık ortağı olduğunu, şirketin uzun süredir faaliyetlerini fiili olarak sonlandırdığını ve şirketin işlevinin sona erdiğini, şirketin ana gayesine uygun faaliyet gösterme durumundan uzaklaştığını ve dava tarihi itibariyle tasfiye sürecine girmesi gerekirken ortakların bir araya gelememesi sebebi ile tasfiye sürecinin başlamadığını, mevcut durumda şirket yetkilerini ele geçiren hakim ortakların şirketin gayrimenkulleri üzerinden haksız kazanç elde etmek üzere şirketin borcu veya başkaca bir sermayeye ihtiyacı olmadığı halde şirket gayrimenkullerini satarak ve parasına da şirket hesabından ayrı şahıslarını veya yakınlarının hesaplarına göndererek diğer ortakların zararına işlem yaptıklarını, uzun süre genel kurul toplantısı yapılmadığını, şirket ortakları arasında güvensizlik hat safhaya çıktığını, özellikle hakim ortak tarafından şirketi ele geçirme ve şirket gayrimenkullerinin satılarak şirketin içinin boşaltılması için her türlü hukuka aykırı yola müracat edildiğini, hakim ortak …’nin şirket yetkisi elinde olmadığı bir zamanda yetkisinin bulunduğu dönem tarihinde keşide edilmiş gibi yine kendisinin yetkili olduğu Mavi Gün Şirketine davalı şirketi borçlandırarak haksız kazanç elde etmek istediğini, mevcut durumda şirketin kasası boş ve şirketin uzun süredir faal olmadığı için, uydurma ve mavuzaaalı senede karşı menfi tespit davası dahi açılamadığını, …’nin, Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/403 esas sayılı dosyası ile genel kurulu toplamak için yetki alıp 06.10.2019 tarihinde usulsüz olağanüstü genel kurul toplantısı yaparak kendisini yönetim kuruluna üye olarak seçtirdiğini ve şirketin tek yetkilisi olarak karar aldığını, …’nin daha önce yapılan genel kurulun iptali için Kocaeli 1. ATM’nin 2018/108 E sayılı dosyası ile dava açıp şirket gayrimenkulleri üzerine tedbir koydurarak şirketin zararına işlem yapılmasını engellemek istediğini, ancak … açtığı davalardaki iddialarını unutarak, kendisi şirketin tek yetkilisi olunca ilk iş olarak şirketin değerli bir gayrimenkulünü sattığını ve diğer gayrimenkuller üzerindeki tedbirlerini teker teker kaldırarak şirket arsalarını satmak için girişimde bulunduğunu, bu hali ile şirketin içini boşaltmak ve azınlık hisseleri bulunan ortakları mağdur etmek istediğini beyan ederek davalı şirketin tasfiyesi ile tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini, ayrıca davalı şirkete ait gayrimenkullerin üçüncü kişilere satış ve devrinin engellenmesi amacıyla tedbir kararı verilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; şirketin tasfiyesini gerektiren genel kurul kararı olmadığı gibi Ticaret Kanununda belirtilen hiçbir yasal sebep de ortada mevcut olmadığından bu saçma sapan iddialarla yargının meşgul edilmemesi ve davanın ilk celsede reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince 16/12/2019 tarihli ara karar ile; ” … davacının ihtiyati tedbir talebinin KABULÜ ile, Davalı şirket adına kayıtlı taşınmazların üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ilgili tapu müdürlüklerine yazı yazılmasına … ” karar verilmiştir.
Davalı vekili 15/12/2022 tarihli dilekçesi ile; tedbir kararı ile davalının mağdur edildiğini, yapılan uygulama Türkiye’deki bütün anonim şirketlere yapılsa, ülkede çalışacak anonim şirket bulmak mümkün olmadığını, azınlık hisselerinin yararının korunması anonim şirketlerin bütünü ve kilitlenmesi ile açıklanamayacağını ve kabul edilemeyeceğini, hangi gerekçe ile davalının tüm mal varlığı üzerinde ihtiyati tedbir uygulandığının yasal açıklaması ve dayanağının olmadığını, en fazla %16 hissesi olan bir ortağın tarafında durmak yerine, mal varlığının en fazla %16’sı üzerinde ihtiyati tedbir uygulayarak diğerlerinin üzerindeki ihtiyati tedbir kararının gecikmeden kaldırılmasının yasal ve hukuki zorunluluk olduğunu beyan ederek dosyadaki belgelere göre davalıya ait parsellerin birbirine komşu ve yakın değerde olması nedeniyle, davacı tarafça yatırılacak teminat karşılığı sadece 1 parselin üzerinde tedbir kararının bırakılmasına, teminat verilmemesi halinde ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince 16/12/2022 tarihli ara karar ile; ” … Davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazının REDDİNE … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Şirket teminat mektubu elde edemezse, varlıklarını değerlendiremezse, faaliyette bulunamazsa asıl o zaman “imkânsızlık” haline düşeceğini; sayın mahkeme, yasaları yok sayarak, adeta davacı ile aynı tarafta durup bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerini de ihlal ederek bu karara yapılan itirazlarımızı hukuki gerekçeden yoksun olarak reddettiğini beyan ile; yerel mahkeme ara kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı tarafça, istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/555 Esas sayılı 16/12/2022 Tarihli İhtiyati Tedbire İtirazın Reddi Kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; anonim şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Talep; ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Karar başlığında; davacının T.C. Kimlik numarasının yazılmaması İİK’nın 260. ve kıyasen uygulanması gereken HMK’nın 391-(2) maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Dosyanın incelemesinde;
Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davalı şirketin fesih ve tasfiyesi ile davalı şirkete ait taşınmazların 3. kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir talep ettiği; mahkemenin 16/12/2019 tarihli ara kararı ile davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ve davalı şirkete ait taşınmazların 3. kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararına hükmedildiği; davalı vekili tarafından yasal süresinde ihtiyati tedbir kararına yapılan itiraz üzerine mahkemenin 03/02/2020 tarihli ara kararı ile itirazın reddine karar verildiği, kararın istinafı üzerine dairemizin 08/07/2020 tarih 2020/815 Esas 2020/770 karar sayılı kararı ile, ihtiyati tedbir için yaklaşık ispat ölçüsünde delillerin dosyada mevcut olduğu anlaşılmakla; itirazın reddi ara kararında usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf istemlerinin reddine karar verildiği, yargılama devam ederken davalı vekilinin 15/12/2022 tarihli dilekçesiyle, durum ve koşullar değiştiği gerekçesiyle tedbirin değiştirilmesine ve sadece bir parsel üzerine tedbir konulması, diğer taşınmaz üzerindeki tedbirlerin kaldırılmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesince 16/12/2022 tarihli ara karar ile durum ve koşullarda değişiklik olmadığı gerekçesiyle tedbirin değiştirilmesi talebinin reddine karar verildiği, karara karşı ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 396. maddesinde “MADDE 396 – (1) Durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir.
(2) İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır.” hükmü bulunmaktadır.
Bu hükmün yollama yaptığı 6100 sayılı HMK’nın 394. Maddesinde ihtiyati tedbir kararına karşı itiraz “MADDE 394 – (1) Karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebilir. Aksine karar verilmedikçe, itiraz icrayı durdurmaz.
(2) İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir. Esas hakkında dava açıldıktan sonra, itiraz hakkında, bu davaya bakan mahkemece karar verilir.
(3) İhtiyati tedbir kararının uygulanması sebebiyle menfaati açıkça ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati tedbiri öğrenmelerinden itibaren bir hafta içinde ihtiyati tedbirin şartlarına ve teminata itiraz edebilirler.
(4) İtiraz dilekçeyle yapılır. İtiraz eden, itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazının dayanağı olan tüm delilleri dilekçesine eklemek zorundadır. Mahkeme, ilgilileri dinlemek üzere davet eder; gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme, tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir.
(5) İtiraz hakkında verilen karara karşı, kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. Kanun yoluna başvurulmuş olması, tedbirin uygulanmasını durdurmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde ilk derece mahkemesince durum ve koşullar değiştiğinde ihtiyati tedbirin değiştirilebileceği veya kaldırılabileceği, buna ilişkin karara karşı HMK’nın 394-(5) maddesine atıf yapılmaması nedeniyle kanun yoluna başvurulamayacak olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararı karar kesin olduğundan istinaf isteminin usulden reddi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbire itiraz eden davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 341., 396. ve 346-(1) maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Bakiye 189,15 TL harcın istinaf edenden alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafın istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-Dosyanın mahkemesine iadesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/11/2023
…
Başkan …
¸e-imzalıdır.
…
Üye …
¸e-imzalıdır.
…
Üye …
¸e-imzalıdır.
…
Katip …
¸e-imzalıdır.
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*