Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2023/133 E. 2023/461 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2023/133
KARAR NO :2023/461

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :22/11/2022 tarihli ara karar
NUMARASI :2022/540 Esas (derdest dosya)
DAVACI :AYHANLAR HOLDİNG ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI : … (T.C.No: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA TÜRÜ :Hisse Devrinin İptali
DAVA TARİHİ :31/10/2022
TALEP :İhtiyati Tedbir
TALEP TARİHİ :31/10/2022
KARAR TARİHİ :21/03/2023
KR. YAZIM TARİHİ :21/03/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin 05/03/2015 tarihli hisse devir sözleşmesi ile 13.235.771 hisse adedinin davalıya devredildiğini, davalı tarafından ödenmesi gereken hisse bedellerinin davacı şirkete hiçbir zaman ödenmediğini ve davacı şirketi mağdur ettiğini, nama yazılı pay senetlerin devri için bir temlik beyanı veya senedin arkasında tam bir cironun yapılması, ayrıca senet üzerindeki zilyetliğin devir ve tesliminin gerektiğini, bu koşulların yerine getirilmemesi halinde yapılan devir işleminin geçersiz sayılacağını, hamile yazılı payların zilyetliğinde devri ile hüküm ifade ettiğini, anonim şirketlerin nama veya hamiline hisse senedi ihraç etmedikleri durumlarda imzaları noter tarafından tasdik edilmiş devir sözleşmesi ile yapılan devre muvafakat edildiğini gösteren yönetim kurulu kararının noter tasdikli örneğinin ticaret sicil memurluklarına verilmesi ve bu işlemin pay defterine de işlenmesi ile pay devri gerçekleşmiş olduğunu, somut olayda böyle bir durumun söz konusu olmadığını, ödenmesi gerekli hisse devri bedeli ödenmediğinden hisse devri geçersiz olduğu ve hisse devri sıhhat şartlarına da uyulmadığını, davacının mevcut zararı ile ileride telafisi imkansız başkaca zararlara uğrama ihtimalinin kuvvetli olduğu da göz önüne bulundurularak herhangi bir hak kaybına uğramamak adına davacı şirket hisselerinin üçüncü şahıslara devrinin engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, 05/03/2015 tarihli hisse devir sözleşmesi uyarınca davalıya devredilen 13.235.771,00-TL değerindeki 13.235.771 hisse devrinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ödenmesi gerekli hisse devri bedeli ödenmediğinden hisse devri geçersiz olup hisse devri sıhhat şartlarına da uyulmadığını, davacının mevcut zararı ile ileride telafisi imkansız başkaca zararlara uğrama ihtimalinin kuvvetli olduğu da göz önünde bulundurularak; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yaklaşık ispatın oluştuğuna kanaat getirmeye yarayacak hiç bir delil, belge ya da bilgi sunulamadığını, hisse devir sözleşmesinin davacı tarafından dosyaya sunulmadığını, davacı tarafından dosyaya sunulan 05.03.2015 tarihli pay defteri suretinin davalının şirket hisselerini devraldığı işleme ilişkin olmayıp, davacı tarafından şirket hisselerinin ilk satın alındığı işleme ilişkin olduğunu, davacının dava konusu hisselerin hali hazırda davalıya ait olmadığını bilmesine rağmen, sanki davalıya aitmiş gibi tedbir talebinde bulunduğunu belirterek; davalının haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/11/2022 tarih, 2022/540 Esas sayılı ara kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hisse devrinin iptali istemine ilişkindir.
Talep; ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince talebin reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı delillere göre; davacının ödenmesi gerekli hisse devri bedeli ödenmediğinden hisse devrinin geçersiz olduğunu, hisse devri sıhhat şartlarına da uyulmadığını belirterek eldeki davayı açtığı, bu kapsamda şirket hisselerinin üçüncü şahıslara devrinin engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın “ihtiyati tedbirin şartları”na ilişkin 389-(2) maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” düzenlemesi bulunmaktadır.
Aynı Kanunun 390-(3) maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmü bulunmaktadır.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu göz ardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK’da bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Somut olayda, incelenen dosya kapsamına göre; dava dosyasına sunulan kanıtlara, davacı tarafından ileri sürülen dava konusu olaylara ve iddialara, davalının cevaplarına göre, davacının bu aşamada talep ettiği ihtiyati tedbir yönünden haklılığını yasaya uygun şekilde ve yaklaşık olarak ispat edemediği, iddiaların doğruluğunun yargılama yapılmasını gerektirdiği, bu nedenle de ilk derece mahkemesince bu aşamada ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, mahkemece gerekçenin ve ulaşılan sonucun dosya kapsamı delillere uygun olduğu istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.

Karar başlığında; davalının T.C. Numarasının, davacı ile taraf vekillerinin adreslerinin yazılmaması HMK’nun 297. ve İİK’nın 260. ve kıyasen uygulanması gereken HMK’nın 391-(2) maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 99,20-TLharcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yolu için yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

21/03/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*