Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2023/1121 E. 2023/1067 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1121
KARAR NO : 2023/1067

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/09/2020
NUMARASI : 2018/348 Esas – 2020/300 Karar

DAVACI : … (T.C. NO:…) – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : S.S. BİLLUR KONUT YAPI KOOPERATİFİ – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVANIN KONUSU : Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 25/06/2018

KARAR TARİHİ : 22/06/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 13/07/2023

Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/09/2020 Tarih, 2018/348 Esas – 2020/300 Karar sayılı kararına yönelik yapılan istinaf incelemesi neticesinde; Dairemizin 24/09/2021 tarih ve 2020/1817 Esas – 2021/1501 karar sayılı kararı, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 26/01/2023 tarih ve 2022/51 Esas 2023/279 Karar sayılı kararı ile bozulması üzerine dosyanın yukarıda yer alan esasa kaydı sonrası yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; (16) üyesi bulunan davalı kooperatife ait …’de bulunan (24) daire arasında kura çekildiği ve 14 nolu dairenin davacıya çıktığını; 14 nolu daire arka cephe olduğundan davacıya 5 nolu daire verildiği ve davacının 2000-2008 yılları arasında bu dairede oturduğunu; 2008 yılında davacının taşınarak bu daireyi başkasına kiraya verdiğini; davalı kooperatif 2015 yılında proje değişikliği yapmayacağı gerekçesiyle 5 nolu daire yerine kurada çıkan 14 nolu dairenin davacıya verileceği yönünde karar verildiğini; tarafların kaba inşaat halinde bulunan 14 nolu daireyi kooperatif yerine davacının yapması ve bunun karşılığında yapım için harcanan 25.000,00 TL masrafın tamamı karşılanana kadar 5 nolu dairenin tüm yıllık kiralarının davacının alması konusunda anlaştıklarını; davacının bahsi geçen anlaşma uyarınca 14 nolu dairenin eksikliklerini toplam 29.341,43 TL masraf yaparak tamamladığını; davalı kooperatifin 25/05/2018 tarihli Genel Kurul Toplantısı’nda yer alan 5 nolu gündem maddesi ile sözleşmeye aykırı olarak 5 nolu dairenin (12) ay sonra yönetim kuruluna devredilmesine karar verildiğini; bu kararın yapılan sözleşmeye aykırı olduğu ve iptalinin gerektiğini beyan ile; davanın kabulü ile 25/05/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan hukuka ve taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı 5 nolu kararın iptaline, mümkün olmadığı takdirde davacının 14 nolu daire için yapmış olduğu masraflar için şimdilik 10.000,00 TL masrafların yapıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın her ne kadar terditli dava açmış ise de alacak talepli dava ticari bir dava olmadığından farklı görevli mahkemelerde açılması gereken davalar terditli olarak açılamayacağını; dava dilekçesinde hangi iddianın hangi delil ile ispat edileceğinin belirtilmesi zorunlu olmasına rağmen dava dilekçesinde bu hususların yer almadığını; davacının talebinin ticari bir nitelik arz etmeyen kooperatifler kanunundan da doğmayan bir talep olduğunu, bu nedenle alacak davası bakımından davanın görev yönünden reddine karar verilmesini gerektiğini; borcun kaynağı ile ilgili nitelendirme ne olursa olsun iddia edilen alacağın zamanaşımanı uğramış olduğundan zamanaşımı itirazında bulunduklarını; esasında yetkisiz oldukları bir konuda ruhsatsız daireden davacının 25.000,00 TL kira alması yönünde geçersiz bir sözleşme yaptıklarını; davacı tarafın imza koyduğu 14/09/2015 tarihli sözleşmede 25.000,00 TL olarak kabul ve ikrar ettiği masrafın iddiasını dava dilekçesinde 29.341,43 TL olarak iddia ettiğini; ancak bu tutarsızlığın ve iddiasının mesnetsiz olduğunun farkında olacak bu miktarın sadece 10.000,00 TL’sini talep ettiğini; davacının haksızlığını ve ayrıca kötü niyetini ortaya koymak bakımından önemli olduğunu belirterek; davanın alacak davası yönünden görevsiz mahkemede açılması nedeniyle terditli dava dilekçesinin reddine, dava dilekçesinin reddedilmemesi halinde davanın alacak talebi bakımında görev yönünden reddine, alacağı kabul anlamına gelmemekle birlikte mahkemenin aksi kanaatte olduğu takdirde takas definin dikkate alınmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … Davanın REDDİNE … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda dosyada yer alan bir miktar evraka rağmen bilirkişi diğer iki kişi ile davacının aynı durumda olduğunu belirlemediğini; bu yönden alınan bilirkişi raporunun eksik olduğunu; yerel mahkemenin karşıtlıkları değerlendirmeden karar verdiğini beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı tarafça, davacı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/09/2020 Tarih – 2018/348 Esas – 2020/300 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dairemizin 24/09/2021 tarih ve 2020/1817 Esas – 2021/1501 karar sayılı kararı, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 26/01/2023 tarih ve 2022/51 Esas 2023/279 Karar sayılı kararı ile bozulması üzerine duruşmalı yapılan yargılamada bozmaya uyulmuştur.
Dosyanın incelemesinde; davacının, davalı kooperatifin üyesi olduğu, yapılan kura işleminde davacıya 14 nolu bağımsız bölümün isabet ettiği ve davacıya tahsis edildiği, kooperatifin bilgisi dahilinde davacının fiilen 5 nolu bağımsız bölümde ikamet etmeye başladığı, davacıyla, kooperatif yönetim kurulu arasında imzalanın 14/09/2015 tarihli sözleşme ile davacıya ait 14 nolu bağımsız bölümün tadilat işlemlerinin tamamlanması için davacının 5 nolu bağımsız bölümünün kira gelirinin 25.000,00 TL’sinin alınmasına karar verildiği, 25/05/2018 tarihinde yapılan genel kurulun 5 nolu kararı ile, karar tarihinden 1 yıl sonra 5 nolu bağımsız bölümün kooperatife devrine karar verildiği, davacının genel kurulun bu kararının iptalini, olmadığı takdirde 14 nolu bağımsız bölümün tadilatı için harcanan 29.341,45 TL’nin tahsilini talep ettiği, davalının, davanın erken açıldığını, kooperatif yönetim kurulu ile davacı arasında yapılan sözleşmenin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ve davacının aslında 5 nolu bağımsız bölüme yapılan tadilat parasını istediğini belirterek davanın reddini istediği, mahkemece bilirkişiden alınan 07/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda; kooperatif yönetim kurulunun davacıyla yapmış olduğu sözleşmenin yapma yetkisinin olmadığının belirtildiği, mahkemece sözleşmenin kooperatifler kanunun 23. maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırı olması nedeniyle geçerli olmadığını belirterek davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kooperatif genel kurulu kararının iptali koşullarının oluşup oluşmadığı ve davacının tazminat talebinde bulunup bulunamayacağına ilişkindir.
1-Davacının 25/05/2018 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan 5 nolu karara yönelik istinaf isteminin incelenmesinde;
İlk derece mahkemesince; davacının iptalini istediği 25/05/2018 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan 5 nolu kararına ilişkin muhalefet şerhi bulunmadığı, bu nedenle davacının dava açma hakkının doğmadığı gerekçesiyle iptal isteminin reddine karar verildiği, ancak dosya içerisinde toplantıya katılanlara ilişkin hazirun cetvelinin bulunmadığı, dava dilekçesi ve istinaf dilekçesi anlatımından davalının toplantıdan haberdar olduğu ancak toplantıya katılmadığı, toplantıya katılmayan üyelerin çağrının usulüne uygun yapılmadığını yahut gündemin gereği gibi tebliğ edilmediği yahut da genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin katılmış olduklarını ileri sürmeleri halinde iptali isteminde bulunabilecekleri (1163 sayılı KK. M.53/1), davacının toplantıya eşini gönderdiği ancak eşinin toplantıya alınmadığına ilişkin iddiasını ilk kez istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü, bu iddiasının 6100 sayılı HMK’nın 357. maddesi uyarınca dinlenme olanağının olmadığı, bu açıklamalara göre toplantıya katılmayan davacının genel kurul kararının iptalini isteme hakkının bulunmaması nedeniyle genel kurul kararının iptali isteminin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine ancak kararım kamu düzeni gereğince kaldırılarak davanın düzeltişmiş bu gerekçe ile reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacının diğer istinaf isteminin incelenmesinde;
Davacı, 14 nolu bağımsız bölüme yaptığı masrafların tahsilini de talep etmiştir. Bu talebinin dayanağı ise kooperatif yönetim kurulu arasında imzalanın 14/09/2015 tarihli sözleşmedir. Bu sözleşmeye göre, 14 nolu bağımsız bölümün tadilatı için gerekli 25.000,00 TL’ye kadarki kısmı için 5 nolu bağımsız bölümün kira gelirini davacının alması kararlaştırılmıştır. Davacının, davalı kooperatife bir bağımsız bölüm için üye olduğu, kura çekiminde 14 nolu bağımsız bölümün davacıya isabet ettiği, davacının hukuken kaçak durumda bulunan 5 nolu bağımsız bölümü kullandığı ve anılan sözleşme ile 5 nolu bağımsız bölümün kira gelirinin davacıya verileceğinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Yine dosyadaki delillere göre üyelerin bağımsız bölümleri kaba inşaat halinde teslim aldıkları ve diğer inşaat giderlerine her bir üyenin kendisinin katlandığı anlaşılmıştır. Buna göre, davalı kooperatifin, üyelerine tahsis ettiği bağımsız bölümlerin tadilat masraflarını üstlenmediği, davacı ile kooperatif yönetim kurulu arasında yapılan 14/09/2015 tarihli sözleşmenin 1163 sayılı KK’nun 23. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olduğu ve bu nedenle batıl olduğu kanaatine varılmış olup davacının alacak talebinin de dayanağının olmadığı anlaşıldığından davacının bu yöndeki istinaf isteminin de esastan reddi gerekmiştir.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle esastan reddine, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle ve HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzeni gereğince kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus da bulunmadığından; dairemizce davanın esası hakkında HMK’nın 353-(1)-b)-2) madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacının ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-)Kamu düzeni nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/09/2020 tarih, 2018/348 Esas ve 2020/300 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a-Davanın Reddine,
b-Alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile kalan 144,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,

c-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
ç-Davacı tarafından yapılan masraflarının davacının üzerinde bırakılmasına,
d-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
3-)İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a-Bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
b-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
c-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
ç-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
d-Davalı istinaf duruşmasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca belirlenen 5.500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca temyizi kabil kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Dairemize veya Dairemize gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle Yargıtay’ın ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere TEMYİZ yasa yoluna başvurma hakkı bulunduğuna oy birliği ile karar verildi. 22/06/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*