Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/978 E. 2022/1613 K. 19.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/978
KARAR NO :2022/1613

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :06/01/2022
NUMARASI :2014/692 Esas – 2022/3 Karar

DAVACILAR :1- … (T.C. NO: …) –
:2- … (T.C. NO: …)

:3- … (T.C. NO: …) –
:4- … (T.C. NO: …) –
:5- … (T.C. NO: …) –
VEKİLİ :Av. … –
DAVALI :… –
VEKİLİ :Av. …

DAVA :Alacak
DAVA TARİHİ :15/09/2014

KARAR TARİHİ :19/09/2022
KR. YAZIM TARİHİ :26/09/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların murisi …’ın Halk Bankası Gölcük Şubesinden kullandığı 54 ay süreli kredi karşılığında kendisine hayat sigortası yapıldığını, …’ın 20/07/2013 tarihinde solunum yetmezliğinden vefat ettiğini, öldüğü tarihte çekilen kredinin 4. taksidinin ödenmiş olduğunu ve geriye 50 ay kaldığını, Halbank’ın primlerin murisin hesabına geri yatırıldığı ve bunları çekerek kullandığı ve murisin ıslak imzalı talebi olmadığı şeklinde davacılara bildirimde bulunduğunu, sigorta primi olmadığı gerekçesiyle vefat nedeniyle poliçe tutarı 30.000,00-TL’nin ödenmemesi üzerine dava açmak zorunda kaldıklarını beyanla murisin sigorta teminatı olan 30.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı ile davacılar murisi arasında lehdarı kanuni varisleri sigorta ettireni Türkiye Halk Bankası Gölcük Şubesi ve daimi müşteri borcu kadar Halkbank Gölcük Şubesi lan … numaralı poliçe ile 22.03.2013 başlangıç ve 22.03.2018 bitiş tarihli 5 yıl süreli ve vefat teminatı ilk yıl için 30.000,00-TL olan hayat sigortası yapıldığını, sigortalının vefat ettiğinin Halk Bank Gölcük Şubesi tarafından davalı şirkete bildirildiğini, ölüme sebep olan durumun mesane malign neoplazmı olarak tespit edildiğini, müteveffa sigortalının sigorta poliçesi tanzim edilmeden önce hastalığının teşhis edilerek tedavisine başlanıldığını, beyan yükümlülüğünün kasten ihlal edildiğinin tespit edildiğini, davacıların aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığını, banka şubesinin iş bu davanın açılmasına muvafakat vermesi gerektiğini, davacıların poliçe gereği bildirim yükümlülüğünü süresi içinde yerine getirmediğini, …’ın beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını, sigortalının 2 yıldır kanser hastalığını bildiği halde davalı sigorta şirketine bu durumu beyan etmeyerek poliçe tanzim edilmesini sağlamasının kusurdan da öte kötüniyet niteliğinde olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiş olduğunu, Banka’nın Gölcük Şubesi ile borçlu, muris … arasında imzalanan kredi sözleşmesine istinaden borçluya kredi kullandırıldığı, borçlu …’ın vefat etmesi üzerine davacı Gölcük 2. Noterliğinin 27.01.2014 tarih ve 1123 yevmiye nolu, ihtarnamesi keşide edildiğini, söz konusu ihtara rağmen borç ödenmediğini, davaya konu alacak ile ilgili olarak davalı bankanın herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Somut olayda da murisin kanser hastalığının devam ettiğinin bilmemekte olduğunu, bilmediği için de sağlıklı olduğunu beyan ederek sigorta poliçesini davalı şirket ile akdetmiş olduğunu, bidayet merci Adli Tıp Kurumu’ndan verilen bilirkişi raporlarına yaptıkları itirazların değerlendirilmediğini, ölüm müvekkillerinin murisi …’ın Halk Bankası Gölcük Şubesinden kullandığı 54 ay süreli kredi karşılığında kendisine hayat sigortası yapıldığını, …’ın 20/07/2013 tarihinde solunum yetmezliğinden vefat ettiğini, öldüğü tarihte çekilen kredinin 4. taksidinin ödenmiş olduğunu ve geriye 50 ay kaldığını, Halbank’ın primlerin murisin hesabına geri yatırıldığı ve bunları çekerek kullandığı ve murisin ıslak imzalı talebi olmadığı şeklinde davacılara bildirimde bulunduğunu, sigorta primi olmadığı gerekçesiyle vefat nedeniyle poliçe tutarı 30.000,00-TL’nin ödenmemesi üzerine dava açmak zorunda kaldıklarını beyanla murisin sigorta teminatı olan 30.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline,karar verilmesini, sebebinin bulunduğu raporların değerlendirilmemesi sebebiyle illiyet bağı tespitinin hukuki gerçekliğe aykırı yapıldığını, illiyet bağının sundukları delillerin de eklenerek hesaplanması yerine eksik inceleme bilirkişi raporunun oluşturulması ve bidayet mercinin bu rapor doğrultusunda yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalının dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğun belirterek; davacıların haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/01/2022 tarih, 2014/692 Esas – 2022/3 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Tüketici Kredisine yönelik Hayat Sigortası Poliçesinin iptal edilmesi nedeniyle sözleşmenin tarafı olan … mirasçısı tarafından açılan 30.000,00-TL kredi teminatının sigorta şirketince ödenmesi talepli davadır.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda;”….6102 sayılı TTK’nın 1435. maddesi (6762 sayılı TTK’nın 1290. maddesi) ile sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü, “sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır” denilmek suretiyle düzenlenmiş ve bu yükümlülüğün kapsamı belirlenmiştir.
Gerek TTK’nın 1435. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki beyan yükümlülüğüne uymamanın sonuçları ise, TTK’nın 1439. maddesinde “(1) Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440. maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez.” 1439/2. fıkrasında ise “rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder” şeklinde düzenlenmiştir.
Poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının, doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin ve sigortacının TTK’nın 1435 ve 1439. maddedeki hükümlerin uygulanabilmesi için de sigortalının gizlediği iddia olunan hastalık ile riziko (ölüm) arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Anılan bu tespit ve değerlendirmenin yapılması da, tıbbi ve teknik bilgiyi gerektiren bir iştir.
Tüm dosya kapsamı yasal düzenlemelerle birlikte değerlendirildiğinde; davacıların murisi ile Türkiye Halk Bankası A.Ş arasında kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı sigorta şirketi ile davacıların murisi arasında da krediye istinaden hayat sigortası sözleşmesi yapıldığı, murisin sigorta süresi içerisinde 20/07/2013 tarihinde vefat ettiği, murisin hayat sigortası sözleşme tarihi öncesinde Kocaeli Devlet Hastanesi’nin 13.12.2011 yatış- 15.12.2011 çıkış tarihli epikriz raporunda,” idrar renginde koyulaşma, sistoskopi için yatırıldığı, TUR MT sol yan duvarda 1.5 cm lik, solid, üreter orifisinin 1 cm lateralinde TM dokusu komplet olarak rezeke ve koterize edildi” kayıtlı olduğu, Dr Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 10.4.2012 tarihli hasta kabul kağıdında,” mesane tümörü tanısının konulduğu, Dr Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 29.6.2012 tarihli kaydında, “mesane malign neoplazmı” kayıtlı olduğu, müteveffa ile ile Halk Hayat ve Emeklilik AŞ arasında imzalanan 22.3.2013 başlangıç tarihli hayat sigortası poliçesinde, murisin beyan edilen sağlık bildirimindeki bugüne kadar önemli bir hastalık geçirdi mi?, ameliyat veya şua tedavisi oldu mu?, herhangi bir sakatlığı var mı?, kalp, kanser veya AİDS tedavisi gördü mü? sorularına ”hayır” cevabı verdiği, şimdi tamamen sıhhatte mi? sorusuna ”evet” cevabı verdiği, 27/10/2021 tarihli ATK raporunda müteveffaya 28.11.2011 tarihinde mesane kanseri tanısı konulduğu, bu nedenle takip ve tedavilerinin devam ettiği, farklı hastanelerde tedavi gördüğü, 7.7.2013 tarihinde karın ağrısı şikayeti Dr Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yatırıldığı, yapılan muayanesi ve tetkikleri sonrasında mesane kanserinin oluşturduğu kitlenin basısına bağlı kalın barsakta tıkanma oluşturduğu, 11.7.2013 tarihinde ameliyata alındığı, bridektomi +loop kolostomi yapıldığı, 19.7.2013 tarihinde Özel Delta Hospital Hastanesi’ne sevk edildiği, 20.7.2013 tarihinde hastanede öldüğü dikkate alındığında; kişinin ölümünün; mesane kanseri ve gelişen komplikasyonları sonucu meydana gelmiş olduğu, kişinin ölümüne neden olan mesane kanserinin 22.3.2013 başlangıç tarihli hayat sigortası sözleşmesi öncesinde tanısının konulmuş olduğu hususlarının mütalaa edildiği, sigorta sözleşmelerinin karşılıklı iyiniyet ve güven esasına dayalı olarak kurulan sözleşmeler olduğu; güven ve iyiniyet ilkesi ile yasal düzenlemeler (TTK’nın 1435 ve devamı md. – eski TTK.1290 md.) gereği, sigorta yaptıranın önemli tüm hususları poliçenin tanzimi sırasında sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğu; davacılar murisi sigortalının poliçe tanziminden önce ölüme sebep olan hastalığını sigortacıya bildirmediği, önemli bir hastalık geçirdi mi?, ameliyat veya şua tedavisi oldu mu?, herhangi bir sakatlığı var mı?, kalp, kanser veya AİDS tedavisi gördü mü? sorularına ”hayır” cevabı verdiği, şimdi tamamen sıhhatte mi? sorusuna ”evet” cevabı verdiği, halbuki murisin sigorta sözleşmesi imzalanmadan önce ameliyat geçirdiği, kanser tanısının konduğu ve birden fazla kez hastaneye giderek tedaviler uygulandığı, ancak bu hususlara ilişkin olarak kendisine sorulan sorulara hayır cevabını vererek murisin beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” şeklindeki gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı, davacı taraf istinaf yoluna başvurmuştur.
Somut olayda; davacıların murisinin kredi çekerken 22/03/2013 tarihinde sigorta şirketine yaptığı başvuru sırasında imzaladığı “Hayat Sigortası Soru Formu’ndaki; “bugüne kadar önemli bir hastalık geçirdi mi, ameliyat veya şua tedavisi oldu mu, kalp, kanser ve AIDS tedavisi gördü mü ?” şeklindeki sorulara “HAYIR”,”şimdi tamamen sıhhatte mi?” sorusuna “EVET” şeklinde cevap vermiş ise de, dosyaya sunulan 27.12.2021 tarihli ATK raporunda; “Adli dosyada kayıtlı bilgilerde kişiye 28.11.2011 tarihinde mesane kanseri tanısı konulduğu, bu nedenle takip ve tedavilerinin devam ettiği, farklı hastanelerde tedavi gördüğü, 7.7.2013 tarihinde karın ağrısı şikayeti Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yatırıldığı, yapılan muayanesi ve tetkikleri sonrasında mesane kanserinin oluşturduğu kitlenin basısına bağlı kalın bağırsakta tıkanma oluşturduğu, 11.7.2013 tarihinde ameliyata alındığı, bridektomi +loop kolostomi yapıldığı, 19.7.2013 tarihinde Özel Delta Hospital Hastanesi’ne sevk edildiği, 20.7.2013 tarihinde hastanede öldüğü dikkate alındığında; kişinin ölümünün; mesane kanseri ve gelişen komplikasyonları sonucu meydan gelmiş ve ölümüne neden olan mesane kanserinin 22.3.2013 başlangıç tarihli hayat sigortası sözleşmesi öncesinde tanısının konulmuş olduğunun oy birliği ile mütalaa edildiği, böylece beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği mahkeme kararının tüm delilleri topladığı değerlendirerek sonuca ulaştığı böylece başkaca eksik bir yön kalmadığı beyan yükümlülüğüne aykırı hareket eden davacıların murisinin bu hareketinden dolayı davacıların sigorta sözleşmesinden faydalanamayacakları anlaşılmıştır.
Açıklanan gerekçelere, benimsenen bilirkişi raporuna, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacıların ileriye sürdüğü istinaf sebeplerin yerinde olmadığı, kanaatine varılarak, başvurunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacıların İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptıkları masrafların, istinaf eden davacılar taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf edenler tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
19/09/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*