Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/936 E. 2023/810 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/936
KARAR NO : 2023/810

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2021

NUMARASI : 2020/477 Esas – 2021/1046 Karar

DAVACI : EMAY İNŞAAT TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : DESTEBAŞI GRUP İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA TÜRÜ : Alacak (Kayıt Kabulden Dönüşen)
DAVA TARİHİ : 27/08/2020

KARAR TARİHİ : 25/05/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 15/06/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı müflis ile davacı şirket arasında yürütülen ticari faaliyet sonucunda; davacı şirketin davalıdan 1.462.100,00 TL cari alacağı bulunduğunu, bu cari alacaklarına istinaden ödemelerin bir kısmının banka havalesi ile bir kısmının da senetle yapılmasının kararlaştırıldığını, söz konusu senetlerin de Kuveyttürk Samandıra Şubesi ve Fibabanka Marmara Şubesine tahsil için sunulmuş ise de ödeme alınamadığını, bu süreçte Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/179 E. sayılı dosyası ile görülen yargılama neticesinde 29.08.2019 tarihinde borçlu şirketin iflasına karar verildiğini, dolayısı ile alacaklarının tahsil edilemediğini, davalı müflisin iflası sebebiyle taraflarınca Gebze İcra Dairesinin 2019/20 İflas sayılı dosyasına alacaklarının kaydının talep edildiğini, ancak Gebze İcra Dairesi’nin 28.07.2020 tarihli yazısı ile “Alacağın dayanağı olarak beyan edilen bonoların ne asıllarının, ne de suretlerinin sunulmadığı görülmüş olup bonoların varlığı yalnızca beyana dayalı olduğundan, ticari kayıtlarda da alacağın görünmemesi ve şirket yetkilisinin de borcu kabul etmemesi nedenleriyle reddine” diyerek alacağın reddine karar verildiğini, söz konusu kararn taraflarına 13.08.2020 tarihinde (e-tebligat) tebliğ edildiğini, sözleşme ve cari hesap dökümlerinden de anlaşılacağı üzere davacı şirketin, davalıdan 1.462.100,00 TL alacaklı olup mahkemece ilgili senetlerin bankalardan celbi ile yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde davacı şirketin alacağının tartışmasız ve yargılamayı gerektirmeyen cinsten olduğunun ortaya çıkacağını, bu sebeple alacaklarının kabulü ile sıra cetveline dahil edilmesine karar verilmesini talep etme zarureti hasıl olduğunu beyanla; alacak kayıt taleplerinin kabulü ile alacaklarının iflas masasına kaydedilmesine, sıra cetvelinin buna göre düzeltilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesi incelendiğinde alacak talebinin dayanağı taraflar arasında akdedilmiş taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklandığını, müflis şirketin kendi üstüne düşen hazır betonun teminini süresinde eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davacının satış sözleşmesinde belirtilen taşınmazların bazılarının ödemesinin tamamının yapılmış olmasına rağmen süresinde teslimini yapmadığını, daha sonra taşınmazlar üzerinde davacının kullandığı kredilerden kaynaklı banka tarafından ipotek şerhi olduğunu öğrenen müflis şirket yetkililerinin taşınmazların ipotekten ari bir şekilde devirini talep etmişler ise de davacının devirden sonra ipotekleri kaldıracağını belirttiğini, davacı tarafından devirler gerçekleştirilmesine rağmen bugüne kadar taşınmazlar üzerindeki ipoteklerinin kaldırılmadığını, davacı dava konusu taşınmazları tesliminde geciktiği gibi bir de taşınmazlardan, 3. kişi lehine ipotek kaydı tahsis ederek ve basiretli tacir yükümlülüğüne aykırı davranarak, taşınmaz üstündeki ipoteği temizlemeksizin, taşınmazı borçla devrettiğini, bu sebeple müflis şirket ipoteğe ilişkin borçtan sorumlu hale geldiğini, davacının ipotek tutarı kadar haksız şekilde zenginleştiğini ve kazanç sağladığını, sözleşmede belirtilen satıcının temerrütü gereği ödenmesi gereken hak mahrumiyetlerinin de bugüne kadar ödenmediğini, müflis şirketin taşınmazlar üzerindeki ipoteğe ilişkin borç tutarı ve buna ilişkin faizin bedeli ile satıcının temerrütü gereği ödenmesi gereken hak mahrumiyet bedellinin davacının alacağının tespiti durumunda alacağından mahsup edilmesini talep ettiklerini, davacının diğer projelerine de hazır beton temin eden müflis şirket alacaklarının karşılığını tahsil edememiş olup davacıdan alacaklı olduğunu, bu durum tarafların ticari defterleri incelendiğinde ortaya çıkacağını beyanla davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … 1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, toplam 1.320.000,00.-TL alacağın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, hüküm altına alınan alacağın;
– 60.000,00.-TL’sine 25/08/2018 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/09/2018 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/10/2018 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/11/2018 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/12/2018 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/01/2019 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/02/2019 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/03/2019 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/04/2019 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/05/2019 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/06/2019 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/07/2019 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/08/2019 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/09/2019 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/10/2019 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/11/2019 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/12/2019 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/01/2020 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/02/2020 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/03/2020 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/04/2020 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– 60.000,00.-TL’sine 25/05/2020 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
– Fazlaya ilişkin istemin reddine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının ticari defterlerini inceleyen bilirkişi, davalı şirketin davacı şirkete 1.555.508,46 TL borcu bulunduğunu tespit ettiğini; davacı şirketin ticari defterlerini inceleyen bilirkişi ise davalı şirketin davacı şirkete 1.320.000,00 TL borcu bulunduğunu tespit ettiğini; sunulan bilirkişi raporlarında çelişki olmasına rağmen ilk derece mahkemesi bu çelişkiyi gidermeden hüküm tesis ettiğini beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından verilen kararda hükme esas alınan raporun neden hükme esas alındığı açıkça belli olduğunu; davacı yanın kendi defterleri incelemesi sonucunda alınan raporlara istinaden itiraz etmemesi durumu raporların içeriğinin de kabul edildiği anlamına geldiğini beyan ile; davacı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/12/2021 Tarih – 2020/477 Esas – 2021/1046 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; alacak istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davalının, davacıdan … ili … ilçesi … ada … parsel sayılı taşınmazda inşa edilen binalardan 453, 455, 469, 471 ve 494 nolu bağımsız bölümleri toplam 482.400,00 TL’ye satın aldığı, satış bedelinin bir kısmının davalının davacıya beton temin etmesi ve diğer cari işlemlerle ödendiği, bakiye 1.800.000,00 TL alacağın her biri 60.000,00 TL bedelli 30 adet bono karşılığında ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalının Gebze ATM’nin 29/08/2019 tarih 2019/179 esas 2019/732 karar sayılı kararı ile iflasına karar verilmesi üzerine davacının davalıdan 1.462.100,00 TL alacağının sıra cetveline kaydı için iflas idaresine kayıt kabul başvurusunda bulunduğu, kayıt kabul talebinin reddi üzerine eldeki kayıt kabul davasını açtığı, Dairemizin 03/02/2021 tarih 2020/1688 esas 2021/202 karar sayılı kararı ile iflas kararının kaldırılması ve kaldırma sonrasında Gebze ATM’nin 29/04/2021 tarih 2021/164 esas 2021/395 karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmesi ve ret kararının 28/05/2021 tarihinde kesinleşmesi üzerine davacının 18/06/2021 tarihli dilekçesiyle davaya alacak davası olarak devam edildiği, davalının taşınmazların ipotekli olarak devredilmesi nedeniyle davacıya borçlu olmadığını belirterek davanın reddini istediği, ilk derece mahkemesince bilirkişilerden 06/04/2021 havale tarihli ve 18/05/2021 havale tarihli bilirkişi raporları alındıktan sonra davanın 1.320.000,00 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklı olarak davacının bakiye alacağı olup olmadığı ve varsa miktarının ne kadar olduğu noktasındadır.
Taraflar arasındaki taşınmaz satış sözleşmesi kapsamında, taşınmazların toplam bedeli olan 4.282.400,00 TL’den 2.482.400,00 TL’lik kısımının, davalı alıcının taraflar arasındaki cari hesaptan kaynaklanan alcağının mahsubu ile ödendiği, kalan 1.800.000,00 TL’lik kısım için de davalı tarafından davacıya her biri 60.000,00 TL bedelli (30) adet sıralı bono verildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, kalan 1.800.000,00 TL’alacağından dava konusu ettiği 1.462.100,00 TL alacağının ödenmediğini ileri sürmektedir. Tarafların ticari defterlerinin incelenmesi sonrasında mahkemeye sunulan 18/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda; bonoya bağlanan bakiye alacaktan (8) adet bono karşılığı 480.000,00 TL’nin banka yoluyla tahsil edildiği, davalının bakiye borcunun 1.320.000,00-TL olduğunun belirlendiği, rapor ekinde davacı şirket tarafından düzenlenen senet detayları isimli belgede vadeleri 25/12/2017, 25/01/2018, 25/02/2018, 25/03/2018, 25/04/2018, 25/05/2018, 25/06/2018 ve 25/07/2018 tarihli 8 adet senedin ödendi olarak belirtildiği, bakiye 22 senedin ödenmediği ve kalan alacak tutarının 1.320.000,00-TL olarak gösterildiği belirlenmiştir. Bu haliyle bilirkişi raporunun davacı kayıtlarıyla uyumlu olduğu ve davacının bakiye alacağının ilk derece mahkemesince hüküm altına alınan alacak miktarı kadar olduğu anlaşılmakla davacının istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
Kabule göre de; davacının 18/06/2021 tarihli dilekçesiyle dava tarihinden itibaren faiz talep etmesine rağmen bonoların vade tarihlerinden itibaren faize hükmedilmesi suretiyle talepten fazlasına karar verilmesi doğru değilse de istinaf edenin sıfatı nedeniyle bu hususun eleştirilmesiyle yetinilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 99,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/05/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*