Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/929 E. 2023/643 K. 20.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/929
KARAR NO : 2023/643

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2021
NUMARASI : 2020/202 Esas – 2021/707 Karar

DAVACI/
TEMLİK ALAN :HAYAT VARLIK YÖNETİM A.Ş. – …
VEKİLLERİ : Av. … – Av. … – …
DAVALI :… (T.C.No: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVANIN KONUSU :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :25/02/2015

KARAR TARİHİ :20/04/2023
KR. YAZIM TARİHİ :17/05/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davadışı borçlu … ile müvekkili banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi nedeniyle adı geçen şahsa hesaplar açılarak krediler kullandırıldığını, ticari kredi kartı tahsis edildiğini, söz konusu genel kredi sözleşmesini davalının müşterek borçlu ve müşterek kefil olarak imzaladığını, davalının bankaya bu nedenle sorumlu olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, borçlulara tebliğ edildiğini, herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine Kocaeli 5. İcra Müdürlüğünün 2014/4445 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının yetkiye, borca itiraz ettiğini, bu kez davalı hakkında Gölcük İcra Müdürlüğünün 2014/449 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, borçlunun itiraz ederek takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmemiş olduğunu, icra dosyasına yapmış oldukları itirazlarında davacıya herhangi bir borcun bulunmadığını, müvekkilinin kefil olarak imzası bulunan kredi sözleşmesinin icra dosyasında bulunmadığından kredi sözleşmesine ilişkin itiraz haklarını saklı tuttuklarını, davacı bankanın kredi kullandırdığı …’e müvekkilinin kefil olduğunu ve asıl borçlu ile müştereken ve müteselsilen kefaletini gösterir müvekkilininin imzasını taşıyan genel kredi sözleşmesini tüm sayfalan ile birlikte dosyaya ibraz etmediğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmede kefalet için bir sürenin belirlenip belirlenmediği, müvekkilinin kefil olduğu iddia edilen kredi limiti sözleşmede belirtilmediğini, fotokopisi sunulan sözleşmenin okunamayan en son sayfasında genel kredi sözleşmesi limitinin artırılması başlıklı(ek 2/5) belgenin altında iki ayrı imza bulunduğu, her iki imzanın da müvekkiline ait olmadığını, dava konusu sözleşmede müvekkilinin sorumlu olduğu miktarın belirtilip belirtilmediğinin çok büyük önem taşıdığını, kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için kefalet limitinin açıkça belirlenmesi ve müvekkilin eli ürünü olmasının gerektiğini, asıl kredi borçlusunun ödeme gücünün bulunup bulunmadığının araştırılmasını, aleyhinde takip yapılıp yapılmadığı gibi hususların da tespitinin gerektiğini, dava konusu kredi sözleşmesinde asıl borçluya kullandırılan ilk kredinin miktarının belirlenmesinin davada esas konu olduğunu, genel kredi sözleşmesinin limitinin artırılması başlıklı(ek 2/5) belgenin altındaki imzaların kimlere ait olduğunu davacının kanıtlamak zorunda olduğunu, müvekkilinin bu belgede imzasının olmadığını ve limitin artırılması yönünde herhangi bir taahhüt belgesini imzalamadığını, müvekkilinin iddiasının genel kredi sözleşmesine değil asıl borçlunun kullandığı bireysel krediye kefil olduğunu ve bu kredinin de borçlu tarafından süresinde ödendiğini, bu nedenle davacı bankanın boş kredi sözleşmesine 50.000,00 YTL bedeli sonradan boş yerleri doldurmak suretiyle yazmasının müvekkilinin kefaletinin limitinin bu olduğunu kanıtlamadığını, bu nedenle kredi sözleşmesinin düzenlendiği 25.01.2007 tarihinde kredi borçlusu …’e verilen kredi limitinin (kredi limit artırımları yapılmadan önce) davacı bankadan müzekkere ile sorularak belirlenmesini, müvekkilinin varsa gerçek kefalet borcunu ortaya koyacağından önemli olduğunu, genel kredi sözleşmesinin son sayfasının imzalanmış olmasının, önceki sayfalara atıfta bulunulmadığı takdirde kefaletin geçerliliğini etkileyeceğini, müvekkilinin davacı bankanın kredi borçlusu …’e kullandırdığı bireysel kredi sözleşmesine kefil olduğunu ve kredi borçlusu bu kredi borcunu da süresinde ödeyerek kapattığını, müvekkilinin kefil sıfatı ile imza ettiği bireysel kredi sözleşmesinin sayfasının daha sonra limit artırımına giden ve ticari krediye dönüştürülen yeni kredi sözleşmesinin arkasına eklendiği düşüncesinde olduklarını, bu nedenle müvekkilin kefaletini içerir sözleşmenin aslının davacı banka tarafından dosyaya sunulmasını talep ettiklerini, ayrıca 2007 yılında müvekkilinin oturduğu mahallede küçük bir market işleten kredi borçlusuna 50.000,00 YTL krediyi teminatsız kullandıran banka sorumlularının basiretsizliğini gösterdiğini, kefil olduğu iddia edilen müvekkilinin tersane komutanlığında işçi olarak çalışan, maaşından başka herhangi bir geliri olmayan bir kişi olduğunu, bu nedenlerle haksız davanın reddi ile davacının % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… davanın kısmen kabulü ile davalının Gölcük İcra Dairesi 2014/449 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin 5.309,11 TL asıl alacak ve 13.194,78 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.503,89-TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 56,52 oranında temerrüt faizi işletilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Asıl alacak miktarı olan 5.309,11 TL üzerinden hesaplanacak % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 07.04.2017 tanzim tarihli bilirkişi raporunun 2 numaralı bendinde %79,02 faiz oranı dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekmekteyken bilirkişinin hatalı, eksik hesaplama ile sunduğu rapora rağmen bilirkişi raporları arasında faiz oranlarında bir farklılık bulunmakta olup çelişkiler giderilmeden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı borçludan olan alacağın tamamı tahsil edilememiş ve müvekkil şirket zarara uğradığını beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
DELİLLER:Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 02/12/2021 tarih, 2020/202 Esas – 2021/707 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; genel kredi sözleşmesi ve kat ihtarına dayanılarak girişilen icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın yapılan incelemesinde; dava dışı borçlu … ile dava dışı banka arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, dava dışı banka tarafından daha sonra davaya konu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan hak ve alacakların davacı varlık şirketine devredildiği, söz konusu genel kredi sözleşmesinin davalı tarafından müşterek borçlu ve müşterek kefil sıfatıyla imzalandığı, sözleşmeden kaynaklanan borcun ödenmemesi üzerine, davacı tarafından hesabın kat edildiği, kat ihtarının borçlulara tebliğ edildiği, davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine davacı tarafından Kocaeli 5. İcra Müdürlüğünün 2014/4445 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalının takibe itiraz etmesi üzerine itirazın hükümden düşürülmesi için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya arasına alınan 02.08.2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle; alacağı temlik eden bankanın takip tarihi itibariyle 14.472,40 TL alacak talebinde bulunabileceği, takip tarihinden başlamak üzere 5.254.71 TL asıl alacak tamamen ödeninceye kadar yıllık % 32,64 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisinin davalıdan istenebileceği, ancak; 5464 sayılı yasanın 26/2. Maddesi gereği 01.06.2006 ‘dan itibaren de TCMB 3’ er aylık dönemler itibariyle deklere edilen değişen oranlardaki faizin uygulanması gerektiği yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Dosya arasına alınan 04.09.2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle, alacağı temlik eden banka ile dava dışı kredi lehtarı … arasında Genel Kredi Sözleşmeleri imzalandığını, bahse konu sözleşmeyi davalı/kefilin de müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğunu, sözleşme kapsamında kullandırılan kredi borcunun ödenmemiş olması nedeniyle, davacı bankanın takip ve dava hakkının bulunduğu kanaatinin edinildiğini, kefalet limiti ve davalı kefilin sorumluluğunun, davalı kefilin sözleşmede gösterilen kefalet limitlerinin 50.000.-TL olduğunu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan nakdi kredi asıl borç tutarı 5.190,32 TL’sinin kefalet limitlerinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefilin hesaplanan nakdi kredi borcunun (kredi kartı) tamamından müteselsilen sorumlu olduklarını, davacı bankanın takip tarihi 30.05.2013 itibariyle alacaklarının iki seçenekli olarak hesaplandığını, ticari kart kapsamında kabul edildiğinde, 5.190,32 TL asıl alacak ve 12.972,09 TL işlemiş faizden oluşan toplam 18.162,41 TL olduğunu, mahkemece raporun benimsenmemesi halinde, fazlaya ilişkin 25.005,15 TL reddi durumunda, 5.190,32 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren tamamen ödeninceye kadar yıllık % 56,52 oranında sözleşmesel faiz işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan isteyebileceğini, TCMB tebliğine göre 5.190,32 TL asıl alacak ve 9.000,96 TL işlemiş faizden oluşan toplam 14.191,28 TL olduğunu, mahkemece raporun benimsenmesi halinde fazlaya ilişkin 28.976,28 TL nin reddi durumunda 5.190,32 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren TCMB belirlediği yıllık % 32,64 oranında ve devamında yine 5464 sayılı kredi kartları yasasının 26/II maddesine göre TCMB’nın 3’er aylık dönemler itibariyle belirlediği faizler esas alınarak değişen oranlarda işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan istenebileceği yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Dosya arasına alınan 07/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; takip alacağının takip tarihi itibariyle 5.290,98 TL, işlemiş faizin 13.166,34 TL ve toplam alacağın 18.457,32 TL olduğunu, banka tarafından alacak tutarına BSMV tutarı dahil edilmediğinden bilirkişi heyeti tarafından yapılan hesaplamada da BSMV tutarının dikkate alınmadığını, bilirkişi heyetince uygun görülmemekle birlikte takdiri mahkemeye ait olmak üzere sözleşmeye göre istenebilecek % 79,02 temerrüt faiz oranından hesaplama yapılmasının kabul edilmesi halinde davacı alacağının takip tarihi itibariyle 23.698,70 TL olacağını, davacı banka kayıtlarına göre dava dışı …’ün asaleten, davalı yanın da kefaleten borçlu durumda olduklarını, anlaşmazlık halinde sözleşmenin 43.1 maddesi uyarınca banka kayıtlarının kesin delil kabul edildiğini, davacı bankanın asıl alacak tutarı için takip tarihinden itibaren talebi gibi % 56,32 oranında temerrüt faizi isteyebileceği yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Dosya arasına alınan 07/04/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; kök raporda temerrüt tarihinin 28.01.2009 olarak tespit edilmesine karşın, temerrüt tarihinin sehven ihtar tebliğ tarihi olan 26.01.2009 tarihi dikkate alınarak hesap yapıldığı, asıl alacak tutarının 28.01.2009 temerrüt tarihi itibariyle 5.309,11 TL olduğu yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Eldeki davada; dava dışı (alacağı temlik eden) bankanın Gölcük Bireysel Şubesi ile davadışı … arasında 25.01.2017 tarihli 50.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı …’ın sözleşmeyi müşterek borçlu ve müşterek kefil olarak imzaladığı, sözleşme aslının dosya arasına alındığı, davalı kefilin kredi sözleşmesinin 29 ve 30. Sayfalarında adının ve imzasının bulunduğu, sözleşmenin 29. sayfasındaki 51. Maddesinde ”müşteri ve kefiller bu madde ile birlikte, 51 maddeden ibaret işbu sözleşmeyi geçerli kılacağı ve kendileri için bağlayıcı olacağı, sözleşmenin her sayfasının imzalanmasına gerek bulunmadığı, sözleşme maddelerinde belirtilen yükümlülükleri yerine getireceklerini kabul, beyan ve taahhüt ederler.” şeklinde düzenleme olduğu, davalı tarafça bunun kabul edilmiş olduğu ve bu maddenin bulunduğu sayfada davalının imzasının bulunduğu, sözleşmenin, şirket kredi kartları başlıklı 29. Maddesinde ”müşteri bankaya yapmış olduğu talep doğrultusunda, kendisine veya belirlediği elemanlarına kredi kartı verilmesi halinde işbu genel kredi sözleşmesi ile bu sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olan şirket kredi kartı üyelik sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağını kabul eder” hükmünün sözleşmenin imzalanması nedeniyle kabul edildiği, davacının, dava dışı borçlu ile kefillere hesap kat ihtarnamesi gönderdiği, toplam 36.517,61 TL nin 24 saat içinde ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin davalıya 27.01.2009 tarihinde tebliğ olduğu, asıl alacak ve faiz hesaplaması için bilirkişilerden rapor alındığı, 07.04.2017 tarihli kök ve 30.10.2017 tarihli ek raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla, mahkemece; davanın kısmen kabulü kısmen reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, hukuki değerlendirme ve varılan sonucun yerleşik Yargıtay İçtihatlarına ve Daire’mizin uygulamalarına da uygun olduğu, yapılan tahkikatın yeterli ve ilk derece mahkemesi gerekçesinin davacının istinaf nedenlerini karşılar nitelikte bulunduğu, yine bilirkişi raporlarının denetlemeye ve hüküm kurmaya elverişli oldukları, temerrüt tarihi ve faiz oranının doğru saptandığı anlaşıldığından, davacının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Gerekçeli karar başlığında; davacı şirket adresinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 99,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/04/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*