Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/909 E. 2023/819 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/909
KARAR NO : 2023/819

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2020
NUMARASI : 2016/88 Esas – 2020/258 Karar

DAVACI : … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : TÜRKİYE İŞ BANKASI A.Ş. – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA TÜRÜ : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/11/2016

KARAR TARİHİ : 25/05/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 15/06/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Rekabet kurulu Türkiye de faaliyet gösteren 12 bankanın mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetlerinde uyumlu eylem içinde bulunmak sureti için 4054 sayılı rekabetin kurulması hakkındaki kanunun 4. maddesini ihlal edip etmediğinin amacı ile yürütülen soruşturma sonucunda vermiş olduğu 08/03/2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararı ile aralarında davalı Türkiye İş Bankasının da bulunduğu 12 bankanın mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında RKHK’nın 4. maddesinin ihlal ettiklerine karar verildiğini, bu karara karşı Ankara 2. İdare Mahkemesinde dava açıldığını bu davada kurul kararının hukuka uygun bulunduğunu, idare mahkemesinin kararının Danıştay tarafından onanarak kesinleştiğini, ilgili bankalara RKHK’nın 16/3. maddesi gereğince toplam 146.456,400-TL idari para cezası verildiğini, davacının da Türkiye İş Bankasından ihlal döneminde kredi kullandığını, bu kredi sonucunda serbest rekabet ortamında ödenecek tutardan daha fazla faiz ödemek zorunda kaldığını, RKHK’da özel hukuk yaptırımları ve tazminat sorumluluğunun söz konusu olduğunu, davalının eyleminin RKHK aykırı olduğunu, Rekabet kurulu tarafından Türkiye de faaliyet gösteren 12 bankanın 21/08/2007-24/10/2011 tarihleri arasında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri bakımından fiyat tespit etmek sureti ile RKHK 4. maddesini ihlal ettiğinin belirlendiğini, RKHK’nun 58. maddesinin ifadesi ile rekabeti engelleyen, bozan ve kısıtlayan faaliyetler sonucunda zarara mağruz kalan kimseler (Rakip Teşebbüsler, Tüketciler, Ara Teşebbüsler) ödedikleri bedel ile rekabet sınırlanması ile ödedikleri alacakları bedel arasındaki farkı zarar olarak talep edebileceklerinin düzenlendiğini, davacının bu dönemde davalı bankadan toplamda 14 adet ve toplam 1.032,400-TL bedelli taksitli ticari kullandığını, yıllık % 12 ile % 29 oranında faiz işletildiğini, kartel faiz sebebi ile çok büyük zarara uğradığını, davalı banka ve diğer 12 bankanın RKHK’nun 4. maddesine aykırı antlaşmalar ile rekabeti ortadan kaldırmamış olsalar idi, piyasada fiyatlar arz talep dengesine göre belirlenecek ve bankalara arasındaki rekabet nedeni ile faizlerin tüketici lehine daha düşük olacağını, davacının rekabetin kısıtlanması sonucu yüksek faiz ile kredi kullanan davacının söz konusu durumlar hali hazırdaki durumun arasındaki fark kadar zarara uğradığını, bu zararın mahkemece rekabete aykırı antlaşmalar yolu ile mevduatta uygulanacak azami faiz oranları ve kredi faizinde yapılacak artışın birlikte belirlenmesi, faiz oranları gibi rekabete duyarlı bilgilerin rakiplerle paylaşılması yolunda fiyat koordinasyonu yapılması nedeni ile oluşturulan ve davacının rekabete aykırı antlaşmalar olmasaydı ödeyeceği faizlerden daha yüksek faiz oranları ile kredi ödemesi yapmak zorunda bırakıldığını, davalının hukuka aykırı eylemenini zarara sebebiyet verdiğini, hukuka eylem ve zarar arasında illiyet bağının mevcut olduğunu, davalının hukuka aykırı eyleminin kusur şartlarını oluşturduğunu, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, rekabet kurulunun 08/03/2013 tarihli 13-13/198-100 sayılı nihai kararı ile idari para cezasına konu olan ve aralarında davalıların da bulunduğu kartel nedeni ile taraflarına uygulanan yüksek kredi faiz oranı nedeni ile oluşan zararın gerçek miktarının hesaplanması ve RKHK’nun 58. maddesi uyarınca bu zararın üç katı tutarındaki 40TL sinin zarar tarihi olan kredilerin kullanıldığı tarihlerden itibaren işleyecek olan en yüksek ticari faizi ile birlikte şimdilik 1.000-TL tazminatın davalıdan alınmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarına dayanak teşkil eden Rekabet Kurulu Kararı ile, ticaret nitelikli kredilere ilişkin yer verilen tespitler ve değerlendirmeler incelendiğinde müvekkili banka hakkında ticari kredilerde uyumlu eylem olarak kabul edilen hiçbir belge bulunmadığı gibi buna yönelik herhangi bir tespitte bulunmadığını, davacının davalı bankandan kullandığı ticari kredilerin iş bu davanın konusunu oluşturamayacağını, gerek doktrinde ve gerekse yargıtay içtihatlarında 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunu 57. maddesinde yer alan tazminatın bir haksız fiil tazminatın kabul edildiğini, dolayısı ile gerek eski borçlar kanunu ve gerekse yeni borçlar kanununa göre 1 ve 2 yıllık zaman aşımı sürelerinin geçtiğini, rekabet kurulunun 08/03/2013 tarihli kararın iptali için davalı banka tarafından Ankara 2. İdare Mahkemesinin 2014/313 esas sayılı dava dosyasında dava açtıklarını, bu davanın halen karar düzeltme aşamasında bulunduğunu, rekabet kurulu kararının internet sayfasında yayınlandığını zaman aşımı süresinin kesilmesinin olmadığını, kesilse bile kararın yayınlanmasından itibaren zaman aşımı süresinin tekrar işlemeye başlayacağını, rekabet kurulu karanının 4057 sayılı kanunun 57. maddesinde belirtilen tazminat sorumluluğunu gerektirmediğini, rekabet kurulu tarafından 12 banka hakkında sadece idari para cezası verildiğini, bu durumuna müşterilere tazminat talep etme hakkını vermediğini, haksız fiil ve sorumlu olabilmesi için kusur durumununa da bulunması gerektiği, rekabet kurulu kararında davalı banka yönünden ticari krediler ile ilgili herhangi bir tespit bulunmadığını, davalı banka tarafından uygulana faiz oranlarının yasaya uygun olduğunu, zira piyasa hareketleri tamamen piyasa yapısından kaynaklanan ve ekonomik gerekçeler olan davranışlar olduğunu, müvekkili banka tarafından uygulanan banka faizlerinin diğer bankalardan farklılık arz ettiğini, davacının 3 katı fazla tazminat talebinin hukuki dayanağının bulunmadığının, aynı konuda Ankara 6. Tüketici Mahkemesinin 17/05/2016 tarih ve 2015/655 esas sayılı dava dosyasında davanın reddine karar verildiği, bu kararın emsal teşkil ettiğini, bu nedenle açılan davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … Davanın REDDİNE … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sayın mahkeme tarafından Rekabet Kurulu kararı incelenmediğini; ticari krediler yönünden davalı bankanın ihlal yapıp yapmadığı hususu dahi değerlendirilmediğini; Yargıtay kararı gerekçe gösterilerek ticari kredilerde ihlal yapılmadığı düşüncesiyle davanın reddine karar verdiğini; Rekabet Kurulu kararı henüz kesinleşmediğinden, Ankara 2. İdare Mahkemesi’nde yeniden görülen davanın bekletici mesele yapılması ve sonuca göre karar verilmesi gerekirken, kartel faizi uygulandığı tespit edilen Rekabet Kurulu kararının incelenmeksizin davanın reddine dair verilen karar hukuka aykırı olduğunu beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/07/2020 Tarih – 2016/88 Esas – 2020/258 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’dan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince; belirtilen gerekçelerle davanın reddine, karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
4054 sayılı RKHK.’un “Tazminat Hakkına” ilişkin 57. maddesi; “her kim bu Kanuna aykırı olan eylem, karar, sözleşme veya anlaşma ile rekabeti engeller, bozar ya da kısıtlarsa yahut belirli bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu kötüye kullanırsa, bundan zarar görenlerin her türlü zararını tazmine mecburdur. Zararın oluşması birden fazla kişinin davranışları sonucu ortaya çıkmış ise, bunlar zarardan müteselsilen sorumludur” hükmü ile aynı Kanun’un; “Zararın Tazminine” ilişkin 58. maddesinde; “rekabetin engellenmesi, bozulması veya kısıtlanması sonucu bundan zarar görenler, ödedikleri bedelle, rekabet sınırlanmasaydı ödemekte olacakları bedel arasındaki farkı zarar olarak talep edebilirler. Rekabetin sınırlanmasından etkilenen rakip teşebbüsler, bütün zararlarının tazminini rekabeti sınırlayan teşebbüs ya da teşebbüslerden talep edebilir. Zararın belirlenmesinde; zarar gören teşebbüslerin elde etmeyi umdukları bütün kârlar, geçmiş yıllara ait bilançolar da dikkate alınarak hesaplanır.
Ortaya çıkan zarar, tarafların anlaşması ya da kararı veya ağır ihmalinin olduğu hallerden kaynaklanmaktaysa; hakim, zarar görenlerin talebi üzerine, uğranılan maddi zararın ya da zarara neden olanların elde ettiği veya elde etmesi muhtemel olan kârların üç katı oranında tazminata hükmedebilir”.
Somut olayda; uyuşmazlık, davacının ticari krediler kullandığı dönemde, Rekabet Kurulu Kararı’na göre, davalı bankanın da aralarında bulunduğu (12) bankanın kartel oluşturacak şekilde rekabet ihlalinde bulunup bulunmadığı ve uygulanan yüksek faiz nedeniyle bir zararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Rekabet Kurulu’nun 08/03/2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararı ile; davalının da aralarında bulunduğu (12) bankanın birlikte hareket ederek mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri konusunda faiz karteli oluşturdukları ve rekabeti ihlâl ettikleri tespit ve kabul edilmiştir. Ancak, Rekabet Kurulu kararına göre bankaların anlaşmalı olarak yüksek faiz belirledikleri tespit edilen kredilerin tüketici kredileri olduğu, eldeki uyuşmazlığa konu kredilerin ise ticari krediler olduğu, bu nedenle davacının kullandığı kredilerde anlaşmalı olarak yüksek faiz uygulandığına dair bir delil olmadığı anlaşılmıştır (Yargıtay 11. HD. 02/19/2019 tarih, 2019/1213 E. 2019/7738 K.). Bu nedenle, Rekabet Kurulu kararının kesinleşmesinin beklenmesi ile Ankara 2. İdare Mahkemesi’nde yeniden görülen davanın bekletici mesele yapılmasının davanın esasına etkili olmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna varıldığından davacı vekilinin istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 99,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/05/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*