Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/90 E. 2022/2286 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/90
KARAR NO : 2022/2286

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2021
NUMARASI : 2021/144 Esas – 2021/598 Karar

DAVACI : … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …- …
DAVA TÜRÜ : Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
DAVA TARİHİ : 03/03/2021

KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KR. YAZIM TARİHİ : 20/01/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı Şana Otomat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin %20 oranında hissedarı ve 09 Kasım 2016 tarihinden bu yana yönetim kurulu üyesi olduğunu, 09.11.2016 tarihli Türkiye Ticaret Gazetesi’nde yayınlanan ilana göre davalı şirketin yönetim kurulu olarak üç yıl süre ile Nurgül Kurul (YK başkanı), davacının … (YK başkan yardımcısı) ve … (YK üyesi) olarak atandığını, davalı şirkette hem pay sahibi hem de YK üyesi olan davacının, öncelikle TTK M.437 uyarınca finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları, konsolide finansal tablolar, denetçilerden denetimin yapılma şekli ve sonuçları hakkında, şirket kayıtlarını inceleme yetkisi bulunduğunu, buna ek olarak, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi sıfatı ile TTK M.392 uyarınca davalı şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında inceleme yapabilme hakkına da haiz olduğunu, ancak müvekkilinin davalı şirkete ait defter kaydı, sözleşme, yazışma vs. belgenin yönetim kuruluna getirtilmesi ve incelenmesi hususundaki taleplerinin yönetim kurulunun diğer üyelerince (çoğunluk pay sahiplerince) sürekli reddedildiğini, davacının bu yöndeki sorularının daima cevapsız bırakıldığını, davalı şirketin diğer yönetim kurulu üyeleri (çoğunluk pay sahipleri) tarafından uygulanan bu engellemeler sonucu, davacının hem pay sahibi hem de yönetim kurulu üyesi sıfatı ile sahip olduğu doğan bilgi alma ve inceleme haklarını kullanamadığını, davalı tarafın diğer YK üyeleri sayısız uyarılara rağmen bu tutumunu değiştirmediğini, davacının bu doğrultudaki sayısız çabalarının bir diğer göstergesinin ise davalı şirketin TTSG’de bulunan adresine gönderilen Beşiktaş 14. Noterliği’nin, 13692 Yevmiye No’lu ihtarnamesi olduğunu, bu ihtarname ile davacının artık resmi yoldan ile bilgi ve belge inceleme hakkını kullanmaya çalıştığını, ancak yine sonuç alamadığını, bu durumun davalı şirketin mali durumunun, finansal tablolarının ve bunların dayanağı olan defterlerin TTK M.400 ve devamı hükümlerinde öngörülen hesap planına uygun tutulmadığının; davalı şirketin malvarlığının, finansal ve kârlılık durumunun Türkiye Muhasebe Standartları çerçevesinde, gerçeğe uygun olarak ve dürüst bir şekilde yansıtılmadığının göstergesi olduğunu, davalı Şana Otomat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ni, 4 yılı aşkın süredir kar payı dağıtımını da yapmadığını, davalı şirket tarafından mali açıdan hiçbir geçerli sebep bulunmamasına rağmen, 4 yılı aşkın süredir kâr payı dağıtılmaması, anonim şirketin tanımına, pay sahiplerinin mali hakları düzenine ve organsal yapıya aykırılık teşkil ettiğini, anonim şirketin temel yapısına aykırılık teşkil eden bu durumun şirket kavramının amacına da aykırılık oluşturduğunu, davalı şirkette 4 yılı aşkın süredir genel kurul toplantısı dahi yapılmadığını, davalı şirketin 4 yılı aşkın süredir kar payı dağıtmamasının yanı sıra şirket organlarından genel kurulun çalışamayacak şekilde bloke olması şirketin esasında gayri faal hale geldiğini gösterdiğini bu sebeple işbu davanın kabulüne, Şana Otomat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin feshine ve tasfiyesine, bu çerçevede mahkemece tasfiye memurlarının atanmasına, mahkeme aksi kanaatte ise terditli (fer’i) taleplerinin kabul edilerek davalı şirketin feshi yerine, müvekkilinin paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değeri üzerinden hesaplanarak davalı şirket tarafından davacıya nakden ödenmesine ve davacının davalı şirketten çıkarılmasına hükmedilmesine, bu çerçevede davacı paylarının davalı şirketçe iktisap edilmesine , karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının huzurdaki davaya konu ettiği tüm taleplerinin haksız, mesnetsiz ve hukuka aykırı olup, esasen zarara uğratılan ve mağdur edilen tarafın davalı şirket olduğunu, davacı …’ın, davalı şirketin %20 paylı ortağı ve temsile yetkili yöneticisi olup hileli davranışlarla davalı şirketi zarara uğrattığını, davacı …’ın yönetimi devraldığı tüm bu süreçte şirket, tarihinin en iyi cirolarını elde etmesine rağmen müşterilerine hizmet verememiş, hammadde alımında dahi sıkıntı yaşadığını, dava dışı … … ile davacı arasındaki ilişkinin 30 yılı aşkın süreye dayanmakta olduğundan ve dolayısıyla aile bireylerinin davacıya güveninden ötürü bu yıllarda yaşanan şirketteki krizin, şirket işleyişindeki ciddi pürüzlerin, davacının gereken ticari basirete haiz olmamasından kaynaklandığının düşünüldüğünü, davalı şirketin diğer ortakları tarafından yapılan incelemeler neticesinde 01.09.2019 tarihinde; dava dışı … … ile davacı …’ın dava dışı … …’un imzasını taklit ederek Garanti Bankası İsmetpaşa Şubesi’nden; … numaralı hesabından 04.06.2018 tarihinde 750.000,00 TL, 08.06.2018 tarihinde 500.000,00 TL, 08.06.2018 tarihinde 170.000,00 TL, Halk Bankası A.Ş. Gebze Organize Sanayi Bölgesi Şubesi’nden 17.11.2017 tarihinde 225.000,00 TL olmak üzere toplamda 1.675.000,00 TL paranın çekildiğinin öğrenildiğini, davacı …’ın şirket ortağı ve yöneticisi olmasından faydalanarak kendisine emanet edilmiş şana otomat hammaddelerini ve sair eşyaları şirketten rızasız çıkararak, çıkarılan taşınırları üçüncü kişilere satarak ve/veya mevzubahis kendi şirketine aktararak davalı ve tüm aile bireylerini aldattığını, kendisine ve mevzubahis şirketine maddi menfaat sağladığını bu sebeple davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … Dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın açıldığı tarihte davacının; dosyanın esası bakımından haksız ve kusurlu, ileri sürdüğü iddia ve talepler yönünden de kötü niyetli olmasına rağmen yargılama giderleri ve vekalet ücreti bakımından davalı şirket aleyhine hüküm kurulması hukuka ve yasaya aykırı olduğunu beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davanın açılmasına sebebiyet veren açık bir şekilde davalı olduğunu bu nedenle tarafımıza hükmedilen yargılama giderleri ve vekalet ücreti usule ve hukuka uygun olduğunu beyan ile; davalı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/07/2021 Tarih – 2021/144 Esas – 2021/598 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; davalı şirketin fesih ve tasfiyesi olmadığı takdirde şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payı ödenmesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacı dava dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerle şirketin fesih ve tasfiyesini olmadığı takdirde şirket ortaklığından çıkma payı ödenmesini talep etmiş, davalı davanın reddini istemiş, ilk derece mahkemesince şirketin 25/05/2021 tarihi itibariyle tasfiye sürecine girdiği gerekçesiyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinafa gelen uyuşmazlık, davanın açıldığı tarihte tarafların haklılık durumlarının ne olduğu ve buna bağlı olarak yargılama giderleri ile vekalet ücretinin hangi tarafa yükletilmesi gerektiği noktasındadır.
6100 sayılı HMK’nın 331-(1) maddesinde; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” denilmektedir.
Bu hüküm uyarınca, dava konusuz kaldığında, yargılama giderlerinden sorumluluğu belirlemek için yargılamada işin esasına girilmesi gerekir.
6102 sayılı TTK’nın 530. maddesine göre; “(1)Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmezse, mahkeme şirketin feshine karar verir.
(2) Dava açıldığında mahkeme, taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.”
Bu hüküm uyarınca, bir şirketin uzun süre organsız kalması ve bu durumun düzeltilmemesi fesih sebebi sayılmıştır. Şirket pay sahipleri, şirketin organsız kalması halinde bu hüküm uyarınca yargılama yapılmak üzere dava açabilir.
Eldeki uyuşmazlıkta, ticaret sicil kayıtlarına göre davalı şirket yönetim kurulunun görevi 27/10/2019 tarihinde sona ermiş olup davanın açıldığı 25/05/2021 tarihine kadar yenisi seçilmediğinden şirketin organsız kaldığı anlaşılmıştır (“Ancak, davalı şirket yönetim kurulu en son 14.12.2004 tarihinde seçilmiş olup, 6762 sayılı TTK’nın 314. (6102 sayılı TTK’nın 362.) maddesinde de ifade edildiği üzere yönetim kurulu üyelerinin görev süresi en çok 3 yıldır. Bu sürenin sonunda artık yönetim kurulunun görevi hukuken sona erdiği için organ boşluğunun mevcudiyetini kabul etmek gerekir.” Yargıtay 11. HD. 09/06/2021 tarih, 2019/17 E., 2021/4936 K.). Davacı ise şirketin organsız kalması nedeni ile bu davayı açmıştır. Anılan hüküm şirketin organsız kalmasına bir sonuç bağladığına göre davacının davayı açarken haklı olduğu, başka bir söyleyişle haklı nedene dayanarak bu davayı açtığı anlaşılmakla, HMK’nın 331-(1) maddesi uyarınca yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 99,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/12/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*