Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/85 E. 2022/386 K. 21.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/85
KARAR NO : 2022/386

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2021 (ara karar)
NUMARASI : 2021/517 Esas (derdest dosya)

İHTİYATİ TEDBİR
TALEP EDEN/DAVACI : … (T.C. No: …)’a
VEKİLİ : Av. … –
İHTİYATİ TEDBİRE
İTİRAZ EDEN/DAVALI : M.E.P.TEKNİK ELEKTRİK İNŞAAT TURİZM GIDA TİC. LTD. ŞTİ. –
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
TALEP : İhtiyati Tedbirin Kaldırılması
DAVA TARİHİ : 09/07/2021
KARAR TARİHİ : 21/02/2022
KR. YAZIM TARİHİ : 20/03/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin, ekli Türkiye Ticaret Sicili Gazetelerinde görüldüğü üzere (EKİ) “Akse Mah. 552 sk. No:49 Çayırova/Kocaeli” adresinde mukim, Gebze Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 10296 sicil numarasına kayıtlı bir aile şirketi olduğunu, sermayesinin 6.000.000 TL olduğunu, şirketin %99 hissesine sahip en büyük pay sahibi ve müdürü olan muris …’ın 19.12.2020 tarihinde vefat etmesi üzerine, geride mirasçı olarak davacı müvekkili … ile murisin önceki evliliğinden ve hali hazırda şirketin müdürü olan dava dışı… ve …ın kaldığını, terekenin 3 pay kabulüyle bir pay davacı …’a birer pay da dava dışı mirasçılara ait olduğunu, böylece davacı ve dava dışı pay sahipleri şirketin %99 hissesine miras yoluyla sahip olduklarını, 21.04.2021 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantı Tutanağı ilanında, müvekkili …’ın, şirketin beheri 50,00 Türk Lirası değerinde 39.600 adet paya karşılık gelen 1.980.000,00 Türk Lirası tutarında hissesi bulunduğunu ve şirket müdürü olarak münferiden temsile yetkili dava dışı…’ın seçilmesine karar verildiğini, dava dışı pay sahibi kardeşlere gönderilen ilk ihtarnamede, şirkete fiili el koyma işlemine son verilmesi, şirketin yönetimiyle ilgili bilgi verilmesi ve kâr payı verilmesi kararı alınması gereği bildirildiğini ancak, sonuç alınamadığını, dava dışı ve şirketi fiilen yöneten kardeşler, cevabi ihtarnamede; tümüyle olumsuz bir yaklaşım gösterdiklerini, müvekkilinin …’ın velayet hakkı sahibi olan anne …’a yönelik suçlamalarda bulunduklarını ve şirkete gelmesinin kesinlikle kabul edilmediğini belirterek husumet yarattıklarını, dava dışı mirasçı pay sahiplerinin uzlaşmaz, paylaşmaz ve husumet doğurucu yaklaşımları nedeniyle, davalı şirketin de dahil olduğu terekenin tespiti ve koruma önlemli defter tutulması talebiyle Sulh Hukuk Mahkemesinde taraflarınca dava açılmak zorunda kalındığını, dava dışı pay sahipleri müdür… ve kardeşi …, davacının velayet hakkı sahibi olan annesi bulunduğu halde, yasal haklarının temini gibi hukuki olmayan gerekçeyle kardeşleri davacı …’a kayyım atanması talepli dava açtıklarını, davalı şirketin müdürü olan dava dışı…’a TTK m. 614 uyarınca, bilgi alma hakkının kullanımına ilişkin ikinci ihtarname gönderildiğini, ancak yine olumsuz cevap verildiğini ve davacının velayet hakkı sahibi olan annesi …’un şirkete gelmesi halinde emniyet birimlerine haber verileceği belirtildiğini, davalı şirket, kuruluşundan -2000yılından- bugüne kadar hiç kâr dağıtmadığını, iirket ana sözleşmesinin 16. maddesinde, pay devrini, ortakların tamamının devre muvafakat etmesi halinde pay defterine kaydın mümkün olduğu koşuluna bağlanarak, pay devri adeta yasaklandığını, müvekkili … 21.09.2010 doğum tarihli olup henüz 10 yaşını yeni bitirdiğini, çğrenci olup, halen Özel Alev Okulu’nda 6.sınıfa geçtiğini, herhangi bir gelire de sahip olmadığını bu nedenlerle davacının daha fazla zarara uğramaması ve menfaatlerinin korunması için tensip tutanağı ile TTK m. 636/4 uyarınca davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasını TTK Geçici 13. madde uyarınca Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Tebliğ hükümleri ve TTK m. 644 yollamasıyla Limited Şirketlerde de uygulanan m. 509/3 uyarınca davacının yaşının küçüklüğü, herhangi bir gelirinin olmaması nedeniyle eğitim vb. giderlerinin karşılanması amacıyla Sayın Mahkemenizce belirlenecek kâr payı avansının davacıya ödenmesine, TTK m. 636/3 uyarınca, haklı sebeplerin varlığı gözetilerek, şirketin feshine ya da somut uyuşmazlığa uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme de hükmedilebileceğinden, (Yargıtay il H.D. 2014/5860-12950 e.-k. 07.07.2014) davacı ortağın %33 oranındaki 39.600 adet payının, karar tarihine yakın tarihteki veriler dikkate alınarak, çıkma payının gerçek değerinin belirlenerek, davalı şirketten tahsiliyle davacıya ödenmesine ve kararın kesinleşme tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yerel Mahkeme 09/07/2021 tarihli tensip 8 nolu ara kararı gereğince; TTK’nun 638/2. bendi gereğince dava süresince davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarının tümünün dondurulmasına, sermaye koyma borcunun dondurulmasına, davalı şirket yöneticilerinin davacının hak ve menfaatini etkileyecek şekilde borçlandırıcı işlem yapmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve bu hususta davalı şirkete ve Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ 01/11/2021 TARİHLİ ARA KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı ihtiyati tedbire itiraz eden/davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İhtiyati tedbire itiraz eden/davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle TTK 636 maddesinde talep edilen hususlar konusunda karar reddedilirken dava dilekçesinde talep edilmeyen TTK 638 / ıı fıkrası kapsamında karar verilmesi hukuka aykırı bulunduğunu, dava dosyasında beyanda bulunan davacı vekili kayyım atanmaması konusunda tedbirin reddi kararını istinaf etmeyeceklerini belirtirken mahkemenizin talep dışına çıktığı açıkça ortaya çıktığını, ara karardaki ret gerekçeleri bu şekilde uygulanamaz hal almış, davacının velisinin (…) istemediği bir hususta karar verildiğini, bu uygulama hukuken hatalı olduğunu, yerel mahkemece taleple bağlılık ilkesine aykırı hareket edilerek, “ölçülülük” ilkesi; anayasa ile güvence altına alınan bir ilke olup içinde “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç farklı alt ilkeyi de barındırmakla, ölçülülük ilkesine de aykırı olarak başvurulan tedbir, ulaşılmak istenen amaç bakımından elverişli ve gerekli olmakla birlikte; başvurulan tedbir ile ulaşılmak istenen amaç arasında orantı olmalıdır ayrıca taraflar arasında zorunlu arabulucuk kapsamındaki bir bölüm talepler konusunda başvuruya dair belge sunulmadan ihtiyati tedbir kararı verildiği, bir davada dava şartı oluşmadan bu hukuka aykırılık giderilmeden ve ayrıca davacının istemi olmayan bir konuda karar verilmesi hukuka aykırı olup şirketin feshi istemi olmasa da diğer istemler zorunlu arabuluculuk düzenlemesi kapsamında bulunduğunu, ihtiyati tedbir kararı HMK 391. maddesi uygulanmadan usul anlamında hata ile tesis edildiği, gerekçeli bir şekilde yazılmadığını, tensiple birlikte verilen ihtiyati tedbir kararında gerekçe olmaması nedeniyle tedbir kararı yasa ve usule aykırılığını, kaldı ki usulüne uygun verilen ve HMK 27. maddesindeki savunma hakkının kullanılacağı tedbir kararı da bulunmamakla, hangi gerekçeyle mahkemece tensiple ihtiyati tedbire karar verildiğini müvekkil şirketin bilmesi halinde kapsamlı savunma yapılacağı, mahkemece davacının dava dilekçesinin sonuç bölümünde yer alan ihtiyati tedbir kararı hukuken yerinde bir ara kararla reddedilirken tensip tutanağındaki maddenin hukuka aykırılığını, HMK 393/1 maddesi kapsamında tebdirin uygulanmasını isteme zorunluluğu olmasına rağmen davacı tarafından tedbirin uygulanmasına yönelik talep olmadan mahkemenin verdiği karar yasaya aykırılığını, ihtiyati tedbir talebi somut olmadığı gibi tedbir talep edilen hususlarda TTK 638/2 maddesi yer almadığını, ihtiyati tedbir kararının alınmasıyla şirket araçları, gayrimenkulleri, taşınır ve taşınmaz tüm varlıkları üzerinde tedbirin bulunması dolayısıyla kurum itibarı, marka değeri vb tüm değerlerinin olumsuz etkileneceğini, müvekkil şirketin küçük …’ın pay sahipliğine bir itirazı olmadığını, paydan kaynaklı tüm hak ve borçlar ölüm ile birlikte mirasçılara geçeceği, şirketin bu durumda ancak üç ay içinde payın geçtiği mirasçıyı reddetme hakkı bulunduğunu, şİrket genel kuruluna ilişkin yasal işlemler ve ilanlar da yapıldığını, ihtiyati tedbir kararı yeterince açık olmadığını, ihtiyati tebdir verilirken Anayasa 36 , AİHS 6 ve HMK 27. maddesi kapsamında hukuki dinlenilme hakkı, bilgi alma, savunma yapma ve diğer haklar müvekkil şirketçe kullanılmaksızın verilmiş olup HMK 390 /2 maddesine aykırılığını, menfaat çatışması hususuda değerlendirme yapılmadığını, … velayeten vekaletname vererek işbu dava açıldığını, bir işin görülmesinde çocuk ile yasal temsilci arasında yarar çatışması meydana gelmesi durumunda ilgilisinin isteği üzerine vesayet makamı kayyım atar, ilgililer müvekkil şirketin diğer pay sahipleri olan… ve … olduğunun resen değerlendireceğini düşündüklerini, bu kapsamda …’un tanıdığı kişiler değil TMK’nın 459. maddesi kapsamında vesayet makamının talimatına aynen uyacak kayyım atanması Mahkemenizden talep edildiğini beyan ederek, yerel mahkeme ihtiyati tedbire itirazın reddi kararının kaldırılmasına, HMK 390/2 maddesine aykırı tedbir kararının kaldırılmasına, HMK 391 maddesi kapsamında bir karar olmadığından tensip tutanağından belirtilen kararın kaldırılmasına, HMK 393 maddesi kapsamında yasal süresinde uygulanması talep edilmeyen kararın kalkması nedeniyle müvekkil şirkete ve Gebze Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkerelerin iadesine karar verilmesini talep ederek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı, istinaf sebeplerinin dışında davanın esasına ilişkin beyanlarda bulunduğundan, istinaf dilekçesinin HMK m.342/2-e’ye aykırılığını, ilk derece mahkemesi, dava dilekçesindeki şirkete kayyım atanması taleplerini reddederek TTK 636/4’deki “Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir” hükmünü uygulayarak, söz konusu tedbir kararını verdiği, kayyım talebinin reddi kararı da sırf bu nedenle, yasa koyucunun, “gerekli önlemler” konusunda mahkemeye geniş takdir yetkisi tanıması nedeniyle istinaf etmediklerini, nitekim 01.11.2021 tarihli ara kararda bu hususa değinerek, davacı ortağın ortaklıktan doğan hak ve menfaatlerinin korunmasının amaçlandığını ve “çoğun içinde azı da vardır” ilkesi uyarınca daha hafif bir ihtiyati tedbire hükmedildiğini, tedbir kararının, kanun maddelerinin düzenleme amaçlarına uygun olduğunu, davalı vekilinin tedbir kararından şirketin olumsuz etkileneceği varsayımı hem bir soyut varsayım hem de tedbir kararının içeriği gözetildiğinde oluşa ve dosyaya aykırılığı nedeniyle geçerliğini, davalı tarafından oluşturulan husumetin halen devam ettirildiği gözetildiğinde, tedbir kararının bu nedenle doğruluğunu, önlem niteliğindeki tedbir kararı verilmesi doğru olmasının yanında adeta zorunluluk arz ettiğini, davalı şirket yönetimine alınmayan hatta şirkete bile sokulmayan on yaşındaki küçük davacıya yönelik borçlandırıcı işlem yapılmasını önleyen tedbir kararı oluşa, hukuka ve ayrıca somut olay adaletine uygunluğunu beyan ederek, tedbire itiraz eden/davalının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/517 Esas 01/11/2021 Tarihli ara kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ticari şirket fesih istemine ilişkindir.
Talep; ihtiyati tedbire itiraz ile tedbirin kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; 01/11/2021 tarihli ara kararı ile davalının ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine karar verilmiş olup, hüküm tedbire itiraz eden/davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davalı şirketin,%99 hissesine sahip en büyük pay sahibi ve müdürü olan muris …’ın 19.12.2020 tarihinde vefat etmesi üzerine, geride mirasçı olarak davacı … ile murisin önceki evliliğinden ve hali hazırda şirketin müdürü olan dava dışı… ve …ın kaldığı, terekenin 3 pay kabulüyle bir pay davacı …’a birer pay da dava dışı mirasçılara ait olduğu, böylece davacı ve dava dışı pay sahiplerinin şirketin %99 hissesine miras yoluyla sahip oldukları,21.04.2021 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantı Tutanağı ilanında, davacı …’ın, şirketin beheri 50,00 Türk Lirası değerinde 39.600 adet paya karşılık gelen 1.980.000,00 Türk Lirası tutarında hissesi bulunduğu ve şirket müdürü olarak münferiden temsile yetkili dava dışı…’ın seçilmesine karar verildiği, davacı …’ın 21.09.2010 doğum tarihli olup henüz 10 yaşını yeni bitirdiği, davacının öğrenci olup, halen Özel Alev Okulu’nda 6.sınıfta öğrenim gördüğü, davacının herhangi bir gelire de sahip olmadığı bu nedenlerle davacının daha fazla zarara uğramaması ve menfaatlerinin korunması için tensip tutanağı ile TTK m. 636/4 uyarınca davalı şirkete yönetim kayyımı atanması, TTK Geçici 13. madde uyarınca Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Tebliğ hükümleri ve TTK m. 644 yollamasıyla Limited Şirketlerde de uygulanan m. 509/3 uyarınca davacının yaşının küçüklüğü, herhangi bir gelirinin olmaması nedeniyle eğitim vb. giderlerinin karşılanması amacıyla mahkemece belirlenecek kâr payı avansının davacıya ödenmesi, TTK m. 636/3 uyarınca, haklı sebeplerin varlığı gözetilerek, şirketin feshine ya da somut uyuşmazlığa uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme de hükmedilebileceğinden, (yargitay il h.d.2014/5860-12950 e-,k, 07.07.2014) davacı ortağın %33 oranındaki 39.600 adet payının, karar tarihine yakın tarihteki veriler dikkate alınarak, çıkma payının gerçek değerinin belirlenerek, davalı şirketten tahsiliyle davacıya ödenmesi için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince davacının kayyım atanması yönündeki talebinin kabul edilmediği; ancak TTK’nun 638/2. bendi gereğince dava süresince davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarının tümünün dondurulmasına, sermaye koyma borcunun dondurulmasına, davalı şirket yöneticilerinin davacının hak ve menfaatini etkileyecek şekilde borçlandırıcı işlem yapmaması yönünde ihtiyati tedbir kararına hükmedildiği verilen tedbir kararına karşı davalı vekilince itiraz edildiği, itirazın mahkemece reddedilmesi sonrasında verilen ret kararına karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
HMK’nun 389. maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir.
Eldeki dosyada; davacı tarafça, dava dilekçesinde davacının ortaklıktan doğan haklarının korunması bakımından yönetim kayyımı atanması talep edilmiş, mahkemece 09/07/2021 tarihli ara karar ile davacının kayyım atanması talebi reddedilmiş, 6102 sayılı TTK’nın 638/2 maddesindeki tedbirlere karar verilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, ihtiyati tedbire itiraz eden/davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; ihtiyati tedbire itiraz eden/davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 21,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yolu için yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/02/2022


Başkan-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Katip-…
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*