Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/81 E. 2022/2347 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/81
KARAR NO : 2022/2347

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2021
NUMARASI : 2020/174 Esas – 2021/779 Karar

DAVACI : ANADOLU ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : AY-ÇELİK OTOMOTİV İNŞAAT SAN. TİC. LTD. ŞTİ. – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/03/2020

KARAR TARİHİ : 30/12/2022
KR. YAZIM TARİHİ : 20/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete 29.12.2017 – 2018 tarihleri arasında 532481515 numaralı Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan MAN Marka, 2015 yıl, TGS 18.440 4X2 BLS E5 LX Model, 50541572374154 Motor, … Şase numaralı ve … plakalı Kamyonun (Çekici), 30.10.2018 saat 19.10’da dorsenin çekici üzerine düşmesi sonucu hasara uğradığını, sigortalı aracın zararı nedeniyle STK 21.05.2019 tarih ve 2018.E.99780, K-2019/43242 numaralı ilamı gereği sigortalıya 11.06.2019 tarihinde 45.719,19.-TL tazminat ödemesinde bulunulduğunu,hasarın sebebinin tespiti amacıyla düzenlenen Eksper Raporunda; “30/10/2018 Tarihinde 19:00 sularında … Plakalı sigortalı araç KOCAELİ/GEBZE Kirazpınar çöp şantiyesiden İzmit İzaydaş çöp sahasına ilk seferini atarken … plakalı dorseyle birlikte seferini tamamlarken playetin cıvatasının kesmesinden dolayı dorsenin çekicinin arka kapı kısmasına çökmesi neticesinde hadisenin meydana geldiği incelenen beyanın tetkikinden anlaşılmaktadır.” denilerek meydana gelen zararın playet cıvatasının kırılması sonucu gerçekleştiğinin tespit edildiğini, zararın meydana gelmesine sebep olan cıvatanın, zararın meydana geldiği tarih olan 30.10.2018 17.09’da, davalı Ay-Çelik … Ltd. Şti. firması tarafından değiştirildiğini, meydana gelen zarar nedeniyle TTK 1472 gereği ayıplı hizmet sorumlusu olan Ay-Çelik … Ltd. Şti. firmasına rücu hakları doğduğunu, kasko poliçesi kapsamında zararın karşılanması sonucunda ödenen tazminatın TTK 1472 hükmü gereği davalıdan tahsili amacıyla Gebze Anadolu Arabuluculuk Bürosuna başvuruda bulunulduğunu, 2019/15715 Başvuru numaralı dosyada uzlaşma sağlanamadığını ve iş bu davanın açılması zorunluluğu hasıl olduğunu, tüm bu nedenlerle; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 45.719,19.-TL tazminatın ödeme tarihi olan 11.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, arabuluculuk ücreti dahil olmak üzere yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirkete sadece dava dilekçesi tebliğ edilmiş olup, davacı yanın, HMK m.121 gereğince diğer delil örneklerini tebliğ ettirmediğini, dava dilekçesindeki davacı ifadeleriyle tazminat talepleri açısından ve diğer yönlerden davaya cevap verme imkanları bulunmadığını, sigortaya başvuru evraklarının taraflarına tebliği gerektiğini, delillerin taraflarına tebliğine kadar davaya cevap verme haklarını saklı tuttuklarını, zararın meydana geldiği tarih olan 30/10/2018 tarihi sabahı söz konusu aracın cıvata değişimi için müvekkili şirkete başvurduğunu, müvekkil şirketin, cıvataları üreten kurum olmayıp söz konusu cıvataları … adresinde faaliyet gösteren Asb Otomotiv San. Tic. Ltd. Şti adlı firmadan aldığını, Mahkemenin uygun görmesi halinde işbu davanın söz konusu şirkete ihbar edilmesini talep ettiklerini, zira, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davayı kaybetmeleri durumunda, davacı tarafa ödemek zorunda kalacakları miktar kadar kendisine rücu etmelerinin söz konusu olacağını, müvekkili cıvataları aldığında hem satıcı firmada cıvataların kalite kontrolleri yapıldığını hem de müvekkilinin daha sonra özel bir laboratuvarda cıvataların kalite kontrolünü yaptırdığını, her iki analiz raporunda da cıvataların sağlamlığı konusunda herhangi bir şüphe olmadığını, ayrıca söz konusu cıvataların numune örnekleri müvekkili şirkette bulunmakta olup bilirkişi incelemesi yapıldığında beyanlarının haklılığının ortaya çıkacağını, müvekkili şirketin, MAN markasının kendi fabrikasından çıkmış orijinal, 10.9 kaliteli cıvataları, uygun bir şekilde söz konusu araca monte ettiğini, zararın meydana geldiği kazada cıvatalar ortasından kesilmiş bir halde bulunmakta ancak sıkılmış bir şekilde bulunduğunu, cıvataların ortadan kesilmiş olmasının olayın şoför hatasından meydana geldiğinin göstergesi olduğunu, her taban cıvatasının taşıyabileceği maksimum ağırlık olduğunu, söz konusu olayda maksimum ağırlığın aşılmış olabileceğini ya da şoförün yüksek ağırlık taşırken ani manevralarda bulunmuş olabileceğini, bilirkişi incelemesi yapıldığında müvekkili şirketin ayıplı hizmet vermediği, olayın şoför hatasından ötürü meydana geldiğinin anlaşılacağını, sigorta şirketinin sigortalıya ödediği maddi zararı 3. kişiden tahsil edebilmesi için somut olayda 3. kişinin kusuru olması gerektiğini, sigorta şirketinin, 3. kişiden yalnızca kusuru oranında tazminat talep edebileceğini, diğer kısımlar için sigortanın bu zarara katlanma yükümlülüğü olduğunu, maddi hasarın meydana gelmesinde araç şoförünün dikkatsiz kullanımı ya da konulabilecek maksimum yükün aşılmasının neden olmuş olabileceğini, sigortanın rücu hakkının, sigortalının kusur oranı dikkate alınarak istenmesi gerektiğini, somut olayda müvekkili şirketin herhangi bir kusuru olmadığından haksız davanın reddi gerektiğini, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla Mahkemede aksi kanaat hasıl olması halinde davacı tarafından istenen tazminat miktarının, müvekkili şirketin kusuru oranına göre belirlenmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bulunan davanın reddine, Asb Otomotiv San. Tic. Ltd. Şti. adlı firmaya ihbarda bulunulmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… davanın kısmen kabulüne, 34.746,07.-TL’nin 12/06/2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; rücu talebine esas STK kararı, yargılamanın hiçbir aşamasında dikkate alınmamış, yargı kararına göre ödeme yapılmasına karşın sürekli olarak ekspertiz raporu irdelenmiş ve eksik inceleme ile kanaat belirtilen bilirkişi kök ve ek raporu hükme esas alınmıştır, yazılı hüküm, eksik hukuki incelemeye dayalı kurulmuştur, hükmüne esas alınan belge, uyap dosya münderecatında mevcut değildir, bu durum dahi adil yargılanma hakkını ihlal etmekle birlikte tarafların delilleri arasında bulunmayan ve hangi usuli işlem neticesinde elde edildiği tespit edilemeyen belgenin gerekçesiz şekilde usul ve yasaya aykırı hükme esas alınmıştır (Yargıtay 3. HD 26.01.2016 tarih ve 2015/19795 E., 2016/791 K.), hukuk yargılaması sırasında delillerin toplanması ve değerlendirilmesi ile tarafların tüm yargılama içeriğine hakim olması ve gerekli ise aksini ispat hakkının kendisine tanınması gerektiğini içtihat altına almıştır, mevcut durumda taraflarca bilinmeyen, getirilmeyen, celbi talep edilmeyen yahut iddia ve/veya savunmaların tamamlayıcısı niteliğinde olmayan belgenin hangi bilgiye istinaden celp edildiği; bilginin hükme esas alacak yeterlilikte olduğu kanaatine ne şekilde varıldığı; Sigorta Tahkim Komisyonu kararındaki değerlendirmeler ile arasındaki farkların neler olduğu ve taraflara bu konuda açıklama imkanının neden verilmediğinin denetime elverişli bir şekilde ortaya konması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır, beyanında bulunarak, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden inceleme yapılmak ve taraflarca dosyaya sunulan deliller ile açık yargı (STK) kararı dikkate alınmak suretiyle, arabuluculuk ücreti dahil tüm yargılama giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya sunulmuş olan 09.01.2021 tarihli kök rapor hukuka aykırı ve mesnetsiz iddialardan oluşmakta olup hükme esas alınması hatalı olmuştur, mevcut davada ispat yükü davacıda olup, davacı iddiasını ispatlayamamıştır, davacı her ne kadar mezkur olayın işçilik hatasından kaynaklandığını iddia etmişse de bu iddiasını kanıtlayacak deliller ortaya koyamamış, bu iddialar varsayımdan öteye gidememiştir (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. Maddesi – Yargıtay HGK 10.03.2010 tarihli ve 2010/125 E., 2010/144 K.), mezkur olayın sürücü hatasından meydan gelmiş olması muhtemeldir, hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla söz konusu zarar teminat dışı olup, sigorta şirketinin rücu hakkı bulunmamaktadır, öte yandan Kasko Poliçesi Genel Şartlarının A-5_ Teminat Dışı Zararlar maddesinin 5.8.; Sigorta kapsamına giren bir olaydan doğmadıkça ve böyle bir olayla sonuçlanmadıkça taşıtın mekanik, elektrik ve elektronik donanımda meydana gelen her türlü arızalar, kırılmalar ile lastiklerde meydana gelen zararlar maddesine göre poliçe kapsamı dışında teminat harici olabileceği, belirtilmiş olup yargılama neticesinde müvekkil şirketin sorumluluğu çıksa dahi davacı sigorta şirketinin ödemesi teminat harici olduğu ve sigorta şirketi ödememesi gereken bir hasarı ödediği için ödediği bu bedeli tarafımızdan rücu imkanı mümkün değildir, beyanında bulunarak, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 08/10/2021 tarih, 2020/174 Esas – 2021/779 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kasko sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın zarar sorumlusu olduğu iddia edilen davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karara karşı taraflar vekilleri istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacı nezdinde 29.12.2017 – 2018 tarihleri arasında 532481515 numaralı Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı Kamyonun (Çekici), 30.10.2018 tarihinde dorsenin çekici üzerine düşmesi sonucu hasara uğradığı, sigortalı aracın zararı nedeniyle 21.05.2019 tarihinde sigortalıya 11.06.2019 tarihinde davacının, davalıya 45.719,19.-TL tazminat ödemesinde bulunduğu, sigortalı araçta meydana gelen zararın playet cıvatasının kırılması sonucu gerçekleştiğinin tespit edildiği, zararın meydana gelmesine sebep olan cıvatanın, zararın meydana geldiği tarih olan 30.10.2018 17.09’da, davalı Ay-Çelik … Ltd. Şti. firması tarafından değiştirildiği, meydana gelen zarar nedeniyle TTK 1472 gereği ayıplı hizmet sorumlusu olan Ay-Çelik … Ltd. Şti. firmasına rücu hakları doğduğu, kasko poliçesi kapsamında zararın karşılanması sonucunda ödenen tazminatın TTK 1472 hükmü gereği davalıdan tahsili amacıyla eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; 30/10/2018 tarihinde davacı sigorta şirketi tarafından sigortalanan … plakalı çekicinin hasar görmesi olayında; davacının sigorta kapsamında ödeme yapıp yapmadığı, hasardan davalının sorumlu olup olmadığı ve sorumluluk mevcut ise rücu edilebilecek hasar miktarının ne olduğu hususlarında toplanmaktadır.
Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” şeklinde yapılan düzenlemeye göre alacaklıya ödeme yapan davacının ifada bulunduğu ölçüde asıl borçluya rücu imkanı bulunmaktadır.

Mal sigortaları türünden olan kasko sigortasının teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartları A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ile fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin yol açacağı zararlar, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların teminat kapsamında olduğu belirtilmiştir.
Kasko Sigortasının kapsamı Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.1 maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Teminat dışında kalan zararlar da A.5 maddesinde sayılmıştır. Genel Şartların 5.8.maddesinde sigorta kapsamına giren bir olaydan doğmadıkça ve böyle bir olayla sonuçlanmadıkça taşıtın mekanik, elektrik ve elektronik donanımında meydana gelen her türlü arızaların, kırılmaların ve lastiklerde meydana gelen zararların teminat dışı olduğu açıklanmıştır. Ancak bu durum zararın meydana geldiği mekanik, elektrik ve elektronik aksamıyla sınırlı olup bu zararların kendisi teminat dışı tutulmuştur. Hasarın bu aksamdan kaynakladığının kabulü halinde, bu aksamın neden olduğu hasar teminat içinde kalan şase ve kasanın hasarlanması ile sonuçlanmış ise rizikonun teminat içinde kaldığının kabulü gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/10776 Esas 2014/9993 Karar sayılı ilamları)
Dosya arasına alınan 09/01/2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; dava konusu tamir işleminde kullanılan cıvataların emsali hasarsız cıvatalar üzerinde yapılan incelemeler ve dosya içerisindeki test raporlarının incelemesi sonucunda bir olumsuzluğa rastlanılmadığı, cıvataların yapılan işe uygun kalite ve özellikte olduğu, davaya konu yapılan işlem ve cıvataların tamamının değiştirilmemiş olması, araca yeni takılan cıvatalarda kalite ve uygunluk açısından bir olumsuzluk olmadığı dikkate alındığında, davalı şirket tarafından gerçekleştirilen cıvata değişiminin dava konusu hasar olayına neden olabileceği, davaya konu hasarın meydana gelmesinde sürücü hatası olmadığı, davaya konu pleyt malzemesinin onarım esnasında sökülüp takılmasından dolayı yapılan işlem sırasında sıkılan cıvataların uygun bir şekilde sıkılmaması, (gevşek ya da fazla sıkılması sonucu) uygulamadan kaynaklı kırılma ve kopma olayının meydana geldiği, bu sebeple Kasko Poliçesi Genel Şartlarının A-5 Teminat Dışı Zararlar maddesinin 5.8. Sigorta kapsamına giren bir olaydan doğmadıkça ve böyle bir olayla sonuçlanmadıkça taşıtın mekanik, elektrik ve elektronik donanımda meydana gelen her türlü arızalar, kırılmalar ile lastiklerde meydana gelen zararlar maddesine göre poliçe kapsamı dışında teminat harici olabileceği, dava dilekçesinde 11.06.2019 tarihinde 45.719,79 TL tazminat ödemesi yapılmış olduğu ifade edilmiş olup, dosya içerisinde bulunan PİNAŞ Ekspertiz Hizmetleri Ltd. Şti tarafından düzenlenmiş olan kasko kesin ekspertiz raporu içerisinde hasar tespitine ilişkin bilgilere rastlanılmadığı yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Dosya arasına alınan 29/07/2021 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; dosyaya ilave edilmiş olan 02.11.2018 tarihli Ekspertiz Formunun incelendiği, formda yazılı olan parça ve işçilik bedelinin KDV dahil 77.231.44 TL olduğu, Ekspertiz formu ile Servis fişinde yazılı olan yedek parça fiyatları ve kalemlerinde farklık olduğu, ayrıca Ekspertiz formunda kupa haricinde çeki tablasının ( 10.778,42 TL ) yazılı olduğu, dosyaya ilave olunan Şensan Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş tarafından … plaka sayılı araç için düzenlenmiş olan 12.12.2018 tarih ve 536184005 Nolu Servis Fişinin incelendiği, servis fişinin açıklama kısmında Araç Kupadan Hasarlı yazdığı, dosya içerisinde bulunan hasar durumunu gösteren fotoğrafların incelenmesi sonucunda davaya konu olay ile ilgili olmadığı kanaatine varılan hasar kalemlerinin işaretlendiği, araç üzerinde 1 adet olan Köşe parçası sol’un sehven 12 adet yazılmış olabileceği, hasar fotoğraflarında hasarlı olarak görülen sol farın aracın çekilmesi sırasında hasarlanmış olabileceği, ön hava körükleri ve diğer sarı işaretledikleri kalemlerin davaya konu olayın meydana geliş şekli dikkate alındığında, dava konusu olay sonucunda hasara uğramayacaklarının değerlendirildiği, yetkili servis tarafından düzenlenmiş olan servis fişinde yazılı olan yedek parça fiyatlarının olay tarihi itibariyle orijinal yedek parça fiyatları olduğu, dolayısıyla davaya konu araçta meydana gelen hasar miktarının hesaplanması için servis fişinde yazılı olan yedek parça fiyatlarının esas alınmasının uygun olacağı, 30/10/2018 tarihli olay sonucunda … plaka sayılı aracın şasesi, kasası ve muhtelif yerlerinde hasar meydana geldiği, dosya içerisine ilave olunan Yetkili Servis Şensan Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş tarafından düzenlenmiş olan servis fişi ile 30/10/2018 tarihinde meydana gelen hasarın kısmen uyumlu olduğu, … plaka sayılı araçta meydana gelen gerçek hasar miktarının KDV dahil 34.746,07 TL olduğu yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Eldeki davada, ilk derece mahkemesince; 30/10/2018 tarihinde davalı şirket tarafından davaya konu … plakalı sigortalı çekicide civata değişimi yapıldığı, civata değişiminin uygun şekilde yapılmadığı, gevşek ya da fazla sıkma sonucu davaya konu kırılma kopma şeklindeki hasar olayının meydana geldiği, davacı sigorta şirketinin Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 21/05/2019 tarih 2018.E.99780 – K-2019/43242 sayılı kararına istinaden sigortalısına 12/06/2019 tarihinde 45.719,19 TL ödeme yaptığı, davacı vekili tarafından bilirkişi ek raporunda gerçek hasar miktarına yönelik hesaplamalara itiraz edilmiş ve Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2018.E.99780 sayılı dosyasında yaptırılan bilirkişi incelemesi ile çelişki oluştuğu ileri sürülmüş ise de; davalının taraf olmadığı Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2018.E.99780 sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ve karar, davalıyı bağlamayacağı gibi, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2018.E.99780 sayılı dosyasında, 02/11/2018 tarihli 77.231,44.-TL tutarlı ekspertiz formu esas alınarak değerlendirmeler yapıldığı, Mahkememizce alınan bilirkişi ek raporunda ise; … plakalı sigortalı aracın tamir edildiği yetkili servis Şensan Otomotiv Sanayi ve Tic. A.Ş.’ye yazılan müzekkereye cevaben gönderilen 29/04/2021 tarihli yazı ekindeki, 12/12/2018- 28/12/2018 onarım bitiş tarihli 536184005 nolu 48.350,91.-TL tutarlı iş emrinin esas alındığı, servis fişindeki pleyt malzemesi civata hasarı ve dava konusu hasar olayı sonucunda oluşmayacağı değerledirilen kalemlerin ayrıntılı olarak gösterildiği, pleytte meydana gelen hasar teminat dışında olup, ancak bu olay nedeni ile pleyt civata hasarı dışında şasede, kasada vs. meydana gelen diğer zararların teminat kapsamında olduğu (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 02/06/2011 tarih, 2010/9193 Esas, 2011/5608 Karar sayılı ilamı), sigortalı araçta dava konusu olay nedeniyle meydana gelen ve teminat kapsamında olan gerçek hasar miktarının 34.746,07 TL olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne, davacı sigorta şirketi, sigortalısına hasar bedelini ödediği günden itibaren halef olacağından, kabul edilen bedelin ödeme tarihi olan 12/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine şeklinde karar verilmişse de verilen kararın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı yanılgılı kanaatle verildiği anlaşılmıştır.
Savunma hakkı Anayasa’mızın Hak Arama Hürriyeti başlıklı 36. maddesinde; “herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı HMK’nın hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır.
Anılan maddenin birinci fıkrasında, davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında, bu hakkın “açıklama ve ispat hakkı”nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının, usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince; davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukuki dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen; adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukuki dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Bu kapsamda; hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca, bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece, davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı; tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
Buna göre;
Mahkemece yapılan yargılamada; dosya davacısının talepleri yönünden yargılama yapıldığı ve nihayetinde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği görülmüştür. Ancak dairemizce yapılan istinaf incelemesinde; dosyada, ilk derece mahkemesince davacının iddiaları üzerine başlayan yargılamada ,dava dışı sigortalıya ait aracın hasar görmesine neden olduğu iddia edilen tamiratın yapıldığı yer ile yazışma yaparak bu yerden yapılan masrafla ilgili bilgi ve belge talebinde bulunduğu, dosya arasına alınan bu belgenin davacıya tebliği yapılmadan hükme esas alındığı, davacının delilleri içesinde yer alan STK raporunun dikkate alınmadığı böylelikle davacının usulüne uygun şekilde bildirmiş olduğu delillerin tam ve eksiksiz olarak dosya içerisine alınmadığı, sonuç olarak ta tüm delillerin eksiksiz olarak toplanıp sağlıklı ve hukuka uygun bir şekilde karar verilmediği görülmüştür.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; öncelikle, dosya davacısının bildirdiği ve davanın diğer tarafınca bildirilen delillerin tam ve eksiksiz olarak dosyaya kazandırılması; yine, bunun yanı sıra davacının bildirdiği ve davacının dava dışı sigortalısına yaptığı ödemeye dayanak teşkil eden STK raporunun dikkate alınması suretiyle, dosya arasına alınan bilirkişi kök ve ek raporunun hüküm kurmaya elverişli nitelikte açık, net denetime elverişli olmadığı da göz önünde bulundurularak konusunda uzman bilirkişiden hüküm kurmaya elverişli yüksek yargı denetimine açık ve anlaşılır rapor aldırmak ve oluşacak kanaate göre olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi olmalıdır. Tüm bu açıklanan hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarafların ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince; yukarıda açılanan hususlara ilişkin olmak üzere ESASTAN KABULÜNE,
2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/10/2021 tarih, 2020/174 Esas ve 2021/779 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,

5-İstinaf edenler tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-İİK’nın 36/5 maddesi gereğince; İstanbul Anadolu 13. İcra Dairesi’nin 2021/21874 Esas sayılı dosyasına sunulan teminatın yatıran tarafa iadesine,
9-Davacı hakkında düzenlenen 20/12/2021 tarihli ve 361,81-TL bedelli harç tahsil müzekkeresinin iptaline, mahkemesince işlem yapılmaksızın geri istenilmesine,
10-Davalı hakkında düzenlenen 20/12/2021 tarihli ve 2.595,92-TL bedelli harç tahsil müzekkeresinin iptaline, mahkemesince işlem yapılmaksızın geri istenilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi. 30/12/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*