Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/79 E. 2022/2317 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/79
KARAR NO :2022/2317

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… … (…)
ÜYE :… … (…)
ÜYE :… … (…)
KATİP :… … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :20/10/2021
NUMARASI :2019/1196 Esas – 2021/832 Karar

DAVACI :NEOVA SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … … … – …
DAVALI :… … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …

DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :25/12/2019

KARAR TARİHİ :29/12/2022
KR. YAZIM TARİHİ :09/01/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket nezdinde 57242096 nolu trafik poliçesi ile sigortalı bulunan … plaka sayılı davalıya ait araç sürücüsünün, 07.10.2019 tarihinde … plaka sayılı aracın hasara uğramasına ve değer kaybına sebebiyet verdiğini, bu sebeple davacı şirket tarafından hasara uğrayan araç sahibine tazminat ödenmek zorunda kalındığını, meydana gelen trafik kazası nedeniyle düzenlenen kaza tespit tutanağına göre sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk ettiğini, Karayolları Tarfik Kanunun 81. maddesi uyarınca sürücülerin sorumluluğun saptanmasında yararlı olacak kanıt ve izler dahil, kaza yerindeki durumu değiştirmemek yükümlülüğü altında olup, aksi halde aynı kanunun 95. maddesi ve trafik sigorta poliçesi genel şartları B.4/f maddesi uyarınca sürücünün olay yerini terk etmesinin ağır kusur hali olduğunu, bu sebeple sigorta şirketinin ödemek zorunda kaldığı tazminat tutarı yönünden sigortalıya rücu hakkı tanındığını, bu doğrultuda sigortalı araç maliki hakkında öncelikle Kocaeli 8. İcra Müdürlüğünün 2019/108749 E. sayılı icra dosyası ile icra takibine geçildiğini ancak borçlu/davalı tarafından icra dosyası borcu ve ferileri ile İcra Müdürlüğünün yetkisine de haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, bu sebeple icra dosyasının yetki itirazı yönünden Gebze 4. İcra Müdürlüğüne gönderilerek borçluya yeniden ödeme emri çıkarıldığını, davalı borçlunun yeniden takipteki borca ve takibin tüm ferilerine itiraz ederek icra takibinin durdurulmasına neden olduğunu, bu kapsamda arabuluculuk yoluna başvurulmuş olup, açılan 2019/1483 sayılı dosyada Bakanlıkça görevlendirilen arabulucu tarafından davalı davet edilmiş ise de anlaşma sağlanamayarak dosyanın kapatıldığını, dava sonucunda davacının alacağının karşılıksız bırakılmaması amacı ile davalı adına kayıtlı … kazaya karışan plaka sayılı araç başta olmak üzere, davalı/borçlunun banka hesapları üzerine, menkul, gayrimenkul malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine dava değeri kadar teminatsız ihtiyati tedbir konulması yönünde karar verilmesini, tüm bu nedenlerle ve fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; öncelikle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, haksız itirazın iptali ile, duran icra takibinin devamına ve alacağın faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, alacak miktarının %20’ından az olmamak üzere, icra inkar tazminatının davalıya yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının, Kocaeli Dilovası bölgesinde ikamet etmekte olup, 03.12.2019 tarihinde Gebze İcra Dairesinden tarafına ödeme emri tebliğ edildiğini, davalının borcu bulunmadığından dolayı ilgili ödeme emrine haklı olarak itiraz ettiğini, 27.01.2020 tarihinde trafik amirliğine giderek, hakkında tutulan tutanağın ne olduğuna ve içeriğine tam olarak vakıf olduğunu, gıyabında tutulan tutanağın, içeriğine itiraz etmeyi değerlendirdiği aşamada huzurdaki davanın ikame edildiğini, tutanağın kaza sıra No:478, olay yeri: Anibal Caddesi Kavşağı Gebze\Kocaeli, olay tarihi: 07.10.2018 Saat:13.45, araç bilgisi: … Plakalı, YEŞİL IVECO 2007 bilgilerini içerdiği, söz konusu gıyapta tutulan trafik tutanağına ilişkin tebligatın yapılmamış ve usulsüz oluşu nedeniyle gereği gibi itiraz da bulunulamadığını, davalının hukuka aykırı gıyabında tutulan tutanağın iptalinde hukuki yararı bulunmakla birlikte, borca dayanak teşkil eden tutanağın iptali için ayrı bir dava ikame edilmesinin mevcut davadaki uyuşmazlığın halihazırda yargılama makamları önüne taşınması nedeniyle mümkün olmadığını, … plaka sayılı araç sürücüsü ile Anibal Cadde Işıklı Kavşağında kırmızı ışıkta beklenildiği sırada (…) ve … Plaka ile arka sol sinyalinin köşe kısmının çarpması sonucu ile maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, olay yerinden davalının kesinlikle firar etmesinin söz konusu olmadığını, olay gerçekleştiğinde tarafların karşılıklı olarak akıllı cep telefonu ile çekilen görüntülerden de anlaşılacağı üzere, … plakalı aracın şoförüyle iletişime geçildiğini, davalının olay yerinde … plakalı araç şoförü ile konuşarak olay yeri kaza tespit tutanağını tutmak istediğini, kendisinin ruhsatının yanında olmadığını söylemesi üzerine, davalının olay yeri fotoğrafını çekerek trafiğin bir an önce açılması gerektiğini belirttiğini, davalının kullandığı otobüsteki yolcuların mağdur olmaması için kendisine masrafı ödeyeceğini söylediğini ve masrafın ne kadar olacağının konuşulup aralarında anlaşıldığını, davalı tarafından 400 TL sinyal ücreti ödendiğini, davalı, telefon numarası ve adresini vererek 30 dakika sonra döneceğini ve akşama kadar bu yolda çalıştığını belirterek tanıdık bir tamirciye yönlendirerek bir sorun oluşması halinde kendisine geri dönülmesini dile getirdiğini, bu süreçten sonra ise davalının gıyabında tutanak tutulması ve davacı sigortacısı tarafından bedelin karşı tarafa ödenmesinin söz konusu olduğunu, gıyapta, eksik incelemeye dayanarak karara bağlanan trafik tutanağının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tutanak tutulduğuna dair bilgilendirme yapılmadığını, yine bu tutanağa bağlı davacı davalının sigortacısı tarafından karşı tarafa ödeme yapılacağı konusunda da davalının aydınlatılmadığını, davacı her ne kadar davalıya kusur izafe ederek, ödemiş olduğu bedeli rücu etmeye çabalasa da, bu olay da kusur varsa, bu kusurun, sigortalıyla gerektiği gibi iletişim sağlamayan ve neye istinaden zararın belirlendiği bir tutanak uyarınca bedeli ödemesinden kaynaklandığını, daha basit ifadeyle; davacı kendi kusuruna dayanarak, hak iddia ettiğini, söz konusu tutanak ve bu tutanağa bağlı hukuki sonuçların, hukuken geçersiz olduğunu, tutanakta bir zarar miktarı ve ceza miktarı zikredilmediğini, bu usulsüz tanzim edilen tutanağa bağlı olarak da davalıdan talepte bulunulmasının mümkün olmadığını, davacı sigorta şirketinin, davalının sigorta şirketi olup, gereği gibi inceleme ve değerlendirme yapmadan kendi sigortalısından gerekli bilgi ve belge talebinde bulunmadan, aydınlatmadan, koordineli bir şekilde hareket etmeden, zararı karşılaması ve buna bağlı olarak icra kanalıyla bu bedeli rücen talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, burada davalının borca haklı olarak itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, eğer ortada bir zarar varsa bu zararın dava dışı araç sahibinin zararı olduğunu ve bu hususun itilaflı olduğunu, davacının bu itilafa ve kendinden keramet tutanağa dayanarak ödeme yapmış olmasının bizatihi davacı sigorta şirketinin kusurundan kaynaklandığını, davacı sigortanın kusurlu olduğunu, yapılan ödemede davalıdan sorumluluğu bulunmadığını, usulüne uygun tebligat yapılmadığını, araç muayenesi ve sigortasının belirli olduğunu, tebligat usulsüz olup, davalının şahsına yapılmadığını, tutanağa bağlı ceza verilmediği için tutanağın iptalinin de gerekmediğini, ancak tebligatın yapılmamış olmasının davalının davacı sigorta karşısında kusuru olup olmadığının tespiti için önemli olduğunu, tutanakta kimlik ve araç kontrolü yapılmadığını, Mobese kayıtlarına izafeten bilgi yer almaktaysa da herhangi bir detaya yer verilmediğini, davalının karşı tarafla iletişim içerisinde olduğunun görüntülerde mevcut olduğunu, düzenlenen tutanaktaki tespitle ilgili ise de; burada hangi hukuka aykırılın saptandığı ve ne şekilde saptandığı, bir yanlışlık olup olmadığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde hukuki dayanaklarının da gösterilmiş olmasının gerekli ve zorunlu olduğunu, oysa, tutanak üzerinde yapılan bu hususun açıkça yer almadığını, gerekçesinin eksik olduğunu ve davalıya tebliğ edilmediğini, davacı sigorta şirketi tarafından da gerekli aydınlatma ve bilgilendirme yükümlülüklerinin yerine getirilmediğini, tüm bu sebeplerle, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak koşuluyla, davacının davasının usul ve esastan reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından eski genel şartlara göre verilen kararı kabul etmediğini, yerel mahkemenin yeni genel şartlar dahilinde istinaf ve yargıtay kararları ışığında değerlendirme yaparak bir karara varması gerektiğini, yerel mahkeme kararının her hali ile eksik ve yetersiz olduğunu, yerel mahkemenin ispat yükünün yer değiştirdiği hususunu değerlendirerek, davalı tarafın olay yerini neden terk ettiğini ispat etmesi gerekirken davalının olay yeri terk nedenini ispat edemediği hususlarını değerlendirerek bir karara varması gerekmekte iken söz konusu genel şartın sadece bedeni hasara yönelik trafik kazalarında uygulanabilir gerekçesi ile davalarını red etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/10/2021 tarih, 2019/1196 Esas – 2021/832
Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; zorunlu mali mesuliyet sigorta sözleşmesine dayalı, davacı trafik sigorta şirketinin dava dışı zarar görene ödenen tazminat tutarının, kaza yerini terk sebebine dayalı olarak davalı sigortalısına rücuen tazmini istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda;”….. Davacı, dava dilekçesinde rücu nedeni olarak; ZMMS genel şartları B.4-f maddesi uyarınca, olay yerinin sebepsiz bir şekilde terk edilmesi sebebine dayanmaktadır.
Kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında göre, davalının maliki olduğu aracın sürücüsünün kaza yerini terk etmesi tek başına rücu sebebi olarak düzenlenmemiştir. Bu nedene dayalı olarak rücu için olay yerini terk eylemi yanında rücu sebebi olarak yer alan diğer koşullardan birinin de gerçekleşmesinin gerektiği, eldeki davada, davacı tarafça olay yerini terk nedeni yanında, sigortalı araç sürücüsünün ağır kusur kapsamında kalan bir hareketinin varlığının iddia ve ispat edilemediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, kazaya sebebiyet veren sürücünün yakın takip kuralını ihlal ederek arkada çarpma şeklinde kazaya sebebiyet verdiği sabit ise de bu durumun ağır kusur kapsamında kabul edilemeyeceği, ZMMS genel şartları B.4-a maddesi uyarınca, rücu nedeni olarak belirlenen ağır kusurun kabulü için “tam kusur” olarak değil, kasta yakın bir kusurun varlığının gerektiği, bu bağlamda, somut olay değerlendirildiğinde; kazaya sebebiyet veren aracın arkadan çarpma suretiyle asli kusurlu olduğu ve kazaya sebebiyet verdiği sabit ise de; ispat yükü üzerine düşen davacının sürücünün kusurlu davranışının kasta yakın nitelikteki bir kusur olduğunu ispat edememesi karşısında ileri sürülen sebeplerin rücu kapsamı içerisinde değerlendirilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu nedenler ile, TTK’nın 1409. maddesi hükmüne göre, sigortacının, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumlu olduğu, sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığının ispat yükü sigortacıda olup, sigortacının rizikonun teminat dışında kaldığını somut delillerle ispatlaması gerektiği, ZMSS Genel Şartları madde B.4/a maddesinde zararın meydana gelmesinde sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi yahut ağır kusuru bulunması halinde rücu hakkının doğacağı düzenlenmiş olmakla, salt olay yerinin terk edilmesi veya sürücünün olay yerinden firar etmesinin rizikonun ve dolayısıyla hasarın teminat dışında kaldığının kabulü için yeterli olmadığı gibi sigortalıya rücu sebebi de olmadığı, davaya konu kazada maddi hasara neden olan sürücü tam kusurlu olup olay yerinden uzaklaşmış olsa dahi bu durum tek başına onun zararın meydana gelmesinde kastının yahut ağır kusurlu olduğu göstermeyeceğinden (Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. H.D.’nin E:2018/645 K:2018/676 sayılı ilamı), kasti yahut ağır kusurlu davranışın ispat yükü davacıda olup, bu yönde bir delil ileri sürülmediği, davalı tarafça dosyaya sunulan olay yeri fotoğrafları ve tanık anlatımları da bir arada değerlendirildiğinde dava dışı araç sürücüsünün olay yerinden firar ettiğinin kabulünün mümkün olmadığı, dosyada rizikonun teminat dışında kaldığını kabul etmeye yetecek bilgi ve bulgu bulunmadığı, 2918 sayılı yasanın 92/i. maddesine göre; bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan taleplerin, zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar arasında sayıldığı, 2918 sayılı yasanın 92/i. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarihli ve 2019/40E. 2020/40K.sayılı kararı ile de iptal edildiği, bu iptal kararının görülmekte olan tüm davalara uygulanmasının hak ve nezafet kurallarına uygun olacağı bu halde de Anayasa’ya aykırı görülerek iptal edilen genel şartlar nedeniyle rücu talebinde bulunulamayacağı anlaşılmakla, aksi yöndeki bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HUAK Yönetmeliği’nin 26/2 maddesine göre arabuluculuk ücreti yargılama gideri kapsamında belirtildiğinden, 6325 sayılı Kanun 18/A-14. bendinin 2. yarı cümlesi ve ilgili yönetmeliğin 26/2. maddesi hükmü uyarınca arabuluculuk ücretinin 6183 sayılı Kanuna göre haksız çıkan taraftan tahsilinin gerektiği, ileride arabuluculuk ücretinin hak sahibi tarafından tahsil edileceğinin kesin olduğu, bu hususun kamu düzenine ilişkin bulunduğu, 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin taraflarca ödendiğine ilişkin herhangi bir makbuz dosyada mevcut olmadığından, 6183 sayılı Kanuna ve davalı aleyhine açılan davanın reddedilmesine göre davacıdan tahsili için Hazineye müzekkere yazılmasına karar verilmiştir…” şeklindeki gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Eldeki dava, Karayolları Zorunlu Sorumluluk Sigortası kapsamında sigortalı aracın üçüncü kişilere verdiği zarar nedeniyle davacı tarafça yapılan ödemenin, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre sigortalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi, davalı sigortalı adına kayıtlı araç sürücüsünün meydana gelen kaza sonrasında olay yerini terk ettiğinden sözleşmeye dayalı olarak, üçüncü kişiye ödediği hasar bedelinin rücuen tahsilini istemiştir.
Davacı sigorta şirketinin, davalıya ait aracın ZMSS poliçesini tanzim ettiği ve kaza sonrasında araç sürücüsünün kaza mahallini terk ettiğine ilişkin taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalı sigortalıya ait araç sürücüsünün kaza mahallinden ayrılmış olmasının tek başına rücu için yeterli olup olmadığı, terkin yanında alkollü araç kullanmak yahut ehliyetsiz araç kullanmak ve yahut kasıtlı olarak zararı getirmiş olmak gibi şartların gerekip gerekmediğine ilişkindir.
KTK’nın 95. maddesinde, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği öngörülmüş olduğundan, sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi) olan sigorta ettiren davalı, sigorta poliçesinin ve sigorta genel şartlarının kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdür.
Sigorta sözleşmesine dayalı rücu davalarında, tarafların yükümlülüklerinin belirlenmesinde, taraflar arasındaki ilişkinin sözleşme ilişkisi olması nedeniyle, poliçe ve poliçenin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan sigorta genel şartları nazara alınır.
Somut olayda, davacı ile davalı arasında tanzim edilen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası 01/04/2016 tanzim tarihlidir. Bu nedenle rücu şartlarının belirlenmesinde 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının nazara alınması gereklidir.
Sigorta Genel Şartlarında Sigortanın, sigortalıya rücu hakkı “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortanın Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinde düzenlenmiş, ilgili maddede; “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyet emaye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,
c) Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,
ç) Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,
d) Sigortalının rizikonun gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.1. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,
e) Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse,
f) Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,
Sigortacı rücu sebeplerine dayanarak tazminat sürecini geciktiremez ve bu sebeplere dayalı bilgi ve belgeyi hak sahibinden talep edemez.” denilerek, sigortacının sigortalıya rücu edebileceği durumlar belirlenmiştir. İlgili maddede sayılan rücu sebepleri birbirinden bağımsız sebepler olup, rücu sebeplerinden birinin bulunması halinde sigorta şirketi yapılan hasar ödemesinin rücuen tazminini sigortalısından talep edebilir.
Bu çerçevede, 01.06.2015 tarihinden önceki sigorta genel şartlarında olay yerini terk, kaza tutanağı ve alkol vb. belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması rücu şartı olarak öngörülmemişken, ilgili maddenin (f) bendinde, belirli durumların haricinde olay yerinin terk edilmiş olması, kaza tutanağı ve alkol vb. belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması da, rücu şartı olarak düzenlemiştir. Genel Şartlar B4-f maddesi kapsamında sigortanın, sigortalısına rücu edebilmesi için ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmemesi yeterli olup, sigortacının, sigortalısına rücu için sürücünün alkollü olduğunu yahut kasti eyleminin varlığını kanıtlaması istenemez.
Sigorta genel şartları B4-f maddesi kapsamında sigortalı, sürücünün olay yerini terk etmiş olması durumunda ancak; bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitmesi,bedeni hasara neden olsun veya olmasın can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu hallerde, ilgili maddeden kaynaklanan sorumluluklardan kurtulur.
Somut olayda, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle, sürücünün sürücü belgesine sahip olmasına, alkollü olduğuna dair dosya kapsamında bir bilgi ve belge bulunmamasına, dinlenen tanık beyanı ve kazaya karışan araç sürücüleri tarafından düzenlenen kaza tutanağı birlikte değerlendirildiğinde, karşı araca kusurlu olarak çarpma şeklinde gerçekleşen davaya konu maddi hasarlı trafik kazasında sürücünün olay yerini terk ettiğinin davacı tarafça ispat edilmemiş olmasına, bu suretle sigortacının ödediği hasar bedelini sigortalısına rücu etmesine ilişkin koşulların somut olayda gerçekleşmemesine göre, davacı sigorta şirketinin istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden, istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/12/2022

… …
Başkan …
¸e-imzalıdır.
… …
Üye …
¸e-imzalıdır.
… …
Üye …
¸e-imzalıdır.
… …
Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*