Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/788 E. 2023/755 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/788
KARAR NO : 2023/755

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2022
NUMARASI : 2021/533 Esas – 2022/103 Karar

DAVACI : ÜÇLER OTOMOTİV NAKLİYE SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. – … …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALILAR : 1- … – … …
: 2- … – … …
:3- … – … …
: 4- … – … …
: 5- … – … …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 05/11/2021
KARAR TARİHİ : 11/05/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 02/06/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kocaeli 4.İcra Müdürlüğü 2008/10 E. sayılı dosyasında 03/01/2008 tarihinde Kambiyo Senetlerine ilişkin başlatılan takip, yenileme ile 2015/9275 esasını aldığını, icraların birleştirilmesi ile Kocaeli İcra Müdürlüğünün 2020/31260 esas dosyasında işlem görmeye devam ettiğini, takip dayanağının; Muris … tarafından keşide edilen 10.07.2007 tarihli 130.000.TL bedelli çekin olduğunu, söz konusu takip nedeni ile 03.03.2009 tarihinde 150.000,00 TL harici olarak ödeme yapıldığını, borçlu …’nun 24/1 1/2010 tarihinde vefat ettiğini, kalan alacak için takibin devam ettirildiğini ve borçlunun mirasçıları tarafından Kocaeli İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/615 E sayılı dosyası ile 13.12.2019 tarihinde takip dayanağı çekin zamanaşımına uğraması nedeniyle İİK madde 33/a hükmü gereğince icranın geri bırakılması talepli dava ikame edildiğini, Kocaeli 1. İcra Hukuk Mahkemesince 24.01.2020 tarihinde talebin kabul edilerek icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, kararın İstinaf edildiğini, Sakarya 3. BAM’nin 2020/870 esas dosyasında 18.12.2020 tarihinde istinaf talebinin reddine karar verildiğini, red kararının temyiz edildiğini ve Yargıtay 12.HD’ nin 2021/7399 Esas sayılı dosyasında verilen Onama kararı ile karar 27.9.2021 tarihinde kesinleştiğini, zamanaşımı nedeniyle dosyada kalan bakiye alacağının tahsil edilemediğini, söz konusu 150.000,00-TL’nin ödenmesinden sonra kalan alacağın 215.600,75-TL olduğunu, söz konusu alacak Kocaeli 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/585 E.sayılı dosyasında yapılan yargılama ile tespit edildiğini, kararın 27.07.2021 tarihinde kesinleştiğini, ancak zamanaşımı itirazı nedeniyle bu alacağın davalılar yönünden geri bırakıldığını ve alacağın tahsil edilemediğini, davalılar keşideci murisin mirasçıları olduğunu, kendilerine muristen miras olarak sadece …, …, … köyü … mevkii … ada, … parsel … blok zemin … nolu daire kaldığını, mirasçıların taşınmazı satma ihtimali nedeniyle taşınmaz kaydına üçüncü şahıslara devir edilmemesi için tedbir konulmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sebepsiz zenginleşme davalarında zamanaşımı süresinin olaya konu kambiyo senedinin zamanaşımına uğradığı tarihten itibaren 1 yıl içerisinde açılması gerektiğini, Kocaeli 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nce verilen 2019/615 Esas sayılı kararda çekin hangi tarihte zamanaşımına uğradığının belirtilmemesinin BAM kararında tekit edildiğini, 2008-2012 yılları arasında mezkür çekin 6 aylık takip zamanaşımına uğradığı ve işte o zamanaşımı tarihinden itibaren başlamak üzere 1 yıllık sebepsiz zenginleşmenin başlamış olduğunun belli olduğunu, bilindiği üzere zamanaşımının başlaması, kesilmesi, bitmesi gibi hususların ihtar gibi hukuki kurumlara ihtiyacı olmadığını, sebepsiz iktisap nedenine dayalı olarak açılan davanın 1 yıl zamanaşımına uğradığı tarihin 27/09/2021 tarihli Yargıtay onaması ile tasdik edilen kesinleşme şerhinin olduğu tarihin mezkur borca konu çekin zamanaşımına uğramasına müteakip 1 yıl geçtikten sonraki tarih olduğunu, bu tarihin 01/07/2012 olduğunu, ilgili İcra Hukuk Mahkemesi’nce çekişmeli vakıa üzerinde yürütülen yargılamanın özünde bu durumun yatmakta olduğunu, Yargıtay kararının 18/12/2020 tarihli istinaf kararını onamasıyla kesinleşen kararda çekin 01/07/2011 tarihinde uğradığının tespit edildiğini, o halde mezkur davanın 01/07/2012 tarihine kadar açılması gerektiğini, bu süre zarfında açılmadığından ilgili davanın zamanaşımına uğradığını, aslında bu çekin bu tarihten önce zamanaşımına uğramış odluğunun icra dosyasında belirli olduğunu, bu hususta yargıtay kararlarının bulunduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu, ayrıca miktar konusunda da itirazlarının olduğunu, tüm bu nedenlerle; davanın öncelikle zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… zamanaşımı nedeni ile davanın reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; her hak gibi zamanaşımı savunma hakkı da dürüstlük kuralı çerçevesinde kullanılmalı “hakkın kötüye kullanılması” yasağına uyulmalıdır. Davalılar murislerinin aleyhine yapılan icra takibinden 27/12/2012 tarihinde haberdar olmalarına karşın Zamanaşımı def’ inde 13/12/2019 tarihinde bulunmuşlardır. Yerel Mahkeme davanın reddi gerekçesini, Kocaeli 1 İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/615 E. sayılı dosyasına dayandırmış, Kocaeli 1 İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/615 E sayılı dosyasında çekin zamanaşımına uğradığı tarihler tespit edilmiş, gerekçeli kararda, dosya borçluları olan davacıların takip dosyasında bono aslının bulunmamasından ve kapak hesabının hatalı belirlendiğinden bahisle şikayetlerinin görüldüğü, davada borçlular aleyhine davanın reddine karar verildiği ve kararın henüz kesinleşmediği tespiti yapıldığı, bu tespit yanlış ve hatalı olduğunu; şöyle ki, Kocaeli 3. İcra Hukuk Mahkemesi 2019/585 E,2021/197 K. sayılı dosyasında mevcut kesinleşme şerhinde “verilen hüküm tarafların kararı İstinaf etmemesi üzerine 27/07/2021 tarihinde Kesinleştiği tasdik olunur beyanı 17/08/2021 tarihinde ilgili Mahkeme tarafından dosyaya Şerh edildiği, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi zamanışımı tespiti yaptıysa da zamanaşımı ancak def’i ile ortaya çıkan bir hak olduğundan, borçluların zamanaşımı def’ i tarihinin Kocaeli 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/615 E sayılı davasının açıldığı tarihte yapıldığını göz ardı etmiş, bu dosyada çekin zamanaşımına uğradığı tarihin 2014 yılı olduğu belirtilmiş ise de; zamanaşımı def’ i tarihi 13/12/2019 tarihi ve davanın kesinleşme tarihi 27/09/2021 olup kesinleşme kararının taraflarına 13/10/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, zamanaşımının kabul edilmesi nedeni ile dosyada kalan bakiye alacaklarının tahsil edilemediğini, müvekkil aleyhine verilen karar usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde eski TTK 644 ve yeni TTK 732/4. fıkrasında görüldüğü üzere icraen geri bırakılan takiplerde mahkeme tarafından kabul edilmiş zamanaşımının tarihinden itibaren 1 yıl içinde açılması gerektiği yazılıdır, eski TTK 644. maddede bu yazılı olmasa da davaya cevap dilekçesinde sunulan içtihatlarda görüldüğü üzere bu özel sebepsiz zenginleşme davasının 1 yıl içinde açılması gerektiği beyanı ile yerel mahkeme ve doyurucu içtihatlar ile TTK 732/4 maddesine uygunluğunu beyan ederek, davacının istinaf taleplerinin reddini talep etmiştir.
DELİLLER:Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 24/02/2022 tarih, 2021/533 Esas – 2022/103 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; alacak istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davalıların murisi tarafından keşide edilenn 10.07.2007 tarihli 130.000.TL bedelli çek nedeniyle davacı tarafından, önce Kocaeli 4.İcra Müdürlüğü 2008/10 E. sayılı dosyasından başlatılan takip, sonrasında yenileme ile 2015/9275 esasını alan ve aynı çeke dayanan icra takibinin davalıları yöneltildiği, davacının açılan bu icra takipleriyle davalılardan bir miktar alacağı talep ettiği, davalılarca, bu borcun kendilerine ait olmadığından bahisle açılan davayı kabul etmediklerini beyan ettikleri ve ayrıca davacının talebinin zaman aşımına uğradığının belirtildiği, ilk derece mahkemesince açılan davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verildiği, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davaya konu edilen kambiyo senedi kapsamında sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davacının davalılardan alacaklı olup olmadığı, alacağın, zamanaşımına uğrayıp uğranmadığı, borcun itfa sebeplerinin gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
“Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliği”ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır” (Yargıtay 9. HD’nin 2015/19153 Esas, 2018/12303 Karar ve 31/05/2018 tarihli ilamı).
Davaya konu kambiyo senedi 2007 yılında tanzim edildiğinden zamanaşımı süreleri ve sebepsiz zenginleşme davaları bakımından Eski TTK ve Eski TBK hükümleri uygulama alanı bulacaktır.
6762 sayılı ETTK’nın 726. maddesine göre:”(1)Hamilin; cirantalarla keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren 6 ay geçmekle müruruzamana uğrar. (2) Çek borçlularından birinin diğerine karşı haiz olduğu müracaat hakları bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı dermeyan edildiği tarihten itibaren 6 ay geçmekle müruruzamana uğrar” düzenlemesi bulunmaktadır.
6762 sayılı ETTK’da sebepsiz zenginleşme davasının zamanaşımı süresi ayrıca düzenlenmemiş olmakla birlikte Yargıtay kararlarına göre bu süre yeni TTK’da düzenlendiği gibi 1 yıl olarak kabul edildiğinden sebepsiz zenginleşme davasının çekin zamanaşımına uğradığı tarihten itibaren1yıl içerisinde açılmış olması aranacaktır.
6762 sayılı ETTK’nın 662. maddesinde: “Müruruzaman; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleriyle kesilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
“İcra takip işlemleri takip talebinin devamına ilişkin olduğundan zamanaşımını keser.” (Yargıtay 12. HD’nin 2015/10940 Esas ve 2015/22772 Karar sayılı ilamı)
İcra dosyası ayrıntılı olarak incelendiğinde, dava konusu çekin vadesi 10.07.2007 olup ETTK’nın 726. maddesine göre 6 aylık zamanaşımı süresi eklendiğinde 10.01.2008 tarihinde zamanaşımının dolacağı, ancak 02.01.2008 tarihinde takip talebinde bulunulması ile zamanaşımının kesildiği, zamanaşımı süresi içerisinde yapılan takip işlemleri ile zamanaşımı süresinin defaten kesilip yeniden işlemeye başladığı, takip dosyasına göre 11.02.2008 tarihli haciz işlemi ve banka hesabına haciz konulması talebinden sonra 28.11.2008 tarihine kadar takip işlemi yapılmadığı ve 6 aylık zamanaşımı süresinin bu süre zarfında geçtiği, çek zamanaşımı süresinin 11.08.2009 tarihinde dolduğu mahkemece tespit edilmiş ise de; Kocaeli 1. İcra Hukuk Mahkemesinin Yargıtay incelemesinden geçen ve kesinleşen 2019/615 Esas ve 2020/65 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinde: “Somut olayda, takip dayanağı çekin keşide tarihi 10/07/2007 olup ibraz süresinin bitim tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 726. maddesinde, çek için düzenlenen zamanaşımı süresi 6 ay olduğundan, takip boyunca 6 aylık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında, takibe konu çekin hangi tarihler arasında zamanaşımına uğradığının belirtilmemiş olması eleştiri konusu yapılmakla yetinilmiş olup, Dairemizce yapılan incelemede de her halükarda takibin, 26/12/2012 tarihli 103 davetiyesi gönderilmesi talebi ile 26/09/2013 tarihli taşınmaz haczi yenileme talebi arasında zamanaşımına uğradığı, davalı tarafça bu tarihler arasında zamanaşımı kesen bir işlem yapıldığı yönünde dosyaya hiçbir bilgi veya belge sunulmadığı görülmekle İlk Derece Mahkemesince, şikayetin kabulüne dair verilen kararda isabetsizlik bulunmamaktadır.” (Sakarya BAM 8. HD.’nin 2020/870 E., 2020/1340K. ve 18/12/2020 t.li ilam) gerekçesinde çek zamanaşımı süresinin 26/12/2012 tarihli 103 davetiyesi gönderilmesi talebi ile 26/09/2013 tarihli taşınmaz haczi yenileme talebi arasında gerçekleştiğinin kabul edildiği görülmüş, mahkemece, zamanaşımı süresinin 26.06.2013 tarihinde dolduğu, istinaf incelemesinden geçen dosyaya göre çek zamanaşımının bu tarihte dolduğunun kabul edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış, 26.06.2013 tarihi, eldeki davanın 1 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı olup 26.09.2013 tarihinde yapılan taşınmaz haczinin yenilenmesi işlemiyle bir yıllık zamanaşımı süresi kesilmiş ve yeniden başlamış ;ancak 21.08.2015 tarihine kadar icra dosyasında bir işlem yapıldığına yahut işlem yapılmasına yönelik talepte bulunulduğuna dair herhangi bir kayda rastlanmadığından, mahkemece; 26.09.2013 ile 21.08.2015 tarihleri arasında ve tam olarak 26.09.2014 tarihinde sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan davanın zamanaşımı süresinin dolduğu, zamanaşımın tam olarak geçmesinden sonra yapılan icra işlemleri ile açılan davaların dolan süreyi baştan başlatmaya muktedir olmadığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığı ve alacağın zamanaşımına uğradığı kanaatiyle davanın reddine şeklinde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, hukuki değerlendirme ve varılan sonucun yerleşik Yargıtay İçtihatlarına ve Daire’mizin uygulamalarına da uygun olduğu, yapılan tahkikatın yeterli ve ilk derece mahkemesi gerekçesinin yerinde ve davacının istinaf nedenlerini karşılar nitelikte bulunduğu anlaşıldığından, davacının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 99,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/05/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*