Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/770
KARAR NO : 2023/766
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2021
NUMARASI : 2020/495 Esas – 2021/524 Karar
DAVACI : … – … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1-GENÇTÜRK MÜHENDİSLİK VE İNŞAAT TİC. LTD. ŞTİ. -…
VEKİLİ : Av. … – …
:2 -… – … – …
DAVANIN KONUSU :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 24/11/2020
KARAR TARİHİ : 11/05/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 29/05/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, … ili … ilçesi … Mah. Pafta No: …, Ada No:… Parsel No:…’da bulunan 2.071 m² arsa üzerine inşa edilecek … Blok … Daire + 6 İş Yeri Site Konut İnşaatından A2 blok 8 nolu işyerinin satışı konusunda, davalı müteahhit … ile 22.2.2018 tarihinde sözleşme imzaladığını, müvekkilinin satın aldığı bağımsız bölüm için davalıyla sözleşme yapıldığı tarihte 45.000,00 TL peşinat, 28.02.2018 tarihinde ise 15.000,00 TL kısmi ödeme olmak üzere toplamda 60.000,00 TL ödeme yaptığını, bağımsız bölümün satışına ilişkin olarak 19.07.2018 tarihli 042794 sıra numaralı 50.000,00-TL’lik … adına kesilen irsaliyeli faturanın müvekkiline verildiğini, sözleşmedeki bedelin tamamının ödenmesi durumunda bir fatura verileceği beyan edildiğinden ödenen 10.000,00 TL faturanın yansıtılmadığını, zarar gören ve zararının büyümesini istemeyen müvekkili lehine, daire satın alma bedeline ilişkin olarak sözleşme kuralları çerçevesinde öncelikle ödenen 60.000,00 TL’nin faizi ile birlikte tahsili için fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, 07.01.2020 tarihinde Kocaeli 8. İcra Dairesi 2020/1341 E. saylı dosya ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibi ile esasen sözleşme feshinin karşı tarafa ulaştığını, sözleşmenin ifasının beklenemeyeceğinin ortaya konulduğunu ancak davalılar tarafından borca, esas alacağa, esas alacağın tüm fer’ilerine ve faize itiraz eldildiğini ve bunun sonucunda takip 23.01.2020 tarihli müdürlük kararıyla durdurulduğunu belirterek öncelikle İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne, davalıların haksız itirazlarının iptali ile takibin devamına, haksız itiraz sebebiyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile talep ettiği ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin ”ekli sözleşme ve fatura ile yaklaşık olarak ortaya koyulmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmiştir” şeklinde gerekçe ile reddine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, Davalıların Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020/1341 Esas sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazın kısmen iptali ile takibin 60.000,00 TL asıl alacak ve 4.875,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 64.875,00 TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işletilecek avans faiz ile birlikte devamına, Alacak likit olduğundan İİK 67/2 maddesi uyarınca 64.875,00 TL üzerinden hesaplanacak %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, Fazlaya yönelik talebin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra takibinin başlatılması ile müvekkil sözleşmeyi feshettiğine ilişkin iradesini karşı tarafa bildirmiş, sözleşmenin feshi ile birlikte tarafların sözleşme yapılmadan önceki mal varlıklarına dönmesi gerekirken müvekkilin ödediği peşinatların ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte geri ödenmesi gerektiğini, icra takibi 07.01.2020 tarihinde başlatılmış olup ödenen peşinat 45.000,00 TL’nin faizi 12.032,57 TL diğer ödenen peşinat miktarı olan 15.000,00 TL’nin faizi 3.962,77 TL olup toplam miktar 75.995,34 TL ve bu miktar üzerinden icra takibine başlandığı ancak yerel mahkeme tarafından faiz miktarı 4.875,00 TL olarak hesaplanmış ve bu şekilde karar verildiğini; müvekkil ödemeyi takip tarihinden 3 yıl önce ödemekle birlikte faizin ödeme gününden itibaren işlemesi gerekmekteyken yerel mahkeme tarafından yaklaşık 6 aylık faiz hesaplanması ve bu yönde karar verilmesi müvekkilin zararlarını karşılamaktan uzak, mağduriyetine sebep olan ve hukuka aykırı bulunduğunu; yerel mahkemece bu şekilde verilen karar sonrasında davalı şirket lehine de vekalet ücretine hükmedilmiş olup, bu ücretin de müvekkile yansıyacak olması elde etmesi gereken kazanımların ve ödediği paraların eksik şekilde eline geçmesine sebep olacağını ve yerel mahkemece davalıların ödenen bedelde birlikte sorumlu olduğu yönünde karar vermesine rağmen lehe hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderinden sadece davalı … sorumlu tutulmuş, kanaatlerince vekalet ücreti ve yargılama giderinden de davalıların birlikte müteselsilen sorumlu olması gerektiğini beyan ederek, yerel mahkeme kararının itiraz edilen hususlar yönünden kısmen ortadan kaldırılmasına yahut düzeltilerek yeni karar tesis suretiyle davanın kabulü ile takibin 75.995,34.-TL üzerinden devamına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
DELİLLER:Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/10/2021 tarih, 2020/495 Esas – 2021/524 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında imzalanan sözleşmeden dolayı davalılara yapılan ödemelerin iadesinin gerekip gerekmediği, davalı şirket yönünden pasif husumet mevcudiyetinin bulunup bulunmadığı, dolayısı ile davalıların takibe yapılan itirazlarının haksız olup olmadığı noktasında toplandığı ve davanın itirazın iptali istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacının, … ili … ilçesi … Mah. Pafta No: …, Ada No:… Parsel No: …’da bulunan 2.071 m² arsa üzerine inşa edilecek 4 Blok 28 Daire + 6 İş Yeri Site Konut İnşaatından A2 blok 8 nolu işyerinin satışı konusunda, davalı … ile 22.2.2018 tarihinde sözleşme imzaladığı, davacının, satın aldığı bağımsız bölüm için sözleşme tarihinde 45.000,00 TL peşinat 28.02.2018 tarihinde ise 15.000,00 TL kısmi ödeme olmak üzere toplamda 60.000,00 TL ödeme yaptığı, bağımsız bölümün satışına ilişkin olarak 19.07.2018 tarihli 042794 sıra numaralı 50.000,00-TL’lik … adına kesilen irsaliyeli faturanın davacıya verildiği, davacının yaptığı ödemeye rağmen davalılardan taşınmazı alamadığı, bunun üzerine davacı tarafından davalılar aleyhine Kocaeli 8. İcra Dairesi 2020/1341 E. saylı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı, başlatılan icra takibine davalılar tarafından itiraz edildiği, itiraz üzerine duran takibin devamı için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen karar karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya arasına alınan 22.02.2018 tarihli iş yeri satış sözleşmesinin incelenmesinde; Gençtürk Mühendislik şahıs şirketi üzerinden davalı …’ün davacı …’a … ili … ilçesi … Mah. … pafta … ada … parselde bulunan arsa üzerine inşa edilecek site konut inşaatından 8 nolu işyerinin 18 aylık sürede 100.000,00 TL bedelle satış ve teslimini taahhüt ettiği, sözleşmenin davanın her iki yanı tarafından imzalandığı görülmüştür.
Kaynağını Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri TBK’nın 237. maddesi ile TMK’nın 706 ve Noterlik Kanunun 89. madde hükümleri uyarınca Noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tamamen iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaad alacaklısı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yükleyen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanunun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davası ile borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Satış vaadi sözleşmesinde kural olarak, borcun ifa edilmemesi borçlunun sorumluluğunu meydana getirir. Dava konusu edilen olayda taşınmazın dava dışı üçüncü kişiye satılmasından dolayı artık sözleşme borçlusunun sözleşmeye konu ediminin aynen ifasını mümkün bulunmamaktadır Bu durumda vaat alacaklısı davacı aynen ifa yerine TBK’nın 112 ve devamı maddeleri uyarınca tazminat talep edebilir. Buradaki tazminat alacaklının müspet zararıdır. Müspet zarar ise; aktin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır.
TBK’nın 136. maddesine göre, edimin yerine getirilmesi sözleşme yapıldıktan sonra imkânsız olursa ve bu imkânsızlıkta borçlunun kusuru bulunmazsa, borçlu borcundan kurtulur. Burada sözleşme, başlangıçtaki imkânsızlık gibi butlan yaptırımına tabi olmamakla birlikte, borçlu borcundan kurtulmaktadır.Borçluyu borcundan kurtaran imkânsızlığın objektif veya sübjektif olması önemli değildir. Sözleşme yapıldıktan sonra ortaya çıkan imkânsızlık, ister objektif ister sübjektif olsun, borçlunun kusuruna dayanmadıkça, borçlu borcundan kurtulur.Sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan imkânsızlık, borçlunun kusuruna dayanıyorsa, borçlu bundan sorumlu olur. Bu durumda, borç sona ermez, borçlu, alacaklı zarara uğramışsa, bunu tazmin etmek zorunda kalır.
Eldeki davada; davacı tarafından, davalılar aleyhine taşınmaz satış vaadi gereğince teslim edilmeyen taşınmaz için ödenen bedelin tahsili için icra takibi başlatıldığı, takibe borçlu davalılar tarafından itiraz edilmesi üzerine eldeki davanın açılarak başlatılan takibin devamının talep edildiği, yapılan yargılamada davalılardan … tarafından, dava dilekçesinde belirtilen taleplerin kabul edildiği, yani, davacının iddialarının doğru olduğu, davacıya, sözleşme ile kararlaştırılan taşınmazın tesliminin sağlanamadığı ve davacı tarafından bu taşınmaz için yapılan ödemenin de davacıya iade edilmediğinin kabul edildiği, bu davalı tarafından davacının iddialarının doğruluğunun kabul edilmesinin HMK’nın 308. Maddesinde tanımını bulan “davanın kabulü” anlamına gelmediği, tüm dosya kapsamına göre, davalı şirket ile davalı …’ün davacıya taşınmaz satım sözleşmesiyle bu yönde bir borç altına girdikleri; ancak bu taşınmazı davacıya teslim etmedikleri anlaşılmış, satışı vadedilen taşınmaz için davalı şirketin fatura tanzim etmesi ve davacı tarafından yapılan ödemenin doğrudan bu davalı şirket hesabına geçmesi nedeniyle açılan davada talep edilen edimlerden davalıların müteselsilen sorumlu olacağı değerlendirilmiş; mahkemece, yukarıda belirtilen neden ve gerekçelerle davanın kısmen kabulüne şeklinde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemişse de, hükmün c-ç-d-e-f bentlerinde “davalılardan müştereken ve müteselsilen” denilmesi gerekirken, birden çok davalı bulunmasına rağmen ve sanki bir davalı varmış gibi “davalıdan” ibaresinin yazılması infazda tereddüt doğuracak nitelikte bulunduğundan; bu hususların düzeltilmesi amacıyla kararın kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan;
Davacının faiz başlangıç tarihine ve bu nedenle davanın kısmen kabulü sonucu davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmesine ilişkin istinaf sebebinin incelemesinde; eldeki davada, ilk derece mahkemesince davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiş ve takibin 60.000,00 TL asıl alacak ile 4.875,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 64.875,00 TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işletilecek avans faiz ile birlikte devamına şeklinde karar verilmişse de; davacının, davalıları icra takibinden önce temerrüte düşürdüğüne dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır, bu durumda eldeki davada, davalılar tarafından da hükmedilen faize yönelik istinaf talebi olmadığından, istinaf eden tarafın aleyhine olacak şekilde karar verilemeyeceği genel prensibi doğrultusunda davacı tarafından faiz başlangıç tarihi yönünden yapılan istinaf başvurusu bu aşamada dikkate alınmamıştır.
Diğer yandan, davalılar hakkındaki davanın kısmen reddedildiği gözönüne alındığında, davalılar lehine vekalet ücreti hükmedilmesinde de usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kısmen kabulüne, yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından; dairemizce davanın esası hakkında HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacının ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KISMEN KABULÜNE, KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 07/10/2021 tarih, 2020/495 Esas ve 2021/524 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a-Davanın KISMEN KABUL VE KISMEN REDDİNE,
b-Davalıların Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020/1341 Esas sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazın kısmen iptali ile takibin 60.000,00 TL asıl alacak ve 4.875,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 64.875,00 TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işletilecek avans faiz ile birlikte devamına,
c-Alacak likit olduğundan İİK 67/2 maddesi uyarınca 64.875,00 TL üzerinden hesaplanacak %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine,
ç-Fazlaya yönelik talebin reddine,
d-Alınması gerekli 4.431,61 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 644,77 TL harç ile 274,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile kalan 3.512,84 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
e-6325 sayılı HUAK 18/A-13,14. maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden Kocaeli Arabuluculuk Bürosu 2020/899 numaralı dosyasında ödenen 1.360,00 TL arabuluculuk ücreti, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması halinde haksız çıkacak taraftan tahsil olunacağı düzenlendiğinden davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
f-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 9.233,75 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
g-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
h-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ve 644,77 TL peşin harç ve 274,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 973,17 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
ı-Davacı tarafından yapılan 189,50 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen kısmına göre belirlenen 163,91 TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
i-HMK 120. maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından karar kesinleşene kadar yapılacak masraflar mahsup edilerek arta kalan miktar olduğu taktirde karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a-İstinaf Kanun Yoluna Başvuru harcının hazineye irad kaydına,
b-İstinaf Karar Harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
c-Davacı tarafından yapılan 220,70-TL İstinaf Kanun yolu masrafı ile 138,10 TL tebligat, posta vb. masrafı olmak üzere toplam 358,80 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
ç-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d-Davacının yatırdığı istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
e-Davalı … hakkında düzenlenen 16/03/2022 tarihli ve 4.872,84 TL bedelli harç tahsil müzekkeresinin iptaline, mahkemesince işlem yapılmaksızın geri istenilmesine,
f-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/05/2023
…
Başkan …
¸e-imzalıdır
…
Üye …
¸e-imzalıdır
…
Üye …
¸e-imzalıdır
…
Katip …
¸e-imzalıdır
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*