Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/766 E. 2023/719 K. 08.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/766
KARAR NO : 2023/719

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :10/02/2022
NUMARASI :2020/359 Esas – 2022/80 Karar
ASIL DAVA
DAVACI :… (T.C.No: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :… (T.C.No: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA :Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :03/09/2020
BİRLEŞEN DOSYA :Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/545 Esas sayılı dosyası
DAVACI :… (T.C.No: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI : … (T.C.No: …) – …
DAVA :Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :23/12/2020

KARAR TARİHİ :08/05/2023
KR. YAZIM TARİHİ :23/05/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından davacı aleyhine Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2018/73515 sayılı dosyası ile 100.000,00-TL değerindeki, imzası davacıya ait olmayan kambiyo senedi dayanak yapılarak, kambiyo senetlerine mahsus yol ile icra takibi yapıldığını, takibin kesinleştiğini, davacı ile davalı arasında herhangi bir alış veriş, ticari ilişkinin bulunmadığını, bu nedenle davacı ile davalı arasında 100.000,00-TL değerinde bir alış veriş ve bir kambiyo senedinin oluşturulmasını gerektirecek bir anlaşmanın varlığının bulunmadığını, davacının böyle bir senedin ve icra takibinin varlığından haberinin olmadığını, davacıya tebligatın usulüne uygun yapılmaması nedeni ile takipten de haberinin olmadığını, bu senet ve takipten, aynı şekilde başka bir senedin iptali için Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/359 Esas sayılı dosyasında davalı tarafın sunduğu cevap dilekçesinden öğrendiklerini belirterek davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, haksız icra takibi nedeni ile davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf ile davalının teyze çocukları olduğunu, davacının geçimini sağlayabilmek için yıllardır inşaat işi ile uğraştığını aynı zamanda buna yönelik olarak şirket sahibi olduğunu, söz konusu inşaat şirketinde işlerini oğullarıyla birlikte yürüten …’in işlerinin iyi olmadığını ve paraya ihtiyacının olduğunu ileri sürerek davalıdan borç istediğini, davalının ise nakit parası olmadığını, Şirinsulhiye Köyü sınırlarında kalan Köykent Yapı Kooperatifi’nde eşine ait iki evi olduğunu ve o evler üzerinden kredi çekerek işlerini görebileceğini söylediğini, bunun üzerine evler üzerine 2011-2012 yılları arasında krediler çekildiğini ve bu kredilerin ödemlerinin geciktiğinden dolayı söz konusu evlerin banka aracılığı ile satıldığını, davacının iddia ettiği gibi kötü niyetli olan kişinin davalı … değil bizzat davacının kendisi olduğunu, söz konusu borç ile ilgili olarak mahkemeye konu olan senet dışında ayrı bir senet daha düzenlendiğini ve bu senedin de Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2018/73515 Esas sayılı takibi ile dava konusu senet ile aynı anada icraya konulduğunu, Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin dosyasında borçlu olarak … ve oğullarının borçlu olarak görüldüğünü, 100.000,00-TL değerindeki bu senede de kötü niyetli davacının bir itirazının olmadığını, dava konusu senet ve Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2018/73515 Esas saylı takibine dayanarak oluşturulan senedin arkasına ”bu senetlerin 2 eve karşılık olarak verildiği” şeklinde şerh düşüldüğü, bu açıklamalar gereğince davacının kötü niyetli olduğunun açık olduğunu, tüm bu nedenlerle; haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… 1-Asıl ve birleşen davaların KABULÜNE,
2-Davacının asıl ve birleşen dava dosyalarına konu Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2018/73513 Esas ve 2018/73515 Esas sayılı takip dosyaları nedeni ile borçlu olmadığının tespitine,
3-Şartlar oluşmadığından kötüniyet tazminat talebinin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği gibi kötü niyetli olan kişinin davalı değil bizzat davacı olduğunu, söz konusu borçla ilgili olarak davaya konu olan senet dışında ayrı bir dava konusu olan bir senet daha düzenlendiğini ve bu senedin de Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2018/73515 Esas sayılı takibiyle dava konusu senetle aynı anda icraya koyulduğunu, Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2018/73515 Esas sayılı dosyasında borçlu olarak davacı … ve oğulları … ve … borçlu olarak görülmekte olup, 100.000,00-TL değerindeki bu senede de kötü niyetli davacının bir itirazı olmadığını, işbu dava açıldıktan sonra ilgili senede ilişkin ayrı bir dava açıldığını ve davalar birleştirildiğini, davacının takiplere ilişkin tüm tebligatları teslim aldığı tebligat parçalarıyla sabitken, aynı uyuşmazlığa ilişkin olarak iki ayrı davanın açılmasının hakkaniyetli ve iyiniyetli olmadığını, dava konusu senet ve Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2018/73515 Esas sayılı takibine dayanak oluşturan senedin arkasına, ”Bu senetlerin 2 eve karşılık olarak verildiği” şeklinde şerh düşüldüğünü, beyan edilen olaylar ve senetlerin arkasına düşülen şerhler dikkate alındığında davacının kötü niyetli olduğunun açık olduğunu, Adli Tıp Kurumu’nun dava konusu imzalara ilişkin raporunu hazırlarken grafoloji biliminin gerekliliklerine uygun hareket etmediğini, bu haliyle raporun objektif denetiminin mümkün olmadığını, raporun Yargıtay’ın denetlenebilirliğe ilişkin belirlediği kriterlere uygun olmadığını, işbu nedenle alanında uzman bilirkişiler aracılığıyla tekrardan bir rapor alınması gerekirken hüküm kurulmasının hakkaniyetli olmadığını belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER:Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/02/2022 tarih, 2020/359 Esas – 2022/80 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonunda;”… Davacı asil …’in imza ve yazı örnekleri mahkeme kaleminde alınmış, davacının imza asıllarının bulunduğu belgeler celp edilmiş ve dosyanın İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine karar verilerek iki adet bonoda yer alan imzaların davacının eli ürünü olup olmadığı hususunda rapor hazırlanarak mahkememize gönderilmesi istenilmiştir.
ATK raporunda; inceleme konusu 100.000,00 TL bedelli senette atılı borçlu imzalarından ortada bulunan imza ile …’in mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı, inceleme konusu 200.000,00 TL bedelli senette atılı borçlu imzaları ile …’in mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir.
ATK faturası davacı vekiline tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından fatura bedeli ödenerek dekont dosyaya sunulmuştur.
” …Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, icra takibine konu senet üzerindeki imzanın davacıya aidiyeti konusunda alınan fizik grafoloji uzman raporuna göre takibe konu senet üzerine atılı bulunan borçlu imzalarının davacı elinden çıkmadığı, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığından alınan rapora göre inceleme konusu belgedeki imza ile davacının mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği, birbirini doğrulayan bu raporlar gereğince, davaya konu bono altındaki imzanın davacı eli ürünü olmadığı sabit kabul edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA” (Yargıtay 19.H.D’nin 2018/1220 E ve 2019/20 K s. İlamı)
“…Dosyaya kazandırılan rapor içeriğinden açıkça anlaşılacağı üzere, raporda muhtemel bir görüş bildirilmiş olup, kesin bir kanaat bildirilmediğinden yetersiz ve kesin bir kanaat içermeyen bilirkişi raporuna dayanılarak eksik incelemeyle karar verilmesi doğru olmamıştır.” (Sakarya BAM 7. HD. 2020/1188 E., 2021/1004 K. ve 25/05/2021 t.li ilam)
Yukarıda alıntılanan yüksek mahkeme kararlarından da anlaşılacağı üzere imza inkarı durumunda usule uygun olarak toplanan deliler kapsamında yapılan incelemede kesin tespit içeren bir rapor alınması durumunda rapordaki tespite itibar edileceği açıktır. Somut olayda da İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan raporda yapılan tespit de muhtemel bir görüş bulunmadığı, aksine kesin kanaat içerdiği görülmüştür.
Yürütülen yargılama neticesinde; davacının menfi tespit talebine konu bonolarda yapılan incelemede yazı ve imzaların İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin raporuna göre davacıya ait olmadığı tespit edildiğinden, bonolardan dolayı davacının sorumluluğunun bulunmadığı buna karşılık davalının da delil sunmadığı anlaşıldığından asıl ve birleşen menfi tespit davalarının ayrı ayrı kabulüne, takibin kötüniyetli olarak başlatıldığı ispatlanmadığından tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ..” şeklindeki gerekçeyle asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; davaya konu bono altında davacı adına atılan imzanın davacıya ait olmadığının tespit edilmesine, ispat yükünün davalı tarafta olmasına ve davalının bono altındaki imzanın davacıya ait olduğunu ispatlayamamasına, davalının, senedi takibe koymakta kötüniyetli olmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK m. 353/1-b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davalının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 20.493,00-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 5.123,50-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 15.369,50-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/05/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*