Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/73 E. 2022/2285 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/73
KARAR NO : 2022/2285

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/10/2021
NUMARASI : 2020/216 Esas – 2021/768 Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA TÜRÜ : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/03/2020
KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KR. YAZIM TARİHİ : 17/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı şirketin talebi üzerine işbu davaya konu malların üretimini yapıp davalı şirkete teslim ettiğini, 08.12.2017 tarih ve 015225 irsaliye no ve 08.12.2017 tarih ve 3215 nolu 42.480,00 TL tutarlı fatura konusu alacağın açık hesaba işlendiğini, davalı tarafın kısmi ödemeleri sonucunda bakiye icra takibine konu 9.465,23 TL borç kaldığını, İstanbul 33. İcra Müdürlüğü’nün 2019/9140 E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, borçlunun borca ve tüm ferilerine ve yetkiye itirazı ile takibin durduğunu, takipten sonra davalı şirket tarafından kesilen iade faturalarının davacı şirket tarafından Kadıköy 1. Noterliği’nin 03.04.2019 tarih ve 04514 nolu ihtarname ile reddedildiğini, davalı yanın tebligat zarfında ödeme emri bulunmadığı iddiası ve yetki itirazı nedeniyle dosyanın Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/47695 Esasına kaydı yapıldığını, davalı yanın borca ve tüm ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğunu, arabulucuya başvurulmuşsa da sonuca varılmadığını, tüm bu nedenlerle davalının itirazlarının iptaline, takibin devamına, takip tarihinden itibaren işleyecek %19,50 ticari avans faizi ve %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ile tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin davacı şirketten 400 adet Linedriver optik enkoder satın aldığını, buna istinaden 08.12.2017 tarihli 003215 nolu 42.480,00 TL bedelli fatura düzenlendiğini, ürünlerin 85 adedinin ayıplı çıktığını, bu durumun davacı tarafa öncelikle şifahen bildirilmiş olmasına rağmen davacı tarafça hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, ürünler iade alınmadığı gibi gerekli incelemelerin dahi yapılmadığını, müvekkili şirketin davacı taraf ile olan iyi ticari ilişkileri nedeniyle davacıya zaman tanımışsa da devam eden süreçte davacı taraftan bir sonuç alınamayınca söz konusu ayıplı ürün bedellerinin iadesi cihetinde iade faturası düzenlendiğini, davacı tarafın iade faturasını haksız ve kötü niyetli olarak kabul etmediğini ve iade faturasına karşı iade faturası düzenlediğini, bunun üzerine son olarak müvekkili şirket tarafından tekrardan 27/03/2019 T.,ARK2019000000055 no.lu iade faturası düzenlenerek davacı şirkete tebliğ edildiğini, akabinde taraflarınca Kadıköy 29. Noterliği’nin 03/04/2019 tarih ve 8018 yevmiye No’lu ihtarnamesi ile davacı tarafa söz konusu ayıplı malların muhafaza edildiği, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 (üç) iş günü içerisinde ayıplı malların iade alınması gerekliliği bildirilmişse de davacı şirketin ayıplı ürünleri teslim almadığını, müvekkili şirketin davacı şirkete hiçbir borcu bulunmadığını, davacı tarafın ayıplı ürünleri iade almaktan imtina ettiği gibi iade faturasını da haksız olarak kabul etmediğini, davacı şirketten satın alınan “encoder” isimli parçanın müvekkili şirket tarafından üretilen makinalara takılması zorunlu olup satın alınan bu parçanın üretilen makinalara takıldığını ve müvekkili şirket tarafından üretilen bu makinanın devam eden süreçte bayilere ve/veya asansör firmalarına satıldığını, ancak müvekkili şirket tarafından üretilip satılan makinanın bayiler tarafından satılması ve/veya asansör firmasının makinayı çalıştırmasının (satın aldıktan sonra) en az 1 yıl ve hatta zaman zaman 2 yıl sonra olabildiğini, bunun sebebinin davalı şirket tarafından üretilen makinanın 3. şahıs bayi/firmalar tarafından satın alınmış olsa da inşaatların tamamlanması, asansörlerin montajının yapılması ve çalıştırılmasının uzun bir zaman aldığını, inşaatların tamamlanması ve asansörlerin devreye alınmasından sonra davacı şirketten satın alınan encoderlerin arızalı olduğunun müvekkili şirkete bildirildiğini, bu hususta arka arkaya bir çok kez şikayet alındığını, dolayısıyla her ne kadar söz konusu ürünlerin satın alma tarihi önceki tarihli olsa da ürünlerin ayıplı olduklarının 3. şahıs firmaların asansörleri çalıştırması ile arızaların meydana gelmesi ve davalı şirkete bildirmeleri ile öğrenilebildiğini, huzurdaki davanın aydınlatılması için halihazırda davalı şirkette muhafaza edilen ürünlerin alanında uzman bilirkişi tarafından incelenerek rapor tanzim edilmesi gerektiğini, davacı tarafça talep edilen alacağın likit olduğunun söylenemeyeceğini, takip konusu fatura ürünlerinin ayıplı olduğunu, söz konusu ürünlerin ayıplı olup olmadıkları, ayıp oranı tespit edilmeden alacağın varlığından/miktarından kesin olarak söz edilemeyeceğini, işbu nedenle ödeme emrinin tebliğ tarihi itibariyle net alacak miktarını hesaplama imkanı olmayan davalı şirketin borca itiraz etmekte haklı olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle davanın reddine, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir alacak olsa dahi icra inkar tazminatı şartları oluşmadığından dolayı icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … 1-Davanın KISMEN KABULÜNE, davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/47695 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 9.465,23.-TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalı borçlu itirazında haksız olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacağın %20’si oranında olan 1.893,05.-TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ayıplı mallara ilişkin inceleme yapılmadığını; tarafların ticari defterleri birbirine aykırı olup delil vasfı bulunmadığını; icra inkar tazminatı hükmedilmesinin kabul edilemeyeceğini beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı tarafça, istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/10/2021 Tarih – 2020/216 Esas – 2021/768 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; faturadan kaynaklanan alacak için yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacının, faturadan kaynaklanan alacağının tahsili için Gebze 4. İcra Dairesi’nin 2019/47695 E. sayılı ilamsız icra takibi başlattığı, davalının ödeme emrine süresinde itiraz etmesi üzerine eldeki davayı açtığı, davalının davanın reddini istediği, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözleşmeye konu mallarının ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun yapılıp yapılmadığı ve davacı satıcının alacaklı olup olmadığı noktasındadır.
Ticari satımda davacı/satıcının ticari ilişkinin varlığını ve malın teslimini, davalı/alıcının borcu ödediğini ispat etmesi gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 23-1)-c) maddesinde malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise (2) gün içinde, açıkça belli değil ise alıcı malın teslim aldıktan sonra (8) gün içinde incelemek veya incelettirip mal ayıplı çıkar ise bu süre içinde ayıbı ihbar etmelidir. İhbar ise aynı kanunun 18-(3) maddesi uyarınca, noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemiyle yapılmalıdır. Bu usul geçerlilik şartı değilse de ispat şartıdır.
Olağan muayenen ile tespit edilemeyen gizli ayıp bulunduğu hallerde de, 6098 sayılı TBK’nın 223-(1) maddesine göre, alıcı devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Taraflar tacir olduğuna göre bu bildirim yukarıda açıklandığı üzere, 6102 sayılı TTK’nın 18-(3) maddesindeki usul ile yapılmalıdır.
Eldeki uyuşmazlıkta, davalı malların ayıplı olduğunu, bakiye bedelin ayıp nedeni ile ödenmediğini belirtmiştir.
İlk derece mahkemesince alınan 21/01/2021, davacının kendi defterlerine göre; takip tarihi olan 06.12.2019 tarihi itibariyle 9.465,23 TL asıl alacaklı olduğu, 23/02/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda; davalının ticari defterlerinde davacıya borcu olmadığı, davacıdan 1.921,77-TL alacaklı olduğu ancak aradaki farkın 27.03.2019 tarih ve ARK2019000000055 nolu 11.387,00-TL lik ayıplı mal iadesinden kaynaklandığı, 21/04/2021 havale tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; taraflar arasındaki uyuşmazlık 2017 ve 2018 yıllarına ait olduğundan davalının 2017 ve 2018 yılı ticari defterlerinin incelendiği, davalının 2017 ve 2018 yılı ticari defterlerini e-defter olarak tuttuğu, defter beratlarını zamanında oluşturduğu, defter bakiyelerinin birbirini teyit ettiği ve şirket lehine delil teşkil ettiği, davalı ticari defterlerinde davacıya 2017 yıl sonu olarak 42.917,03 TL borçlu, 2018 yıl sonu olarak da 9.465,23-TL borçlu olduğu, davacının 9.465,23 TL üzerinden icra takibine başladığı, tarafların 2017 yıl sonu ve 2018 yıl sonu borç alacak bakiyelerinde mutabık oldukları, ayıplı mal ile ilgili teknik bilirkişi atanmasının takdirinin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Tarafların defter kayıtları ile bilirkişi raporlarına göre; davalı şirketin, davacının 08.12.2017 tarih 42.480,00 TL bedelli faturasını kayıtlarına işledikten sonra ilk olarak 29.05.2018 tarihinde 9.451,80-TL tutarında (satış iade) davacıyı borçlandırıcı kayıt oluşturduğu, sonra 14.03.2019 ve 27.03.2019 tarihli 11.387,00’er TL bedelli davacıyı borçlandıran ayıplı mal ürün iadesi açıklaması ile (2) adet fatura düzenlemiş ve bu faturalardan 14.03.2019 tarihli olan davacı defterine kaydedildikten sonra 27.03.2019 tarihinde davalıya iade edildiği, son olarak davalının ticari defterlerinde 27.03.2019 tarihinde 11.387,00-TL tutarında davacıyı borçlandıran bir kayıt oluşturduğu görülmektedir. Davalı taraf kendi ticari defterlerinde 29.05.2018 tarihinde 9.451,80 TL tutarında iade kaydı oluşturmakla iddia ettiği ayıbı öğrendiğinin kabulü gerekir. Ayıbın öğrenilmesinden itibaren TBK’nın 223-(2) maddesi gereği ayıp ihbarının derhal satıcıya yapılması gerekir. Aksi halde satılan iddia olunan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
Davalı, Kadıköy 29. Noterliği’nin 03.04.2019 tarih ve 8018 yevmiye nolu ayıp ihtarnamesi ile yetkisiz İstanbul 33. İcra Müdürlüğü’nün 2019/9140 sayılı dosyasında, ödeme emrinin borçluya 13.03.2019 tarihinde tebliğinden sonra düzenlenen 14.03.2019 tarihli iade faturası kesildiği belirtilerek ayıplı ürünlerin iade alınması istenmiş olup, davalının iddia olunan ayıbı öğrendiği 29.05.2018 tarihinden sonra gönderdiğinden ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı anlaşılmıştır. Davalı, malları sattığı dava dışı 3. Kişilerin ayıp ihbarları ile mallardaki gizli ayıpları öğrendiğini bu nedenle ayıp ihbarının süresinde olduğunu savunmuş ise de ilk derece mahkemesinin verdiği süre içerisinde bu savunması kapsamında delil sunamamıştır. Davacı, ürünlerin ayıplı olmadığına ve davalının ayıp ihbarında bulunmadığına dair yemin etmiştir. Tüm bu belirlemelere göre; davacının malları satıp teslim ettiği, davalının ayıbın varlığını ve süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu ispat edemediği, takip konusu borcu ödediğini savunmadığı ve alacağın likit olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davanın ve icra inkar tazminatı talebinin kabulüne dair kararının usul ve yasaya uygun olduğu görülmekle davalı vekilinin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 646,57 TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 161,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 484,87 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/12/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*