Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/705 E. 2022/1614 K. 19.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/705
KARAR NO :2022/1614

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :14/09/2021
NUMARASI :2014/1436 Esas – 2021/481 Karar

ASIL DAVA
DAVACI :… – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :1- … – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :30/10/2014

BİRLEŞEN DAVA :Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2014 tarihli 2014/1574 Esas – 2014/421 Kararı
DAVACI :… – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :… (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …

DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :08/12/2014

KARAR TARİHİ :19/09/2022
KR. YAZIM TARİHİ :26/09/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27/09/2011 tarihinde …’e ait olan … sevk ve idaresinde bulunan 36832961 poliçe numarası ile Axa Oyak Sig. A.Ş. sigortalı bulunan … (ve buna bağlı … plakalı römork) plakalı çekici içinde bulunan davacı şirketin nakliye müteahhitliğini yapmış olduğu Bekaert A.Ş. Firmasına ait yükün hasar görmesi ve zayi olması sebebiyle davacı şirket tarafından Bekaert A.Ş. Firmasının uğramış olduğu 94.779,63-TL’lik zarar karşılandığını, söz konusu kazada davalı … tarafından sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunun tespit edildiğini bu nedenle davacı şirket tarafından ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili için davalılar hakkında Körfez İcra Müdürlüğü’nün 2012/1983 sayılı dosyasıyla takip yapıldığını, davalıların haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğinden takibin durduğunu bildirerek, davalının icra dosyasındaki borca itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %40 karşılığı icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu … hakkında Kocaeli Körfez İcra Müdürlüğü’nün 2012/1983 Esas sayılı dosyasındaki icra takibine, borca ve ferilerine yaptığı itirazın iptali, takibin devamı kötüniyetli borçlunun itiraz edilen miktarın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi, ile dosyanın Kocaeli l. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/207 Esas sayılı dosyasından tefrik edilen ve 2014/1436 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine borçlu adına kayıtlı araçları üzerine ihtiyaten tedbir konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kabulü ile; Körfez İcra Müdürlüğü’nün 2012/1983 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın davalı … açısından iptali ile takibin 94.779,63-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %17,75 oranında ve değişen oranlarda temerrüt faizi uygulanmasına, 94.779,63-TL’nin %40’ı oranında hesap edilecek icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 12.954,06-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı birleşen dava davalısı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Birleşen dava davalısı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu, hükümde unutulan veya gösterilmemiş olan bir hususun tavzih yoluyla hükme ilave edilmesinin mümkün olmadığını, dosyada gerekçeli kararının taraflara tebliğ edilmeden duruşmalı tavzih yapılmış olduğunu, taraflara tebliğ edilmeden tavzihin duruşmalı olarak yapılmasının usule aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarında bahse konu değer hesaplamalarının kabul edilmeyeceğini, bilirkişi raporlarına itibar edilmesinin hukuka uygun olmadığını, bilirkişi raporunda ürünlerin zayi olduğundan bahsedilmiş ama nasıl zayi olduğundan bahsedilmemiş olduğunu, dosyaya sunulan belgelerin eksik ve bundan dolayı bilirkişi raporlarındaki incelemelerde ön kabulle yapılan değerlendirmeler olduğunu ve bundan dolayı dosyaya sunulan raporların hukuka uygun olmadığını belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Asıl ve birleşen davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın esasa yönelik itirazlarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, somut olayda meydana gelen tüm zararlara ilişkin bilgi ve belgelerin dosyaya sunulmuş olduğunu ve bilirkişi raporlarında ürünlerin nasıl zayi olduğu, kazanın oluş şekli, kusur durumu ve zarar miktarının hüküm kurmaya elverişli şekilde ortaya konulmuş olduğunu, dosyaya sunulan kaza fotoğrafları incelendiğinde kazalı aracın tamamen Kelkit Çayına gömüldüğü bilirkişi raporunda da zayi olan ürünlerin beton dökümü sırasında betona karıştırılarak hemen kullanılması gereken malzeme olması nedeniyle sudan etkilenmesi sebebiyle kullanılmayacağı belirtildiğinden davalının itirazlarının somut olaya ve hukuka uygun olmadığını belirterek; davalının haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/09/2021 tarih, 2014/1436 Esas – 2021/481 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve Birleşen dava, akdi taşıyıcı davacının, ödediği hasar bedelini, fiili taşıyıcı ve taşıyıcının sigortacısı olan davalılardan tahsili talebiyle başlattığı icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Yerel Mahkemece toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda,;davacı vekilinin hazır bulunduğu davanın 14/09/2021 tarihli celsesinde, “1-Davanın KABULÜ İLE Körfez İcra Müdürlüğü’nün 2012/1983 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın davalı … açısından iptali ile takibin 94.779,63-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %17,75 oranında ve değişen oranlarda temerrüt faizi uygulanmasına,
94.779,63-TL nin %40 si oranında hesap edilecek icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, ” şeklindeki kısa kararın davalının yokluğunda tefhim edildiği,
“…Bilirkişiler tarafından düzenlenen 16/06/2021 tarihli ek raporda; kök raporlarında … plakalı araç sebebiyle davalı …Ş.’nin sorumluluğunun aynı gerekçelerle kazaya sebep olan 80 AN 086 Plaka’lı diğer araç için de geçerli olduğu ve buna bağlı olarak bahse konu araç sebebiyle davalı …Ş.’nin poliçe bedeli olan 40.000,00 TL kadar davaya konu zarar sebebiyle sorumluluğunun da bulunduğu, bu halde davalılardan AXA Sigorta A.Ş.’nin poliçe kapsamında her iki araç sebebiyle toplamda 75.000.00 TL sorumluluk sınırının bulunduğu, aynı araçlar için kasko poliçeleri gereğince davalıların sorumluluğu itirazına gelince; dosyaya ibraz edilen söz konusu poliçe kapsamında yapılan inceleme neticesi, iş bu poliçe ile İhtiyari Mali Sorumluluğun da teminat altına alındığı ve bu teminat miktarının ise 100,000,00 TL olduğu, bu halde davacılardan AXA Sigorta A.Ş.’nin bu poliçe kapsamında ihtiyari sorumlu sigortası da yapmış olduğu ve bu kapsamda söz konusu poliçe kapsammda, trafik sigortasından ayrı olarak davalı …’e ait … ve 80 AN 086 plakalı araçların sebep olduğu zararlardan 100.000,00 TL”ye kadar sorumluluğunun bulunduğu, netice itibariyle, dava konusu zarar sebebiyle davalılardan …’in zararın tamamından araç işleten sıfatı ile; diğer davalı …Ş.’nin ise zorunlu ve ihtiyari sorumluluk sigortacısı sıfatı ile 3 ayrı poliçe kapsamında toplam 175.000,00 TL sorumluluğunun bulunacağı belirtilmiştir.
Asıl ve Birleşen dava, icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının dava konusu trafik kazası nedeniyle hasarlanan yük nedeniyle dava dışı Bekaert A.Ş ye ödemek zorunda kaldığı tazminat tutarını davalılardan rücuen tahsil etmek amacıyla icra takibi başlattığı, asıl ve birleşen davaların itirazın iptali istemine ilişkin olduğu anlaşılmış, dosya bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmış, davalı itirazları doğrultusunda bilirkişilerden ek rapor alınmıştır. Taraf iddia ve savunmaları, bilirkişi ek ve kök raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalıların işleten ve sigortacısı oldukları araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu, birleşen dosya davalısı …’in kazaya karışan … ve buna bağlı … plakalı römork plakalı çekicinin işleteni olduğu, davalı … şirketinin ise kazaya sebep olan çekici ve dorse için ayrı ayrı ZMSS poliçesi ve ihtiyari mali sorumluluk sigorta poliçesi ile teminat altına aldığı, bu nedenle poliçe teminat limitleriyle sınırlı olarak davacının uğradığı zarardan sorumlu olduğu anlaşılarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuş, davalı … şirketinin mahkememizce yazılan müzekkerelere cevap vermediği, poliçe örneğini göndermediği, kendi nezdinde düzenlenmiş poliçe bulunduğu, eksper raporu alarak zararın poliçe teminatı kapsamında kalıp kalmadığı ve miktarını tespit ettirme şansı bulunduğu halde bu yönde araştırma yapmayarak icra takibine itiraz etmekte haklı olmadığı anlaşılarak sigorta şirketi açısından alacağın belirlenebilir olması nedeniyle yalnızca bu davalı açısından icra inkar tazminatına hükmolunmuştur….” şeklinde gerekçelendirilen ayrıntılı kararın 17.01.2022 tarihinde davalılara tebliğ edildiği,
Davacı vekilinin 08.11.2021 tarihinde”; Her ne kadar 14/09/2021 tarihli duruşmada asıl dosya üzerinden karar verilmiş ise de işbu dosyada Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1574 E. 2014/421 K. sayılı birleşen dosyası da bulunmakla sehven hükümde belirtilmeyen birleşen dosya üzerinden de hüküm kurulması gerektiğinden HMK 304 ve devamı maddeleri uyarınca duruşma açılarak hükmün tavzih ve tashihini arz ve talep ediyoruz.” şeklinde tavzih ve tahsis istemli dilekçe sunduğu, tavzih/tashih dilekçesi ve tavzih için duruşma gününü içeren tensip zaptının, davalılara 20.11.2021 tarihinde tebliğ edildiği,davacı vekilinin katıldığı 23.12.2021 tarihli duruşma da; “1-Davacı vekilinin tavzih talebinin KABULÜ ile;
Mahkememizin 2014/1436 esas 2021/481 karar sayılı ilamının hüküm kısmına;
” Mahkememizin birleşen 2014/1574 esas sayılı dosyasında , davanın KABULÜ ile Körfez İcra Müdürlüğü’nün 2012/1983 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın davalı … açısından iptali ile takibin 94.779,63-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %17,75 oranında ve değişen oranlarda temerrüt faizi uygulanmasına,
İcra inkar tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından reddine,” olacak şekilde ibarenin eklenmesine,” şeklinde hüküm kurulduğu ve 04.01.2022 tarihli tavzih ek kararının taraflara tebliğ edildiği, kararlara karşı birleşen dosya davalısı … vekilince istinaf yoluna başvurulduğu görülmüştür.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Birleşen Dosya Davalısı … vekilinin Ek Karara yönelik istinaf itirazının incelenmesinde,
6100 sayılı HMK’nın ikinci bölümünde hükmün tashihi ve tavzihi düzenlenmiş iken 22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 26. maddesiyle değişiklik yapılarak bölümün başlığı “Hükmün Tashihi, Tavzihi ve Tamamlanması” olarak değiştirilmiş ve “Hükmün Tamamlanması” başlığını taşıyan 305/A maddesi eklenmiş Kanunun 28. maddesiyle de 306. maddenin başlığı “Tavzih talebi ve usulü” iken metne işlendiği şekilde değiştirilmiş, birinci fıkraya “Tavzih” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya tamamlama” ibaresi ile birinci ve üçüncü fıkralara “tavzih” ibarelerinden sonra gelmek üzere “veya tamamlama” ibareleri eklenmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 305. maddesine göre; “(1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. (2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” şeklinde düzenlenmiş, anılan kanunun 306. maddesinde” (1) Tavzih, dilekçeye tarafların sayısı kadar nüsha eklenmek suretiyle hükmü veren mahkemeden istenebilir. Dilekçenin bir nüshası, cevap süresi mahkemece belirlenerek karşı tarafa tebliğ edilir. Cevap, tavzih talebinde bulunan tarafa tebliğ olunur. (2) Mahkeme, cevap verilmemiş olsa bile dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir; ancak gerekli görürse iki tarafı sözlü açıklamalarını yapabilmeleri için davet edebilir. (3) Mahkeme tavzih talebini yerinde gördüğü takdirde 304. madde uyarınca işlem yapar.” şeklinde tavzihin usulü belirlenmiş bulunmaktadır.
Tavzih bir kanun yolu değildir. Zira tavzih hükmün kesinleşmesini önlemediği gibi, tavzih talebi bir üst mahkeme tarafından değil bizzat hükmü veren mahkemece incelenir. Öte yandan belirtmek gerekir ki, tavzih talebinde bulunmak için belli bir süre öngörülmemiştir. HMK’nın 305. maddesinin birinci fıkrasında belirtildiği üzere “hükmün icrası tamamlanıncaya kadar” hükmün tavzihini istemek mümkündür. Tavzih kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur; hükmün gerekçesinin açıklanması için, tavzih yoluna başvurulamaz. Ancak hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişme (tenakuz) varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, C. III, s. 5275)
Tavzih talebi haklı ise, mahkeme hükmündeki bu kapalılık, açık olmayan hâl, tereddüt ya da çelişkiyi ortadan kaldırır.Ancak, tavzihle hükümde belirtilen haklar ve borçlar sınırlandırılamayacağı gibi genişletilemez ve değiştirilemez (m. 305/2). Bu çerçevede hükmün tavzihine karar veren mahkeme, daha önce unuttuğu bir hususu hükme ekleyemez ya da hükmünü düzeltemez. Zira tavzihin amacı, hükümdeki hatanın düzeltilmesi ya da eksik kalan, unutulan talepler hakkında karar verilmesi değildir. Aynı şekilde; kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemez.
HMK’nın 305/A maddesine göre de taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.
Kural olarak, nihaî kararın verilmesi ile hâkim dosyadan elini çeker. Dosyadan el çekmek, üst mahkeme tarafından yapılan inceleme sonucunda dosya mahkemeye geri gönderilmediği müddetçe, mahkemenin dosyayı tekrar ele alamamasını ifade eder. Bu kuralın çeşitli istisnaları bulunmaktadır. Hükmün tamamlanması da hâkimin dosyadan el çekmesinin istisnalarından biridir. Buna göre, mahkeme, nihaî karar vermiş olmasına rağmen kararda eksiklik bulunması halinde, tamamlama talebini kabul veya reddederek ek bir karar verebilir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 305/A maddesinde yer alan bir aylık süre dolmadığı sürece, mahkeme kararı kesin olarak verilmiş veya kanun yoluna başvurulmadığı için karar kesinleşmiş ise hükmün tamamlanması yoluna başvurulabilir.
Belirtilmesi gereken diğer bir husus ise, hükümdeki tashih, tavzih ve tamamlama kararı verilmesi gereken konularda yetki ve görevin açıkça ilk derece mahkemesine ait olmasıdır.
İncelenen dosyada; ilk derece mahkemesince ek tavzih kararı ile birleşen dosya davalısı Ahmet Dönmez hakkında hüküm kurulmuş olması yoluna gidilmesi doğru değil ise de; 28/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren 6100 s. HMK’nın 305/A maddesinde 28/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik ile, mahkemece, kendiliğinden hükme geçirmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda hükmün tamamlanması usulü ile ek kararla hüküm kurabileceğinden, adı geçen davalı hakkında gerekçeli kararda yer alması gereken hükmün ek karar yoluyla tesis edilmiş olması sonuç itibarıyla doğru görülmüş,”ek kararın hükmün tamamlanması” şeklinde verilmemesi hususunda eleştiri yapmakla yetinilmiştir.
Birleşen Dosya Davalısı … vekilinin davanın esasına yönelik istinaf itirazının incelenmesinde ise,
Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, dosyaya ibraz edilen taşımaya konu mallara sevk irsaliyesi, kaza tutanağı, hasar dosyası ile davacı beyanları incelendiğinde, kaza ile hasarın uyumlu, İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli, dosya kapsamına ve olayın oluş şekline uygun olmasına, bu itibarla, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Gerekçeli karar başlığında; birleşen dava davalısı …’in T.C. İbaresenin yazılmaması ve taraf vekillerinin adreslerinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; birleşen dava davalısı … vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca; birleşen dava davalısı …’in İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 6.474,39-TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 1.618,60 TL’nin mahsubu ile bakiye 4.855,79-TL istinaf karar harcının birleşen dava davalısından alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf edene taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
19/09/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*