Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/69 E. 2022/2318 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/69
KARAR NO :2022/2318

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… … (…)
ÜYE :… … (…)
ÜYE :… … (…)
KATİP :… … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :08/10/2021
NUMARASI :2020/182 Esas – 2021/530 Karar

DAVACI :ES DEM TURİZM NAKLİYAT GIDA SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … … – …
DAVALI :GENÇ TURİZM NAKLİYAT VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ-…
VEKİLİ :Av. … … – …

DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :19/04/2020

KARAR TARİHİ :29/12/2022
KR. YAZIM TARİHİ :09/01/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı firmanın, davalı şirketin Kocaeli ve çevresinde vermiş olduğu taşımacılık hizmetlerine yönelik olarak davalı şirkete tedarikçilik yaptığını, en son davalı şirketin görevlendirmesiyle Baysan Trafo A.Ş.’ye personel taşımacılığı işini yürüttüğünü, davalı şirketin davacı şirkete fatura karşılığı ödeme yaptığını ve Mayıs, Haziran Temmuz ve Ağustos 2018 tarihli fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine icra takibine girişildiğini, davacı şirketin ilgili fatura dönemlerinde kullanmış olduğu yakıtı daha sonra fatura bedellerinden mahsup edilmek üzere davalı şirketten kullandığını, bu nedenle takibe dayanak gösterilen fatura tutarlarının 18.661,45 TL olmasına rağmen fatura tutarlarından tahmini yakıt kullanım bedeli düşülerek icra takibinin 9.000 TL üzerinden ikame edildiğini, davalıca takibe haksız bir şekilde itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, arabuluculuk görüşmesinin de anlaşamama ile sonuçlandığını, hukuki ihtilafın sadece takibe konu edilen faturaların ödenip ödenmediği noktasında toplanmadığını, takip konusu faturalar gereği davacı firmanın davalıdan alacaklı olduğunu, bu durumun ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi incelemesi ile açıklığa kavuşacağını, bu nedenle itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuki dayanaktan yoksun olarak ikame edildiğini ve haksız olması nedeniyle reddinin gerektiğini, taraflar arasında araç tedarik sözleşmesinin akdedildiğini, bu sözleşme ile davacının kendisine ait olan araçlar ile davalının taşıma işlerine ilişkin belirlenen güzergahta yolcu taşıma işini yapacağını, bunun karşılığında davalı şirket tarafından, sözleşme gereği mahsubu yapılması kararlaştırılan (yakıt gideri, cezai şartlar, işin gereği gibi ifa edilmemesinden kaynaklanan zararlar vb.) tutarlar çıkarılmak suretiyle bakiye kalan tutarın davacıya ödeneceğini, dolayısıyla cari/hesap ilişkisi gereğince mahsubu gereken tutarın yakıt giderlerinden ibaret olmadığını, davalı şirketin sözleşmeden kaynaklı davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde de yakıt giderlerinin alacaktan mahsup edildiğinin belirtildiğini, davalı şirketin ticari defter kayıtlarında alacaktan mahsup edilen yakıt gideri toplamının 9.607,28-TL olduğu, yakıt gideri haricinde davacı tarafın alacağından, davacı tarafa hitaben davalı firmaca düzenlenen 7.209,80 TL tutarındaki iade faturasın da mahsup edildiğini, bu faturanın düzenlenerek alacaktan mahsup edilme gerekçesinin ise, davacı tarafın iş görme borcunu ifa etmiş olduğu Baysan Trafo Kazanları San. Tic. A.Ş.’nin davalı firmaya 22.05.2018 tarihinde KDV dahil 158.615,60 TL ödenme talepli iade faturasının tanzim edilmesinden kaynaklı olduğunu, Baysan Trafo Kazanları San. Tic. A.Ş. tarafından düzenlenen bu iade faturasının düzenlenme gerekçesinin ise Ocak 2017 tarihinden Şubat 2018 tarihine kadarki süreçte, aslında yapılmamış personel taşımacılık işinin yapılmış gibi gösterilerek fazladan usulsüzce hakkediş ve faturası düzenlenerek haksız kazanç elde edildiği olduğu, bu durumun davalı firmaca araştırıldığında gerçek olduğunun tespit edildiğini, Baysan Trafo Kazanları San.Tic. A.Ş.’ye gerçekte yapılmayan işleri yapılmış gibi gösteren tedarikçilerden birinin de davacı taraf olduğu, yaşanan bu olaydan dolayı Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığınca 2020/5664 soruşturma numaralı dosya ile tahkikat yürütüldüğünü, tahkikatın muhatabının davacı taraf olmadığı ancak davacı tarafın yapmadığı servislere ilişkin tutanakların soruşturma dosyası içerisinde yer aldığını, açıklanan gerekçelerle yapılmamış olmasına rağmen yapılmış gibi gösterilen servislerden kaynaklı olarak 7.209,80 TL iade faturasının tanzim edilerek davacı tarafa tebliğ edildiğini ve davalı şirket kayıtlarına işlendiğini, aksi durumun ispat yükü davacı tarafta olmakla beraber hizmetin yapılmadığını gösterir tutanak fotokopilerinin dilekçeye ek yapıldığını, davacı tarafça üstlenilen taşıma işi gereği gibi ifa edilmemiş olduğundan Baysan Trafo Kazanları San. Tic. A.Ş. tarafından davalı şirkete ceza uygulandığını ve davalı şirketçe ödendiğini, sözleşme gereğince ödenen tutar için davacı tarafa rücu edilerek hakkedişinden mahsup edilmek suretiyle cari hesabına işlendiğini, yapılan kesintinin iş görme borcunun gereği gibi ifa edilmemesinden kaynaklı olarak hukuka uygun olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmede, sözleşme feshinin nasıl olacağının 11. maddede hüküm altına alındığını ancak davacı tarafın eylemli olarak işi bırakmak suretiyle sözleşmeyi belirtilen usule uymaksızın fesh ettiğini, usulsüz fesihten dolayı davalı şirketçe cezai şarta ilişkin dava, takas, mahsup ve ödemezlik def’i haklarını saklı tuttuklarını, bu nedenle davanın reddi, davacı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının savunması cari hesaptan düşülen 9.607,28 TL yakıt bedelleri, 7.209,80 TL iade faturası ve diğer ceza faturaları dikkate alındığında borçlu olmadığı üzerine kurulu olduğunu, yakıt bedellerinin borçtan düşülmesinin kabulünde olduğunu, ancak davalı bile savunmasını faturaları ödediği savunmasına dayandırmamakta olduğunu, farklı sebeplerden dolayı borçlu olmadığını söylemekte olduğunu, davalı şirket ticari defterleri incelendiğinde tüm ödemelerin banka kanalıyla yapıldığının görülmekte olduğunu, nakit ödemeye ilişkin herhangi bir kayıtın olmadığını, davalı tarafından tanzim edilen 31.05.2018 tarih ve A-033752 nolu fatura davacı şirketçe kabul edilmeyerek Kocaeli 2. Noterliğinin 27.07.2018 tarih ve 11894 sayılı ihtarnamesi ile iade edilmiş olduğunu,
12.08.2021 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında ise aşağıdaki kanaat belirtilerek davacı şirketin, davalı şirketten 7.150,94 TL tutarında alacaklı olduğunu, icra inkar tazminatı yönünden alacağın likit olduğunu, davacının, davalı şirketten 7.150,94 TL alacaklı olduğunu, davacı şirket ticari defterlerinde yer alan nakit tahsilat ödemeye karine olsa da davalı şirketin ticari defterleri ve davalı şirketin nakit ödeme iddiasında bulunmaması aksini ispatlamakta olduğunu, yerel mahkemenin davalının ödeme iddiası dahi yokken ve ticari defterlerinde nakit ödemeye ilişkin bir kayıt yokken sadece bir karine üzerinden hüküm kurmasının hukuka uygun olmadığını, ayrıca davalı şirketin 7.150,94 TL borca karşı usule aykırı fesih sebebiyle takas-mahsup defi söz konusu olduğunu, usule aykırı fesih söz konusu olmadığından bu itirazın da dikkate alınmaması gerektiğini
belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı firma bünyesinde çalışan tedarikçinin, aradaki sözleşmede yer alan açık hükümlere rağmen, usulüne uygun olarak bildirim yapmaması ile usule aykırı hareket neticesinde, sözleşmenin feshi söz konusu olmasına rağmen davalıdan alacağını tahsil edemediğine ilişkin başlatmış olduğu icra takibine davalı şirketin haklı itirazını ortadan kaldırmak amacıyla yerel mahkemede itirazın iptali davası açılmış olduğunu, dosyada inceleme yapan bilirkişilerin ve mahkemenin yapmış olduğu değerlendirmelerde davacı yanın ticari defterlerinin usule uygun tutulmadığı, ticari defterlerinde davalı şirketten olan alacağını tahsil ettiğini ve nakit tahsil olarak defterlerine işlediğini, bu hususun aksi ispatlayacak delilleri ve belgeleri olmayışından dolayı yerel mahkemede haksız davanın reddine karar vermiş olduğunu, işbu kanun yolu başvurusunda da nakit tahsilatın aksini ispat edecek delilleri olmayışından dolayı haksız başvurunun reddinin gerektiğini, belirterek; davacının haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/10/2021 tarih, 2020/182 Esas – 2021/530 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taşıma alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; “Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; taraflar arasında taşıma sözleşmesinin düzenlendiği, davacı tarafın Mayıs, Haziran Temmuz ve Ağustos 2018 tarihli fatura bedellerinin ödenmediği iddiası ile davalı hakkında icra takibi başlattığı, defterler üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda davacının incelemesi yapılan 2018 yılına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, davacı tarafın 31.12.2018 yıl sonu ve 27.11.2019 icra takip tarihinde ticari defterlerinde davalıdan alacak borç bakiyesinin bulunmadığı, davalıdan tahsilatın nakit olarak yapıldığına dair defterlerinde kayıt bulunduğu, nakit tahsilata dair dayanak belge görülemediği belirtilmiş, Yargıtay 19. HD.’nin E:2013/4939 K: 2013/8659 sayılı ilamında ”Mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmış, veresiye fişlerinin biri haricinde imzalar bulunduğu ancak veresiye fişlerine istinaden düzenlenen yazar kasa fişlerinde nakit tahsilat kaydının yer aldığı bildirilmiştir. Davacıya ait defter kayıtları ve yazar kasa fişlerinde nakit tahsilat kaydı bulunduğundan bu kayıt ödemeye karinedir. Davacının malların bedelinin ödenmediğini diğer delillerle kanıtlaması gerekir. Mahkemece davacının ticari defterlerinde yer alan kaydın aleyhine delil teşkil edeceği hususu gözetilip belirtilen hususlar gözönüne alındığında davacının defterinde yer alan nakit tahsilat kaydı ödemeye karine olup, davacı tarafça aksi ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” şeklindeki gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 01.06.2018 başlangıç, 30.06.2019 dönemine ait personel taşımacılığı sözleşmesi ile davacı taşıma hizmeti vermeyi, davalı da yıllık 100.000,00 TL ücret ödemeyi yüklenmiştir. Sözleşme ile davacı, dava dışı Baysan Trafo Kazanları A.Ş. çalışanlarının, belirlenen güzergahta taşımayı üstenmiştir.
Dosya kapsamındaki delillere göre; taraflar arasında ticari ilişkinin varlığı çekişmesizdir. Uyuşmazlığın, takip tarihi itibariyle takibe konu edilen miktarda davacının bakiye alacağının bulunup bulunmadığı üzerine olduğu anlaşılmıştır.
İspat; dava konusu yapılan hakkın gerçekten var olup olmadığının anlaşılması, maddi hukukun o hakkın doğumunu veya sona ermesini kendisine bağladığı vakıaların doğru olup olmadığının tespit edilmesi sonucunda mümkün olur ve dava konusu hak ile buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları yönünde mahkemeye kanaat verilmesi işlemidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda 187/1. maddesinde “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Vakıa (olgu) ise, kendisine hukuki sonuç bağlanmış olaylardır. İspatı gereken olaylar, olumlu vakıalar olabileceği gibi olumsuz vakıalar da olabilir. Hakim, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediğini, kural olarak kendiliğinden araştıramaz. Bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini taraflar ispat etmelidir. Bir davada ispat yükünün hangi tarafa ait olacağı hususu ise HMK’nın “İspat Yükü” başlıklı 190. maddesinde yer almakta olup; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Yani ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer. Kendisine ispat yükü düşen taraf için bu bir yükümlülük (mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür (külfettir). Zira taraf kendisi tarafından ispatı gereken bir vakıayı ispat edemezse, karşı taraf (ve mahkeme) onu mutlaka ispat etmesini isteyemez (yükümlülük). Kendisine ispat yükü düşen taraf, o vakıayı ispat edememiş sayılır; mesela, kendisine ispat yükü düşen ve fakat bunu yerine getiremeyen taraf davacı ise, davasını ispat edememiş sayılır ve dava bu nedenle reddedilir (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, 6. b., 2.c., s.1972).
Bu kapsamda yapılan değerlendirme de; taraflar arasındaki ticari ilişkinin niteliği gereği davacı servis taşımacılığı işini yaptığını, davalı ise, yapılan işin bedelinin ödediğini ispatla yükümlüdür.Takip konusu alacağın miktarı gözetildiğinde tanıkla ispat sınırının (HMK’nın m. 200) üzerinde olduğuna göre, alacağın varlığı 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesi uyarınca yazılı delil ile ispat edebilir. Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda; ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Diğer yandan, delil niteliğinde bilirkişi incelemesine konu edilebilecek defterler tacirlerin TTK hükümlerine göre tutmak zorunda oldukları defteri kebir ve yevmiye defteridir.
Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir.
Tarafın ticari defterleri, yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde, lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde, dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir.
Diğer taraftan; fatura düzenlenmiş olması tek başına hizmetin verildiği anlamına gelmediği için basiretli bir tacir gibi davranması gereken davacının faturaları defterlerine kaydetmiş olması gerekmektedir. Davacı defterleri usulüne uygun tutulmuş ve bu defterlerde ödeme kaydına ilişkin davalı lehine bir kayıt var ise, bu durum davalı lehine delil oluşturacaktır.
Medeni Kanunu’nun 6. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddeleri uyarınca taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Yine, gerek doktrinde gerekse Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere; ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kişiye düşer. Bu kabul, adi karine niteliğindedir ( Bkz. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 17/02/2022 tarih, 2018/3698 Esas, 2018/3394 Karar sayılı kararı).
Somut olayda davalı yan, delil olarak ticari defterlerine dayandığından ve yukarıda açıklanan bilirkişi kurul raporunda tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu,davacı tarafın 31.12.2018 yıl sonu ve 27.11.2019 icra takip tarihinde ticari defterlerinde davalıdan alacak borç bakiyesinin bulunmadığı,davacının ticari defterlerinde yer alan kaydın aleyhine delil teşkil ettiği, davacının defterinde yer alan nakit tahsilat kaydı ödemeye karine olup, davacı tarafça aksi ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Gerekçeli karar başlığında; davacı vekilinin adresinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/12/2022

… …
Başkan …
¸e-imzalıdır.
… …
Üye …
¸e-imzalıdır.
… …
Üye …
¸e-imzalıdır.
… …
Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*