Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/607 E. 2023/440 K. 20.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/607
KARAR NO : 2023/440

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :11/11/2021
NUMARASI :2021/32 Esas – 2021/581 Karar

DAVACI :… (T.C.No:…) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :ALBARAKA TÜRK KATILIM BANKASI ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA :Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :18/01/2021

KARAR TARİHİ :20/03/2023
KR. YAZIM TARİHİ :30/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya öncelikle Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2019/1313 Esas sayılı dosyasından kambiyo senedine mahsus yolla takip yapıldığını, ödeme emri gönderildiğini, akabinde Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2019/1860 Esas sayılı davaya da konu iptoteğe ilişkin takip yapıldığını ve ödeme emri gönderildiğini, alacaklı tarafından takibe konu olan borcun kaynağını teşkil eden ipotek yerine teminat olarak alınan 01.04.2015 tarihli tanzim ve 02/10/2018 vade tarihli ve 2.000.000-TL bedelli bonoyu da icraya koyduğunu, davalının öncelikle … İli … … Mahallesi olan …, … ve … parsellerde bulunan taşınmazlar üzerinde ipotek bulunduğundan ipotekli tapuların satışı ile alacağını tahsil etmesi gerekirken teminat senedini icraya koyduğunu, daha sonra ipotek takibi açıldığını ve davacının borcu bulunmayan tapusu üzerindeki hissesinin satışa çıkarıldığını, takip alacağına ilişkin senedin banka ile ilk kullandırılan kredi zamanında teminat olarak alındığını, bankadan buna ilişkin kayıtlar istendiğinde iş bu senedin tanzim ve vade tarihinin de sonradan yazıldığını ve senet üzerinde oynandığının görüleceğini, tanzim tarihi itibari ile de 3 yıllık zamanaşımına uğradığının görüleceğini, davacının davaya konu takipte ipotek borçlusu olarak değil dosya borçlusu olarak eklendiğini, banka kredi sözleşmesinde müvekkilinin borçlu olmamasına rağmen hissesinin ihale yolu ile satıldığını, buna ilişkin ihalenin feshi davası açıldığını, davacının dosya borçlusu olan şirketin ortağı olmadığını, davacının tapusunun ipotek ettirilirken eşinin de rızasının alınmadığını, bu sebeple de davacının hissesine düşen ipoteğin gereçsiz durumda olduğunu, geçersiz ipoteğe ilişkin davacının tapusunun satıldığını ve davacının hak kaybına uğradığını, davacının üzerinde de bu taşınmaz dışında başkaca herhangi bir tapu bulunmadığını, davaya konu takibin diğer kambiyo senedi takibinden sonra açıldığı için mükerrer takip de söz konusu olduğunu, bankanın ya kambiyo takibini ya da ipotek takibini açması gerektiğini, ayrıca davalının tarafından önce açmış olduğu takip yolu ile satış yapabileceği ortadayken davalı kötü niyetli davacının hissesini de satabilmek adına takibi ipotek takibinden gerçekleştirdiğini, tüm bu nedenlerle; iş bu menfi tespit davası açılmış olup takibin tedbiren yargılama sonuna kadar durdurulmasına, davacının dosya borçlusu olmadığının tespitine, hakkında açılan icra takibinin davacı yönünden iptaline, davalının iptotek takibi bedelinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının icra takiplerinde zorunlu takip arkadaşlığı kuralı gereğince sadece taşınmaz maliki sıfatı ile muhatap bulunduğunu, öncelikle davacı borçlunun tarafı olmadığı icra takibi ile ilgili iddialarının mesmu olmadığını, huzurdaki davada ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, haksız ve hukuka aykırı iddialarının bulunduğunu, davanın süreci sebepsiz sürüncemede bırakmak adına tamamen kötü niyetli açıldığını, alacak rehinle teminat altına alınmış olsa bile borçlu aleyhine kambiyo senedine mahsus haciz yolu ile takip yapılabileceğinin İİK’nın 167. maddesinin istisna, açık ve amir hükmü gereğince tartışmasız olduğunu, TTK’nın 776. maddesinde yazılı tüm unsurları taşıyan mezkur bononun kredi borçlarının ödenmesi amacı ile verildiğini, teminat senedi niteliği olmadığını, takip dayanağı bononun teminat senedi olarak verilmiş olduğu iddiasının soyut ve asılsız olduğu gibi yerleşik Yargıtay kararları gereğince de yazılı ispata mecbur olduğunu, bononun teminat seneni olduğuna dair asılsız iddialarının yanı sıra bononun üzerinde oynama yapıldığı iddiasının da dayanıksız ve asılsız olduğunu, ipotek konusu taşınmazın mesken niteliğinde olmadığını TMK’nın 194. maddesi gereğince aile konutu kavramına dahil edilemeyeceğinden eş rızasının aranmasına gerek olmadığını, takdir dilen teminat miktarının İİK’nın 72/3 maddesine aykırı olduğunu, icra takibinden sonra %115 oranında teminat alınması gerektiğini, davacı ve beraberindeki diğer kişilerce açılan ihalenin feshi davasının reddedildiğini, haksız ve kötü niyetle açılan davada tarafın adli teşkilatı kötü niyetle meşgul etmesi nedeni ile cezalandırılması gerektiğini, davacının ipotek maliki sıfatı ile ipotekli taşınmazla sınırlı olarak borçlu olduğunun tartışması olması nedeni ile de haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle; haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddine, tedbire ilişkin tensiben verilen kararın kaldırılmasına yahut teminat miktarının değiştirilmesine, davacının HMK’nın 329 maddesi kapsamında disiplin ve tazminata hükmedilmesine, davacılar aleyhine harca esas değer üzerinden en az %20 oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının satış yapılan ilgili icra dosyasında dosya borçlusu olan şirketin ortağı olmayıp davacının tapusu ipotek ettirilirken davacının eşinin rızası alınmadığını, bu sebeple de davacının hissesine düşen ipoteğin geçersiz durumda olduğunu, geçersiz ipoteğe ilişkin davacının tapusunun satıldığını ve davacı ve eşinin hak kaybına uğradığını, davacının üzerinde de bu taşınmaz dışında başkaca herhangi bir tapu bulunmadığını, işbu sebeple icra dosyasında izaleyi şuyu yolu ile satış yapılması gerekirken ihale yolu ile icradan satış yapılarak davacının ve eşinin de hissesinin satıldığını, dava konusu satılan taşınmazın davacı ile eşinin evlilik birliği içerisinde elbirliği halinde ortaklık söz konusu olan ve davacının eşinin de taşınmazın her türlü tasarrufu konusunda hak ve söz sahibi olduğu bir mal olduğunu, bu sebeple de davacının eşinin de hukuka ve usule aykırı satışı yapılan taşınmaz üzerinde hakkı bulunmakta olup ipoteğe ilişkin bir onayı bulunmadığını, ayrıca birleşen dosyalar konusunda hüküm kurulacak ise de davanın sonunda yargılama bittikten sonra hüküm kurulması gerekirken bu şekilde verilen mahkeme kararının usule aykırı olduğunu, davacının dosyadaki borç kadar borçlu olmadığını, davacının dosyadaki tüm borçtan da sorumlu olmadığını, davacının hissesine göre borçlu olmakla 175.000,00-TL’ye kadar ipotekle sorumlu olduğunu, her ne kadar borcu kabul etmese de borçlu kabul edildiği durumda davacının icra dosyasındaki ipoteğe ilişkin borçtan hissesi oranında yani 175.000,00-TL’ye kadar sorumlu olduğunu, bununla birlikte davacı … …Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2019/1860 Esas sayılı takip dosyası dolayısıyla da borçlu olmadığını, dosya borçlusu olmayan davacının da el birliğiyle malik olduğu taşınmazın satışının yapılmış olup iş bu konuda Kocaeli 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/330 Esas sayılı dosya bulunmakla, dosyanın istinaf aşamasında olduğunu, işbu davanın kesinleşmesinin beklenilmesini talep ettiklerini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER:Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/11/2021 tarih, 2021/32 Esas – 2021/581 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı banka tarafından davacı aleyhine yürütülen ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi kapsamında davacının davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ile ipoteğin fekkine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince; yürütülen yargılama neticesinde; davalı Albaraka Türk Katılım Bankası ile dava dışı Mertcan Metal Sanayii ve Ticaret Ltd. Şti. arasında 01.04.2015 tarihli ve 2.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, kredi sözleşmesine davalı haricinde …, …, …, … ve …’in kefil olduğu, davacının da aralarında bulunduğu kefillerin ayrıca genel kredi sözleşmesi kapsamında davalı banka lehine … ili, … İlçesi, … Mahallesinde kain … ada …, … ve … parsel numaralı taşınmazlar üzerinde (yenileme kadastro çalışması öncesi parsel numaraları …, … ve …’dir) 4.500.000,00 TL bedelli ipotek tesis ettirdikleri, davacının söz konusu taşınmazlar üzerinde hisseleri oranında malik bulunduğu kredi sözleşmesi ve tapu kayıtlarından anlaşılmıştır. Genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan finansmanın asıl borçlu tarafından taksitlerinin ödenmediği, yeniden yapılandırmaya da riayet edilmediği, bunun üzerine 14.11.2017 tarihinde davalı banka tarafından hesabın kat edildiği, hesap katıyla birlikte kredi borcunun muaccel hale geldiği, kat ihtarnamesinin davacının da aralarında bulunduğu muhataplara 15.11.2017 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede verilen 24 saatlik sürenin Yargıtay kararlarına göre asgari makul süre olarak belirlendiği ve bu sürenin bitiminde sorumluların temerrüde düştükleri, ipotek verenler yönünden ipotekli taşınmazların paraya çevrilmesi yoluyla Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1860 Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığı, takip tarihi itibarıyla davalı bankanın toplam 491.779,11 TL alacağının bulunduğu, borca uygulanan faiz tür ve oranlarının sözleşmede usul ve yasalara uygun olarak belirlendiği bilirkişi raporu ile tespit edilmiş, ipotek tesisi kurulan taşınmazların tarla vasfında oldukları ve aile konutu mahiyetinde olmadıkları anlaşıldığından ve TBK’nın 603. maddesinin şahsi teminatlara ilişkin olması nedeniyle ayni teminat olan ipotek tesisi sırasında uygulanamayacağı, davaya konu ipotek tesis işleminin Medeni Kanunun 881. ve devamı maddeleri gereğince tesis edildiği, Türk Medeni Kanununda ipotek işlemi sırasında eş rızasının alınacağına ilişkin herhangi bir düzenlemenin mevcut olmadığı (Ankara BAM 21.H.D nin E:2018/2217 K: 2018/1269 sayılı ilamı) bilindiğinden eş rızası alınmadan ipotek tesis edilmesinde usule aykırı bir durum bulunmadığı, her ne kadar davacının iddialarını Kocaeli 8. İcra Dairesi 2019/1313 Esas sayılı dosyasına dayandırsa da davacının söz konusu takipte borçlular arasında yer almadığı, takibe konu bononun da davanın konusu arasında yer almadığı, bu yönüyle bononun sıhhati yönünden araştırma yapmanın maddi vakıanın tespitine faydası bulunmadığı, ayrıca aynı alacaktan kaynaklı olarak kambiyo senedine dayalı takip yanında ipotekli takip yapılmasına engel bir yasal düzenleme olmadığı, tahsilde tekerrür ihtimalinin infaz aşamasında değerlendirilebileceği, Kocaeli 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/330 Esas sayılı dosyasında görülen, davacının aleyhine karar verilen ve istinaf aşamasında bulunan ihalenin feshi davasının beklenmesine gerek olmadığının değerlendirildiği, neticeten davalı banka aleyhine açılan menfi tespit davasında davacının haksız olduğu ve ipotek veren olarak kredi sözleşmesinden dolayı ipotek veren sıfatıyla borçlu olduğu sabit görüldüğü gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İpotek resmi senetleri, kredi sözleşmeleri, ihtarname ve tebliğ örnekleri, denetime elverişli bilirkişi raporu, taraflarca sunulan sair deliller ile dosyada mevcut sair deliller ve tarafların iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve dava dışı Mertcan Metal san.ve Tic. Ltd.Şti.nin tarafı olduğu genel kredi sözleşmesine ipotekten dolayı davacının dava açmasında hukuki yararının ve aktif husumet ehliyetinin bulunmasına, kefalet ve ipotek farklı farklı hukuki kurumlar olup, geçerli olmaları için gerekli şekil şartları ve sağladıkları teminatın niteliğinin farklılık arzetmesine, taraflar arasında ipotek sözleşmesi bulunduğu hususlarının sabit olup, davacının hissedarı olduğu ipotek tesisi kurulan taşınmazların tarla vasfında oldukları ve aile konutu mahiyetinde olmadığından, eş rızasının aranmayacağının, tapuda resmi ipotek senedi ile kurulan ipoteğin ve ipoteğin paraya çevrilmesine dayalı icra takibi üzerine ipoteğin geçerli olduğunun anlaşılmasına, asıl borçlu ve davacının ihtarname ile temerrüde düşürülmesi karşısında davalı alacaklı bankanın ipoteğin paraya çevrilmesine dayalı icra takibi başlatmasında ve ipotek borcunun davacı tarafından ödenmesinde bir usulsüzlük olmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin tüm istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Mahkemece, gerekçeli karar başlığında; davalının adresinin yazılmamış olması ise, 6100 sayılı HMK’nın 297/1-b maddesine aykırı olmakla birlikte sonuca etkili olmadığından, kaldırma nedeni yapılmamış ve bu hususa eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 120,60-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ilamın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/03/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*