Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/574 E. 2023/402 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/574
KARAR NO : 2023/402

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/10/2021
NUMARASI : 2021/36 Esas – 2021/831 Karar

DAVACI : İME DEMİR ÇELİK İNŞAAT OTOMASYON GIDA SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/01/2021

KARAR TARİHİ : 16/03/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 14/04/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı şahıs şirketi ile davacı şirket arasında gerçekleşen, iş kıyafetleri ve iş güvenliği malzemeleri alım satımı kapsamında icra takibine konu faturalardaki malzemelerin teslim edildiğini ve karşılığında faturalar düzenlendiğini, davalının aldığı malzemelerin karşılığını ödememesi üzerine taraflar arasında görüşmeler gerçekleştiğini ancak buradan da sonuç alınamayınca davalı aleyhinde, alacağın bir kısmı ve işlemiş faizi konu edilerek, Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2020/37335 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra takibine konu faturaların ticari defterlere işlendiği tarih teslim alma tarihi olarak kabul edilerek fatura bedellerine icra takip tarihine kadar TTK m.1530/4 kapsamında takip öncesi temerrüt faizi işletildiğini, davalının aleyhindeki icra takibine itiraz etmesi üzerine taraflarınca zorunlu arabuluculuk başvurusu yapıldığını ve yapılan görüşmelerde anlaşma sağlanamadığını, günümüzdeki çoğu küçük işletmede olduğu gibi taraflar arasında yazılı sözleşme ve mal teslimine ilişkin yazılı tutanak bulunmadığından davacının alacağının tespiti için tarafların ticari defterlerinin incelenmesi gerektiğini, bilirkişi marifetiyle yapılacak inceleme sonucunda davacının davalı taraftan olan alacağının ispatlanmış olacağını, davalı aleyhinde başlattıkları icra takibinin dayanaklarının davalının bilgisi dahilinde olup ticari defterlere işlendiğini, buna rağmen takibe yapılan itirazın tamamen davacının alacağını sürüncemede bırakmak amacıyla yapıldığını, bu sebeple davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle ve icra takibine konu alacağın dışındaki alacaklara ilişkin hakları saklı kalmak üzere; Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2020/37335 esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline, takibin alacağa işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte devamına, icra takibine konu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … 1-Davanın KISMEN KABULÜNE, davalı borçlunun Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2020/37335 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 9.820,59.-TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalı borçlu itirazında haksız olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacağın %20’si oranında olan 1.964,12.-TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının defter kayıtlarından yola çıkarak davalı aleyhine karar verilmesi öncelikle ispat kuralına aykırı olduğunu; davacı tarafın iddia ettiği fatura alacağına dair davalı tarafına gönderilen bir irsaliye veya mal teslim belgesi olmadığını; yerel mahkeme kararının kendi içerisinde çelişkili olduğunu; reddedilen kısım üzerinden de alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği halde yerel mahkeme kararı bu yönü ile de hatalı olduğunu beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; davalının beyanlarının aksine alacaklarının delilinin yalnızca fatura olmadığını; alacaklarının, bizzat davalı tarafın ticari defterleri ve vergi dairesi kayıtları ile ispatlandığını; mahkemenin bu konudaki gerekçesi de yerinde ve oldukça isabetli olduğunu; bilirkişi raporunda faiz hesabı yapılmış ve hak edilen daha fazla faiz miktarı tespit edildiğini; takip öncesi faiz yönünden de itirazın iptaline karar verilmesi gerektiğini; arabuluculuk vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini beyan ile; davalı tarafın istinaf isteminin reddine, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının var ise bir alacağı bunu ispat etmesi gerektiği halde ispat edemediğini; mahkeme kararında reddedilen kısım kesin nitelikte karar olduğunu beyan ile; davacı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2021 Tarih – 2021/36 Esas – 2021/831 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; faturadan kaynaklanan alacak için yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacının, A060730 ve A060729 nolu faturalardan kaynaklanan alacağının tahsili için Gebze İcra Dairesi’nin 2020/37335 E. sayılı ilamsız icra takibi başlattığı, davalının ödeme emrine süresinde itiraz etmesi üzerine eldeki davayı açtığı, davalının davanın reddini istediği, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin incelenmesinde;
6100 sayılı HMK’nın 341-(2) maddesinde; “miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir” hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK’nın Ek 1. maddesi 1. fıkrasında; HMK’nın “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca; Maliye Bakanlığı’nca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların On Türk Lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; HMK’nın “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2021 yılı için HMK’nın 341-(2) maddesindeki kesinlik sınırı 5.880,00 TL olmuştur.
Mahkemece; red edilen ve istinaf incelemesine konu edilen 3.276,17 TL karar tarihi itibarı ile HMK’nın 341-(2) maddesinde düzenlenen kesinlik sınırının altında olup, ilk derece mahkemesince verilen karar kesin niteliktedir.
Miktar olarak kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince, karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi sonuca etkili değildir.
Açıklanan nedenlerle; karar tarihi itibariyle miktar olarak kesin olan mahkeme kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin istinaf isteminin incelenmesinde;
Davacı taraflar arasında ticari satım ilişkisi bulunduğunu iddia etmiştir. Satım ilişkisinde satıcı malın teslim edildiğini, alıcı da teslim edilen ürünün bedelini ödediğini ispatla yükümlüdür. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi ile 4721 sayılı TMK’nın 6. maddesi uyarınca, herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. Takip konusu fatura bedelleri tanıkla ispat sınırının (HMK’nın m. 200) üzerinde olduğuna göre, alacağın varlığı 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesi uyarınca yazılı delil ile ispat edebilir. Aynı Kanun’un ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222-(1) maddesine göre; “Mahkeme; ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.” Tarafların defterlerini sunmamaları halinde yapılması gerekenler de aynı Kanun’un 222. maddesinde düzenlenmiştir.
İlk derece mahkemesince SMM bilirkişiden alınan 18/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda, davalının ticari defterlerinin incelendiği, raporda takip konusu iki faturanın davalı defterlerine kaydedildiğinin tespit edildiği, davalının Ba formlarının getirtildiği, Ba formlarında bu iki faturanın vergi dairesine bildirildiği ancak icra takibinden sonra düzeltme beyannamesi verildiği anlaşılmaktadır.
Fatura düzenlenmiş olması tek başına malın teslim edildiği anlamına gelmez ise basiretli bir tacir gibi davranması gereken davalının faturaları defterlerine kaydetmiş olması karşısında artık fatura içeriği malların teslim edilmediği iddiasının dinlenme olanağının olmadığı kabul edilmiştir. Başka bir söyleyişle ticari defterlere kaydedilen fatura içeriği malların teslim edildiğine dair satıcı lehine karine oluşmuştur (“… hiçbir tacir kendi defterine aleyhe kayıt düşemeyeceğinden faturaların davalı defterinde kayıtlı olması faturalar içeriğindeki malın davalıya teslim edildiğine karine oluşturur. Bu karinenin aksini bir başka deyişle faturalar içeriği emtianın teslim edilmediğini, faturaların usulsüz olduğunu davalı ispatlamalıdır … ” Yargıtay HGK., 14/05/2019 Tarih, 2017/19-823 E. 2019/553 K.). Bu durumda, fatura içeriği malların teslim edilmediği savunmasını davalı borçlunun ispat etmesi gerekmektedir. Davalı bu kapsamda malların teslim edilmediğini, bu nedenle form Ba’lar için düzeltme beyannamesi verdiğini belirtmiştir. Ancak, düzeltme beyannamesinin tarihinin icra takibinden sonra yapılmış olması dikkate alındığında, bu beyannamenin borçtan kurtulmak amacıyla verildiği ve geçerli kabul edilmemesi gerektiği kanaatine varılmaktadır (“Öte yandan bu faturaların Ba formu ile Maliye’ye bildirildiği de tespit edilmiştir. Bu forma yönelik düzeltme beyanı verilmesi sonuca etkili değildir.” Yargıtay 19. HD. 05/07/2017 tarih, 2019/9749 E. 2017/5608 K.). Davalının borcun ödendiğini savunmadığı ve ödemeye ilişkin bir delil sunmadığı ve alacak likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş olması usul ve yasaya uygundur.
Davalı vekili, reddedilen kısım yönünden kötüniyet tazminatı talep etmiş ise de, kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için takibin haksız ve kötüniyetle yapılması gerektiği (İİK. M.67/2), davalının davacının kötüniyetli olduğunu ispat edemediği, kaldı ki reddedilen kısım faiz alacağına yönelik istem olup davacının faiz talebinde bulunmasının tek başına kötüniyetli sayılmasını gerektirmediği anlaşılmakla davalının bu yöndeki istinaf isteminin de reddi gerekmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebeplerinin (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle usulden reddine, davalının istinaf sebeplerinin (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 341-(2) ve 346-(1) maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 670,84 TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 168,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 502,84 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
5-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harçlarının hazineye gelir kaydına,
6-İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
7-İstinaf edenler tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
10-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/03/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*