Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/555 E. 2022/517 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/555 – 2022/517
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/555
KARAR NO : 2022/517

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :….
ÜYE :….
ÜYE :….
KATİP :….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :13/01/2022
NUMARASI :2021/684 Esas – 2022/21 Karar

TALEP EDEN :HALİSET VE ET ÜRÜNLERİ GIDA İNŞAAT TARIM SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ –
VEKİLİ :Av. …
KARŞI TARAF :…
DAVANIN KONUSU :İflas (Doğrudan Borçlu Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 178))
DAVA TARİHİ :20/09/2021

KARAR TARİHİ :07/03/2022
KR. YAZIM TARİHİ :07/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; talep eden şirketin….adresinde faaliyetine devam ettiğini, güncel aktif rayiç ve kaydi bilançoya göre; şirketin aktif varlık ve kayıtları, pasif varlık ve kayıtlarını karşılayamadığını, talep eden şirketin borca batık olduğunu, bu durumda şirketin iflasını talep etmenin yasal zorunluluk olduğundan iş bu hasımsız davayı açtıklarını bu sebeple; borca batıklık nedeniyle doğrudan doğruya iflas taleplerinin kabulü ile; müvekkili Haliset ve Et Ürünleri Gıda İnşaat Tarım Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “…talebin reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı talep eden vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Talep eden vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; borçlu Haliset ve Et Ürünleri Gıda İnşaat Tarım Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece görevlendirilen bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan 09.11.2021 tarihli raporun sonucuna göre, ”davacı firmanın 31.10.2021 tarihli rayiç bilançosuna göre; 2.983.930.64 TL borca batık olduğu hesaplandığını, borçlu şirketin rayiç değer bilançosuna göre; borca batıklık hesaplaması özel ve teknik bilgi ile yapılacak bir işlem olduğunu, yerel mahkeme Hakim’inin hukuk bilgisi ile çözümlenebilecek bir husus olmadığını, yerel mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre borçlu şirketin son rayiç bilançosuna göre borca batık olduğunun sabit olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/01/2022 tarih, 2021/684 Esas – 2022/21 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 178. madde uyarınca doğrudan iflas istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince talebin reddine karar verilmiş karara karşı iflas talep eden Haliset ve Et Ürünleri Gıda İnşaat Tarım Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre; Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/03/2020 tarih, 2019/993 Esas, 2020/260 Karar sayılı ilamı ile; Gebze Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 29500 nolu sicilinde kayıtlı davacı HALİSET VE ET ÜRÜN GIDA İNŞ TARIM SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.’nin konkordato talebinin reddine karar verildiği, kararın 23/10/2020 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 20/09/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
İİK’nun 178. Maddesindeki düzenlemelere göre:
Borçlu, kendi iflasını (ticaret mahkemesinden) bir dilekçe ile ister. Borçlu, iflas talebi dilekçesine, bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren mal beyanını eklemek zorundadır (m.178/I c.2). Bu belge (mal beyanı) ticaret mahkemesine ibraz edilmedikçe, iflasa karar verilemez(m.178,I c.3).
Borçlunun (kendi) iflas talebini alan ticaret mahkemesi, hemen (ilk önce), borçlunun iflas talebinin (yani, borçlunun kendi iflasını istediğini) ilan eder (m.178,II c,m1, m.166,II).
Borçlunun alacaklıları, iflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde, ticaret mahkemesindeki iflas dosyasına (asli) müdahale ve itiraz ederek, borçlunun iflas talebini, hakkındaki takipleri ertelemek ve borçlarını ödemeyi geciktirmek için yaptığını ileri sürerek, ticaret mahkemesinden borçlunun iflas talebinin reddini isteyebilirler (m. 178,II c.2).
Alacaklılardan biri veya bir kaçı, onbeş gün içinde iflas dosyasına müdahale ile iflas talebine itiraz ederse, ticaret mahkemesinin, duruşma açarak, itiraz eden alacaklıları duruşmaya davet etmesi ve gelen alacaklıları duruşmada dinlemesi gerekir.
Borçlunun kendi iflasını istemesi (İİK m.178), başlangıçta bir çekişmesiz yargı işidir (HMK m.382/2-f/2). Ancak, borçlunun iflas talebinin ilanından (İİK m.178, II) itibaren 15 gün içinde, bir (veya birden fazla) alacaklı borçlunun iflas talebine itiraz ederse, borçlunun kendi iflasını istemesi, çekişmesiz yargıdan çıkıp, çekişmeli yargıya girer.
Ticaret mahkemesi, iflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflas doyasına müdahale ile iflas talebine itiraz eden alacaklıları duruşmada dinledikten sonra, borçlunun, iflas talebini, hakkındaki takipleri ertelemek ve borçlarını ödemeyi geciktirmek için yaptığı kanısına varırsa, borçlunun (kendi) iflas talebinin reddine karar verir.
Ticaret mahkemesi, onbeş gün içinde iflas dosyasına müdahale ile iflas talebine itiraz eden alacaklıların itirazlarını reddeder veya onbeş gün içinde hiçbir alacaklı iflas dosyasına müdahale ve itiraz etmemiş ise ve borçlu aciz halinde bulunduğunu (b.178,I) ispat ederse, borçlunun iflasına karar verir(Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2013/5632 Esas-2013/7281 Karar).
İİK’nın 178. ve 179. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir. Aciz hali borçlunun ödeme araçlarından yoksunluğu nedeniyle, derhal ödemesi gereken para borçlarını ödemek konusundaki iktidarsızlığıdır, borca batıklıkta ise, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. Borçlunun aciz hali ne kadar ağır olursa olsun (İİK.nun 178/III deki durum olmadıkça) kendi iflasını isteyen borçlu aciz halinde bulunduğunu ispat etmek zorundadır. İflas talebi üzerine mahkemede bilirkişi incelemesi yaparak iflas talebinin yerinde olup olmadığını belirler. Borca batıklığın tespiti için TTK’nın 324. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır. TTK’nın 324. maddesine göre borca batıklık bilançonda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançonun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Bunun için mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Borca batıklık, TTK’nın 324. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerini belirlemek ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tesbit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tespiti gerekir. Bu tesbitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir. Borca batıklığın tesbitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.” ( Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2013/1607 Esas-1904 E. Karar)
İlk derece mahkemesince gerekli ilanlar ve usuli işlemler yapılıp davacı şirketin borca batık olup olmadığı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyetinin 09/11/2021 tarihli raporunda özetle; dosyada davacı şirketin aktiflerinin piyasa rayicı ile değerlendirip rayiç bilanço varlıkları davacı şirketin borcunu karışlayıp karşılamadığının incelenmesi yönünde olduğu, davacı şirketin dava tarihi olan 20/09/2021 tarihli mali verileri ve güncel mali verilerinin istendiği ancak şirketin dava tarihli mali verilerini taraflarına iletmediği, 30/10/2021 tarihli güncel mali tablolarını ilettiği, güncel tarihli mali verilerinde şirket aktifinde bulunan taşıtlar ve binaların davacı firma kayıtlarında olmadığının görüldüğü, bu iki kalem ile ilgili rayiç değerleme yapılamadığı, 30/06/2021 tarihli gelir tablosunda -12.154,00.-TL olarak görünen zararın, bilançoya -4.550.108,30.-TL olarak aktarıldığı, gelir tablosunda belirtilen 12.154,00.-TL genel yönetim giderinin gerçeği yansıtmadığı, davacı şirketin 31/10/2021 tarihli bilançosunda şüpheli alacaklar hesabının dikkat çektiği, dava dosyasına sunulan bilançoda şüpheli alacak rakamının 1.806.108.02.-TL olarak bildirildiği, 31/10/2021 tarihli güncel bilançosunda ise 3.376.529.41.-TL olarak bildirildiği, borca batıklık hesabında şüpheli alacaklar kaleminin tahsilinin imkansız olarak değerlendirildiğinden rayiç bilançoya alınmadığı, stoklar ile ilgili sayım yapıldığı, şirket mizanındaki stokların güncel fiyatlı olduğunun tespit edildiği, tesis, makine ve cihazlar 16.700.-TL ve demirbaşların ise 21.550.-TL olarak değerlendirildiği, davacı şirketin 31/10/2021 tarihli rayiç bilançosuna göre -2.983.073,72.-TL borca batık olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve dosya kapsamı delillere göre somut olayda; davacı şirketin İİK’nun 178. maddesi gereğince doğrudan iflas talebinde bulunduğu, davanın 20/09/2021 tarihinde açıldığı, eldeki dava açılmadan önce davacı şirketin 28/11/2018 tarihinde Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nde konkordato davası açtığı, yapılan yargılamada konkordatonun tasdiki şartlarının oluşmadığı ve borca batık olmadığından doğrudan iflas şartlarının da oluşmaması nedeniyle 19/03/2020 tarih ve 2018/993 Esas-2020/260 Karar sayılı kararla konkordato davasının reddine karar verildiği, davacı vekilinin karara karşı istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Daire’mizin 23/10/2020 tarih ve 2020/1327 Esas-2020/1369 Karar sayılı ilamıyla başvurunun esastan reddine karar verildiği, Dairemiz kararının 23/10/2020 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nce konkordato davasının reddedildiği ve borca batık olmadığının tespit edildiği tarihten yaklaşık (6) ay sonra açıldığı, dava açıldığında konkordato dosyasının istinaf incelemesinde olduğu, davacı şirketin dava tarihi olan 20/09/2021 tarihli mali verileri ve güncel mali verilerinin istendiği ancak şirketin dava tarihli mali verilerini mahkemeye ve bilirkişilere sunmadığı , 30/10/2021 tarihli güncel mali tablolarını ilettiği, alınan bilirkişi raporuna göre 31/10/2021 tarihli rayiç bilançoya göre borca batık göründüğü, ancak bazı mali verilerin bilirkişi heyetine sunulmasından kaçınıldığı, muhasebe kayıtlarında bazı fiktif işlemler yapıldığı, 30/06/2021 tarihli gelir tablosunda -12.154,00.-TL olarak görünen zararın, bilançoya -4.550.108,30.-TL olarak aktarıldığı, aritmetik olarak bu rakam düzeltildiğinde -2.983.073,72.-TL borca batık olan rayiç bilançonun artıya geçtiği, Mahkeme ve bilirkişilerce Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin yukarıda anılan İçtihat ve uygulamasına uygun olarak borca batıklığı sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeleri de dikkate alarak değerlendirdikleri, bilirkişi raporunun denetlemeye ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, bilirkişi raporundaki veriler üzerinden tüm dosya kapsamı deliller de dikkate alınarak hukuki değerlendirme yapılabileceği, mahkemece bilirkişi raporu üzerinden yapılan basit hesaplama ve hukuki değerlendirmelerin de yerinde olduğu, buna göre davacı şirketin borca batık olmadığı, baştan beri gelişen safahate göre davacı şirketin borca batık olduğunu ispatlayamadığı, İİK’nun 178. maddesindeki doğrudan iflas şartlarının oluşmadığı, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, iflas talep eden davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; İflas talep eden davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin;İİK’nin 164 ncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde, Daire’mize yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği karar verildi.07/03/2022

….
Başkan ….
¸e-imzalıdır
….
Üye….
¸e-imzalıdır
….
Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*