Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/536 E. 2023/466 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/536
KARAR NO : 2023/466

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2021
NUMARASI : 2016/338 Esas – 2021/1047 Karar

ASIL DAVA
DAVACI : … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : EPİK TEKNOLOJİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA TÜRÜ : Ticari Şirket Ayrılma Akçesinin Tespiti ve Ödenmesi
DAVA TARİHİ : 28/06/2013

BİRLEŞEN DAVA : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 2016/1425 Esas 2017/221 Karar Sayılı Dosyası
DAVACI : … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : EPİK TEKNOLOJİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA TÜRÜ : Ticari Şirket Ayrılma Akçesinin Tespiti ve Ödenmesi
DAVA TARİHİ : 03/04/2012

KARAR TARİHİ : 21/03/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 17/04/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı Epik Teknoloji San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin hissedar ve müdürü iken haksız ve gayrı yasal şekilde işten çıkarıldığını, taraflarından açılan dava sonucunda da Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/597 Esas – 2012/242 Esas sayılı dosyası kararı ile “haklı nedenle çıkma” kararı sonucu davalı şirketten çıktığını, çıkma kararı sonucu müvekkili şirkette bulunan %10 nisbetindeki hisseye isabet eden miktarın bu tarihe dek ödenmediğini, davalı şirketçe müvekkiline 20.09.2010 tarihinden bu yana kar payı hisseye tekabül eden ödeme yapılmadığı gibi, mali müşavire yapılan başvuruya rağmen şirket işleyişi konusunda bilgi verilmediğini, şirket malvarlığının hileli işlemlerle, özellikle gideri arttırıcı (Eylül 2010 tarihinden sonra değişen bir durum olmadığı halde) maaş v.s. ödemeleri zarar verme kasdı ile hareket edilerek arttırıldığını, şirket hissedarları tarafından şirketin içinin boşaltılmaya çalışıldığını, davalı şirkete davacı ve dava dışı … tarafından yazılımı yapılarak teslim edilmiş bulunan iki adet Yasal Takip Yazılımı projesinin şu anda HSBC Bank’ta ve Halkbank’ta kullanıldığını, HSBC sözleşmesinde de görüleceği üzere, sadece kullanım bedeli olarak 5 yıllık süre için 460.000 USD tahsil edildiğini, EpiCollect adıyla kullanılmakta olan bu programın kaynak kodları banka tarafından satın alınmak istenirse 6.000.000 EURO değer biçildiğini, bu değerle HSBC tarafından satın alınabilecek kodların sadece bankanın kendi kullanımı için olup başka bir kuruma satış yapmasının da mümkün olmadığını, Halkbank sözleşmesinde görüleceği üzere, AYS adıyla kullanımda olan programın 5 yıllık kullanım bedelinin minimum 720.000 EURO olarak anlaşma imzalandığını, Halkbank tarafından program içinde bulundurulan müşteri adedi başına aylık 0.20 EURO ödenecek olup aldıkları bilgilere göre programdaki müşteri sayısının 100.000 ‘i aştığını ve aylık ödemelerin 20.000 EURO yu geçtiğini, bu sebeple Halkbank projesinden yıllık gelir tutarı 240.000 EURO’nun üzerinde olduğunu, kısaca 5 yıllık süre için belirlenen sözleşmenin minimum tutarı olan 720.000 EURO’yu fazlasıyla aşan bir gelirin mevcut olduğunu, kaynak kodunun satın alınması konusunda Halkbank tarafından bir istek bulunmadığından, kaynak koduna bu sözleşmede bir değer biçilmediğini, ayrıca bu tür yazılımların kullanım süresinin 5 yıl gibi kısa bir süre olmayıp, birkaç kez 5’er yıllık sürelerle uzatılmasının beklendiğini, HSBC ve Halkbank satışları, Epik Teknolojini referans olma anlamında ilk satışları olup, bundan sonraki satışların bu referanslar yardımıyla daha da kolay hale geldiğini, Türkiye’de bankalar, sigorta şirketleri, leasing ve faktoring şirketleri, varlık yönetim şirketleri, elektrik, gaz, su dağıtım şirketleri, telekom operatörleri gibi büyük kurumlarla birlikte binlerce avukatlık bürosunun da hedef müşteri kitlesini oluşturduğunu, Türkiye piyasasında Epik Teknolojinin bu iki yazılımına rakip olan tek ürünün ETCBASE firması tarafından yazılıp, kurumların kiralamasına sunulan YTS (Yasal Takip Sistemi) yazılımı olduğunu, bu yazılımın, kullanıcı kurumun büyüklüğüne ve iş hacmine bağlı olarak, yapılan toplam tahsilatta %1.5 ile %4 arasında kullanım kirası bedeli ile başta banka ve büyük kurumlara kiralanmakta olduğunu, her kullanıcı kurumdan yıllık bazda 1.000.000 USD ile 2.500.000 USD arasında yıllık kira bedeli tahsil edildiğini, bu veriler alınabilirse ETCBASE firmasının veya referans listesinde yer alan kullanıcı kurumların mali tablolarında da görüleceğini, bu büyüklükler göz önüne alındığında, HSBC ve Halkbank’ta kullanılmakta olan yazılımların EPİK TEKNOLOJİ tarafından, çok sayıda banka ve büyük kurumun kullanımına sunularak, her kurum bazında yıllık 1.000.000 USD üzerinde gelir elde etme potansiyeli bulunduğunu, kaynak kodları EPİK Teknoloji Ltd şirketinde bulunan EpiCollect ve AYS adlı yazılımların değeri ve gelir yaratma imkanı yıllık bazda 10.000.000 USD’nin çok üzerinde olduğunu, ayrıca kaynak kodu satışı yapılması durumunda ise her kurum bazında (HSBC sözleşmesinde de yer alan) 6.000.000 EURO değer üzerinden bir piyasa değeri bulunduğunu, anlatılan programlar ve bu programların sağladığı ve/veya sağlaması muhtemel değeri ile şirket uhdesinde bulunan tüm aktifleri ve banka hesaplarından çekilen bedeller ile demirbaş ve hesaplarda bulunan bedellerin toplamı üzerinden müvekkilinin hissesinin tesbiti ile bunun ödenmesini talep ettiklerini beyanla; Eylül-2010 tarihinden bu yana müvekkiline hiçbir bilgi, hesap ve/veya ödeme yapılmadığı gibi aile üyelerinden oluşan şirket yönetici ve hissedarlarının (akraba olmayanları tasfiye amaçlı) hileli işlemleri nedeniyle ekli listede bulunan pek çok dava bulunması karşısında 2 yıldır suiniyetli işlemlerle aktif eksiltme ve masraf ve maaşların göstermelik olarak fahiş hale getirilmesi ile davanın sonuçsuz bırakılması açık olduğundan şirkete tedbiren yönetim kayyumu tayin edilmesini, TTK gereğince şirketten çıkma payının emsal ve güncel değerlendirme ile yetkin bilirkişiler marifeti ile tesbiti ile ; 6100 Sayılı HMK 107. maddesi gereği “belirsiz alacak davası” ikame edilerek fazlaya dair dava ve talep ile ıslah hakları saklı kalmak ve gerçek bedel belirlendiğinde harcı tamamlanmak üzere şimdilik 30.000.-TL’lık Çıkma Payının davalıdan reeskont faizi ile tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin, yazılım ve programlar üreten bir teknoloji şirketi olup, geliştirdiği ” Alacak Yönetim Sistemi ” adlı yazılımın, başta kredi kullandıran bankalar olmak üzere, alacağın sistematik, hızlı ve ekonomik olarak takibini sağladığını, müvekkili şirketin üzerinde çalıştığı, Alacak Yönetim Sistemi adı verilen programın büyük çaba ve fedakarlıklarla hayata geçirildiğini, üçüncü kişilerle ilk sözleşmeler imzalandığını ve şirkete ait yazılım ve programların Sabancı Grubu’nun dikkatini çekmeyi başardığını ve bu grup ile ortaklık görüşmelerine geçilmişken; Davacı …’ın, müvekkili şirketin eski hissedarı ve müdürlerinden olup, davalı şirketin diğer bir eski hissedarı, üçüncü kişi … ile birlikte müvekkili şirkete zarara uğratan eylem ve işlemleri, gerçekleştirdiğini, davacı ve birlikte hareket eden üçüncü kişi … tarafından gerçekleştirilen ve aleyhine davalı şirketin tarafından ” çıkarma davası ” açılmasın diye davacı tarafından alelacele, bu davaya dayanak gösterilen, ” çıkma ” davasının açılmasına neden olan ve bir kısmı Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın 2010/17562 Hazırlık Sayılı ve Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/17568 Hazırlık Sayılı dosyalarına konu olan ve Gebze 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/246 Esas sayılı dosyasında yargılaması derdest bulunan olay, eylem ve işlemler gerçekleştirildiğini, davacının gecikme veya yok etme amaçlı eylemlerle; davalı şirketin çalışamaz, hizmet veremez ve üçüncü kişilere sözleşmelerle taahhüt ettiği edimlerini ifa edemez hale getirilmeye çalışıldığını, bu eylemler nedeniyle, davalı şirketin üçüncü kişilere taahhüt ettiği hizmetleri ifa konusunda büyük sıkıntılar yaşadığı gibi HSBC Bank A.Ş. ve Halkbank A.Ş.’den hakedişlerini zamanında alamadığını, bir kısım alacağına ise olaylardan kaynaklanan teslimde gecikme nedeniyle ve o tarihte müvekkili şirkette müdür sıfatına sahip davacı …’ın yetkisine aykırı olarak verdiği talimat çerçevesinde bloke edildiği/teminat olarak alıkonulduğunu, davacı ve birlikte hareket eden üçüncü kişi eski hissedar…’a Bakırköy 32. Noterliği’ nden 033895 yevmiye sayıyla 26.10.2010 tarihinde ve Bakırköy 3. Noterliği’ nden 15955 yevmiye sayı ile 23.06.2011 tarihinde keşide edilen ihtarname ile davalı şirketin maliki olduğu, yedlerinde bulunan menkullerin ve bu arada bilgisayarların iadesinin talep edildiğini, ancak muhataplar tarafından söz konusu ihtarnameye cevap dahi verilmemesi üzerine, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2010/17562 Hazırlık Sayılı ve Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/17568 Hazırlık Sayılı dosyalarına konu iş, işlem ve eylemleri nedeniyle haklarında suç duyusunda bulunulmak zorunda kalındığını, müvekkili şirketin çalışamaz ve sözleşmelerle üçüncü kişilere taahhüt ettiği yükümlülüklerini ifa edemez hale getirmek için davacı ve birlikte hareket edenler tarafından ika edilen ve bu davanın konusunu teşkil eden eylemlerin tümünün gerçek amacının ise; Davacı ve birlikte hareket eden üçüncü kişi … ile Sabancı Grubu adına müvekkili şirketle ortaklık görüşmelerini yürüten, İnovent Fikri Mülkiyet Hakları Yönetim Ticaret ve Yatırım A.Ş. ve bu şirketin genel müdürü …’ ün birlikte İntime Solution Bilişim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş’ni kurduklarının (kurucu ortağı oldukları) öğrenildiğini, bu arada, davacı tarafından, Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/ 597 Esas sayılı dosyasından ortaklıktan çıkma davası açıldığını, yasal sonuçları itibariyle çıkarılma davasından farklı bulunmaması ve davacının şirkete ortak sıfatıyla daha fazla zarar vermesinin önüne geçilmesi amacıyla, davanın kabulüne karar verilmesi yolundaki taleplerinin kabul edilerek hüküm kurulduğunu, davacı tarafından, çıkma talebinin Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/ 597 Esas sayılı dosyasından müvekkili şirkete tebliğ edildiği tarihinden yaklaşık üç yıl sonra huzurdaki davanın açıldığını, müvekkili şirketteki ortak sıfatını, kendi talebiyle kaybetmiş bulunan davacının, alacak davası niteliğindeki huzurdaki davada kayyum talebinin yasal hiç bir dayanağı bulunmadığı gibi; delilleri arasında bulunan dava ve soruşturma dosyalarının incelenmesi halinde anlaşılacağı üzere, kayyım tayini talebine dayanak gösterdiği iddiaların tümünün esasen yersiz ve dayanaksız bulunduğunu beyanla; yönetici kayyım talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla tümüyle haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada, davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı Epik Teknoloji San. Ve Tic.Lt.Şti.’nin hisedar ve çalışanı iken haksız ve gayri yasal şekilde işten çıkarıldığını, taraflarınca açılan dava sonucunda da Gebze 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/522 Esas sayılı dosyası kararı ile ” haklı nedenle çıkma” kararı sonucu davalı şirketten çıktığını, çıkma kararı sonucu müvekkilinin şirkette bulunan %30 nisbetindeki hissesine isabet eden miktarın bu tarihe dek ödenmediğini, davalı şirkete müvekkiline 20.09.2010 tarihinden bu yana kar payı hisseye tekabül eden ödeme yapılmadığını, mali müşavire yapılan başvuruya rağmen şirket işleyişi konusunda bilgi verilmediği gibi şirket malvarlığının hileli işlemlerle, özellikle gideri arttırıcı (Eylül 2010 tarihinden sonra değişen bir durum olmadığı halde) maaş v.s. ödemeleri zarar verme kastı ile hareket edilerek artırıldığını, şirket hissedarlarının şirketin içini boşaltmaya çalıştığını, davacı tarafından yazılımı yapılarak teslim edilmiş bulunan iki adet Yasal Takip Yazılımı projesinin şu anda HSBC Bank’ta ve Halkbank’ta kullanılmakta olduğunu, HSBC sözleşmesinde de görüleceği üzere, sadece kullanım bedeli olarak 5 yıllık süre için 460.000 USD tahsil edildiğini, EpiCollect adıyla kullanılmakta olan bu programın kaynak kodları banka tarafından satın alınmak istenirse 6.000.000 EURO değer biçildiğini, bu değerle HSBC tarafından satın alınabilecek kodların sadece bankanın kendi kullanımı için olup, başka bir kuruma satış yapmasının da mümkün olmadığını, Halkbank sözleşmesinde görüleceği üzere, AYS adıyla kullanımda olan programın 5 yıllık kullanım bedelinin minimum 720.000 EURO olarak anlaşma imzalandığını, Halkbank tarafından program içinde bulundurulan müşteri adedi başına aylık 0.20 EURO ödenecek olup, aldıkları bilgilere göre programdaki müşteri sayısının 100.000’i aştığını ve aylık ödemelerin 20.000 EURO’yu geçtiğini, bu sebeple Halkbank projesinden yıllık gelir tutarı 240.000 EURO’nun üzerinde olduğunu, kısaca 5 yıllık süre için belirlenen sözleşmenin minimum tutarı olan 720.000 EURO’yu fazlasıyla aşan bir gelirin mevcut olduğunu, kaynak kodunun satın alınması konusunda Halkbank tarafından bir istek bulunmadığından, kaynak koduna bu sözleşmede bir değer biçilmediğini, ayrıca bu tür yazılımların kullanım süresinin 5 yıl gibi kısa bir süre olmayıp, birkaç kez 5’er yıllık sürelerle uzatılmasının beklendiğini, HSBC ve Halkbank satışlarının, Epik Teknoloji’ye referans olma anlamında ilk satışları olup, bundan sonraki satışların bu referanslar yardımıyla daha da kolay hale geldiğini, Türkiye’de bankalar, sigorta şirketleri, leasing ve faktoring şirketleri, varlık yönetim şirketleri, elektrik, gaz, su dağıtım şirketleri, telekom operatörleri gibi büyük kurumlarla birlikte binlerce avukatlık bürosunun da hedef müşteri kitlesini oluşturduğunu, Türkiye piyasasında Epik Teknolojinin bu iki yazılımına rakip olan tek ürünün ETCBASE firması tarafından yazılıp, kurumların kiralamasına sunulan YTS (Yasal Takip Sitemi) yazılımı olduğunu, bu yazılımın, kullanıcı kurumun büyüklüğüne ve iş hacmine bağlı olarak, yapılan toplam tahsilatta %1.5 ile %4 arasında kullanım kirası bedeli ile başta banka ve büyük kurumlara kiralanmakta olduğunu, her kullanıcı kurumdan yıllık bazda 1.000.000 USD ile 2.500.000 USD arasında yıllık kira bedeli tahsil edildiğini, bu veriler alınabilirse ETCBASE firmasının veya referans listesinde yer alan kullanıcı kurumların mali tablolarında da görüleceğini, bu büyüklükler göz önüne alındığında, HSBC ve Halkbank’ta kullanılmakta olan yazılımlar EPİK TEKNOLOJİ tarafından, çok sayıda banka ve büyük kurumun kullanımına sunularak, her kurum bazında yıllık 1.000.000 USD üzerinde gelir elde potansiyeli bulunduğunu, kaynak kodlan EPİK Teknoloji Ltd. Şirketi’nde bulunmakta olan EpiCollect ve AYS adlı yazılımların değeri ve gelir yaratma imkanının yıllık bazda 10.000.000 USD’nin çok üzerinde olduğunu, ayrıca kaynak kodu satışı yapılması durumunda ise her kurum bazında (HSBC sözleşmesinde de yer alan) 6.000.000 EURO değer üzerinden bir piyasa değeri bulunduğunu, anlatılan programlar ve bu programların sağladığı ve/veya sağlaması muhtemel değeri ile şirket uhdesinde bulunan tüm aktifleri ve banka hesaplarından çekilen bedeller ile demirbaş ve hesaplarda bulunan bedellerin toplamı üzerinden müvekkilinin hissesinin tesbiti ile bunun ödenmesini talep ettiklerini beyanla; Eylül-2010 tarihinden bu yana müvekkiline hiçbir bilgi, hesap ve/veya ödem yapılmadığı gibi aile üyelerinde oluşan şirket yönetici ve hissedarlarının (akraba olmayanları tasfiye amaçlı) hileli işlemleri nedeniyle pek çok dava bulunması karşısında 2 yıldır suiniyetli işlemlerle aktif eksiltme ve masraf ve maaşların göstermelik olarak fahiş hale getirilmesi ile davanın sonucunun akibetsiz bırakılması açık olduğundan şirkete tedbiren yönetim kayyımı tayin edilmesini, Şişli/Mecidiyeköy’deki Halkbank Merkez şubesinde davalı Epik Teknoloji San. Ve Tic.Ltd.Şti hesabında 250.000 € bedelin üzerine tedbir kararı ile bloke edilmesini, TTK gereğince şirketten çıkma payının emsal ve güncel değerlendirme ile yetkin bilirkişiler marifeti ile tesbiti ile ; 6100 Sayılı HMK 107. maddesi gereği “belirsiz alacak davası” ikame edilerek fazlaya dair dava ve talep ile ıslah hakları saklı kalmak ve gerçek bedel belirlendiğinde harcı tamamlanmak üzere şimdilik 50.000.-TL’lık çıkma payının davalıdan reeskont faizi ile tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada, davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin, yazılım ve programlar üreten bir teknoloji şirketi olup, geliştirdiği ” Alacak Yönetim Sistemi ” adlı yazılımın, başta kredi kullandıran bankalar olmak üzere, alacağın sistematik, hızlı ve ekonomik olarak takibini sağladığını, davacı …’ın, davalı şirketin eski hissedarlarından olduğu gibi, sigortalı olarak da şirkette çalıştığını, iş akdinin, tümü müvekkili şirketi zarara uğratan eylem ve işlemlerin davacı ve birlikte hareket eden müvekkili şirketin hissedarı üçüncü kişi … tarafından gerçekleştirilmesi üzerine feshedildiğini, müvekkili şirketin üzerinde çalıştığı Alacak Yönetim Sistemi adı verilen programın uzun çaba ve fedakarlıklar göğüslenerek hayata geçirildiğini, üçüncü kişilerle ilk sözleşmelerin imzalandığını ve şirkete ait yazılım ve programların Sabancı Grubu’nun dikkatini çekmeyi başardığını ve bu grup ile ortaklık görüşmelerine geçilmişken; davacı ve birlikte hareket eden müvekkil şirket ortağı üçüncü kişi … tarafından gerçekleştirilen; davacının iş akdinin feshine ve aleyhine müvekkili şirket tarafından bir ” çıkarma davası ” açılmasın diye davacı tarafından alelacele, bu davaya dayanak gösterilen, ” çıkma ” davasının açılmasına neden olan ve bir kısmı Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2010/17562 Hazırlık Sayılı ve Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/17568 Hazırlık Sayılı dosyalarına konu olay, eylem ve işlemler gerçekleştirildiğini, sözlü ve yazılı taleplere rağmen, davacı ve birlikte hareket eden üçüncü kişi … tarafından yedlerinde bulunan müvekkili şirkete ait bilgisayar, donanım, program, database kayıtları, İş Bankası A.Ş. kredi kartı, HalkBank A.Ş. giriş kartı, Ticket Restaurant yemek kartı ve yedlerinde bulunan şirkete ait tüm dokümanların bugüne değin iade edilmediğini, davacı ve birlikte hareket eden müvekkili şirketin hissedarı üçüncü kişi …’ın gerçekleştirdikleri geciktirme veya yok etme amaçlı eylemlerle, müvekkili şirketi çalışamaz, hizmet veremez ve üçüncü kişilere sözleşmelerle taahhüt ettiği edimlerini ifa edemez hale getirmeye çalıştıklarını, davacının bu eylemleri nedeniyle, müvekkili şirketin üçüncü kişilere taahhüt ettiği hizmetleri ifa konusunda büyük sıkıntılar yaşadığı gibi HSBC Bank A.Ş. ve Halkbank A.Ş.’den hakedişlerini zamanında alamadığını, bir kısım alacağı ise açıklanan olaylardan kaynaklanan teslimde gecikme nedeniyle ve o tarihte müvekkili şirkette müdür sıfatına sahip üçüncü kişi …’ın yetkisine aykırı olarak verdiği talimat çerçevesinde bloke edildiğini/teminat olarak alıkonulduğunu, özetlenen olay, iş ve işlemler üzerine, 03.09.2010 tarihinde davacı …’ın iş akdinin feshedildiğini, davacı tarafından feshe itiraz edilmediği gibi, herhangi bir yasal yola da başvurulmadığını, davacı ve birlikte hareket eden üçüncü kişi …’a Bakırköy 32. Noterliği’ nden 033895 yevmiye sayıyla 26.10.2010 tarihinde ve Bakırköy 3. Noterliği’ nden 15955 yevmiye sayı ile 23.06.2011 tarihinde keşide edilen ihtarname ile müvekkili şirketin maliki olduğu, yedlerinde bulunan menkullerin ve bu arada bilgisayarların iadesinin talep edildiğini, ancak muhataplar tarafından sözkonusu ihtarnameye cevap verilmediği ve ihtarnamelere konu bilgisayar, donanım, program, database kayıtları ve şirkete ait dokümanların iade edilmediğini ve bunun üzerine Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2010/17562 Hazırlık Sayılı ve Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/17568 Hazırlık Sayılı dosyalarına konu iş, işlem ve eylemleri nedeniyle haklarında suç duyusunda bulunulmak zorunda kalındığını, müvekkili şirketi çalışamaz ve sözleşmelerle üçüncü kişilere taahhüt ettiği yükümlülüklerini ifa edemez hale getirmek için davacı ve birlikte hareket edenler tarafından ika edilen eylemlerin tümünün gerçek amacının ise; davacı ve birlikte hareket eden üçüncü kişi … ile Sabancı Grubu adına müvekkili şirketle ortaklık görüşmelerini yürüten, İnovent Fikri Mülkiyet Hakları Yönetim Ticaret ve Yatırım A.Ş. ve bu şirketin genel müdürü …’ün birlikte İntime Solution Bilişim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş’ni kurduklarının öğrenildiğini, bu arada, davacı tarafından, Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/ 616 Esas sayılı dosyasından ortaklıktan çıkma davası açıldığını, tamamen haksız davada, davacının şirkete ortak sıfatıyla daha fazla zarar vermesinin önüne geçilebilmesi için, müvekkili şirket tarafından davanın kabulüne karar verilmesinin talep edildiğini ve taleplerine uygun biçimde karar verildiğini, davacı tarafından, çıkma talebinin Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2010/616 Esas sayılı dosyasından müvekkili şirkete tebliğ edildiği tarihten yaklaşık iki yıl sonra, huzurda görülen davanın açıldığını beyanla; usul ve esas yönünden haksız ve yasal dayanaktan yoksun bulunan kayyım tayini talebinin reddine, müvekkilİ şirket adına Halkbank A,Ş. Merkez Şubesi’nde açılmış hesabın bloke edilmesi yolundaki haksız ve yasal dayanaktan yoksun ihtiyati tedbir talebinin reddine, sonuç olarak, tümüyle haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddiyle karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … 1-Asıl dosyada açılan davanın KABULÜNE, Asıl dosyada davacı … için hesaplanan 162.438,90.-TL çıkma payı alacağının asıl dava tarihi olan 12/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-birleşen davalı Epik Teknoloji Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden tahsili ile asıl dosyada davacı …’a ödenmesine,
2-Birleşen Mahkememizin 2016/1425 Esas sayılı dosyasında açılan davanın KABULÜNE, Birleşen dosyada davacı … için hesaplanan 545.328,45.-TL çıkma payı alacağının birleşen dava tarihi olan 03/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı- birleşen davalı Epik Teknoloji Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden tahsili ile birleşen dosyada davacı … …’a ödenmesine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı asıl ve birleşen davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Asıl ve birleşen davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaların birleştirilmesinin hukuken isabetli olmadığını; Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi’nin, Gebze Ticaret Mahkemesi’nin davacı … ve davacı … şirket hisse devirlerine ilişkin vermiş olduğu bozma kararı gerekçesini, gerekçeli kararında belirtmemesi, gerekçeyi eksik bırakması nedeni de anlaşılamadığını; bilirkişiler tarafından itiraz edilen hususların değerlendirilmediğini; sayın mahkeme bunları uyararak ek rapor istemiş ancak kendi uyarılarını dinlemeyen bilirkişilere nihayetinde itibar ederek karar verdiğini beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Asıl dava davacısı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi tarafından her iki dosyanın da aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle birleştirilmesinin usul ve hukuka uygun olduğunu; ilk derece mahkemesi tarafından hükme gerekçe yapılan bilirkişi raporlarının son derece yerinde olduğunu beyan ile; davalı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/12/2021 Tarih – 2016/338 Esas – 2021/1047 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dava; limited şirket ayrılma akçesinin ödenmesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; asıl ve birleşen dava davacılarının davalı şirketin ortakları oldukları, asıl dava davacısı …’ın Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/597 Esas – 2012/242 Karar sayılı dosyası kararı ile haklı nedenle şirket ortaklığından çıkmasına karar verildiği ve kararın 05/06/2012 tarihinde kesinleştiği, birleşen dava davacısı …’ın Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/522 Esas 2011/373 karar sayılı kararı ile haklı nedenle şirket ortaklığından çıkmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, davacıların eldeki dava ile çıkma paylarının davalılardan tahsilini istediği, davalının asıl ve birleşen davaya verdiği cevap dilekçelerinde, şirketin yazılım ve program üreten bir teknoloji şirketi olduğunu, davacıların birlikte hareket ederek şirkete zarar verdiklerini, davacıların şirketi zararlandırıcı eylemleri nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesince; birleşen dosyada alınan 02/02/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda; çıkma payı ile ilgili ana sözleşmede hüküm bulunmadığı, 2011 yılı bilançosuna göre birleşen dava davacısı …’ın çıkma payının 161.468,70 TL olduğunun belirlendiği, asıl dosyada alınan 04/01/2017 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda; asıl dava davacısının çıkma tarihinin kesinleştiği 05/06/2012 tarihi itibariyle şirket bilançosuna göre şirket öz kaynağının 18.692.289,05 TL olduğu ve davacının ayrılma akçesinin 3.711.188,90 TL olduğunun belirtildiği, her iki rapora da itiraz üzerine, ilk derece mahkemesince şirket malvarlığının tespiti için keşif yapıldıktan sonra hazırlanan 22/02/2021 (UYAP’a tarama tarihi) tarihli bilirkişi heyet raporunda; asıl dava davacısının ayrılmanın kesinleştiği 05/06/2012 tarihi itibariyle çıkma payının 487.316,72 TL olduğunun belirlendiği, bu rapora da itiraz edilmesi üzerine aynı heyetten alınan 07/09/2021 tarihli ek raporda; asıl dava davacısının ortaklıktan çıkmasının kesinleştiği 05/06/2012 tarihindeki şirketin rayiç bilançosuna göre öz varlığının 1.624.389,05 TL ve davacının çıkma payının 162.438,90 TL, birleşen dava davacısının şirketten çıktığı 29/04/2011 tarihi itibariyle şirket öz kaynaklarının 1.817.761,53 TL ve çıkma payının 545.328,45 TL olduğunun belirlendiği, davacılar vekilinin asıl ve birleşen davadaki taleplerini ek rapor doğrultusunda arttırdığı, davalının bilirkişi raporuna itiraz ettiği, ilk derece mahkemesince ek rapor hükme esas alınarak asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı asıl ve birleşen davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, davacıların çıkma payı alacağı olup olmadığı ve varsa bu alacakların muaccel hale gelip gelmediği noktasındadır.
1-Ayrılma akçesi alacağının muaccel olup olmadığına ilişkin istinaf incelemesinde;
6102 sayılı TTK’nın 641. Maddesine göre “Ortak şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haiz” olup, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre ayrılan ortağın ayrılma akçesi, ayrılma akçesi davası çıkma davası ile birlikte açılmış ise şirketin karar tarihine en yakın tarihteki mal varlığının gerçek değerine göre belirlenmesi gerekir (Yargıtay 11. HD., 11/10/2018 tarih, 2016/12350 E., 2018/6242 K.; Yargıtay 11. HD., 04/10/2017 tarih, 2016/2571 E., 2017/5023 K.) Ayrılma akçesi davası, ortağın şirketteki ortaklığının sona ermesinden sonra açılmışsa ayrılma akçesi bu kez ortaklıktan ayrılmanın kesinleştiği tarihe göre belirlenmelidir.
Eldeki davada, asıl ve birleşen dava davacılarının şirketten çıkma tarihleri farklı olduğundan hükme esas alınan 07/09/2021 tarihli ek raporda esas sermaye değerinin her bir davacının şirketten çıktığı tarihler için ayrı ayrı belirlenmesi usul ve yasaya uygundur.
Ayrılma akçesinin ödenmesi, 6102 sayılı TTK’nın 642. Maddesinde; “(1) Ayrılma akçesi;
a) Şirket kullanılabilir bir özkaynak üzerinde tasarruf ediyorsa,
b) Ayrılan kişinin esas sermaye payları devredilebiliyorsa,
c) Esas sermaye, ilgili hükümlere göre azaltılmışsa,
ayrılma ile muaccel olur.
(2) (MÜLGA FIKRA RGT: 30.06.2012 RG NO: 28339 KANUN NO: 6335/43)
(3) Ayrılan ortağın ayrılma akçesinin ödenmeyen kısmı, şirkete karşı, bütün alacaklılardan sonra gelen bir alacak oluşturur. Bu husus yıllık raporda kullanılabilir özkaynak tutarının tespiti ile muaccel hale gelir.” şeklinde düzenlenmiştir.
İlk derece mahkemesine anılan hükümler doğrultusunda bilirkişilerden raporlar alındığı, hükme esas alınan 07/09/2021 tarihli ek raporda; asıl dava davacısının ortaklıktan çıkmasının kesinleştiği 05/06/2012 tarihindeki şirketin rayiç bilançosuna göre öz varlığının 1.624.389,05 TL ve davacının çıkma payının 162.438,90 TL, birleşen dava davacısının şirketten çıktığı 29/04/2011 tarihi itibariyle şirket öz kaynaklarının 1.817.761,53 TL ve çıkma payının 545.328,45 TL olduğunun belirlendiği görülmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 641. Maddesi uyarınca ayrılan ortağa esas sermaye değerinin gerçek değerine uygun bir ayrılma akçesinin ödenmesi gerektiği, ana sözleşmede buna ilişkin bir hüküm yoksa bu değerin belirlenmesinde rayiç değer yöntemine göre hesap yapılması gerektiği, ancak şirket değerlemede bir çok yöntem olması ve bilirkişi heyetinin 22/02/2021 (UYAP’a tarama tarihi) tarihli raporunda; şirketin bir yazılım şirketi olması nedeniyle maddi varlıklardan çok maddi olmayan duran varlıkların (yazılımlarının) daha değerli olması hususu dikkate alınarak davalı şirketin sahip olduğu yazılım programlarının değerleri, geçmiş yıllar kârları, bilançosu ve iş potansiyeli dikkate alınarak davalı şirketin değerlemesinin tümleşik olarak yapıldığını belirttikleri ve yapılan değerlemenin dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığından davalının bilirkişi raporlarına itirazının yersiz olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere ayrılma akçesinin muaccel olup ödenmesi hallerinden birisi de 6102 sayılı TTK’nın 642. Maddesi uyarınca şirketin kullanabilir bir özkaynak üzerinde tasarruf ediyor olmasıdır. Yukarıda açıklandığı üzere, her bir davacının şirketten çıkmasının kesinleştiği tarihte de şirketin borca batık olmadığı, şirket bilançosunun artıda olduğu ve öz kaynaklarını koruduğu, bu durumda anılan hükümdeki koşulların gerçekleştiği ve eldeki davaların açıldığı tarihlerde ayrılma akçesinin muaccel olduğu anlaşılmakla bu yöndeki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
2-Diğer istinaf istemlerinin incelenmesinde;
Davaların birleştirilmesine yönelik istinaf isteminin incelenmesinde; 6100 sayılı HMK’nın 166. Maddesinin 1. fıkrasındaki “Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir” hükmü ile asıl ve birleşen davaların davalısının ve dava konusunun aynı olması, davanın esasının aynı yöntemle çözümlenecek olması nedeni ile aralarında bağlantı olduğundan davaların birleştirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmayıp bu konudaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Davacıların paylarının çıkma kararından sonra ne olacağına ilişkin istinaf isteminin incelenmesinde; davalı 6102 sayılı TTK’nın 612. Maddesi uyarınca şirketin kendi paylarının ancak %20’sini iktisap edebileceğini, davacıların toplam paylarının bu oranı aştığı belirterek çıkmanın ve ayrılma akçesi ödenmesinin yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüş ise mahkemelerce verilecek şirket ortaklığından çıkma kararı bozucu yenilik doğurucu nitelikte olup mahkeme kararının kesinleşmesi ile hüküm ve sonuç doğurur. Çıkma kararı kesinleştikten sonra çıkan ortağın payının ne olacağı konusu eldeki davanın konusu değildir. Zira ayrılan ortaklara ait paylara ne olacağına şirket genel kurulu karar verebilir(Yargıtay 11. HD., 08/06/2020 tarih, 2019/4301 E., 2020/2660 K.; İstanbul BAM. 25/06/2019 tarih, 2018/963 E., 2019/866 K.). Bu nedenle, davalının bu yöndeki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Diğer yandan; davacılar hakkındaki ceza dosyasının konusu itibariyle yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin olduğu ve davacıların sorumluluğunu gerektirir şirketi zararlandırıcı eylemleri var ise bu eylemler nedeniyle davacılardan şirketin bir alacağının olup olmadığı ayrı bir davanın konusu olup böyle bir alacağın varlığı ve muaccel olduğu davalı tarafça ispat edilmemiş olduğundan takasa da konu olamayacağı, bu nedenle ceza dosyasının eldeki davaya etkisinin bulunmadığı ve yine taraflar arasındaki haksız rekabet davasının da ayrı bir yargılama konusu olması nedeniyle eldeki davaya etkisinin bulunmadığı anlaşıldığından istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; asıl ve birleşen davalısı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Asıl ve birleşen davalısının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 48.347,59 TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 12.086,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 36.260,69 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda birleşen dava yönünden HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık, asıl dava yönünden HMK’nın 362/1-a bendi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
21/03/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*