Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/483 E. 2022/1286 K. 13.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/483
KARAR NO :2022/1286

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP :…

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :04/11/2021
NUMARASI :2021/363 Esas – 2021/96 Karar

DAVACI :…
VEKİLİ :Av. …
DAVALI :ISILSAN MAKİNA SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLİ :Av. …

DAVA :Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :06/12/2018
KARAR TARİHİ :13/06/2022
KR. YAZIM TARİHİ :22/06/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacı banka ile davacı şirket arasında 11.05.2016 tarihli “Akbank Maaş Ödeme Sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşme’nin 11. maddesi “Sözleşme 11.05.2016-11.05.2019 tarihleri arasında geçerli olacaktır.” şeklinde ibrare bulunduğunu, sözleşmede bulunan madde uyarınca davacı bankanın 11.06.2018 tarihinde davalının kurum hesabına 50.092,99-TL bütçe ödemesi gerçekleştirildiğini, davacı bankanın davalı kurum çalışanlarının maaş ödeme hizmetlerini kusursuz bir şekilde yerine getirildiğini, sözleşmede yer alan bütün edimlerini ifa ederek sözleşmeyi sadakatla sürdürdüklerini, davalı kurum ise ocak 2018 tarihinden bu yana maaş ödeme sözleşmesine, aykırı olarak maaş ödemelerini bankamız aracılığı ile gerçekleştirmediğini, davalı kuruma Sakarya 1.Noterliği 20.06.2018 tarih ve 12549 yevmiye numaralı ihtarname ile “Sözleşmenin 13. maddesi uyarınca, davalı şirketin sözleşme hükümlerini yerine getirmemesi veya gereği gibi yerine getirmemesi durumunda bankanın zarar ve ziyanını ayrıca talep etme hakları saklı kalmak kaydı ile münhasıran bankaya 12. maddede belirtilen bütçe tutarın tamamının, sözleşmenin sona erme tarihi itibariyle kıstelyevm esasına göre kalan süreye tekabül edecek kısmının 1,5 katını bankaca ödendiği tarihten itibaren tamamen geri ödeneceği tarihe kadar, fiili ödeme tarihindeki T.C Merkez bankası kısa vadeli kredilere uygulanan avans faizi oranı üzerinden belirlenecek faizi ile birlikte bankanın ilk yazılı talebinde herhangi bir itiraz ileri sürmeksizin derhal bankaya cezai şart olarak ödemeyi davalı şirket kabul ve taahhüt ettiğini, “şeklinde ki hüküm ile yine Sözleşmenin 14. maddesi uyarınca “Grup Şirketlerinin her biri diğer grup şirketlerinden herhangi birisinin sözleşmeyi ihlal etmesi halinde bankanın doğacak zarar ve ziyan, cezi şart bütçe iadesi taleplerinin tümünü dilediği grup şirketlerinden talep edebileceği hususunu peşinen kabul ettiklerini beyan ve taahhüt eder. Grup Şirketleri birbirlerinin işbu sözleşmeden doğan tüm yükümlülük ve taahhütlerini banka’ya karşı garanti ettilerini kabul, beyan ve taahhüt eder” sözleşme hükümleri çerçevesinde ihtar gönderilmiş ve sözleşmenin devamı süresince, davalı şirket tarafından sözleşmede taahhüt edilen asgari aylık maaş ödemesini tek taraflı olarak son verilmesi sebebiyle 14.06.2018 tarihine kadar hesap edilen 22.264,00-TL anapara 4.423,00-TL’si işlemiş faizi, 221,00-TL’si banka muamele vergisinden müteşekkil toplam 26.908,00-TL’si, 40.362,00-TL cezai şart olmak üzere toplam 67.270,00-TL’nin 7 gün içinde ödenmesini,aksi taktirde ihtarname tarihinden ödeme tarihine kadar geçeçek günlere ait temerrüt faizi, banka muamele vergisi ve bilcümle masrafları ile birlikte tahsilini teminen hakkınızda kanuni takibe geçileceğni ihbar ve ihtar edildiğini, ihtarnamenin davalılara 28.06.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalılar tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını bu sebeple toplamda 67.270,00-TL’nin merkez bankası kısa vadeli avans faizine göre hesaplanarak tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket hakkında Hendek 2. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde 2018/151E numarasına kayıt ile 17.05.2018 tarihinde konkordato geçici mehili ve 17/10/2018 tarihinde ise konkordato kesin mehili verildiğini, 7101 sayılı kanun ile yakın zamanda değiştirilmiş İcra ve İflas Kanunu’nun 285. ve devamı maddelerinde öngörülen süreç kapsamında bilhassa 308/d maddesi nedeniyle hiçbir alacaklıya, diğer alacaklılardan farklı olarak ödeme yapılması ve hatta vaadde bulunulması mümkün olmadığından, konkordato projesinin tasdiki sonrasında ödeme yapmak üzere şirketin önceki borçlar için ödemelerin durdurulduğunu, bu süreçte davacı banka ile davalı şirket arasında başka kredi ilişkileri nedeniyle çeşitli uyuşmazlıklar bulunduğunu, uyuşmazlıkların konkordato sürecinde çözüme kavuşacağına ve kapsamda davacı bankaya yapılan kredi taksitlerinden yapılamayan ödemeler nedeniyle davacı banka kredileri kat etme yoluna gittiğini, konkordato sürecinde faaliyetine konkordato komiseri ve mahkeme denetiminde devam eden davalı şirketin haksız ve hukuka aykırı olarak davacı banka nezdinde bulunan hesabına gelen paraların sözleşmeden doğan hakkı olduğu ileri sürülerek el koyulması ve davalı şirketin bankacılık işlemlerini idare ettiği ekranının kapatılması neticesinde çalışanlara ödenmek için davacı bankaya yatırılacak paralara el koyulması ile karşı karşıya kalıp çalışanların maaşını ödeyememe tehlikesi nedeniyle davacı bankanın maaş hesabını kullanmayı bırakmak zorunda kalındığını, davacı banka davalının hesabına gelen ve maaş ödemesi için kullanılacak paralara el konulduğunu, davalı şirketin işlem ekranlarının kapandığını, davalı şirketi maaş hesaplarını kullanamaz duruma getirdiklerini, davacının eylemleri nedeniyle davalı şirket açısından sözleşme çekilmez duruma geldiğini, davalı şirketin sözleşme konusu maaş hesabını kullanamadığını haksız ve hukuka aykırı açılan davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; davalının iddialarının yersiz olduğunu, davalı şirket olan Isılsan Makine San. Ve Tic. Ltd. Şti hakkında Hendek 2.Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/151 E. sayılı dosyası ile konkordato ilan edildiğini bu sebeple hiçbir alacaklıya diğer alacaklardan farklı olarak ödeme yapılamayacağını beyan edilmiş ise de; davacı bankanın başka alacaklardan farklı yada iltimaslı olarak kendisine ödeme yapılması gibi bir talebi bulunmadığını, davacı banka dava dilekçesi ekinde sunduğumuz ve davalı şirketler ile tanzim edilmiş olan sözleşmeler incelendiğinde de davacı banka sözleşme gereğince tarafına ödenmesi ve yahut ifası lazım gelen işlemlerin yerine getirilmemesi sebebiyle bu davanın açıldığını, davalının davacı banka ile başkaca ticari sözleşmeler gereğince kullandığı kredilerden dolayı hakkında yasal takip başlatılması da yine davalının gerek takibe intikal edilmeden gerekse intikal sonrasında herhangi bir ödeme yapılmasından yani tamamen davalı firmanın kendi kusurlu eylemlerinden kaynaklandığını, bu sözleşmeler başkaca hukuki nitelikte sözleşmeler olduğunu, davanın kaynağını oluşturan sözleşme ile hiçbir ilgilisi bulunmadığını, maaşların davacı bankadan ödenmemesine karşılık bildirilen iddia tarafımıza kabul edilebilir nitelikte olmadığını, davalı şirketler 2018 yılında birleşmiş olup,dava konusu alacaktan birlikte sorumlu olduklarını, ve sicil gazatesinden de anlaşılacağı üzere davalı şirketler birleşmiş olup,davalılar borçtan müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu yönünde beyanda bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;”… Açılan davanın KISMEN KABULÜ ile; 67.195,53-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine… ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı bankanın maaş ödeme sözleşmesi hükümlerinin ifa edilmediği yönündeki iddiasının gerçek dışı olduğunu, davalı Isılsan’a ait 2018, 2019 ve 2020 yıllarına ilişkin hesap hareketlerini gösterir belgelerden de anlaşılacağı üzere; davalının hizmet sözleşmesi ile çalıştırmış olduğu tüm işçilerin maaş ödemelerini davacı banka aracılığıyla yapmış olduğunu, davalı ISILSAN’ın, davacı banka ile akdedilmiş olan 11.05.2016 tarihli maaş ödeme sözleşmesi’nin tüm hükümlerine riayet ettiğini, yerel mahkemece kurulan hükmün, eksik araştırmaya dayalı olduğunu, yerel mahkemece kurulan hükümde yer alan cezai şartın haksız ve fahiş olduğunu, bilirkişi tarafından hazırlanmış olan ve yerel mahkemece hükme esas alınan 31.05.2021 tarihli bilirkişi raporunda, “kıstelyevm usulü maaş ödemesi yapılmayan süre bağış tutarı” olarak 22.263,55-TL tutarında hesaplama yapıldığını, cezai şart hesaplanırken söz konusu tutarın 1.5 katının hesaplanması yerine, söz konusu tutara faiz uygulandığını BSMV eklenmiş ve toplam tutarın 1.5 katı tutarında cezai şart tutarı belirlendiğini, bu hesaplama yöntemi taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine açık bir biçimde aykırı olduğundan, sayın yerel mahkemece tesis edilen hükmün bu yön itibariyle de yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı tarafça, istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/11/2021 Tarih – 2021/363 Esas – 2021/96 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; akde aykırılık iddiasına dayalı ana para ve cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karara karşı, davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Kamu düzeni yönünden yapılan inceleme de;
Eldeki dava öncelikle Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Asliye Ticaret mahkemesi Sıfatıyla) açılmış, 10/09/2021 tarih ve 2018/501 Esas – 2021/350 Karar sayılı kararla, 01/09/2021 tarihi itibarıyla Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin faaliyete başladığı gerekçesiyle dosyanın görevli ve yetkili Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin istinaf incelemesine konu 04/11/2021 Tarih – 2021/363 Esas – 2021/96 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresi Sakarya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmiş ve iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun, 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların Asliye Ticaret Mahkemesi’ne devredilip devredilmeyeceği (Görevsizlik kararı verilip verilmeyeceği) veya aynı mahkemede görülmeye devam edilip edilmeyeceği sorununun öncelikle çözümlenmesi gerekmektedir.
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’nun 23/12/2021 tarihli ve 2021/15 Esas sayılı başvurusunda; Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/1672 E. -2021/1483 K. sayılı dosyası ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2021/1939 E. – 2021/1732 K. sayılı dosyasından verilen kesin nitelikteki kararlar arasında, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı sonrası asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilip, devredilmeyeceği hakkında görüş farklılıkları nedeniyle uyuşmazlık bulunduğu bildirilip, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un “Başkanlar Kurulunun Görevleri” başlıklı 35/1-3 maddesi kapsamında uyuşmazlıkların giderilmesinin talep edilmesi üzerine; Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 21/02/2022 tarih, 2022/1073 Esas ve 2022/2686 Karar sayılı İçtihadında;
“Genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir. Bilindiği üzere, ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama yoktur. Genel mahkemelerin bakacakları davalar, belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer. Buna karşılık özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir. Diğer bir ifadeyle, özel mahkemeler özel kanunlarla kurulmuş olup özel kanunlarda belirtilen davaları yürütür.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Diğer taraftan görevsiz mahkeme davanın esası hakkında karar veremez. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukukî ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukukî niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir. Görev nedeniyle dava dilekçesinin reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2. maddesi; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükümlerini içermektedir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü, 5. maddesinin 3. fıkrası ise; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir.
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O halde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığından, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı sonrası asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilerek, asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin kararı yerinde değildir…” denilmek suretiyle uyuşmazlık giderilmiştir.
Yukarıda anılan Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 21/02/2022 tarih, 2022/1073 Esas ve 2022/2686 Karar sayılı İçtihadı da dikkate alınarak somut olayda; eldeki davanın ticari bir dava olduğu, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresinin Sakarya ilinin mülki sınırları olarak belirlendiği, aynı karara göre Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin (Asliye Ticaret mahkemesi Sıfatıyla) 01/09/2021 tarihinden itibaren faaliyete geçtiği, eldeki davanın Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce 06/12/2018 tarihinde Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, dava ile ilgili yargılama yapma ve karar verme görevinin “Doğal Hakim” ilkesi gereğince davanın ilk açıldığı Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Asliye Ticaret mahkemesi Sıfatıyla) ait olduğu, dolayısıyla derdest dosya hakkında gönderme kararı veya görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı gibi, aynı nedenlerle Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olmadığı dosyada davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken esas hakkında karar verilmesi de doğru değildir.
Açıklanan bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurularının açıklanan kamu düzenine ilişkin nedenlerle kabulüne, diğer istinaf istemlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, kararın HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzeni gereği kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından; dairemizce göreve dair HMK’nın 353-(1)-a)-3) madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere ;
1-Davalının istinaf başvurusununkamu düzenine ilişkin nedenlerle ESASTAN KABULÜNE, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/11/2021 Tarih – 2021/363 Esas – 2021/96 Karar sayılı kararının HMK.’nun 353-(1)-b)-2) maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a)Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen eldeki davanın dava şartı (görev) yokluğu nedeniyle HMK’nın 114-(1)-c) ve 115-(2) maddeler gereğince USULDEN REDDİNE,
Dairemiz kararı kesin nitelikte olduğundan, HMK’nın 20. maddesi uyarınca bu kararının tebliğ tarihinden itibaren (2) haftalık kesin süre içinde ve talep halinde dosyanın yetkili ve görevli Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesine (Asliye Ticaret mahkemesi Sıfatıyla) gönderilmesine, aksi halde ilk derece mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
b)6100 sayılı HMK’nın 331-(2) maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkemece hükmedilmesine,
c)6100 sayılı HMK’nın 331-(2) maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise, talep halinde mahkemece verilecek ek kararla dosya üzerinden bu durumun tespiti ile yargılama giderleri ve vekalet ücreti hususunda karar verilmesine,
2-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a)İstinaf edenin yatırmış olduğu istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
b)İstinaf eden tarafından yapılan masrafların ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
c)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d)İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının mahkemesince istinaf edene iadesine,
e)Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
İlişkin; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362-1-c maddesi gereğince; KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/06/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*