Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/445 E. 2023/319 K. 06.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/445
KARAR NO : 2023/319

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :30/06/2021
NUMARASI :2016/664 Esas – 2021/556 Karar

DAVACI :SÖNMEZ TRANSFORMATÖR SANAYİ VE TİCARET A.Ş.- …
VEKİLİ :Av. …- …
DAVALI : … (T.C. NO: …) …
VEKİLİ :Av. … – …İ
DAVANIN KONUSU :Tazminat
DAVA TARİHİ :10/11/2015
KARAR TARİHİ :06/03/2023
KR. YAZIM TARİHİ :05/04/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın 10/06/2013 tarihinde davacı işyerinde çalışmaya başladığını, davalının 25/05/2015 tarihinde şirket yetkilisi olan müvekkili …’e başvurarak mühendislik yapmak istemediğini, babası ile birlikte dekorasyon işi yapacağını belirterek istifasını sunduğunu, …’in davalıya inandığını ve istifasını kabul ettiğini, iş yasasına göre hak etmediği halde tazminatlarının ödendiğini, davalının görevinden ayrıldıktan sonra mail ile hem arkadaşlarına veda ettiğini hem de müvekkiline hitap ederek iyi niyetle işten ayrıldığını beyan ettiğini, kısa süre sonra aynı iş kolunda faaiyet gösteren başka bir şirkette uzman olarak işe girdiğini, davalının hem elektrik mühendisi hem de gemi mühendisi olup davacı şirket bünyesinde imalat müdürü olarak görev yaptığını, bulunduğu mevkii gereği şirketin tüm imalat sırlarına, tüm tasarımlarına vakıf olduğu gibi şirketin tüm müşteri ve müşteri tedarikçileri hakkında bilgi sahibi olduğunu, davalının işten ayrıldıktan sonra sözünde durmayarak aynı bölgede ve aynı iş kolunda faaliyet gösteren Schneider firmasında iş başı yaptığını, davacı şirkette edindiği bilgileri, imalat sırlarını, tüm tasarım ve projeleri ve tüm müşteri portföyünü bu rakip firmaya taşıyarak davacı şirketi zarara uğrattığını, tüm bu nedenlerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik; 10.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davacı işyerini herhangi bir zarara uğratmadığı gibi üretim, pazarlama, tasarım vs gibi sırlara vakıf olmadığını, dolayısıyla bunların paylaşılmasının mantıken mümkün olmadığını, rekabet etmeme sözleşmesinin geçerli olabilmesi için işyerinde yapılan işin tüm detaylarına ulaşma şartı arandığını, diğer bir geçerlilik koşulunun zaman ve yer bakımından sınırlama olduğunu, sözleşmede yer bakımından herhangi bir sınırlama olmadığı gibi zaman bakımından konulmuş 5 yıllık sınırlamanın müvekkilinin çalışma hürriyetini ve ekonomik özgürlüğünü hakkaniyete aykırı olarak tamamen yok edici mahiyette olduğunu, müşteri çevresinin rakip firmaya taşındığı iddiasının uygulama alanı bulabilmesi için işçinin müşterilerle kişisel ilişki içerisine girmesi, onların ihtiyaç ve alımlarını bilmesi ve işverenin yanından ayrıldıktan sonra tüm bu bilgileri kullanmak suretiyle ekonomik menfaat sağlaması gerektiğini, müvekkilinin böyle bir davranış içine girmediğini, müvekkilinin davacı işyerinde üstlendiği iş ile mevcut işyerinde üstlendiği iş arasında benzerlik dahi bulunmadığını, müvekkilinin Sönmez Trafo’da üretim müdürü olarak görev yaptığını, görev talimatı gereği ustabaşlarının üstünde onların idarecisi konumunda olduğunu, görevlerinin ustabaşlarının sevk ve idaresi, birimler arası koordinasyon, günlük ve haftalık üretim planlarının yapılması, çalışanların saatlik-günlük ve yıllık izinlerinin planlanması gibi mühendislik ile alakası olmayan yönetim ve idarecilik işleri olduğunu, bu pozisyonda müvekkilinden önce çalışan üretim müdürü …’ın 2 yıllık yüksek okul mezunu olmasının da müvekkilinin bu işlerde mühendislik bilgisi ile ilgisi olmayan bir pozisyonda olduğunu kanıtladığını, müvekkilinin Schneider Electric Kocaeli fabrikasında teknik dizayn departmanında elektrik dizayn mühendisi olarak uzman olarak değil en alt seviye çalıştığını, kendisinin altında başka bir çalışan ya da pozisyon bulunmadığını, çalıştığı pozisyon gereği müşteriler ve tedarikçilerle herhangi bir temasının bulunmasının mümkün olmadığını, Sönmez Trafo’da satın alma ve tedarikçilerle ilgili işlerinin satın alma birimi tarafından idare edildiğini, müvekkilinin üretim müdürlüğü yaptığı süre içinde tedarikçilerle bir bağlantısı olmadığını, olmasının firma yapılanması gereği mümkün olmadığını, firma tasarımlarına ulaşmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin mevcut işyeri ve davacı işyerinin büyüklüğü ve faaliyet alanları kıyaslandığında bir rekabet durumunun söz konusu olamayacağını, müvekkilinin davacı işyerinde görev yaptığı süre içinde saatlerce mesai yapıp hiçbir mesai ücreti almamasına rağmen büyük bir özveri ile çalıştığını, davacının bu davayı kötüniyetle açtığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kabulüne, 10.000,00.-TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hukuka aykırılığını, dosya incelendiğinde, mahkemenin kendi tahkikatı ile gerekçeli kararının birbirine uymadığı, yargılama boyunca alınmış olan iki ayrı bilirkişi raporunda ortaya konan uzman görüşüne tamamen zıt bir karar verildiğinin görüleceği zaten mahkemenin gerekçeli kararında da bu durum açıkça yer almakta, raporlara itibar edilmediği ifade edildiğini, dava konusu rekabet yasağı sözleşmesinde yer bakımından herhangi bir sınırlama olmadığı gibi zaman bakımından konulmuş olan 5 yıllık sınırlama da, müvekkilin çalışma hürriyetini ve ekonomik özgürlüğünü hakkaniyete aykırı olarak tamamen yok edici mahiyette olduğunu, 9 HD.’nin 06.07.1999 T., 1999/8262 E., 1999/12073 K. ile yer bakımından sınırlamanın zorunlu olduğu belirtildiğini, TBK 445/1, bu sürenin iki yılı aşamayacağını açıkça ortaya koyduğunu, tek başına bu husus dahi davanın reddini gerektirdiğini, yine hatalı biçimde rekabet yasağı sözleşmesinin yer bakımından kapsamının geniş olduğunun ifade edildiğini oysa sözleşmede yer bakımından sınırlama hiç yoktur, tüm bu hususlar bilirkişi raporunda da açıkça vurgulandığını, davacının bu davayı kötüniyetle açtığını beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.

DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/06/2021 tarih, 2016/664 Esas – 2021/556 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı işçinin hizmet sözleşmesindeki rekabet yasağı kaydına aykırı davrandığı iddiasına dayalı cezai şart istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davalı …’ın 10/06/2013 tarihinde davacı işyerinde çalışmaya başladığı, davalının, 25/05/2015 tarihinde şirket yetkilisi olan davacıya başvurarak mühendislik yapmak istemediğini, babası ile birlikte dekorasyon işi yapacağını belirtip istifasını sunduğu, davacı tarafından, davalının istifasının kabul edildiği ve davalının tüm alacaklarının ödendiği, davalının davacının iş yerinden ayrıldıktan sonra davacı ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren bir şirkette çalışmaya başladığı, davalının bu iş yerinde çalışmaya başlamasının haksız rekabet durumunu ortaya çıkarttığı belirtilerek, davalı ile aralarında yapılan sözleşme gereğince davalının haksız rekabet durumu oluşturacak bir fiil nedeniyle ödemesi gereken tazminatın ödenmesi için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Rekabet yasağına ilişkin sözleşme veya sözleşme şartları konusunda sözleşmenin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK 444 ve devamı maddelerinde yapılan düzenlemelere göre “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.”(M.444) “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” (M.445)
İş hukukunda rekabet yasağına ve cezai şarta ilişkin düzenlemelerin işçinin iktisadı açısından mahvına neden olmaması ve rekabet yasağının işçinin iktisadı geleceğini tehlikeye düşürmemesi için süre, yer ve işin yükü bakımından duruma göre sınırlandırılması gerekmektedir. Bu sınırlandırma yapılmadıkça rekabet yasağının da geçerli olmayacağı hem 818 sayılı BK da hem de 6098 sayılı TBK da hüküm altına alınmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin “Özel Şartlar” yazılı bölümünde işçinin kendi isteği ile iş akdini feshetmesi durumunda ayrılış tarihinden itibaren 5 yıl süre ile aynı iş kolunda başka bir şirkette çalışamayacağının kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında iş sözleşmesine binaen davalının yaklaşık 2 yıl süre ile davacı yanında “imalat müdürü” pozisyonunda çalıştığı, bu süreden sonra istifa ederek aynı alanda (transformatör üretimi) faaliyet gösteren Schneider Enerji End. San. ve Tic. A.Ş.’de “elektrik dizayn mühendisi” olarak çalışmaya başladığı hususları ihtilafsız olup, ihtilafın rekabet yasağına ve ceza koşuluna ilişkin sözleşme hükmünün geçerli olup olmadığı, rekabet yasağının ihlal edilmiş sayılıp sayılmayacağı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Dosya arasına alınan 13/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalının davacı şirkette 10.06.2013-25.05.2015 tarihleri arasında çalıştığı ve üretim müdürlüğü görevini üstlendiği, sonraki işyeri olan Schneider Enerji End. San. ve Tic. A.Ş.’de ise elektrik dizayn mühendisi olarak 01.06.2015-24.07.2016 tarihleri arasında görev yaptığı, her iki şirketin faaliyet alanları arasında transformatör ve reaktör üretimleri yer aldığı, davalının davacı şirkette çalıştığı süre içerisinde üretimle ilgili yapılan Ar-Ge çalışma detaylarına ulaşma yetkisinin olup olmadığı, eğer olduysa hangi bilgilerin veya belgelerin yeni çalıştığı işyerine iletildiği, buna ilaveten tanık beyanlarında bilgisi dahilinde olduğu belirtilen müşteri isimlerinin veya davacı eğer iletişime geçtiyse müşteri bilgilerinin yeni çalıştığı işyerine iletildiği hususunda herhangi bir somut bilgi veya belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, buna ilaveten davalının davacı şirkette çalıştığı süre içerisinde transformatör üretimi ile ilgili olarak yapılan Ar-Ge çalışmlarıyla ilgili bilgilere ulaşma yetkisinin olup olmadığının net olarak anlaşılamadığı, tanık beyanlarının ağırlıklı olarak davalının bu bilgilere ulaşamayacağı doğrultusunda olduğu, her ne kadar davacı tarafından davalının davacı şirketi zarara uğrattığı belirtilmiş olsa da iddia edilen zararla ilgili zararın içeriği ve tutarı konusunda herhangi bir somut bilgi veya belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, davanın kabul koşullarının oluşmadığı ancak Mahkemenin delillerle doğrudan temas etmesi hasebiyle davacının savlarının yerinde olduğu değerlendirilecek olursa davanın kabul koşullarının tekemmül ettiğinin de değerlendirilebileceği yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Dosya arasına alınan 07/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının 2013-2014-2015 yıllarına ait yasal ticari defterlerinin sahibi lehine delil kudretine hazi olduğu, davacının 2016 yılına ait yasal ticari defterlerinden yevmiye ve defteri kebirin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yapıldığı, envanter defterinin vergi incelemesinde olduğundan tarafına ibraz edilmediği, davacının gelir tablolarındaki araştırma, satış ve dağıtım giderleri kalemi ayrıntılı incelendiğinde, 2013 yılında araştırma ve geliştirme için herhangi bir harcama yapılmadığı, 2014 yılında 54.000,00 TL, 2015 yılında 154.000,00 TL ve 2016 yılında 52.834,04 TL harcama yapıldığı, davacı firmanın brüt satış kalemleri incelendiğinde araştırma ve geliştirme için harcanan bütçenin satış rakamlarına göre çok düşük olduğu, dolayısı ile ürün geliştirme ile ilgili firmanın kayda değer bir faaliyetinin olmadığı, ayrıca Ar-Ge ile ilgili teşviklerden ve indirimlerden yararlanılmadığı, davalı …’ın işten ayrıldıktan sonraki dönemlere bakıldığında; davacının 2015 yılı brüt satışlarının 33.752.995,92 TL olduğu, 2016 yılı brüt satışlarının 27.366.736,50 TL olduğu, 2016 yılında davacının brüt satışlarında 2015 yılı brüt satışlarına göre 6.386.259,42 TL’lik bir azalma olduğu, bu azalmanın da yurt dışı satışlar ve diğer gelirlerdeki azalmadan kaynaklandığı, ayrıca dava dosyası incelendiğinde yurt dışı satışlar ve diğer gelirlerdeki azalmanın davalı …’ın işten ayrılması ile ilgili olduğuna dair herhangi bir belgeye rastlanılmadığı, davacı firmanın 2013-2014-2015 ve 2016 yılları gelir tabloları incelendiğinde, brüt satışlarının davalı …’ın işten çıktığı tarih olan 22.05.2015 tarihinden sonra 2016 yılındaki brüt satışları her ne kadar azalmış olsa bile bu azalmanın yurt dışı satışlar ve diğer gelirlerdeki azalmadan kaynaklandığı, ayrıca 2013-2014-2015 ve 2016 yıllarındaki dönem net karı veya zararı kalemlerine bakıldığında 2016 yılında firmanın 2014 ve 2015 yıllarına göre karının daha fazla olduğu, dolayısıyla davalının firmayı zarara uğratması ile ilgili davalının dava dışı firmada çalıştığı dönem olan 2016 yılında dönem ne kârında bir azalma olmadığı, davacı firmanın kârlılığında bir düşüş olmadığı ve davalının davacı firmayı zarara uğratmadığı yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
25/05/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; dava konusu sözleşmenin yapıldığı 10.07.2013 ve davalının işten ayrıldığı 22.05.2015 tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’nun 445. Maddesine göre coğrafi olarak sınır belirtmeyen davaya konu rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olduğu, sair yönlerden geçerli olduğu, üretim ve iş sırlarının, bilgi veya belgelerin ticari sır, müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin neler olduğu somut olarak tespit edilemediği dolayısıyla rekabet yasağı sözleşmesine aykırı hareketi yasaklayan maddelerin ihlal edildiğine dair yeterince delil bulunmadığı, elektrik mühendisi olan davalının davacı şirkette “üretim müdürü” olarak, sonraki işyeri olan Schneider Enerji End. San. ve Tic. A.Ş.’de ise “elektrik dizayn mühendisi” olarak görev yaptığı, davacı şirket ile dava dışı şirketin benzer iş konularında faaliyet gösterdikleri, davalı …’ın her iki firmada farklı departmanlarda görev aldığı, davalı …’ın işten ayrıldıktan sonraki dönemlerde davacının 2015 yılı brüt satışlarına göre, 2016 yılında davacının brüt satışlarında 6.386.259,42 TL’lik bir azalma olduğu, bu azalmanın davalı …’ın işten ayrılması ile ilgili olduğuna dair herhangi bir belgeye rastlanılmadığı ve illiyet bağı bulunmadığı yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.

Somut olayda, ilk derece mahkemesince; “… işçi bakımından öngörülen rekabet etmeme yasağı yer konusunda birçok ili kapsıyor olması sebebi ile aşırı nitelikte ise de; TBK’nın 445/2 maddesi uyarınca değerlendirme yapıldığında, davalının davacıya ait iş yerinden ayrıldıktan sonra davacının faaliyet gösterdiği alanda ve aynı il sınırları içerisinde yani … ili … ilçesinde Schneider Enerji End. San. ve Tic. A.Ş.’de “elektrik dizayn mühendisi” olarak işe girdiği, davalının davacıya ait işten ayrıldıktan kısa bir süre sonra aynı ilde faaliyet gösteren bir firmada çalışmaya başlaması karşısında rekabet yasağının coğrafi olarak çok geniş bir alanı kapsadığından geçersiz olduğuna ilişkin savunmanın dinlenilemeyeceği yine 2 yılı aşan rekabet yasağı düzenlemesi geçersiz ise de davalının davacı iş yerinden ayrıldığı 22/05/2015 tarihi ile dava dışı Schneider Enerji End. San. ve Tic. A.Ş.’de çalışmaya başladığı 01/06/2015 tarihi dikkate alındığında rekabet yasağı ihlali olabilecek eylemin çok kısa bir süre içerisinde başladığı, bu nedenle sırf rekabet yasağının 5 yıl süre ile düzenlenmiş olması sebebiyle sözleşme hükmünün geçersiz sayılamayacağı, davacı şirkete yazılan müzekkereye cevaben gönderilen işyeri özlük sicil dosyası ve görev tanımı incelendiğinde; davalının, davacıya ait iş yerinde imalat müdürü olarak görev yaptığı, bu durumda davalının, işverenin müşteri bilgilerinin yanısıra yaptığı işlerle ilgili bilgi edinme imkanına da sahip olduğu zira davacıya ait işyerinde yapılan işlere ilişkin olarak muhtelif tarihli kontrol formlarında davalının imalat müdürü olarak imzasının bulunduğu, dolayısıyla bu bilgileri yeni iş yerinde kullanma ihtimali bulunduğundan, davacının önemli nitelikte zararına sebebiyet verebileceği, bunun için davalının davacıya ait işyerinden ayrıldıktan sonra rakip bir işyerinde faaliyete başlamasının ve önceki iş verene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunmasının yeterli olduğu ayrıca fiili bir zarar olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek olmadığı, kaldı ki alınan 07/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda, 2016 yılında davacının brüt satışlarında 2015 yılı brüt satışlarına göre 6.386.259,42 TL’lik bir azalma olduğunun tespit edildiği, bu haliyle davalının işten ayrılıp aynı alanda ve aynı il sınırlarında 9 gün içerisinde başka bir işletmede işe girmesinin rekabet yasağının ihlali niteliğinde olduğu anlaşılmakla aksi yöndeki 13/08/2018 ve 25/05/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporlarına itibar edilmemiş ve her ne kadar dava açılırken fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmuş ise de davacı vekilinin, Mahkememizin 09/09/2020 tarihli celsesinde taleplerini 10.000,00 TL ile sınırladıkları beyanı karşısında, davalı işçinin çalışma süresi dikkate alınarak talep edilen 10.000,00.-TL maddi tazminatın yerinde olduğu, takdiri indirim sebeplerinin bulunmadığı ve davalı hakkında yaptırılan ekonomik sosyal durum araştırmasına göre talep edilen 10.000,00 TL’nin davalının mahvına sebep olmayacağı kanaatine varıldığından; davanın kabulüne…” gerekçeleriyle yazılı olduğu şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, hukuki değerlendirme ve varılan sonucun yerleşik Yargıtay İçtihatlarına ve Daire’mizin uygulamalarına da uygun olduğu, yapılan tahkikatın yeterli ve ilk derece mahkemesi gerekçesinin davalının istinaf nedenlerini karşılar nitelikte bulunduğu, davalının haksız rekabete ilişkin sözleşme hükmünü ihlal ettiği ve hükmedilen tazminatın da tarafların durumuna uygun takdir edildiği anlaşıldığından, davalının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; Davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 683,10 TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 171,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 512,10 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/03/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*