Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/442 E. 2023/259 K. 06.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/442
KARAR NO : 2023/259

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/12/2021
NUMARASI : 2019/20 Esas – 2021/621 Karar

DAVACI : 1- … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …
2- … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : ES İNŞAAT OTOMOTİV AKARYAKIT GIDA TARIM HAYVANCILIK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA TÜRÜ : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 21/01/2019

KARAR TARİHİ : 06/03/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 03/04/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacı … şirketin müdürü ve vekaletle temsil edilen toplantı başkanı …’ın müteveffa oğlu …’ın küçük oğlu olduğunu, diğer davacı …’ın müteveffa …’ın ikinci eşi olduğunu, Burak Kayan’ın 07/09/2017 tarihinde vefatı üzerine Kocaeli 4. Sulh Hukuk Mahkemesi 2017/1165 Esas 2017/1106 karar sayılı dosyası ile alınan veraset ilamındaki hisseleri oranında paylarının intikali yapılarak şirkette hisse sahibi olduklarını, müdür sıfatıyla yönettiği bir aile şirketi görünümünde olan davalı şirketten dışlanmak istediklerini, şirkette pay sahibi olduktan sonra şirketin mali yapısı ve işleyişi ile ilgili bilgi sahibi olma girişiminde bulunduklarını, müdürlerce engellendiklerini, şirket ile ilgili Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/216 Esas sayılı dosya ile dava açtıklarını davanın halen derdest olduğunu, 17/10/2017 tarihinden beri davalı şirketin mali yapısı ve işleyişi ile ilgili bilgiye ulaşamadıkları ve hiçbir gelir elde edemeyen şirket ortağı davacıların 30/08/2018 tarihli olağan genel kurula davet edilmediklerini, ortaklarca şirketin mallarını elden çıkartılması için bir gündem tespit ederek buna uygun olarak aleyhlerine bir takım kararlar alındığını; davacılar tarafından Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/386 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını dosyanın halen derdest olduğunu, dava konusu 21/12/2018 tarihli olağanüstü genel kurul da söz konusu dışlanma ve şirketin tümüyle ele geçirme çabasının bir parçası olduğunu belirterek 21/12/2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 4, 5, 6, 7, 8 ve 9 numaralı maddelerin iptaline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen delillerin davalı şirkete tebliğ edilmediğini, TTK’nın 448 son maddesi mucubince şirketin işbu dava nedeniyle uğraması muhtamel zararlarına karşılık davacı tarafından teminat yatırılmasına hükmedilmesi gerektiğini, davacıların şirketin tüm işleyişine ilişkin davalar açarak davalı şirketi zor durumda bırakmak istediklerini, davacıların talep etmiş oldukları bilgilerin kendilerine her zaman verildiğini, davacıların amacının kendilerinin hiçbir ilgisi olmamasına rağmen miras sıfatı ile ortağı olduğu şirketin daha uzun devam etmesinden ziyade tamamen kötüniyetli olarak şirketin ve ortakları zor durumda bırakmak olduğunu, davaya konu genel kurul toplantısı için usulüne uygun bir şekilde toplanılmış olduğu, işbu toplantıda alınan kararların da usulüne uygun bir şekilde alındığı, davacıların iddialarının kötü niyetli bir tutumun sonucu ileri sürmüş oldukları mesnetsiz iddialar olduğunu, davalı şirketin genel kurullarının usul ve yasaya uygun şekilde gerçekleştiği, davacı tarafça davalı şirketin usul ve yasaya uygun genel kurullarının TTK uyarınca gerçekleştirilmiş şekilde uzunca süre sessiz kalması akabinde müvekkili şirketin uyuşmazlık konusu genel kurulda alınan kararların iptali talebinde bulunmasının TMK 2. maddesinde hükmünü bulan dürüstlük kuralına da aykırılık teşkil ettiğini belirterek TTK 448/son maddesi gereğince, davacı tarafça davalı şirketin 2004 yılından itibaren gerçekleştirilen her genel kurul toplantısı aleyhine dava ikame edildiği de nazara alınarak, davanın esasına girilmeden önce davalı şirketin uğraması kuvvetle muhtemel zararlara karşılık davacı tarafça teminat yatırılmasını, HMK 119 madde uyarınca dava dilekçesi zorunlu unsurları taşımadığı için mahkemece işbu davanın usulden reddine, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın her halükarda esastan reddine, mahkeme aksi kanaatte ise Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/216 Esas, Kocaeli 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/2276 Esas ve İstanbul 14. Aile Mahkemesi’nin 2018/459 Esas sayılı dosyalarının bekletici mesele yapılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalı şirketin 21/12/2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 8 nolu kararın iptaline,
Fazlaya ilişkin talebin reddine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacılar tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan 20.01.2021 tarihli bilirkişi raporu HMK’nın m. 267’ye aykırı olarak çift sayıdan oluşturulan bilirkişi heyetinden alındığından hukuka aykırı olduğu gibi dava konusu olağanüstü genel kurul toplantı tutanağının tahrif edilmediğine ilişkin tespitlerde somut gerçeklikten uzak olduğunu; yerel mahkemece dava konusu olay tüm yönleriyle aydınlatılmadan ve itirazlarımız giderilmeden karar verilmesi hatalı olduğunu beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; istinafa konu hükmün gerekçesi ve dosyadaki mevcut bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler bulunduğunu; karar tesis edilirken tarafların iddia ve savunmaları aynen tekrarlanmış, tanık beyanları ve bilirkişi rapor içerikleri aynen kopyalanmış ve fakat hiçbir somut inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın sadece 18.10.2021 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığının belirtilmesiyle yetinildiğini beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul, yasa ve emsal içtihatlara uygun olduğunu; sayın mahkemenin 2018/386 esas sayılı dosyasında verilen kararın emsal nitelikte olduğunu beyan ile; davacıların istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/12/2021 Tarih – 2019/20 Esas – 2021/621 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.

İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; Davalı şirketin 21/12/2018 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında; 4. karar ile bağımsız denetçi seçimi yapıldığı, 5. karar ile geçmiş yıl zararlarının, geçmiş yıl kârlarından mahsubu sonrasında kalan kârların sermaye ortaklarının payları nispetine eklenmesine, 6. karar ile, ekonomik nedenlerden dolayı mevcut sermayenin 20.000.000,00 TL’ye çıkarılmasına ve arada kalan 8.514.972,65 TL’nin ortakların payları oranında nakti olarak ortaklardan karşılanmasına, 7. karar ile ortaklara rüçhan hakkını kullanıp kullanmayacaklarının sorulması ile sermaye koyma taahhütlerinin alınmasına, 8. karar ile 30/03/2018 tarih ve 19 nolu müdürler kurulu kararı ile kabul edilen iç yönergenin iptaline, 9. ve 10. karar ile şirket müdürleri ile müdürler kurulu seçimine karar verildiği, davacıların bu kararların iptalini istediği, davalının davanın reddini istediği, ilk derece mahkemesince 18/10/2021 tarihli bilirkişi raporu alındıktan sonra genel kurulun 8. nolu kararının iptalinine, diğer kararlar yönünden davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacıların istinaf kanun yoluna başvurdukları anlaşılmıştır.
Davalı şirketin türü limited şirkettir.
Davacı …’ın davalı şirketteki hissesinin 285 pay ile %14,25, davacı …’ın şirketteki hissesinin 95 pay ile %4,75 oranına tekabül ettiği anlaşılmıştır.
Davacılar, dava konusu genel kurul kararlarına oylama sırasında olumsuz oy kullanarak muhalefet gerekçelerini tutanağa yazdırmışlardır.
6102 sayılı TTK’nın 622. maddesinde, “Bu Kanunun anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanır.” hükmü, 617-(3) maddesinde ise; “Toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler, Bakanlık temsilcisine ilişkin olanlar hariç, kıyas yoluyla uygulanır. Her ortak kendisini genel kurulda ortak olan veya olmayan bir kişi aracılığıyla temsil ettirebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 445. maddesinde genel kurul kararlarının iptal sebepleri “446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” şeklinde, butlan sebepleri de Kanun’un 447. Maddesinde “Genel kurulun, özellikle;
a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,
b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,
c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Limited şirketlerde genel kurul kararı alınması için gerekli nisaplar 6102 sayılı TTK’nın 620. ve 621. maddesinde belirlenmiştir. Bu hükümlere göre; kanun ve şirket sözleşmesinde aksine hüküm yoksa olağan karar alma nisabı toplantıda temsil edilen payların salt çoğunluğudur(m. 620). Önemli kararlar için gerekli oy nisapları ise karar türlerine göre farklı farklı düzenlenmiştir (m.621).
1-Bu belirlemelere göre davacıların istinaf istemlerinin ayrı ayrı incelenmesinde;
Davacıların, genel kurul toplantı tutanağı ile ticaret sicil müdürlüğüne gönderilen tutanağın farklı olduğuna ilişkin istinaf istemlerinin incelenmesinde, tutanakların içerik olarak aynı oldukları ancak davacıların sunduğu tutanaktaki (6) nolu gündem maddesinde alınan iki kararının ticaret sicil müdürlüğüne gönderilen tutanakta (6) ve (7) nolu karar olarak yazıldığı ve daha sonra gelen karar numaralarının buna göre teselsül ettirildiği görülmüştür. Belirtildiği üzere, tutanak içeriklerinin aynı olması dikkate alındığında, esasa etkili olmayan bu durumun genel kurulun tümden iptalini gerektirmeyeceği kanaatine varılmakla bu yöndeki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
2-Diğer istinaf istemlerinin incelenmesinde;
Dava konusu iptali talep edilen ve genel kurulda alınan (4) nolu bağımsız denetçi atanmasına ilişkin karar incelendiğinde; önemli kararlar arasında sayılmadığından toplantıda temsil edilen payların salt çoğunluğu ile alınması gerekli kararlardan olup, yukarıda belirtildiği üzere davacıların pay oranlarının toplam %19 olması nedeniyle olumlu oyların salt çoğunluğu sağladığı, 6102 sayılı TTK’nın 635. maddesi uyarınca limited şirketlerde de uygulanması gereken Kanun’un denetlemeye ilişkin 397 (5 ve 6 nolu bentler hariç) – 406. maddeleri, özellikle denetçinin seçimine ilişkin 399. maddesi ile kimlerin denetçi olabileceğine ilişkin 400. maddesi ile bilirkişi raporu dikkate alındığında, genel kurulda seçilen denetçinin denetçi olmasına engel bir durum olmadığı gibi denetçinin seçimine ilişkin kararın iptalini gerektirir bir usulsüzlük de bulunmadığından bu gündem maddesine ilişkin iptal isteminin reddi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu iptali talep edilen ve genel kurulda alınan (5), (6) ve (7) nolu kararlar sermaye artırımı ve dolayısıyla, şirket ortaklarının pay oranlarının değişmesine yönelik olduğundan, bağlantılı kararlar olduğu kanaatine varılarak birlikte değerlendirmek gerekmiştir.
Kural olarak, bir şirketin her zaman sermaye artırımına gitmesi mümkündür. Sermaye artırımı, ortaklığın büyümesi ya da borçlarını ödeyebilmesi amacıyla yapılabileceği gibi, ortaklığın kârlılık oranı ile pay ve pay senetlerinin fiyatının düşürülmesi amacıyla da yapılabilir. Bunun yanı sıra, sermaye artırımı, azınlığın veya malî anlamda zayıf olan pay sahiplerinin ortaklık içerisindeki konumlarını olumsuz yönde etkilemek için de gerçekleştirilebilir. “Sermaye artırımının, oy çoğunluğu elinde bulunduran pay sahiplerinin çıkarları yerine, esasen ortaklığın çıkarları gözetilerek, sermaye artırım hakkı ve yönetimi kötüye kullanmadan iyiniyet kuralları çerçevesinde yapılması gerekir (Yargıtay 11. HD. 09/02/2009 tarih, 2007/12840 E. 2009/1394 K.).” Yine net dönem kârı üzerindeki tasarruf yetkisi genel kurula ait olmakla birlikte dağıtmama kararının dürüstlük kuralına aykırı olmaması gerekir (Yargıtay 11. HD. 05/06/2018 tarih, 2016/10594 E. 2018/4304 K.).
Bu genel ilkeler sonrasında anılan kararlar incelendiğinde; esas sermaye artırımına ilişkin kararların, şirketin önemli işlerinden olması nedeni ile temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğu ile alınması gerekmektedir. Davalı şirketin toplam pay adedi 2000 olup, ortakların sahip oldukları payların dağılımının; 1020 adet payın …’a, 380 adet payın …’a, 220 adet payın …’a, 285 adet payın …’a ve 95 adet payın …’a ait olduğu şeklindedir. Az yukarıda açıklanan karar nisapları dikkate alındığında, olumlu oy kullanan …, … ve …’ın payları toplamı (1020 pay + 380 pay + 220 = 1620 pay) toplantıda temsil edilmesi gereken oy oranının ve esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun üzerinde olduğu görülmektedir. Bu nedenle nisaplar yönünden iptal nedeni bulunmamaktadır.
Şirketin 2013, 2014, 2015 ve 2016 yılı genel kurullarında kar dağıtılmamasına karar verildiği, şirketin 2016 ve 2017 yıllarında kâr etmediği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda geçmiş yıl zararlarının geçmiş yıl kârları ile kapatılmasının ortaklara bir zararının olmadığı ve bu zararının iç kaynaklardan sermaye artırımı ile giderilmesi anlamına geldiği ve şirket ortaklarının lehine olduğunun belirtildiği, şirketin mali durumu da dikkate alındığında (5) nolu kararının kanuna aykırı olmadığı ve iptal sebebi bulunmadığından bu karara ilişkin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Nakdi olarak sermaye artırım kararının (iptali istenen (6) nolu karar) incelenmesinde; 18/10/2021 tarihli bilirkişi raporunun teknik inceleme kısmında, şirketin faaliyet gösterdiği otomotiv sektörünün daralması, şirketin iki yıl üst üste net zarar etmesi, şirket varlıkları içerisindeki yabancı kaynakların 2018 yılında %76’ya çıkması dikkate alındığında, şirketin sermaye artırımına gitmesinin haklı nedene dayandığının belirtildiği, yukarıda belirtildiği üzere şirketin dürüstlük kuralları içerisinde ortaklarına zarar vermek kastı olmadığı sürece her zaman sermaye artırımına gidebileceği dikkate alındığından iptali istenen (6) nolu karar ile bu kararın uygulanmasını düzenleyen rüçhan hakkına ilişkin (7) nolu kararın kanuna aykırı olmadığı ve ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu anlaşılmakla bu yöndeki istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir.
Diğer yandan, davacıların sermaye artırıma ilişkin (6) nolu kararın 6102 sayılı TTK’nın 603. maddesi kapsamındaki ek ödeme yükümlülüğü olduğunu ileri sürdükleri görülmüş ise de, yukarıda açıklandığı üzere bu karar sermaye artırım kararı olup koşulları Kanun’un 621. maddesinde düzenlenmiştir. Davacıların bu yöndeki istinaf istemleri de yerinde değildir.
Şirket müdürleri ile müdürler kurulu seçimine dair (9) ve (10) nolu kararın incelenmesinde;
Müdürlerin atanması ve görevden alınması genel kurulun devredilemez yetkileri arasındadır (6102 s. TTK m.616/1-b). Müdürler 6102 sayılı TTK’nın 623 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Diğer yandan müdürlerin seçimi Kanun’un 621. maddesinde önemli kararlardan sayılmadığından olağan karar nisaplarına göre yapılacaktır. Yukarıda belirtildiği üzere, seçim için gerekli çoğunluğun sağlandığı (m.620), seçilen müdürlerin aynı zamanda şirket ortağı oldukları, seçilen müdürlerin müdür seçilmesinde kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı bir durum bulunmadığı ve davacıların, seçilen müdürlerin müdür seçilmelerine engel olabilecek somut bir neden sunamadıkları, şirketin aile şirketi olması ve tüm ortakların kan ve sıhri hısım olmaları dikkate alındığında seçilen müdürlerin kaçınılmaz olarak akraba oldukları ve bu durumun dürüstlük kuralına aykırı olmadığı görülmekle bu yöndeki istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir.
3-Gerekçeli karar başlığında; davalı vekilinin adresinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacıların istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacıların İSTİNAF BAŞVURULARININ AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 99,20-TL harcın davacılardan ayrı ayrı alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harçlarının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, istinaf eden davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf edenler tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/03/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*