Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/441 E. 2023/307 K. 06.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/441
KARAR NO : 2023/307

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :15/09/2021
NUMARASI :2020/533 Esas – 2021/470 Karar

DAVACI :SOYLULAR İNŞAAT HAFRİYAT NAKLİYAT BETON OTOMOTİV VE AKARYAKIT SAN. TİC. LTD. ŞTİ. – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :İMG MICIR HAFRİYAT İNŞAAT TAAHHÜTSAN. TİC. LTD. ŞTİ. …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :14/12/2020

KARAR TARİHİ :06/03/2023
KR. YAZIM TARİHİ :22/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kuruluşundan bu yana davacı şirketin tek yetkilisi olan …’in, oğlu adına olmakla beraber, kendisine ait ve davacı ile aynı işleri yapmakta olan Goguser adlı bir şirket kurması ve haksız rekabette bulunması, müdürlük görevini kötüye kullanması, hiçbir zaman genel kurul yapmayarak hesap vermekten kaçınması üzerine, yargı yolu ile; yapılan genel kurulda şirket yetkileri alınarak şirket müdürlüğünün değiştirildiğini, eski şirket müdürü …’in, Kocaeli 4. Noterliği 03/07/2019 tarih ve 10225 yevmiye numaralı alacağın devri sözleşmesi ile şirketin alacağını kendi oğlunun şirketine aktarmaya çalıştığının anlaşıldığını, bunun üzerine davacı şirketin Kocaeli 6. Noterliği 20/11/2019 tarih 27677 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, gerek temlikin tarafları ve gerekse eski şirket müdürüne ihtar çekilerek, bu temlikin iptali ile ödemelerin davacı şirkete yapılmasının ihtar edildiğini, davalı tarafın itirazlarında takibe konu olan alacağa ilişkin cari hesabın yargılamayı gerektirir olması gerekçesine dayanırken, esasında davacı şirketin alacağının bulunduğunu kabil ettiğini, davalı tarafın iş bu alacağın devir sözleşmesini ve alacak miktarını açıkça kabul ettiğini belirterek, davalı tarafından Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020/13009 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile, itiraz sebebiyle duran takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itirazı sebebiyle alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, şirket içi işlemleri ile ilgili olarak kuruluşundan bu yana davalı şirketin tek yetkilisi bulunan …’in oğlu adına olmakla beraber kendisine ait davalı ile aynı işleri yapmakta bulunan Goguser adlı bir şirket kurması, haksız rekabette bulunması, müdürlük görevini kötüye kullanması, hiç bir zaman genel kurul yapmayarak hesap vermekten kaçınması üzerine yargı yolu ile yapılan genel kurulda şirket yetkileri alınarak şirket müdürlüğünün değiştirildiği şeklinde bir takım iddialarda bulunulduğunu, söz konusu iddiaların işbu dosya ile bir ilgisinin olmadığını, şirket ortaklarının şirketlerinin işleyişi ile ilgili yürüttükleri işlemlere ilişkin davalı şirketin bilgisi ve görgüsü bulunmadığını, bu hususların dava ile ilgisinin olmadığını belirterek, açılan haksız davanın reddine, davalının borçlu bulunmadığının tespitine, davacı tarafın %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın HMK’nın 114/1-h bendi uyarınca hukuki yarar yokluğundan usulden reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı İMG Mıcır söz konusu temlik sözleşmesinin kendilerini bağlamadığını,bu sözleşmenin kendileri tarafından uygulanmadığını ileri sürerek böyle bir borcun bulunmadığını ileri sürdüğünü, bu durumda iptal edilmesi gereken bir alacağın temliki işleminden bahsetmenin mümkün olmadığını, burada Goguser Ltd. Şti. ile davacının taraf olmadığını, davacının davalı İMG Mıcırdan bu bedeli talep ettiğini, bu bedeli eğer İMG Mıcırdan almış bulunmakta ise bu bedelin davacı şirkete iade edilmesi gerektiği, çünkü davalı tarafa bu hususta ihtar çekildiği ve sözleşmenin uygulanmamasının talep edildiği, ihtara rağmen sözleşmenin uygulanması halinde davalı şirkette bir sebepsiz zenginleşmenin olacağını, bu hususun araştırılmaması ve usulden dava ve talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, diğer açıdan davacı şirketin eski yetkilisi …’in Goguser Ltd. Şti. adlı bir firmayı oğlu adına açarak tüm aktifleri onun adına devrettiği bu nedenle mahkeme kararı ile yetkisinin elinden alındığını, MK 2 ye tamamen aykırı davranıldığı, bu düzenlemenin öncelikle uygulanması ile bu nedenle davanın esasına girilerek karar verilmesi gerekirken bunun yapılmamış olmasının da hatalı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/09/2021 tarih, 2020/533 Esas – 2021/47 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonunda; “… Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı şirket, eski şirket müdürü …’in davalı şirketten ana para olarak 740.500,00 TL tutarında alacağını Kocaeli 4. Noterliği 03/07/2019 tarih ve 10225 yevmiye numaralı alacağın devri sözleşmesi ile dava dışı şirkete temlik ettiğini, …’in şirketin bu alacağını bu yöntemle kendi oğlunun şirketine aktarmaya çalıştığını, bunun üzerine müvekkili şirketin Kocaeli 6. Noterliği 20/11/2019 tarih 27677 yevmiye numaralı ihtarı ile gerek temlikin tarafları ve gerekse eski şirket müdürüne ihtar çekilerek bu temlikin iptali ile ödemelerin müvekkili şirkete yapılması amacıyla ihtar edildiğini belirterek temlik edilen alacak yönünden davalı şirket hakkında icra takibinde bulunduğunu belirtmiş ise de; alacağın temlik edildiği tarihte …’in davacı şirketin yetkilisi olduğu, Yargıtay 23. H. D’nin E: 2013/97 K: 2013/1709 sayılı ilamında ”….Kural olarak eser sözleşmelerinin geçerliliği hiçbir şekle bağlı olmadığı için bu sözleşmelerden dönmek isteyen taraf, dönme iradesini karşı tarafa bildirdiği an, bozucu yenilik doğuran bu hak ( sözleşmeden dönme hakkı) kendiliğinden hükmünü icra eder. Dönmenin haklı olup olmadığı, ayrıca açılacak tazminat davasında ( eda davası) tartışılır..Eser sözleşmelerinin bir türü olan “Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri” bedel olarak taşınmaz mal mülkiyetinin geçirimi borcunu içerdiğinden, TMK’nın 706, Borçlar Kanunu’nun 213, Noterlik Kanunu’nun 60 ve Tapu Kanunu’nun 26. maddeleri uyarınca resmi şekle bağlı tutulmuştur. Başka bir anlatımla, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin geçerliliği, bu sözleşmelerin noterde “düzenleme” şeklinde yapılmasına bağlıdır. Dolayısıyla bu sözleşmelerden dönmek isteyen tarafın, eğer karşı taraf dönmeyi kabul etmiyor ve karşı çıkıyorsa, hakimin kararına ihtiyacı vardır, yani mahkemede açacağı “sözleşmenin feshi” davası sonunda feshi (dönme) kararı ile sözleşmeden dönebilir. Mahkeme, önce fesih isteyenin haklı olup olmadığını tartışır; haklı ise feshe karar verir, aksi halde davayı reddederek sözleşmeyi yürürlükte tutar. Bir başka anlatımla, arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi, taraf iradeleri fesihte birleşmediği sürece ancak mahkeme kararı ile mümkün olmaktadır’.’ ilamında belirtilen hususlar gözönüne alındığında TBK’ nın 184. maddesi gereğince alacağın temliki sözlşemesinin yazılı şekilde yapılmasının geçerlilik koşulu olduğu, bu sözleşmeden dönmek isteyen tarafın, eğer karşı taraf dönmeyi kabul etmiyor ve karşı çıkıyorsa, mahkemede açacağı “sözleşmenin feshi” davası sonunda feshi (dönme) kararı ile sözleşmeden dönebileceğinden, alacağı temlik alan dava dışı Goguser Ltd.Şti’ye çıkatılan tebligat sonucu dava dışı şirket vekili davacının temlik sözleşmesinin iptal beyanını kabul etmediğini beyan etmiş olmakla, temlik sözleşmesinin feshi konusunda tarafların iradelerinin örtüşmediği ve dosya kapsamından feshe ilişkin mahkeme kararının bulunmadığı da anlaşıldığından, alacağın temlikinin geçerli olması sebebi ile davanın HMK nun 114/1-h bendi uyarınca hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur …” şeklindeki gerekçeyle, davanın HMK’nın 114/1-h bendi uyarınca hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 183.maddesinde; alacağın devri üst başlığı altında, kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklının, borçlunun rızasını aramaksızın, alacağının üçüncü bir kişiye devredebileceği düzenlenmiştir.
Alacağın temliki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183-194. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Alacağın temliki ile alacak hakkı bunu devralan üçüncü kişiye geçer. Böylece, devralan daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder; bunun üzerinde “tasarruf etme” yetkisini kazanır. Temlik eden alacaklının da bu aşamadan sonra artık tasarruf hak ve yetkisi bulunmadığından (kalmadığından) bu alacağa dayalı olarak herhangi bir hukuki işlem yapması mümkün değildir. Bu durumda temlik işlemi ile temlik eden, borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatıyla alacağı devralan üçüncü kişi geçer. Alacakla ilgili her türlü (dava açma, takip yapma, temlik etme… gibi) hukuki işlemler bu üçüncü kişi tarafından yapılır.
Diğer yönden;6100 Sayılı HMK’nın ”Dava şartları” başlıklı 114/(1)-h maddesine göre ”Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması” dava şartlarındandır.
“Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Bu çıkarın da karar verilene kadar sürmesi gerekir.
Davacının dava açmakta hukuk tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır. Buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.”(Yargıtay 3. Hukuk Dairesi,2022/6566, 2022/8530 E/K sayılı karar)
Somut olayda davacı dava dilekçesinde, müvekkili şirketin eski müdürü dava dışı …’in müdürlük görevini kötüye kullanmak ve şirket zararına haksız rekabet olarak nitelendirilebilecek eylem ve işlemlerde bulunduğunu iddia ederek, dava dışı eski şirket müdürünün tarafı olduğu Kocaeli 4 Noterliği’nin 10225 yevmiye 2.07.2019 tarihli temlikname (alacağın devri) sözleşmesinin geçersiz olduğundan bahisle, söz konusu temlikname ile dava dışı Goguser Ltd. Şti.’ye devredilen 740.500,00-TL tutarlı alacağın temlik eden davalı şirketten tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptalini talep etmiştir.
Dosyanın incelenmesinde davacı şirket vekilinin aynı zamanda, şirket alacağı hakkında temlik tasarrufunda bulunan dava dışı … hakkında müdürlük görevini kötüye kullanması nedeniyle şikayeti üzerine Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/8687 soruşturma sayılı dosyasında soruşturma açtığı, ilgili savcılık dosyasının dosya kapsamına alındığı görülmüştür.
Şikayet dilekçesinin 10. bendinde açıkça eldeki davadaki maddi vakıaların ileri sürülerek şikayette bulunulduğu görülmektedir.
İlk derece mahkemesince kararda yazılı gerekçe işe davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; ceza soruşturmasının akıbeti ve şikayete konu suç nedeniyle ceza davası açılıp açılmadığı ve sonuçlanıp sonuçlanmadığı dosya kapsamından anlaşılmamaktadır.
TBK’nın 74. maddesi uyarınca ceza mahkemesince verilen kararın maddi olguya ilişkin kısmı hukuk hakimini bağlayacağından, dava dışı eski şirket yetkilisi hakkında yürütülen ceza soruşturması ve varsa açılmış ceza davasının akıbeti araştırılmak ve sonucu beklenmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken mahkemece eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmadığından davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın HMK 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/8687 sayılı esasında yürütülen soruşturma dosyası ve ilgili ceza dosyasının kesinleşmesinin beklenilmesi ile kararın kesinleşmesinden sonra delillerin ve taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi için ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, karar verilmesi gerekmiştir.
Mahkemece, gerekçeli karar başlığında; davalının ve taraf vekillerinin adreslerinin yazılmamış olması, 6100 sayılı HMK’nın 297/1-b maddesine aykırı olmakla birlikte sonuca etkili olmadığından, kaldırma nedeni yapılmamış ve bu hususa eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere ;
1-Davacının ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince; yukarıda açılanan hususlara ilişkin olmak üzere ESASTAN KABULÜNE,
2-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/09/2021 tarih, 2020/533 Esas ve 2021/470 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Davacı hakkında düzenlenen 02/02/2022 tarihli ve 1.320,00-TL bedelli harç tahsil müzekkeresinin iptaline, mahkemesince işlem yapılmaksızın geri istenilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.06/03/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*