Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/350 E. 2023/169 K. 13.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/350
KARAR NO : 2023/169

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2021
NUMARASI : 2020/673 Esas – 2021/924 Karar

DAVACI : MD1 İNŞAAT MOBİLYA ALÜMİNYUM SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. – …
VEKİLLERİ :Av. … – Av. … – …
DAVALI : ELMALI YAPI İNŞAAT NALBURİYE SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. – … …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 30/10/2020
KARAR TARİHİ : 13/02/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 09/03/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalı şirket aleyhine Gebze 4. İcra Müdürlüğü 2020/5867 esas sayılı icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibinin dayanağının müvekkili şirketin aldığı ancak ayıplı çıkan inşaata dökülen betonun neden olduğu zarar olduğunu, davalı şirketin müvekkili şirket tarafından aleyhine başlatılan bu takibe haksız ve kötüniyetli olarak 07.05.2020 tarihinde itiraz ettiğini, müvekkili şirket tarafından … İli … İlçesi … Mahallesi … Pafta … Ada … Parselde “…” inşaat yapım işi yapıldığını, inşaatın yapımında kullanılacak beton için Mert Türk Beton İnş. Mak. San. ve Tic. Ldt. Şti ile aralarındaki sözleşme gereği 08/04/2019 günü Elmalı Yapı İnşaat Nalb. San. Ve Tic. Ldt. Şti’ye ait … plaka sayılı beton aracının inşaata beton döktüğünü, davalı şirketin burada yalnızca betonu taşıyan şirket olmadığını, davalı şirketin icra takibinin bir diğer borçlusu olan Mert Türk Beton AŞ.’den betonu satın alan daha sonra bunları müvekkili şirkete veren şirket olduğunu, bu inşaat malzemelerinin satımına ilişkin faturaları kesen şirketin da davalı şirket olduğunu, bu nedenle müvekkilin uğradığı zarardan davalı şirketin de diğer borçlu şirket ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin betonun ayıplı olması sebebiyle inşaatın 3. katının ayıplı betonla yapılması, sonradan çatı katının yapılması ve yıkımının maliyeti ve sonradan yeniden yapılması neticesinde uğradığı zararın tespiti için Gebze Asliye Ticaret Mahkemesine başvurduğunu, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/604 D.İş nolu dosyasında müvekkili şirketin ayıplı inşaat ürünlerinin neden olduğu zararlarını bilirkişi marifetiyle tespit ettirdiğini, tespit edilen zarar üzerinden müvekkil şirketin davalı şirket ve diğer borçlu şirket aleyhine icra takibi başlattığını, hem davalı şirket hem de borçlu şirketin müvekkilinin uğradığı bu zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, müvekkilinin zararının davalı şirketçe tazmin edilmesi gerektiğini, davalı şirketin aleyhine başlatılan bu takibe yaptığı itirazın haksız ve kötüniyetli olduğunu, çünkü müvekkili şirkete ayıplı, talep edilenin dışında inşaat ürünü satarak müvekkilini zarara uğrattığını, dava konusu miktarın yüksek olması sebebi ile davalı şirketin mal kaçırma olasılığı ve müvekkili şirketin zararının büyüklüğü dikkate alınarak davalı şirkete ait tüm malvarlıklarına ihtiyati haciz konulmasını talep ettiklerini, tüm bu nedenlerle; davalı tarafından Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2020/5867 Esas sayılı dosyasına yapılan haksız ve kötüniyetli itirazın iptaline, davalı bu itirazında haksız ve kötüniyetli olduğundan alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yan tarafından ikame edilen işbu dava dosyasının dava şartı bakımından, (dava dilekçesinde bulunması gerekli zorunlu unsurlar, harca esas değer ile ödenmesi gereken harçlar bakımından) eksikliklikler içerdiğini ve söz konusu eksikliklikler için davacı yana kesin süre verilmesi gerektiğini, işbu eksikliklerin kesin süre içerisinde giderilmemesi halinde ise söz konusu davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca dava konusu betonun ayıplı olduğu iddiasının gerçeklikten uzak olup, müvekkili şirkete herhangi bir kusur atfedilmesinin de imkansız olduğunu, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında çeşitli miktarlarda ve cari işlemler şeklinde ticari ilişki bulunmakta olup dava tarihi itibariyle de müvekkilinin davacı yandan yüksek miktarlarda alacağı bulunduğunu, bu sebepten ötürü davacı yanın söz konusu dava ile birlikte müvekkili şirkete olan borcunu ödememeye çalıştığının düşünüldüğünü, söz konusu alacak için ise her türlü takas mahsup defileri ile takip ve dava haklarının saklı olduğunu, gerek görülmesi halinde alacağın niteliğine ilişkin bilgi ve belgelerin sunabileceğini, hiç bir surette davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için dahi söz konusu betonun ayıplı olduğu düşünülse bile üretimi kendisi tarafından gerçekleştirilmeyen ve taşınmasında, nakledilmesinde dahi rolü bulunmayan müvekkili şirketin, betonun ayıplı çıkmasından sorumlu tutulmasının gerek mevzuat ve gerekse hakkaniyet hükümleri çerçevesinde bakıldığında dahi müvekkili şirketin bu ayıptan ve zarardan sorumlu tutulmasının beklenilemeyeceğini, bu itibarla müvekkili şirkete karşı yapılan haksız takibe ve davaya karşı husumet itirazında bulunduklarını ve salt işbu itirazları nedeniyle dahi huzurdaki davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca huzurdaki takip ve dava ile; davacı yan tarafından söz konusu betonun ayıplı olduğundan bahisle ve ayıp nedeniyle bir takım maddi zararlara katlanılmak zorunda kalınıldığı beyan ve iddia edildiğini, bu zararların gerçekliğinin de yargılama konusu olup davacı yanın işbu tazminat talebi ile sebepsiz yere zenginleşmesine de engel olunması gerektiğini, zira kusur ve zarar arasındaki illiyet bağının müvekkil şirket açısından bu davada bulunmadığını, gerek Yargıtay ve İstinaf kararlarında ve gerekse yerel Mahkeme uygulamalarında da yapılacak olan yargılama içerisinde söz konusu betonun üretimi ve nakledilmesinin haricinde; uygulama sürecinin nasıl yapıldığının, uygulamanın kim ya da kimler tarafından gerçekleştirildiğinin, bu kişilerin uygulama yapmaya yetkili ya da ehil kişiler olup olmadıklarının, ayıplı olduğu iddia edilen betona zarar veren gereksiz ilave katkıların ya da fazla su verilip verilmediğinin, betonun iyileştirilip iyileştirilmediğinin, vibratör uygulaması yapılıp yapılmadığının, yine yeterli kürünün yapılıp yapılmadığının, beton mikserinin şantiye alanında fazladan bekletilip bekletilmediğinin, fazladan bekletilmeye rağmen uygulama yapılıp yapılmadığının ve son olarak beton numunelerinin sonucu beklenilmeden ve yapı denetim uygulamasına dikkat edilmeden imalata devam edilip edilmediğinin araştırılması gerektiğini, ayıpla ilgili olarak salt faturayı keşide eden firma/şahıs bakımından kusur değerlendirilmesinin yapılmasının isabetli olunmayacağına değinildiğini, esasen üretiminde ve nakledilmesinde dahi rolü bulunmayan müvekkili şirket bakımından kusur derecelendirilmesi yapılmasının gerek hukuka ve gerekse hakkaniyete aykırı olacağını, numune sonuçları beklenmeksizin imalata devam edilmesi durumu var ise bu durumun davacı yanın kusurunu doğuracak olup müvekkili şirketin de hayatın olağan akışı içinde dahi bu kusura katlanmasının beklenilemeyeceğini, ayrıca her türlü ayıp iddiasından ari olmak üzere müvekkil şirket ile davacı yan arasında esasen bir eser sözleşmesi bulunmadığı da nazara alındığında söz konusu maddi zararların tümünün müvekkili şirket tarafından giderilmesinin de beklenilemeyeceğini, bu nedenle delil tespiti yolu ile aldırılan ve icra takibine dayanak yapılan bilirkişi raporunu da kabul etmediklerini, davacı yan tarafından salt betonun ayıplı olduğundan bahisle delil tespiti yoluna başvurularak müvekkili şirket aleyhine icra takip işlemlerine girişilmesini, yapılan itiraz neticesinde duran icra takibi için itirazın iptali davası açılmasını, likit olmayan alacak bakımından icra inkar tazminatı istenilmesini kabul etmediklerini, tüm bu sebeplerden ötürü; müvekkili aleyhine açılan işbu itirazın iptali davasının öncelikle husumet yokluğu ve dava şartı eksikliğinden reddine ve yine esasa girilmesi halinde davanın davalı müvekkili şirket bakımından reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine ve likit olmayan icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… davanın kabulüne, davalı borçlu Elmalı Yapı İnş. Nalb. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2020/5867 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 394.183,98.-TL üzerinden iptaline ve takibin bu borçlu yönünden devamına, Davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak; dava şartı bakımından eksiklikleri dile getirmelerine rağmen ve söz konusu eksiklikler ile diğer husumet, zaman aşımı, ayıp ve kusurla ilgili itirazları mahkemece nazara alınmadığını, davacı yanın dava dilekçesinde bulunması gereken zorunlu unsurlar ile eksik harca yönelik itirazları mahkeme tarafından kabul görmemiş verilen sürenin dışında harç ikmal edilmiş olunmasına rağmen davanın görülmesine devam edildiği, delilleri tam toplanmadan ve adil yargılanma hakları kısıtlanarak HMK ya aykırı bir biçimde kabul kararı verilmesi isabetsiz olduğunu, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, usulsüz olarak, adi bir vekaletname ile vekil kılınan ve avukat olmayan dava dışı 3. şahıs …’ın beyanları ile keşif işlemi gerçekleştirildiğini, Esasa ilişkin olarak; tüm yargılama sürecindeki itirazlarına rağmen haksız fiil nedeniyle oluşan zararın aralarında nedensellik bağı bulunmadığı halde usul ve yasaya aykırı olarak müvekkil şirket tarafından tazmin edilmesine karar verildiğini zira aldırılan bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere betonun üretilmesi ve nakledilmesi dava dışı firmaya, uygulama süreci de davacı yan çalışanlarına ait olduğunu, müvekkil tarafından fatura edilen ve zamanında da ayıp ihbarında bulunmayan davacı yanın zararlarının kusur ile zarar arasında nedensellik bağı bulunmadığı halde oluşan zararın müvekkil tarafından tazmin edilmesi hatalı olduğunu, müvekkil şirkete karşı yapılan haksız takibe ve davaya karşı husumet itirazında bulunulmuş ancak hatalı değerlendirilme neticesinde de bu itirazının reddolduğunu oysa ki beton üreticisi dava dışı firmanın kusurlu olduğu bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, zararların gerçekliği yeterince araştırılmadan ve usule aykırı keşif ve raporla sebepsiz zenginleşmeye neden olunduğunu ayrıca her türlü ayıp iddiasından ari olmak üzere müvekkil şirket ile davacı yan arasında esasen bir eser sözleşmesi bulunmadığı da nazara alındığında söz konusu maddi zararların tümünün müvekkil şirket tarafından giderilmesi de beklenilemeyeceğini zira aldırılan bilirkişi raporunda dahi müvekkil şirkete kusur yüklenmediği halde dava dışı firmanın sorumluluğu göz ardı edilmiş ve zarar bakımından her hangi bir indirime gidilmediğini, yerel mahkeme kararını kabul etmemekle birlikte usule ve esasa ilişkin tüm itirazları dışında yerel mahkeme tarafından davacı yanın taleplerinden icra inkar tazminatı taleplerinin reddolmasına rağmen tarafları lehine vekalet ücretine hükmedilmemesini de istinaf nedenleri arasında belirttiklerini beyan ederek, yerel mahkeme kararının bozulmasına, davanın reddine karar verilmesini talep ederek, istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; inşaat malzemelerinin satımına ilişkin faturaları kesen şirketin de davalı şirket olduğu dikkate alındığında müvekkilin uğradığı zarardan davalı şirketin de diğer borçlu şirket ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/604 D.İş nolu dosyasında müvekkili şirketin ayıplı inşaat ürünlerinin neden olduğu zararları bilirkişi marifetiyle tarafımızdan tespit ettirildiğine ilişkin yapılan tespit dava dosyası içerisinde mevcut bulunduğunu, mahkemece taraflara delillerini bildirmesi için süre verildiği, duruşmalarda her iki tarafa da yeterince söz hakkı verildiği, gerekli tüm kurum ve kuruluşlara müzekkere yazıldığı, davalı tarafın savunma hakkı kısıtlanmamış olup davalı taraf bu iddiasını ispatlamakla yükümlü olup davalı taraf kötüniyetli olarak süreci uzatmaya, müvekkilin mağduriyetini artırmaya çalıştığını, davalı taraf istinaf dilekçesinde müvekkil şirket tarafından ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını iddiası ile müvekkil şirket nezdinde oluşan zararda kusuru olduğunu zımni olarak kabul etmekte olduğunu, ayıp ihbarı Borçlar Kanunu Md.223’te düzenlendiğini, keşfin nasıl yapılacağı hmk md. 290′ da düzenlendiğini, mahkemece yapılan keşfe müvekkil şirket yetkilisi tarafından vekaletname ile vekil kılınan … katıldığını, madde hükmünde taraflarca yetkili kılınan şahısların keşfe katılamayacağına ilişkin herhangi bir bilgi bulunmamala, bu durumda mahkemece yapılan keşifte herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, bilirkişi raporunda müvekkil şirket nezdinde oluşan zararın betonun nakledilmesinden sonraki işlemlerden dolayı olmadığı tamamen ayıplı beton satımı nedeniyle gerçekleştiği belirtildiğini, davalı şirket müvekkil şirkete kusuru ile verdiği zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki olduğu da her iki şirketin ticari defter kayıtları ile sabit olduğunu beyan ederek, davalı yanın istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/11/2021 tarih, 2020/673 Esas – 2021/924 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacının satın aldığı betonun ayıplı olduğu iddiası nedeni ile uğranılan zararların tazmini amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; taraflar arasında hazır beton alımına dayalı ticari ilişki bulunduğu, davalı tarafından davacıya satılan bir miktar hazır betonun ayıplı çıkması üzerine davacının maddi zarara uğradığı, bu zararını tazmin için davalı hakkında icra takibi başlattığı, davalı tarafından başlatılan icra takibine itiraz edildiği, itiraz üzerine duran takibin devamı için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya arasına alınan Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2020/5867 Esas sayılı icra dosyasının incelemesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu ve dava dışı Mert Türk Beton İnşaat Makine Ticaret ve Sanayi A.Ş. aleyhine 394.783,98.-TL alacak için ilamsız takip yolu ile icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin dava dışı borçlu ve davalı borçluya tebliği üzerine, dava dışı borçlunun süresinde itiraz etmemesi nedeniyle takibin adı geçen borçlu yönünden kesinleştiği, davalı borçlu vekilinin ise süresinde takibe, borca, borcun ferilerine, işlemiş faize ve faiz oranına itiraz ettiği, Gebze İcra Müdürlüğünce itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, davanın yasal süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesinin 2019/604 D.İş sayılı dosyasının incelemesinde; davacı şirket yetkilisi tarafından … pafta … Ada … parselde bulunan inşaatın 3. katına dökülen ayıplı betonun neden olduğu maddi zararın tespiti talebiyle, davalı şirket ve dava dışı Mert Türk Beton İnşaat Makine Ticaret ve Sanayi A.Ş. aleyhine delil tespiti talebinde bulunulduğu, Mahkememizce tespit talebinin kabulüne karar verilerek mahallinde inşaat mühendisi bilirkişinin katılımı ile keşif yapıldığı, bilirkişinin sunmuş olduğu 24/02/2020 tarihli raporda özetle; inşaatın durdurulması sonucu kullanılamaz hale gelen malzeme ile hasar gören sıva imalatlarının sökülmesi ve yeniden yapılması bedeli olarak 121.693,50 TL, 3.kat ve çatı katının yıkılması bedeli olarak 90.830,16 TL, 3.kat ve çatı katının yeniden yapılması bedeli olarak 181.660,32 TL, toplam uğranılan zarar bedelinin 394.183,98 TL olduğunun hesap edildiğinin bildirildiği, bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, rapora karşı beyan ve itirazda bulunulmadığı görülmüştür.
İlk derece mahkemesince bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi kök ve ek raporları aldırılmıştır.
Dosya arasına alınan 05/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; sevk irsaliyelerine göre 15.06.2019 günü dava dışı Mert Türkbeton İnş. Mak. Tic. ve San. A. Ş. tarafından, davalı Elmalı Yapı inşaat Nalb. San. Tic. Ltd. Şti. adına, 7 adet araçla pompalı teslim şeklinde, …adresine C30 cinsi hazır beton sevk edildiği, bu sevk irsaliyeleri ile davacı şirketin 2019 ve 2020 yılına ilişkin ticari defterleri incelendiği, taraflar arasında 20.01.2019 tarihinde ticari ilişki başladığı, bu ticari ilişki çerçevesinde davacı şirket tarafından davalı şirkete avans niteliğinde 2019 yılı Ocak ve Mart ayında toplam 191.850,00 TL ödeme yapıldığı, davalı şirket tarafından davacı şirkete 2019 yılı Temmuz ve Kasım ayında 92.745,01 TL, 2020 yılı Şubat ve Mart ayında 99.109,85 TL olmak üzere 191.854,86 TL fatura düzenlendiği, 30.01.2020 tarihi itibariyle 4,86 TL davalı şirketin davacı şirketten olan alacağının sonraki yıla devredildiği, tespit dosyasındaki sevk irsaliyelerinden C30 Cinsi hazır beton teslimi 15.06.2019 tarihinde yapıldığı, ancak davalı şirket tarafından hazır beton faturasının 17.07.2019 tarihinde düzenlendiği, dolayısıyla faturanın hazır beton teslim tarihinden sonraki bir haftalık süre içinde düzenlenmediği, davaya konu inşaata keşif amaçlı gidildiğinde, davaya konu 3. Normal kat betonunun düşük kalitede olması nedeni ile binanın 3. normal kat betonu ve üstündeki çatı katının yıkılıp tekrar yapıldığı, davaya konu eski betondan iz kalmadığı, inşaata devam edildiği, tüm değerlendirmelerin dosya içindeki evraklara göre yapıldığı, delil tespit dosyasında; Mert Beton İnş. Mak. Tic. ve San. A.Ş.’nin, 15/06/2019 tarihli 750345-750347-750348-750349-750351-750352- 750353 nolu 7 adet C30 kalite beton sevk irsaliyesi bulunduğu, bu sevk irsaliyelerinden 750353 nolu olanının iade edildiği, bütün sevk irsaliyelerinde santral operatörü ve şantiyede teslim alan imzası olmasına rağmen 750349 nolu irsaliyede teslim alan imzası bulunmadığı, delil tespit dosyasında; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2015-09-16 tarih ve 513 sayılı laboratuvar izin belgesine sahip Proteknik Yapı Teknik ve Zemin Laboratuarı San ve Tic. Ltd. Şti tarafından 15/06/2019 tarihinde davaya konu inşaattan beton numunesi alındığını belirten beton deney raporları bulunduğu, bu evraka göre davaya konu 3. Kat tabliye betonunun 15/06/2019 tarihinde döküldüğü, davaya konu kattaki beton dökümünde pompa ucundan, Proteknik Yapı Teknik ve Zemin Laboratuarı San ve Tic. Ltd. Şti tarafından alınan C30 beton numuneleri ilgili teknik yönetmelik gereği önce 7 gün sonra (22/06/2019 günü) basınç deneyine tabi tutulduğu ve en az 25.90 Mpa gelmesi gereken 7 günlük numunelerin basınç mukavemetinin 11,3 Mpa, 11.1 Mpa ve 16.0 Mpa olduğu, yani beton numunelerinin daha 7 günlük iken gereken basınç mukavemeti değerinden düşük çıktığı, ilgili teknik yönetmelik gereği C30 betondan alınan numunelerin gerçek basınç değerinin bulunması amacıyla bu sefer 28 günlük (13/07/2019 tarihinde) basınç deneyine tabii tutulduğu, 30 Mpa gelmesi gereken 28 günlük numunelerin basınç mukavemetinin 19.5 Mpa, 20.5 Mpa ve 22 Mpa olduğu, 28 günlük beton numunelerinin de gereken basınç mukavemetini sağlayamadığı, davaya konu 1548871 YİBF nolu inşaatın 3. Kat tabliyesine dökülen betonun 28 günlük beton basınç dayanımı düşük çıktığından inşaatı denetleyen Olgun Yapı Denetim Şirketi’nin, Çayırova Belediyesine 22/07/2019 tarihli dilekçe ile durumu bildirerek gereğinin yapılmasını istediği, 28 günlük basınç mukavemetlerinin C30 beton mukavemetini yakalayamaması üzerine bu sefer Olgun yapı denetim firmasının Bakanlık yetki belgesine sahip RANA Teknik Yapı ve Zemin Laboratuar Tic. Ltd. Şti’ne dökülmüş betondan yapıdan karat numunesi aldırarak ve çekiç testi yaptırarak dava konu tabliye betonun basınç mukavemetini test ettirdiği ve 03/08/2019 tarihinde sonuçların 16.05 Mpa ve 18.65 Mpa mertebesinde çıktığı ve C30 beton değerinden düşük beton olduğu tespit edildiği, Çayırova Belediyesi, Yapı Denetim Firmasının 23/07/2019 tarih ve 5973 nolu dilekçesi ile 05/08/2019 tarih ve 6348 nolu dilekçelerine istinaden yapıyı %65 seviyesinde iken 07/08/2019 tarihinde tatil ettiği ve yapı tatil tutanağı düzenlediği, keşif tarihinde binanın 3. katının ve üstündeki çatı katının yıkılıp tekrar yapıldığının görüldüğü, 15/16/2019 tarihli sevk irsaliyelerine göre inşaata getirilen ve dökülen betonların, inşaata döküm sırasında pompa ucundan yetkili laboratuvar elemanlarınca alınıp uygun koşullarda saklandıktan sonra testleri yapılan numunelerin 7 günlük ve 28 günlük test sonuçlarının C30 kalitesinden düşük çıktığı, davacıya ait inşaata satımı ve dökümü yapılan betonun şantiyeye geldiğinde ve döküldüğü sırada, basit bir inceleme ile hemen anlaşılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle 3. kata dökülen betonların gizli ayıplı olduğu, sevk irsaliyelerine göre, şantiyeye getirilen ve dökülen betonun C30 kalitesinde olduğunun belirtildiği, test sonuçlarına göre dökülen beton C30 kalite standartlarına uygun olmadığı, alıcının şantiyede akışkan betonun mukavemetinin C30 olduğunu olağan bir gözden geçirmek sureti tespit edemeyeceği, alıcının 7 gün sonraki test sonuçlarından malın ayıplı olmadığı konusunda fikir edinse bile bu 7 günlük test sonucu kesin sonuç olmadığından, 28 günlük test sonucunu beklemek zorunda olduğu, irsaliyelere göre dökülen betonun C25 değil C30 kalitesinde olması gerektiği, dava dosyasında dökülen betonun yüzeylerinde bozulmalar meydana geldiğine dair herhangi bir kayda rastlanmadığı, beton yüzeyinde zaman zaman bozulmalar olabileceği, bu bozulmaların taze betonda hemen olabileceği gibi, zamanla da oluşabileceği, beton yüzeyindeki bozulmaların betonunun içindeki, agrega yani kum, çakıl miktar ve oranına, su/çimento oranına, beton katkı miktarına, betonun döküldüğü sıradaki iç ısısına, beton içindeki donatının çapına, donatının beton yüzeyine yakın olup olmamasına, betondaki suyun buharlaşma süresine, betonun doğal büzülme ve sünmesine, segregasyona (döküm sırasındaki ayrışma-dağılma), don ve ısı tesirlerine, beton yüzeyinin büyüklüğü gibi birçok faktöre bağlı olduğu, beton yüzeyinde bozulma olmasının betonun mukavemet sınıfı ile ilgili olmadığı, C30 olarak şantiyeye gelen betonun beton pompası ucundan alınan numunelerin uygun laboratuvar koşullarında saklandığı ve 28 günlük mukavemeti ortalama C20 beton kalitesine denk gelen mukavemet değeri verdiği, atmosfer koşullarındaki bitmiş tabliye betondan alınan karot ve beton test çekici sonuçlarının ise ortalama C16 beton kalitesine denk geldiği, her iki sonucun da olması gereken C30 beton kalitesini sağlayamadığı, davaya konu beton kalitesinin C30 u hatta C25’i sağlayamamasının betonun beton taşıyan mikser kamyonlarında şantiyedeki döküm öncesi gereğinden fazla bekletilip bekletilmediği belli olmamasına rağmen, betonun dökülmesinden, beton dökümündeki işçilik kalitesinden, betonun yerleştirilmesinden, betonun döküldükten sonra yapılması gereken bakımdan ve atmosfer koşullarından, özetle beton dökümünden sonraki işlerden kaynaklanmadığı, davaya konu 3. kat betonu düşük kalitede çıktığından dolayı, Belediyece inşaatın mühürlenip tatil edildiği, davaya konu 3. kat ve üzerine inşa edilmiş çatı katının yıkılarak yeniden yapıldığı, olayda davacının kusurunun olmadığı, teknik anlamdaki kusurun tamamen betonu imal eden, şantiye nakleden ve beton pompası ile düşük kalitedeki betonu, beton kalıbına döken firmanın yani Mert Türk Beton İnş. Mak. Tic. Ve san. A.Ş.’nin olduğu, yapılan işlerin ayıbın ortaya çıktığı tarihten makul ve belirlenen tarihe göre mahalli piyasa rayicine göre değerinin delil tespit dosyasında hesaplandığı, delil tespit dosyasında belirlenen değer hesaplarının bir kısmı Yapı Yaklaşık Maliyet cetvellerine göre yapılmışsa da, piyasada yaptıkları araştırmalara göre bu değerlerin mahalli piyasa rayiçlerini yansıttığının tespit edildiği, yapılan işlerin ve zarar gören malzemeler ile hasar gören imalatın yeniden yapılmasının bedelinin: inşaatın durdurulması sonucu zarar gören malzeme ile hasar gören yerlerin imalatların sökülüp yeniden yapılma bedeli: 121.693,50 TL, 3. kat ve çatı katın yıkılma bedeli: 90.830,16 TL, 3. kat ve çatı katın yeniden yapılma bedeli: 181.660,32 TL olmak üzere toplam 394.183,98.-TL olduğu yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Dosya arasına alınan 12/10/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; davalı şirketin 2019 ve 2020 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin HMK 222.maddesi çerçevesinde delil kudretine haiz görüldüğü, davalı defterlerinde davacı şirket adına, alıcılar hesabı altında 120 1 00072 numaralı muavin hesabın çalıştırılmış olduğu, bu hesabın 2019 ve 2020 yılı detay dökümü incelendiğinde, davacı şirket kayıtlarında, davalı şirket adına çalıştırılan hesaplarla birebir uyumlu olduğu, davalı şirket hesap dökümüne göre; taraflar arasında 20.01.2019 tarihinde ticari ilişki başladığı, bu ticari ilişki çerçevesinde davacı şirket tarafından davalı şirkete avans niteliğinde 2019 yılı Ocak ve Mart ayında toplam 191.850,00 TL ödeme yapıldığı, davalı şirket tarafından davacı şirkete 2019 yılı Temmuz ve Kasım ayında 92.745,01 TL, 2020 yılı Şubat ve Mart ayında 99.109,85 TL olmak üzere 191.854,86 TL fatura düzenlendiği, 30.01.2020 tarihi itibariyle 4,87 TL davalı şirketin davacı şirketten olan alacağının kasa hesabına devredilmek suretiyle hesabın kapatıldığı, davalı şirket tarafından ticari defterlerle birlikte T.C. Ziraat Bankası … numaralı hesap üzerine keşide edilmiş 24.07.2019 keşide tarihli, 140.000,00 TL tutarlı çek fotokopisini ibraz etmek suretiyle, bu çekin ödenmediğini beyan ettikleri, çek 2019 ve 2020 yılında, davalı şirket kayıtlarında, karşılıksız çek şeklinde hesaba işlenmemiş olduğu, tasdiksiz fotokopi belgeden çekin bankaya ibraz edilmemiş olduğunun anlaşıldığı, anılan nedenle çekle yapılan bu ödeme yönünden değerlendirme yapılmadığı, bu tespitlerden kök raporda yapılan değerlendirme ve tespitlerden farklı bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
İlk derece mahkemesince isabetli şekilde tespit edildiği üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasında beton satımına ilişkin sözleşme bulunup bulunmadığı, satım sözleşmesine konu betonun ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise bunun gizli ayıp olup olmadığı, ayıptan üreticinin mi yoksa satıcının mı sorumlu olduğu, davacı şirketin ayıbın giderimi için ödemek zorunda kaldığı meblağı davalıdan talep edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Yapılan yargılama sonucunda ilk derece mahkemesince; “… davalı tarafından, davacıya fatura ve sevk irsaliyeleri karşılığı beton satıldığı, davacının dava konusu betonu … pafta … Ada … Parselde bulunan “…i” inşaat yapım işi kullanması üzerine 15/06/2019 tarihinde davaya konu inşaattan beton numunesi alındığı, bu hususta beton deney raporları bulunduğu, davaya konu kattaki beton dökümünde pompa ucundan, Proteknik Yapı Teknik ve Zemin Laboratuarı San ve Tic. Ltd. Şti tarafından alınan C30 beton numuneleri ilgili teknik yönetmelik gereği önce 7 gün sonra (22/06/2019 günü) basınç deneyine tabi tutulduğu ve en az 25.90 Mpa gelmesi gereken 7 günlük numunelerin basınç mukavemetinin 11,3 Mpa, 11.1 Mpa ve 16.0 Mpa olduğu, yani beton numunelerinin daha 7 günlük iken gereken basınç mukavemeti değerinden düşük çıktığı, ilgili teknik yönetmelik gereği C30 betondan alınan numunelerin gerçek basınç değerinin bulunması amacıyla bu sefer 28 günlük (13/07/2019 tarihinde) basınç deneyine tabii tutulduğu, 30 Mpa gelmesi gereken 28 günlük numunelerin basınç mukavemetinin 19.5 Mpa, 20.5 Mpa ve 22 Mpa olduğu, 28 günlük beton numunelerinin de gereken basınç mukavemetini sağlayamadığı, davaya konu 1548871 YİBF nolu inşaatın 3. Kat tabliyesine dökülen betonun 28 günlük beton basınç dayanımı düşük çıktığından inşaatı denetleyen Olgun Yapı Denetim Şirketi’nin, Çayırova Belediyesine 22/07/2019 tarihli dilekçe ile durumu bildirerek gereğinin yapılmasını istediği, 28 günlük basınç mukavemetlerinin C30 beton mukavemetini yakalayamaması üzerine Olgun yapı denetim firmasının Bakanlık yetki belgesine sahip RANA Teknik Yapı ve Zemin Laboratuar Tic. Ltd. Şti’ne dökülmüş betondan yapıdan karat numunesi aldırarak ve çekiç testi yaptırarak dava konu tabliye betonun basınç mukavemetini test ettirdiği ve 03/08/2019 tarihinde sonuçların 16.05 Mpa ve 18.65 Mpa mertebesinde çıktığı ve C30 beton değerinden düşük beton olduğu tespit edildiği, Çayırova Belediyesi, Yapı Denetim Firmasının 23/07/2019 tarih ve 5973 nolu dilekçesi ile 05/08/2019 tarih ve 6348 nolu dilekçelerine istinaden yapıyı %65 seviyesinde iken 07/08/2019 tarihinde tatil ettiği ve yapı tatil tutanağı düzenlediği, 30/12/2019 tarihinde davacı tarafından Mahkememizden delil tespiti talebinde bulunulduğu, tespit raporunda betonun gerekli basınç dayanımlarına uygun olmadığının tespit edildiği, Mahkememizce alınan bilirkişi heyeti kök ve ek raporları ayrıntılı, gerekçeli ve delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporu ile de uyumlu bulunarak hükme esas alınmış olmakla bu raporlarda betonun gizli ayıplı olduğunun bildirildiği, bu nedenlerle davalı satıcının bu üründen sorumlu olduğu ,tüm bu nedenlerle; davacının, davalıdan aldığı betonun ayıplı olduğu, davacının bu ayıbı kullanma sonucunda tespit edebildiği, ayıbın “kullanmakla ortaya çıkan gizli ayıp” niteliğinde olduğu, davalı tarafın cevap dilekçesi ile davacının ihbar yükümlülüğünü süresinde yapmadığına ilişkin bir savunması bulunmadığı, ayıp ihbarı def’i niteliğinde olup, bu hususun davalı tarafından ileri sürülmesi gerektiği, ayıplı beton satımı nedeniyle davacının inşaatın durdurulması sonucu zarar gören malzeme ile hasar gören yerlerin imalatların sökülüp yeniden yapılma bedeli, 121.693,50 TL, 3. kat ve çatı katın yıkılma bedeli, 90.830,16 TL, 3. kat ve çatı katın yeniden yapılma bedeli, 181.660,32 TL olmak üzere toplam 394.183,98.-TL zararının oluştuğunun Mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği, rapordaki hesaplanan zarar miktarına taraflarca süresi içerisinde açıkça itiraz edilmediği…” gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, hukuki değerlendirme ve varılan sonucun yerleşik Yargıtay İçtihatlarına ve Daire’mizin uygulamalarına da uygun olduğu, tahkikatta eksiklik bulunmadığı, davacının taraflar arasında beton satımına ilişkin sözleşme bulunduğunu, davalı tarafından satımı yapılan betonun gizli ayıplı olduğunu ve bu nedenle zarara uğradığını ispatladığı, gizli ayıplı beton ile zarar arasında illiyet bağının bulunduğu, davalının da bu nedenle zarardan sorumlu olduğu, bilirkişi kök ve ek raporlarının taraf ve yargı denetimine elverişli olduğu, zarar kalemleri ve miktarlarının doğru tespit edildiği, ilk derece mahkemesi gerekçelerinin dosya kapsamı delillere ve yasal düzenlemelere uygun, yeterli ve yerinde olduğu, icra inkar tazminatının itirazın iptaline karar verilen alacaktan olmadığı ve reddedilen icra inkar tazminatı nedeniyle davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin mümkün olmadığı değerlendirildiğinden davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; Davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 26.926,71 TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 6.732,46 TL’nin mahsubu ile bakiye 20.194,25 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ilamın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 13/02/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*