Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/348 E. 2023/147 K. 13.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/348
KARAR NO : 2023/147

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :25/11/2021
NUMARASI :2019/261 Esas – 2021/950 Karar

DAVACILAR :1-… (T.C. .. ) – …
:2-… (T.C. …) – …
VEKİLİ :Av. … – …
ASLİ MÜDAHİL: … (T.C. …) –
VEKİLİ :Av. …-…
DAVALI : … (T.C. …) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA TÜRÜ :İstirdat (Pay Senedinin İstirdatı)
DAVA TARİHİ :01/05/2019

KARAR TARİHİ :13/02/2023
KR. YAZIM TARİHİ :09/03/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacıların, … Gebze-Kocaeli adresinde bulunan ve Gebze Ticaret Sicil Müdürlüğünün 23579 sicil nosunda kayıtlı olan Artemis İnşaat San. ve İnşaat Malzemeleri Pazarlama Ticaret A.Ş. ünvanlı şirkette, %30 oranında hissedar olup söz konusu şirkette müvekkili …, mevcut değeri 100.00.-TL nominal değerli, 10.200 adet müvekkili …’ın ise 5.100 adet olmak üzere toplam 15.300 adet, sermaye paylarının karşılığı 1.530.000,00-TL bedelli olan hamiline yazılı hisse senedine sahip bulunduğunu, müvekkillerinin, son yıllarda ülkemizde inşaat sektöründeki olumsuz ekonomik gelişmeler sebebiyle ekonomik güçlüğe düştüğünü ve teker teker tüm malvarlıklarını kaybetme noktasına geldiklerini, yaşadıkları ekonomik güçlükler içerisinde ortağı oldukları şirkette sahip oldukları davaya konu 100,00.-TL nominal değerli, …’a ait 10.200 adet ve …’a ait 5.100 adet olmak üzere toplam 15.300 adet hamiline yazılı hisse senetlerini sermaye paylarının karşılığı olan 1.530.000,00-TL bedel karşılığında üçüncü bir şahsa satmak hususunda anlaştıklarını ve bu bağlamda söz konusu hisse senetlerini, Gebze 13. Noterliği’nin 20.08.2018 tarihli 06623 yevmiye nolu ” HİSSE DEVİR SÖZLEŞMESİ ” ile … isimli şahsa anonim şirket pay devri ile tüm hak ve borçları ile birlikte sattığını, müvekkillerinin, 03.10.2018 tarihinde “…” adresindeki bürolarında muhafaza ettikleri ve Noter Sözleşmesi ile sattıkları hamiline yazılı hisse senetlerini, alıcısına fiilen teslim etmek istediklerinde, senetlerin yerinde olmadığını fark ettiklerini ve konu ile ilgili aynı gün 2018/19855 6 sıra sayılı ve sonrasında da İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/238305 Soruşturma Sayılı dosyası üzerinden şikayette bulunduğunu, akabinde de 15.10.2018 tarihinde “Zayi nedeni ile hisse senetlerinin iptali ile geçici koruma tedbirleri talebiyle” İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2018/1147 Esas sayılı davayı ikame ettiğini, davaya konu hisse senetleri her ne kadar Noter kanalı ile satılmışsa da senetlerin fiilen tesliminin 3. şahsa gerçekleştirilemediğinden mülkiyetin devrinin TK anlamında sağlanamadığını ve müvekkillerinin, malik olmaya devam ettiğini, bu arada açılan zayi nedeniyle iptal davasında, şirket merkezinin Gebze’de olması sebebiyle “yetkisizlik kararı” verildiğini, yetkisizlik kararının kesinleşmesi üzerine dava dosyasının, yetkili Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiğini ve davanın burada 2019/28 Esas sayılı dosya üzerinden görülmeye başlandığını, söz konusu davanın ilk duruşmasına müvekkillerinin ortağı olduğu ve davaya konu hisse senetlerinin ait olduğu Artemis İnşaat San. ve İnşaat Malzemeleri Pazarlama Ticaret A.Ş. vekilinin “Dava dilekçesinde belirtilen miktar kadar yani 15.300 adet pay senedinin, hamiline düzenlenmiş senetler olduğunu ve bu senetlerin 17/08/2018 tarihinde (Davalı) … tarafından şirketlerine ibraz edildiğini ve bu ibraz ile birlikte genel kurul yapılmasını ve hisselerin kaydının yapılmak istendiğini ve bu şekilde davalı …’ın hissedar kaydının ve 11/01/2019 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısının yapıldığını” beyan ettiğini, bu durum karşısında Gebze Asliye Ticaret Mahkemesince 04/04/2019 tarihli celsede 3 no’lu ara karar ile taraflarına davaya konu hisse senetlerinin iadesi için davalıya karşı istirdat davası açılması hususunda 4 haftalık kesin süre verildiğini ve bu ara karar üzerine işbu davanın süresi içerinde ikame edildiğini, işbu dava açılmadan önce hisse senetlerinin kendisinde olduğu öğrenilen davalı …’ın, müvekkillerinin ağabeylerinin oğlu, yani yeğeni olduğunu, dava ikame edilmeden önce işbu senetleri neden aldığının sorulduğunu ve müvekkillerine iadesinin talep edildiğini, davalının söz konusu senetlerin 3. şahıslara devrine engel olmak amacıyla el koyduğunu ve iade etmeyeceğini gerek müvekkili amcalarına gerekse işbu davada tanık olarak bildirecekleri babasına (…’a) beyan ettiklerini, davalının, müvekkillerinin içerisinde bulunduğu fiili iflas ve ekonomik imkansızlıklar sebebiyle dava açamayacaklarını düşündüğü için haksız ve kötü niyetli olarak hisse senetlerini müvekkillerinin bilgisi ve rızası dışında ele geçirdiği gibi bu senetleri, iddiaya göre müvekkillerinin bilgisi dışında şirketin dava dışı, %60 hissedarı …’ya ibraz ederek haksız şekilde şirket ortaklığına kaydını yaptırdığını, davalının, mülkiyeti müvekkillerine ait olan davaya konu hamile yazılı hisse senetlerini, müvekkillerinin rızası hilafına yasal olmayan yollarla ele geçirdiğini, davalı her ne kadar hisse senetlerine fiilen hakim ise de zilyetliği hukuka uygun yollarla elde etmediğinden hisse senetleri üzerinde meşru bir hakkı bulunmadığını, müvekkillerinin, ülkemizde inşaat sektöründe yaşanan olumsuzluklar nedeniyle ekonomik olarak tüm mal varlığını yitirme noktasına geldiğini ve yargılama giderlerini ödediği takdirde kendisinin ve ailesinin geçiminin önemli ölçüde sıkıntıya düşeceğini, müvekkillerinin içerisinde bulundukları ekonomik krizden kurtulabilmek adına davaya konu hisse senetlerini satmak istediklerini ancak bunların da ellerinden haksız olarak alındığını, müvekkilleri aleyhine çok sayıda icra takibi başlatıldığını ve şirket borçları nedeniyle imzaladıkları ve ödeyemedikleri çekler sebebiyle haklarında çok sayıda karşılıksız çeklerden kaynaklı davalar açıldığını ve bazı davalarda aleyhlerine hapis cezaları verildiğini, bu sebeple müvekkilleri yararına adli yardım talebinin kabulüne, davaya konu pay senetlerinin, kötüniyetli kişilerce kullanılmasının önlenmesi amacıyla öncelikle önleyici tedbir mahiyetinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, durumun Artemis A.Ş. şirketine bildirilmesine, sözkonusu Hisse Senetlerinin mülkiyetinin davacılara ait olduğunun tespiti ile iş bu Hisse Senetlerinin davacı müvekkillerine teslimine/devrine, mümkün olmadığı takdirde iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 24/10/2019 tarihli duruşmadaki beyanında özetle; “Soruşturma dosyasına yeni vekalatname sunduk. En geç 1 hafta içerisinde müvekkilim beyanda bulunacaktır. Davacılar muvazalı bir şekilde gayrimenkullerini eşlerine ve 3. kişilere devir yapmışlardır. Davacı …’ın Bayramoğlunda eşinin adına geçirdiği bir gayrimenkulü vardır. Davacı …’ ın yeni taşındığı evin kirasının 3.500 – 4.000 TL olduğunu biliyoruz. Bir ay önce başka bir evde oturuyordu. O evin aidatı 1.500 TL idi. Davacı …’ın hem Gürcistan’da hem Malta’da şirketleri vardır. İstanbul Moda klubüne de üyedir. Adli yardım talebinin reddine karar verilsin. Harcın ikmaline karar verilsin. Dava dilekçesinde değer olarak 1.530.000 TL değer bildirmişlerdir. Zorunlu arabuluculuga başvurulmadan bu dava açılmıştır. Dava şartı noksanlığından bu davanın reddine karar verilsin” şeklinde beyanda bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… davacılar tarafından açılan davanın reddine, asli müdahil tarafından açılan davanın reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacılar ve asli müdahil vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle adli yardım talebi eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile usul ve yasaya aykırı şekilde reddedildiğini, yerel mahkeme tarafından verilen hükmün gerekçesi, yasal anlamda aranan, anayasa md. 141, hmk md. 27 ve hmk md. 297/1 yönünden yeterli bir gerekçe olmayıp eksik, şeklî ve görünüşte bir gerekçe olduğunu, davaya konu hamiline yazılı anonim şirket pay senetleri, dosya kapsamından anlaşılacağı üzere müvekkillerinin rızası hilafına ve bilgisi dışında ellerinden çıkmış, açılan zayi nedeniyle iptal davasında ellerinden rızaları hilafına çıkan hisse senetlerinin hamilini öğrenmiş, gerek davalının babası gerekse başkalarının tanık anlatımlarıyla ispat edilecekken Mahkemece hiçbir delil toplanmadan hüküm kurma yoluna gidildiğini, her ne kadar mahkemece TTK 489. madde kapsamında davalının yasal hak sahibi olmadığının ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişse de esasen mahkeme bu kararını dosya kapsamına göre değil cumhuriyet savcılığı dosyasında hırsızlık şikayetine karşı delil yetersizliği nedeniyle verilen takipsizlik kararına dayandırıldığı, bu durum da hükmün gerekçesi bakımından çelişki oluşturduğunu, davalı, her ne kadar hisse senetlerine fiilen hakim ise de zilyetliği hukuka uygun yollarla elde etmediğinden hisse senetleri üzerinde meşru bir hakkı bulunmamaktadır, bu yönden davalı tarafından haksız şekilde el konulan senetlerin “devri” hukuken gerçekleşmemiş ve davalı, hisse senetlerinin mülkiyetini kazanamamıştır, davalı taraf dava süresince yürüttüğü tutumu ile de kötü niyetini ortaya koyduğunu nitekim davalı taraf cevap süresi içinde yahut başka zamanda dosyaya konu senetleri meşru yollarla elde ettiğine dair yahut senetler karşılığında bir bedel ödediğine dair hiçbir beyanda bulunmadığını beyan ederek, Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak, Hisse Senetlerinin mülkiyetinin davacılara ait olduğunun tespiti ile işbu Hisse Senetlerinin davacı müvekkillere teslimine/devrine, mümkün olmadığı takdirde iptaline ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Asli Müdahil vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının elinde bulundurduğu pay senetlerini şaibeli bir şekilde edindiği ortada iken Yerel Mahkemece hak sahipliğinin ispatlandığından bahisle karar kurması hukuka, adalete zarar vermektedir, davalı vekili dilekçesinde; “en geç bir hafta içerisinde müvekkilim beyanda bulunacaktır” demesine rağmen bir beyanda dahi bulunmayan davalının hak sahipliğinin nasıl ispat edildiğini, hiçbir beyanı ve hukuki delili olmadan davalının lehine hüküm kurulduğunu, davalı bu hisse senetlerini rıza dışı elde ederek Artemis A.Ş yönetimiyle de anlaşarak adına tescil ettirdiği, bu husus davacı eski sahiplerinin İstanbul Anadolu Adliyesinde yaptıkları başvuru ile açıkça anlaşıldığını ayrıca müvekkili de Gebze Cumhuriyet Başsavcılığına hırsızlık, nitelikli dolandırıcılık ve evrakta sahtecilikten şikayette bulunduğunu ancak İlk derece Mahkemesince dikkate alınmadan karara çıkıldığını, hem hukuki değerlendirme hatalı yapılmış hem de eksik inceleme ile karar verildiğini yine gerekçeli kararda davanın temeldeki hukuki nitelendirilmesi yapılmamış dolayısıyla davanın hangi şartlara göre değerlendirildiği de belirtilmediğini, bununla birlikte gerekçeli kararda mevcut olan vekalet ücreti ilgililer aleyhine ayrı ayrı ücretlendirilerek hüküm kurulduğu, … için 42.550,00 TL, … için 68.050,00TL ve müvekkil … için 86.350,00TL vekalet ücretine hükmedilmesinin sebebi gerekçeli kararda belirtilmediğini, öte yandan HMK nun açık hükümlerine rağmen hüküm gerekçesinde iddia ve savunma karşılanmadığı, dava her iki davacı için aynı ve tek gerekçe ile reddedilmesine rağmen iki ayrı ve nispi avukatlık ücretine hükmedilmesi de usul ve yasaya aykırı bulunduğunu beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bilindiği üzere müvekkilin elinde bulundurduğu hisse senetleri hamiline yazılı olup hamil mülkiyet hakkına sahiptir, davada davalı konumunda yer alan müvekkilin herhangi bir ispat külfeti yer almamaktadır, davacılar söz konusu davasını ispat edememiş olup mahkemenin gerekçesinde de belirtildiği üzere ispat külfeti davacılarda olup gerek cezai soruşturmada gerekse de hukuk yargılamasında müvekkilin meşru hak sahipliğinin ispatı söz konusu olmadığını beyan ederek, haksız istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/11/2021 tarih, 2019/261 Esas – 2021/950 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; anonim şirkete ait toplam 15.300 adet hamiline yazılı hisse senedinden 10.200 adedinin davacı …’a, 5.100 adedinin davacı …’a ait olduğunun tespiti ile davacılara ait ise hisse senetlerinin davacılara teslimi/devri istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı ve asli müdahil vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacıların, merkezi Gebze Organize Sanayi Bölgesi, … adresinde bulunan ve Gebze Ticaret Sicil Müdürlüğünün 23579 sicil nosunda kayıtlı olan Artemis İnşaat San. ve İnşaat Malzemeleri Pazarlama Ticaret A.Ş. ünvanlı şirkette %30 oranında hissedar oldukları, söz konusu şirkette davacı …’ın mevcut değeri 100.00.-TL nominal değerli 10.200 adet, diğer davacı …’ın ise 5.100 adet olmak üzere toplam 15.300 adet sermaye paylarının karşılığı 1.530.000,00-TL bedelli olan hamiline yazılı hisse senedine sahip olduğu, davacıların yaşadıkları ekonomik güçlükler içerisinde ortağı oldukları şirkette sahip oldukları davaya konu 100,00.-TL nominal değerli, …’a ait 10.200 adet ve …’a ait 5.100 adet olmak üzere toplam 15.300 adet hamiline yazılı hisse senetlerini, sermaye paylarının karşılığı olan 1.530.000,00-TL bedel karşılığında üçüncü bir şahsa satmak hususunda anlaştıkları ve bu bağlamda söz konusu hisse senetlerini, Gebze 13. Noterliği’nin 20.08.2018 tarihli 06623 yevmiye nolu “Hisse Devir Sözleşmesi” ile … isimli şahsa anonim şirket pay devri ile tüm hak ve borçları ile birlikte sattığı, davacıların, 03.10.2018 tarihinde “…” adresindeki bürolarında muhafaza ettikleri ve Noter Sözleşmesi ile sattıkları hamiline yazılı hisse senetlerini alıcısına fiilen teslim etmek istediklerinde, senetlerin yerinde olmadığını fark ettikleri ve konu ile ilgili aynı gün 2018/19855 6 sıra sayılı ve sonrasında da İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/238305 Soruşturma Sayılı dosyası üzerinden şikayette bulundukları, akabinde de 15.10.2018 tarihinde “Zayi nedeni ile hisse senetlerinin iptali ile geçici koruma tedbirleri talebiyle” İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2018/1147 Esas sayılı davayı ikame ettikleri, açılan bu davada, şirket merkezinin Gebze’de olması sebebiyle “yetkisizlik kararı” verildiği, yetkisizlik kararının kesinleşmesi üzerine dava dosyasının yetkili Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiği ve yapılan yargılama sırasında bu hisse senetlerinin davalıda olduğunun anlaşılması üzerine bu mahkeme tarafından davacılara istirdat davası açılması hususunda 4 haftalık kesin süre verildiği, ve bunun üzerine eldeki davanın açıldığının belirtilerek, açılan davada davalı da olduğu anlaşılan hisse senetlerinin kötüniyetli kişilerce kullanılmasının önlenmesi amacıyla öncelikle önleyici tedbir mahiyetinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi, sonrasında ise, sözkonusu hisse senetlerinin mülkiyetinin davacılara ait olduğunun tespiti ile iş bu hisse senetlerinin davacılara teslimine/devrine bunun da mümkün olmaması halinde bu hisse senetlerinin iptaline karar verilmesinin talep edildiği, ilk derece mahkemesince açılan davanın reddine karar verildiği, verilen karara karşı davacı ve asli müdahil vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Hamiline yazılı pay senetlerinin devri, 6102 sayılı TTK’nın 489 maddesinde; “Hamiline yazılı pay senetlerinin devri, şirket ve üçüncü kişiler hakkında, ancak zilyetliğin geçirilmesiyle hüküm ifade eder” şeklinde düzenlenmiştir.
Davacılar vekili dava dilekçesinde, davalının hırsızlık suretiyle dava konusu pay senetlerini ele geçirdiğini iddia etmiştir. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/238305 sayılı soruşturma dosyasında 01/09/2021 tarihli karar gereğince şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığı yönünde karar verilmiş, bu karara yapılan itiraz üzerine İstanbul Anadolu 9. Sulh Ceza Hakimliğince yapılan itirazın reddine kesin olarak karar verilmiş olduğu görülmüştür.
Yapılan yargılama sonucunda ilk derece mahkemesince; “… 6102 sayılı TTK’nın 489 maddesine göre, hamiline yazılı anonim şirket pay senedini elinde bulunduran pay senedinin yasal hak sahibidir. Bu yasal karinenin aksi eldeki davada davacı ve müdahil davacı tarafça ispat edilmemiş, davacıların, pay senetlerinin zilyetliği geçirilmeksizin müdahil davacıya satış yaptığına ilişkin noterde düzenlenen satış sözleşmesinin, hamiline yazılı pay senetlerini elinde bulunduran davalıya karşı hüküm ifade etmeyeceği, davacı tarafça yemin deliline dayanılmış olup, davalının hamiline yazılı pay senetlerini davacı tarafın iddia etmiş olduğu şekilde aldığı hususunda yemin etmesi, kendisini ceza soruşturması ve/veya kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıa olduğundan ve 6100 sayılı HMK’nın 226/1-c bendine göre bu tür vakıalar yeminin konusu olamayacağından, yemin delili hatırlatılmamış; davalının hamiline yazılı pay senetlerini elinde bulundurmasının hak sahipliğini ispatladığı, davacı ve müdahil davacı tarafın davalının pay senetlerini ne şekilde elinde bulundurduğunu ispatlaması gerektiği yönündeki değerlendirme ve beyanlarının 6102 sayılı TTK’nın 489. maddesine aykırı olduğu, davacıların ve asli müdahil davacının davalarını ispat edemedikleri…” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, hukuki değerlendirme ve varılan sonucun yerleşik Yargıtay İçtihatlarına ve Daire’mizin uygulamalarına da uygun olduğu, tahkikatta eksiklik bulunmadığı, hamiline yazılı A.Ş. Pay senetlerinin davalının elinde olduğu, 6102 sayılı TTK’nın 489 maddesine göre hamiline yazılı pay senetleri elinde bulunan davalının hak sahibi olduğu, bunun aksinin davacılar ve asli müdahil tarafından yasal delillerle ispatlanamadığı, davacıların iddia ettikleri vakıalarla ilgili ceza soruşturması yapıldığı ve aynı kapsamda davalıya yemin de teklif edilemeyeceği, ilk derece mahkemesi gerekçesi ve varılan sonucun dosya kapsamı delillere uygun, yerinde ve yeterli olduğu, istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Öte yandan;
Asli müdahale talebinde bulunan vekilince yapılan istinaf başvurusunun incelemesinde; eldeki davada, davacılar tarafından davalıya karşı dava dışı anonim şirkete ait toplam 15.300 adet hamiline yazılı hisse senedinden 10.200 adedinin davacı …’a, 5.100 adedinin davacı …’a ait olduğunun tespiti ile davacılara ait ise hisse senetlerinin davacılara teslimi/devri istemine ilişkin olarak eldeki davanın açıldığı, sonrasında ise asli müdahil tarafından davanın taraflarına karşı eldeki davada asli müdahale davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Bu aşamada; hemen belirtmek gerekirse; davacılar tarafından açılan eldeki davada, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmaktadır dolayısıyla mahkemece davanın ve asli müdahale davasının reddine karar verilmesi sonrasında davalı lehine davacılar aleyhine verilen ve davacıların hisse miktarları üzerinden ayrı ayrı hesaplanan vekalet ücreti gibi vekalet ücretinin asli müdahil aleyhine de hükmedilmesi gerekmektedir.
Eldeki uyuşmazlıkta; mahkemece verilen hükmün davacılar ve asli müdahil vekilince istinaf edildiği görülmüştür. Bu aşamada artık asli müdahil yönünden usuli kazanılmış hak durumu mevcuttur, dairemizce bu durum gözetilerek, asli müdahil aleyhine davalı lehine olacak şekilde artı vekalet ücreti hükmetmenin imkanı kalmamış olması karşısında, asli müdahil vekilince aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ile ilgili yapılan istinaf başvurusunun dikkate alınmayarak, bu başvurunun reddine karar vermek gerektiği anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacı ve asli müdahil vekillerinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davacı ve asli müdahilin istinaf başvurusunun AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına,
3-a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 120,60-TL istinaf karar harcının davacılardan ayrı ayrı alınarak hazineye irat kaydına,
b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcının, istinafa gelirken peşin alınan 6.533,00-TL’den mahsubu ile artan 6.353,10 TL’nin talep halinde istinaf eden asli müdahile iadesine, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ilamın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/02/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*